07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Serge Rezvani’den ‘Amerikanomanyaklar’ Düşlerinin peşinde iki ihtiyar tır. Onlarınki “şey ilişki”dir. O “şey” evlilikten çok daha üstün bir ilişkidir. Daha derin, daha kopmaz, daha gönüldeş ve daha yoldaşça. KIRK YIL ÖNCEDEN BUGÜNÜ GÖRMEK Romanın kahramanları yaşlı Cypriuche ile sevgilisi Loupiote Amerikalılardan nefret eder. Yaşlı bedenlerinden beklenmeyen bir güçle önlerine çıkan Amerikalı askerleri öldürmekle geçer hayatları. Bunu iş edindikleri de, geliştirdikleri bazı stratejilerden anlaşılıyor. Övünerek tuttukları defterde elli yıl boyunca iki binin üzerinde Amerikalı askeri öldürdüklerini anlıyoruz. Onlar, bunu yaparken bir insan öldürmüş olmanın ruh haline asla girmez. Yürüttükleri haklı davanın rahatlığı ve hayatlarını adadıkları bir emel uğruna savaşmış olmanın heyecanını yaşar. Mutludurlar, çünkü hayatta tek bildikleri şeyi yaparlar. Askerleri öldürmek için şarap şişesi kullanırlar. Her ikisi de içkicidir, dolayısıyla şişe bulmakta da zorluk çekmezler. Bu iki ihtiyar, öldürdükleri askerlerin cüzdanlarını boşaltıp, buldukları bütün paraları Uluslararası Dayanışma Sandığı’na yollar. Kendilerince uluslararası sermayenin paralı askerlerini öldürerek, dünyanın en büyük ordusuna zarar verip, ordunun çökmesine neden olacaklardır. Ellerine geçen bütün paraları bağışladıkları için de her gün sokakta dilenmeye de devam ederler. ‘Rezil bir kent’ dedikleri Cannes’daki zenginlerin vicdanlarını rahatlatmak için onlara verdiği sadakalara teşekkür etme alışkanlıkları da yoktur ikilinin. “Bu salaklardan iğreniriz” diye kendilerine para verenlerle dalga geçerler. Kendilerine iyilik eden zengin bir kadın için “İyilik etmekte güçlük çeken şıllık” deyimini kullanmaktan da çekinmezler. İkili onlara üstünlük sağlamaya çalışan herkesten nefretlerini açıkça belli ederler. Bu duyguları aracılığıyla aslında aptal olmadıklarını, çoğu kez karşılarına çıkan duruma göre “gibi yaptıkları” anlıyoruz. İşlerine geldiğinde kulakları iyi duymayan, söylenenleri anlamayan iki zavallı ihtiyar oluverirler. Ama gerçekte uyanık ve ne yaptıklarının farkındadırlar. Romanın başından itibaren bu iki yaşlının birbirlerine duydukları aşk da diğer olaylar eşliğinde yansır sayfalara. Hem öyle böyle bir aşk değil. Gıpta ettirecek derecede derin, eğlenceli ve uyumlu bir aşk. Bu eskimeyen aşkla birlikte değer yargılarına da bağlıdırlar. İkisi de yaşlı olmalarına rağmen birer eylem insanı olarak yaşamlarını sürdürürler. Bu yaşam biçimi, zaman zaman bir hastalık olarak romanda yer bulur. Hastalığı hikâyenin anlatıcısı Cypriuche şöyle dillendirir: “Bir çeşit kaşıntı gibi bir şey bu bizimki. Tutabilirsen tut kendini. Amerikalı hart hart hart. Ama sadece Amerikan denizcileri haa! Tombul kurtçuklar gibi beyazlar içinde bıngıl bıngıl görüverdik mi onları işte o zaman, inanılmaz ama, bize bir haller olu Amerikanomanyaklar iki yoksul ve yaşlı insanın hikâyesini anlatıyor. Romanın kahramanları