Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D iirden Anlamak” yazımda 2010 yılı şiir birikiminde en yaşlı ozanla en genç ozan arasındaki yaş ayrımına ilgi çekmek istemiştim. Arif Damar’la Sedat Umran 1926 doğumlu, Nebiye Yamancan 1993 doğumluydu. Araya 67 yıl gibi bir uzun “şiir dönemi” giriyordu. Bu uzun dönemde, kuşak ayrımları denmese bile, değişik şiir anlayışları bir arada barınabiliyordu (Cumhuriyet KİTAP, Şiirden Anlamak, 21 Nisan 2011). “Şiir Yıllıkları” giderek çoğalmaya başladı. Mehmet H. Doğan’ın bıraktığı yerden çalışmayı sürdüren Bâki Asiltürk bu geleneği yaşatmayı sorumluluk haline getirdi. Veysel Çolak tek kişilik bir ordu gibi bu çalışmayı sürdürüyor. Şeref Bilsel ile Cenk Gündoğdu’nun ortak çalışması katılımcı bir anlayışla şiir yıllıklarının gelişmesini sağlıyor. Mustafa Fırat ile Mustafa Aydoğan unutulmuş ozanları anımsatmayı da görev biliyor. Yıllık hazırlayanların arkasında bir dergi birikimi de var. Dize, kitaplık, Mühür, Üç Nokta, Edebiyat Ortamı şiir yıllıklarıyla birlikte anımsanan dergiler. eğinmeler MUSTAFA ŞER F ONARAN Şiir yıllıkları tartışmaları “Ş İster ozan kökenli bir eleştirmen olsun, ister şiiri yorumlamayı kendine iş edinen bir eleştirmen; belli bir şiir anlayışını benimsemek yetmez. Bilgi birikimiyle şiire bakmak da şiirden anlamanın ölçütü değildir. Belki o birikime duyarlık kazandırmak, “derin görü”ye varmak gerekir. Daha Şeref Bilsel ile Cenk Gündoğdu’nun ortak çaba ile hazırladığı şiir yıllığını göremedim. Özel nedenlerle biraz gecikecekmiş. Bu konu üzerinde gene durmak gerekebilir. Ama “2010 Yıllıkları” üzerine tartışmalar açılmışken konuya nesnel bir yaklaşımla bakmak yararlı olabilir. MEHMET H. DOĞAN’DAN SONRA Mehmet H. Doğan’ın bu işi 10 yıl sürdürmesi uygulamada bazı kolaylıklar sağlamış olabilir. O kolaylıkları kendi anlayışıyla geliştiren yıllıkçılar yeni yöntemler uygulayabilir. Sıradan okuru ilgilendiren yılın şiirine bakarken ne gibi yönsemeler olduğunu anlamaya çalışmaktır. Önceden söylemek gerekirse yıllıklar da birer seçkidir. Türk şiirinin belli dönemlerini gösteren şiir seçkileri, günümüzde önemini yitiren şiir anlayışlarına da yer veriyorsa, bir yıl içindeki değişik anlayışlar da yıllıklarda yer alabilir. Yıllıkçı tek tek şiirleri seçerken yılın bir değerlendirmesini de yapacaktır. “Yüzyılın Türk Şiiri”ni düzenleyen Mehmet H. Doğan’a gösterilen tepkileri anımsıyorum. O seçkiden şiirlerini çeken ozanları da. Süreyya Berfe’nin Mehmet Hidrojen Doğan deyişindeki heyheylenmeyi de... Yıllıkçılar çoğaldıkça bakış açıları değişecek, başka değerlendirmeler de gündeme gelecektir. Değişik bakış açıları yılın şiirini anlamayı kolaylaştırır. Önce şunu bilmemiz gerekir: Gizemci anlayış ile toplumcu anlayış şiir geleneğimizin iki atardamarıdır. Önemli olan bu anlayışların nasıl işlendiği, nasıl gerçek şiire ulaşıldığıdır. Bu yazıda 2010 şiir yıllıkları üzerindeki tartışmalardan yola çıkmak, asıl değerlendirmeyi bir başka yazıya bırakmak daha uygun olur. DEĞİŞİK YORUMLAR, TEPKİLER Turan Karataş’ın kapsamlı yazısı “Salnameler”den başlayarak günümüze doğru yıllıkların tarihçesini, sonra da 2010 şiir yıllıklarının özelliklerini anlatıyor (Yeni Şafak Kitap Eki, “Şiirimizin Mayınlı Bölgesi: Yıllıklar”, 6 Nisan 2011). Turan Karataş’ın yazısı kapsamlı, öğretici bir yazı ama, Veysel Çolak’ın yıllığına “Şiir Denilen Cehennem” adını koymasını “yersiz, rahatsız edici bir ad” demesi neden? Şiir yazma sürecinin nasıl bir cehennem olduğunu bilseydi böyle bir nitelendirmeyi gerekli görmezdi. Her yıllık hazırlayanın, o yıllıkları eleştirenin kendine göre bir şiir beğenisi de vardır. Kimin beğenisinin geçerli olduğunu nasıl anlayacağız? Örnekse Turan Karataş “YKY Şiir Yıllığı 2010”u incelerken, “yıllıktaki 147 şiirin pek azına iyi olduğunu gösteren işaretler koymuşum okurken. Geçen yıllara baktım, işaretlenen şiir sayısı daha fazla” diyor. Bâki Asiltürk de “Şiirlerin seçiminde, en büyük zorluğu bu sene yaşadım” derken 2010 yılının verimsiz bir yıl olduğuna mı değinmek istiyor? Arif Ay, yıllık geleneğinin “Varlık Yıllıkları”yla başladığını anımsatıyor. Ama onlar edebiyatın başka alanlarını da kapsayan yıllıklardı. Özellikle şiirden başka, romanöykü, denemeeleştiriinceleme, tiyatro, dil, plastik sanatlar, Türk sineması konularında genel değerlendirmeler yapıldığını da anımsatıyor (EDEP, Nisan 2011). Arif Ay, “Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı 2011”i anlatırken yıllıktaki şiir kitaplarını değerlendiren yazılara da ilgimizi çekiyor: “Turan Karataş, 2010 yılının şiir kitaplarını değerlendirmiş. Bu tür değerlendirmelerin aslında bütün yıllıklarda yapılması gerekir. Yıllığı işlevsel kılan bence bu tür değerlendirmelerdir.” Bu sözler doğru olabilir ama, Turan Karataş ancak 18 şiir kitabının kısa değerlendirmelerini yapmış. Oysa yalnız Bâki Asiltürk’ün yıllığında çıkan şiir kitaplarının 147 olduğu düşünülürse, bu tanıtımlar yetersiz kalıyor. Hem bütün şiir kitaplarının tanıtılmasına girişilirse yıllığın özelliği de değişir. O şiir kitaplarının hepsini değerlendirmek kaç eleştirmenin üstesinden geleceği bir iştir? Turan Karataş’ın ele aldığı 18 şiir kitabı içinde gerçekten incelenmesi gereken kaç kitap vardı? Nuri Demirci Eliz Edebiyat’taki “İz/Düşüm”lerinde yıllıkları değerlendirirken Veysel Çolak’ın ozanın kişiliğine verdiği önem üzerinde duruyor. Veysel Çolak’a göre: “Kimse şairin kötü insan olup güzel şiirler yazabileceğini söylemesin. Yalancı, dedikoducu, ikiyüzlü, bencil, çıkarcı, oportünist, Makyavelist, kariyerist, kıskanç, bilgisiz... olunarak da iyi şair olunamaz” Nuri Demirci Yeni İslamcı Anlayış’a da kuşkuyla bakıyor: “Dindar kılıcımızın iki tarafı da kesiyor ki, sarkacın gidişi iktidar, dönüşü ticaret: Doluyor kasatullah.” Bâki Asiltürk şiir yıllığını oluştururken nasıl bir yöntem uygulamak istediğini şöyle açıklıyor: “Gelişmeleri, yenilikleri, farklı anlayışları örnekler bağlamında yansıtma olmalıdır.” Burada Yeni İslamcı Anlayış’ın çalışmaları, öne çıkıyor .Yeni İslamcılar’ın öncüsü Sezai Karakoç mu, Nuri Pakdil mi? Yeni İslamcılar tasavvuf anlayışıyla İslam’a bakıyorsa, yaşamanın kendini iyileştirme süreci olduğunun bilincinde mi? Yetinme anlayışının gücüne inanıyorlar mı? Kendinin gerisinde durma erdemini biliyorlar mı? O zaman Nuri Demirci’nin alaysamasına aldırmazlar. KÜLTÜR GÜNDEMİ Bu konuyu enineboyuna tartışabilmek için, Varlık, “Kültür Gündemi”ni “Şiir Yıllıkları” sorunlarına ayırmış (VARLIK, Şiir Yıllıkları, Nisan 2011). “2010 Şiir Yıllıkları” üzerindeki tartışmalar, “Yapı Kredi Yayınları Şiir Yıllığı Üzerine Bir Açıklama” yapan 46 ozanın bu yıllıktan şiirlerini çekmesiyle yeni bir boyut kazandı. “Zorunlu Açıklama”da Bâki Asiltürk’ün öznel tutumu eleştirilirken; “kendi ideolojik rengini gösterdiği, siyasal ve kişisel yakınlık duyduğu, şiirlere seçkisinde geniş yer verdiği, yansız olmayı başaramadığı, yakınlık duymadığı şairlerin yazı başlıklarını, bile