Cypriuche ile Loupiote hayat arkadaşı. Onlar, sokaklarda yaşayıp çöplüklerden beslenen, idealleri olan ve bu ideallerine bağlı iki insan. Bu sevimli ihtiyarlar çevreleri tarafından “çöp tenekeleri” ya da “parçabohçaları” diye çağrılır. Serge Rezvani’nin romanında toplumsal çürüme, kente Amerikan gemilerindeki asker ve subaylarla gelir. Onların ortadan kaldırılmasıyla dünya daha temizlenir ve çürüme olasılığına karşı bir adım atılmış olur. İki ihtiyar, öldürdüğü askerlerin cüzdanlarını boşaltıp, buldukları bütün paraları Uluslararası Dayanışma Sandığı’na yollar. Kendilerince uluslararası sermayenin paralı askerlerini öldürerek, dünyanın en büyük ordusuna zarar verip, ordunun çökmesine neden olacaklardır. Roman, kırk yıl sonrasının dünyasını, yani bugünü anlatır. Rezvani’nin kehanetlerinin bir bölümünün bugün gerçekleştiğini görmek de romanın şaşırtan yanı. Ë Rozerin DOĞAN merikanomanyaklar evsiz, birbirine delice bağlı iki yaşlının hikâyesi. Bu iki yaşlıdan Cypriuche 1928 doğumlu, sevgilisi Loupiote ise ondan üç yaş küçük. İlişkilerini “hayat ortaklığı” olarak tanımlar Cypriuche. Anlatıcı, büyük bir aşk yaşayan ikilinin karı koca olmadığını da sık sık okuyucuya hatırlaSAYFA 20 yor. Bunları karanlık bir sokak köşesinde haklamadan edemiyoruz. İçimizi bir şey öylesine kemiriyor.” Romanı ilginç kılan önemli bir özellik de, geçmişte yazılmış olması ve yaşadığımız günleri anlatması. Amerikanomanyaklar’ın binlerce insanı toplama kamplarında işkenceden geçirmesi 1970 yılında bir kurguydu ve o günün koşullarında geleceğin romanda anlatılan dünyası mübalağaydı. O gün abartılı olarak değerlendirilen bu öngörüler, günümüz dünyasında ne yazık gerçek oldu. Ne yazık ki biz şimdi o geleceğin tam ortasında yaşıyoruz. Romanın iyimser havasından dolayı sonunda gördüğü kurtuluş ışığını ise, biz ne yazık ki bugünden göremiyoruz. Ama yine de yaşadığımız dünyanın güzelliği hatırına umut ilkesinden uzak durmayalım. Serge Rezvani’nin Amerikanomanyaklar’ı distopik türün iyi bir örneği. Bu tür kitaplarda rastlanan sıkıcı, yabancı ve anlaşılmaz özelliklerin hiçbiri bu hikâyede okura ulaşmaz. Çünkü, Rezvani’nin yarattığı karakterler hem sevimli hem de abartılı. Bu özelliklerin yanı sıra romanın kolay okunan bir dille kaleme alınması da bizi keyifli bir okumaya götürüyor. Bir önemli özelliği daha var romanın. Türünün diğer örneklerinden farklı olarak kötümser değil. TOPLUMSAL ÇÜRÜME GEMİLERLE GELDİ Cypriuche’un inancına göre “kötülük soyut bir şey değil” aksine kötülüğün somut örneği Cannes sokaklarında gezer. Hiç kimsenin şüphesini çekmeden, elli yıl boyunca cinayetlerin sürüyor olması, kötülüğün gizli kalabileceği, anlaşılmayacağı, hatta kötülüğün mutlak kötülük olmayacağının kanıtı olarak karşımıza çıkıyor romanda. Kendince Amerikan kültürünü de anlamaya çalışan romanın kahramanı, Amerika’nın düşünce suçu konusundaki felsefesini A de eleştiriliyor. Rezvani’nin romanında toplumsal çürüme, kente Amerikan gemilerindeki asker ve