kendince değiştirdiği, Türk şiirine mal olmuş şairleri seçkisine almayarak kendince cezalandırdığı, edebiyatı kendi kişisel ve ideolojik önyargılarının aracı kıldığı” gerekçesiyle, şiirlerini seçkiden çektikleri bildiriliyor. Üstelik Metin Cengiz, Bâki Asiltürk’ü eleştirdiği yazısını şöyle bitiriyor: “Kendisini protesto eden isimleri, herhangi bir şekilde konu edinmesini, dergilerde, gazetelerde, yıllık, seçki ve antolojilerde söz etmesini, eserlerimizden alıntı yaparak eleştiri nesnesi yapmasını da istemiyoruz. Aksi durumda yasal yollara başvurulacaktır.” Bu kırıcı tartışmaları yatıştırmak, ileriye dönük yıllıklarda uygulanacak yöntemler için “Kültür Gündemi”nde yıllık hazırlayanlardan şu soruların yanıtları isteniyor: “Şiir yıllıklarına yöneltilen eleştirilerde, birçok neden sıralansa da sonuç olarak hazırlayıcılarının nesnel olmadığı görüşü öne çıkıyor. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yıllığı hazırlarken nesnellik ölçütünüz ve temel ilkeleriniz nelerdir?” Bu soruları Veysel Çolak ile Mustafa Aydoğan yanıtlıyor. Ayrıca şiire değişik açılardan bakmasını bilen Sennur Sezer, Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Abdülkadir Budak, Hilmi Haşal, Nilay Özer, Hüseyin Alemdar “nesnellik ölçütü, temel ilkeler, şiir beğenisi” sorunlarını yanıtlıyorlar. Veysel Çolak’ın gerçek ozanda görmek istediği nitelikler “Şiir Yıllıkları” hazırlayanlarda da olmalıdır. Sonuç olarak yıllıklar da birer seçkidir. Her seçki hazırlayanın kendine özgü yöntemleri eksiklere, yanlışlara dönüşebilir. “MOR TAKA”nın kaptanı Yaşar Bedri bir “Şiir Yıllığı” hazırlamıştı. Nasıl gözdağı verildiğini, ne gibi sıkıntılar çektiğini anlatmıştı. Şimdi “Açıklamacılar” arasında o da var. Orhan Ural, “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri 19231983” seçkisine İlhan Geçer’i de almıştı. “Sen bu İlhan Geçer’i hiç sevmediğini söylerdin. Neden seçkine aldın?” diyecek oldum. “Ne yapayım Mustafa Şerif, o benim kahve arkadaşım” demişti. Nilay Özer “Kültür Gündemi”nin sorusunu şöyle yorumluyor: “...Fakat tercihler konusu biraz karışık. Siyasi görüş, kişisel hırslar ve zaaflar, çıkar ilişkileri, dostluklar ve ‘ölçüt’ kavramını mümkünsüz kılacak başka şeyler doldurur çünkü bu alanı.” Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi”nden şiirlerini çekmiş, üstelik yargı yoluna başvurarak Memet Fuat’ı çok üzmüştü. Memet Fuat şöyle bir açıklamayla yetinmişti: “Bütün antolojilerde şiirleriyle yer alan Fazıl Hüsnü Dağlarca nedense benim antolojilerimde yer almak istemiyor. On ikinci basımda Adam Yayınevi ile bana karşı açtığı dava sürmekte. Basın Yasası’nın 34. maddesiyle antolojilere tanınan yayın hakkını benim kullanmamı uygun görmüyor. Oysa içinde Fazıl Hüsnü Dağlarca olmayan bir şiir antolojisi eksiktir.” “Zorunlu Bir Açıklama” yapanlar adına öne çıkan Metin Cengiz’in sözleri bir yana, bilgece bir hoşgörü içinde görünen Haydar Ergülen diyor ki: “Bana kalırsa bu işlerde ortak tepki olmaz, tek tek şairler yazılar yazarlar, itirazlarını dile getirirler, bence öylesi daha anlamlıdır. Yoksa diyelim ki Bâki yerine, Saki yaptı antolojiyi, ona da bir başka grup şair itiraz etti. Bu işin sonu yok, bilimsel bir çözümü de yok.” Hele Şeref Bilsel ile Cenk Gündoğdu’nun “Şiir ve Hayat” adını verdiği yıllık da bir çıksın bakalım. Bu konudaki sözler daha bitmez. Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 SAYFA 22 28 NİSAN 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1106