subaylarla gelir ve onların ortadan kaldırılmasıyla dünya daha temiz ve çürüme olasılığından arınmış olur. Bütün bunların yanı sıra, Rezvani’nin kehanetlerinin bir bölümünün bugün gerçekleştiği de görülüyor. Yazar, Amerikanomanyaklar’ı kaleme aldığı yıllarda dünya Vietnam Savaşı’na sahne oluyor ve Amerika, dünya egemenliği yolunda önemli adımlar atıyordu. Rezvani’nin Soğuk Savaş yıllarında ABD’nin egemenliğini görmüş olması, Amerika için bir milat sayılan 11 Eylül sonrası Amerika’sıyla benzerlik taşıyan bazı anlatımların romanda yer alması da ayrıca şaşırtıcı. Amerika’nın politik düşmanlarını dünyanın her bir köşesinden dev uçaklarla Arizona’da bir toplama kampına getirdikleri bölümler, akla Guantanamo kamplarında yapılanları hatırlatıyor. Kampın anlatıldığı bölümlerde “bütün organları kırılmış, gözleri oyulmuş, kafaları patlamış, ömür boyu sakat insanlarla çevrili olarak gözden yitene dek sürdürülebilir bu yüksek düzeyli konuşmalar, ama yeryüzüne inmek ve dosdoğru yürüyüp sağdan, soldan dikkatle bakarak, geniş ve hemen hemen uçsuz bucaksız bu Arizona kampında olup bitenleri birazcık olsun görmek yeğ tutulur” deniyor. Yine Rezvani, ABD’nin 11 Eylül sonrasında artan şiddet ve misillemeleri de okuyucunun önüne koyup bunu bir “insanlıktan çıkarılma” süreci olarak değerlendirir ve şunları aktarır: “ Gece olunca bizi kara renkli uçaklardan birine koydular. Kara renkli uçaklar onların yük uçakları. Yalnız geceleri uçuş yapıyor ve dünyanın her yanından, CIA işkence odalarından sağ çıkmış olanları topluyorlar. Evet, evet, böyle… İnanılmaz gelebilir ama durum tıpatıp, böyle. Sonra bu uçakları nereye mi giderler? Nereye olacak canım, buraya işte; Arizona’ya. Kampın özel bir havaalanı var. Bu havaalanında trafik çok yüklüdür. Durmadan uçaklar iner, uçaklar kalkar. Evet yük uçakları aralıksız, bütün dünyadan toplanan kadınlarla erkekleri buraya boşaltırlar…” Amerikanomanyaklar romanının yazarı Serge Rezvani, İranlı bir baba ile Rus bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Hayatı Fransa’da geçen ressam, şair, besteci ve yazardır Rezvani. Adalet Ağaoğlu’nun çevirisi ve A. Ömer Türkeş’in bilgilendirici ve detaylı önsözüyle okuyucuya doyurucu bir hikâye aktarılıyor. Düşlerini gerçekleştiren iki yaşlının, düşlerinin peşinde koşanlara örnek olması için romandan şu alıntıyı aktarmadan da geçmeyelim: “Milyonlarca insan aynı şeyi düşündükleri zaman, ya da isterseniz aynı şeyi düşledikleri zaman diyelim, işte o zaman düşlenen şey mutlak gerçekleşir. Ben bunda hiç de olağanüstü bir yan görmüyorum.” ? Amerikanomanyaklar/ Serge Rezvani/ Çeviren: Adalet Ağaoğlu/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 106 s. Rezvani’nin romanında toplumsal çürüme, kente Amerikan gemilerindeki asker ve subaylarla gelir ve onların ortadan kaldırılmasıyla dünya daha temiz ve çürüme olasılığından arınmış olur. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1073
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle