25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Stefan Zweig’dan ‘Dostlarla Mektuplaşmalar’ Günle gelen satırlar arasında ig’ın, evinde ağırladığı konuklar arasında Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hoffmannstahl, James Joyce, Paul Valery, Ravel ve Richard Strauss bulunuyordu. Zweig’ın Salzburg yılları, önemli edebiyatçıları ağırlayışının yanında, Avrupa’nın düşünsel birliği için çalıştığı yıllardır öte yandan. Makale ve konuşmalarıyla, aşırılığı savunanları uyarmaya yönelmiştir. 1933’te Nazilerin yaktığı kitaplar arasında Zweig’ınkiler de bulunmaktadır ve ertesi yıl, Gestapo evini basıp silah arayınca ülkesinden ayrılır. 1937’de Avusturya’nın Alman Reeich’ına katılması üzerine İngiliz vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulunur ve bu talebi 1940’ta kabul edilir. İkinci Dünya Savaşı sırasında çıktığı gezinin, New York, Arjantin ve Paraguay’dan sonraki durağı Brezilya’ya 1940’ta yerleşir. Bir sonraki yıl Montaigne üzerine çalışmaya koyulan Zweig, aynı dönemde Bir Satranç Öyküsü’nü ve Dünün Dünyas’nı kaleme alır. Dünün Dünyası, gençliğini 1900’lerin başında yaşamış bir yazarın, dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını anladığında, eski günler için övgülerini sıralayışıdır. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu hayranlıkla derin karakter incelemelerine yönelen Zweig, Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki açmazlar nedeniyle Rio de Janerio yakınlarında, Petropolis’te, 22 Şubat 1942 günü eşi Lotte’yle beraber intihar eder. YENİDEN ANIMSANAN MEKTUPLAR Dostlarla Mektuplaşmalar’ın penceresi, Rilke ile Zweig’ın yazışmalarıyla açılıyor. Rilke’nin, şiirlerinden bir seçki yapmak isteyişine ilişkin Zweig’ın görüşlerini alma amacı, ilk mektupların ana izleğini oluşturuyor. Zweig, Rilke’ye tarihe geçecek şu satırları çiziktiriyor: “Bizler eserlerimizin seçkilerini kendimiz için değil, onların tadına varmak isteyenler için yayımlamalıyız (...) [Şiirlerimizin] zamanla hangilerinin gereksizleştiğini ise ileride hazırlanacak şiir antolojileri gösterecek” (s. 18). O günlerden düşen satırlar, Avrupa’nın edebiyat ve şiir soluyan havasını yansıtıyor. Yazarlar ve şairler birbilerini takip ediyor; görüşebilmenin umudunu taşıyor. Rilke ve Zweig’ın mektuplarında özellikle bunlara rastlanıyor. Kitap alışverişleri ve eserlere dair yorumlar mektuplara ilişiyor. Zweig, Arthur Schnitzler’e hayran gençlerin başında ve ona yazdığı 15 Ocak 1907 tarihli mektubunda bunu açıkça dillendiriyor. Öte yandan Zweig, Schnitzler’e duyduğu saygıyı da ifade etmekten geri kalmıyor: “Başkalarının kendini tekrarlamaya başladığı bir yaşta yarattıklarımızla daha önce yazmış olduklarınızı aşmanız ne kadar mutlu edici. Ne güzel, biz gençleri mutlu ediyor, yüreklendiriyorsunuz” (s. 64). Mektuplar, yine o dönemlerin, 20. yüzyıl başının, romantik havasını da yansıtıyor. Yazmış olmak için değil, gerçekten söylenecek bir söz; anlatılacak bir şey ve geleceğe taşınacak ilişkiler bulunduğu için kaleme alınıyor. İnsani olan ne varsa zarfların kapağından okuyucuya doğru yayılıyor. Dürüstlük, saygı, sevgi, merak, heyecan, hüzün ve mutluluk... Genç ve kıdemli yazarların dayanışması; kuru övgülerin yerine derinlikli edebiyat eleştirilerinin hâkim olduğu yazışmalar, söz konusu duygulara eklemleniyor. Zweig’ın Schnitzler ile yazışması sırasında zamanına dair kimi yorumlara tanık oluyor okuyucu: “Günümüzde en önemli şey gerçekçi kalmak, pazaryeri çığırtkanlarının karşısında ürküp sinmemek” (s. 82). Birinci Dünya Savaşı’nın en ateşli günlerinde kaleme alınmış satırlarında Zweig, Schnitzler’in, savaşın tam ortasında barışı düşünmesini de büyük bir cesaret olarak niteler. Çünkü o dönemde bunu düşünenlerin sayısı hayli azdır. Savaşın “heyecanı” her yanı kaplamıştır. Zweig ve Schnitzler’in mektuplaşmalarındaki ana konuların başında kitaplar ve yayımlanışları gelir. Yayıncılık dünyasındaki sıkıntılar ve hak edilenin alınamaması ve emeğe verilen değerin azlığından duyulan sıkıntı tartışılanlardan bazıları. Herman Bahr ile yazışmalarından birinde, mektubun ne anlama geldiğine ilişkin yorum da yer alır. “Yaşamda mektupların tuhaf bir rolü vardır. Onları severiz; sonra unutulur, yitirilir, fakat günün birinde yeniden anımsanır” (s. 149). Bahr’a gönderdiği postalar arasında Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki Avrupa’ya dönük eleştiriler bulunur. “Tek bir Avrupa’ya inandığını” belirten Zweig, “yabancılaşmış dünyada eski dostlar arasında acı dolu yıllar geçirdiğini” söylemeden edemez (s. 162). Yıkım ve kan, her şeyi etkilediği gibi dönemin yazışmalarında da kendini hissettirir. Zweig, Bahr’a Nasyonalist düşünce içinde yer almanın “bir anlık coşku” sonucu gerçekleştiğini yazar ve Bahr’dan, eski günlerine dönmesini, söyleyip yazdıklarını geri almasını ister. Eski bir dost adına endişelenmenin ifadesidir bu satırlar. Zweig, Bahr’ın kendisiyle hesaplaşmasını önerir: “İnsannın başkalarından hesap sormasının her zaman yararı olmaz, fakat kendi kendinden hesap sorması hep yararlıdır” (s. 167). İnsanlığın o günlerdeki durumuna bir yazar gözüyle bakan Zweig, Bahr’a gönderdiği 23 Mayıs 1921 günkü satırlarında, edebiyatçıların “söz, din ve felsefeden gizemli karışımlar oluşturduğunu ve insanlara günün birinde anlayacakları şeyler sunduklarını” belirtir. Ona göre yazar, “perde arkasında duran rahip gibi biraz karamsar olmalıdır, fakat bu karamsarlık yazarın gizemi ve gücü biçiminde algılanmalıdır” (s. 189). 1920’li yılların ortası Avrupa ve özellikle Almanya için kriz yıllarıdır. Ekonomik bunalımla beraber, düşünce dünyasında da çöküş kaçınılmaz hale gemiştir. Zweig, ekonomik buhranla düşünce dünyasının hızlı gerileyişi arasında bağ kurar: “Almanya üzerine çökmüş olan ekonomik facia Alman toplumunun en değerli birliği olan düşünce dünyasına bomba gibi düşmüştür. İnsanlarına yıllar boyunca olağanüstü eserler armağan eden bilim adamları, bugün büyük bir sıkıntı içinde. Görünmeyen bir yoksulluk, ulusun en değerli insanlarından birçoğunu felakete sürüklemek üzere. Onların düşünün ve öğretinin doruğuna ulaştırdığı okurlar şimdi olduğu kadar hiçbir zaman bu insanlara olan minnettarlıklarını yardımlarıyla kanıtlamak olanağını elde etmemiştir” (s. 202). GERÇEK DOSTLUKLAR Maksim Gorki de Zweig’ın hayatında önemli yer kaplayan bir isim. Mektuplarına “Saygıdeğer” ifadesiyle başlıyor bu yüzden. 1920’li yıllara denk düşen yazışmaların başlangıcı, yine o günlerdeki Avrupa ve Almanya üzerine yoğunlaşırken Zweig, Gorki’ye dert yanar: “Genç toplum, nasyonalist çılgınlığın peşinden gidiyor, kimsenin kimseye ayıracak zamanı yok; belki şimdi bir zamanlar Rusya’da başınızdan geçenleri burada da yaşarsınız: Terör, toplumdaki soğukluk ve büyük kriz” (s. 239). Dünya ve değerlerin yavaş yavaş değiştiği yıllardır 1920’lerin başları ¥ Stefan Zweig’ın yirmili yaşlarda ünlenmeye başlamasıyla, aynı yıllarda tanıştığı, kendisinden yaşlı ve tanınmış isimlerle yazışmalarının kitaplaşması ve bugüne kalan belgeler bütünü Dostlarla Mektuplaşmalar. Ë Ali BULUNMAZ debiyat dünyası ve genel olarak edebiyat için mektuplar ve mektuplaşmalar hep önemliydi. İlişkileri, dostlukları, öfkeleri, kavgaları, küskünlükleri, eser ve kişilerle ilgili düşünülenleri ortalığa saçtı mektuplar. Stefan Zweig’ın mektupları da aynı özelliği taşıyor. Dostlarla Mektuplaşmalar, Rainer Maria Rilke, Arthur Schnitzler, Herman Bahr, Maksim Gorki, Sigmund Freud ve Herman Hesse ile Zweig’ın yazışmaları ve ilişkilerini gözler önüne seriyor. E GEL GİTLERLE DOLU BİR YAŞAM 28 Kasım 1881’de, varlıklı bir sanayici bir babanın oğlu olarak Viyana’da doğan Zweig, küçük yaşlardan itibaren Fransa ve Almanya’da, kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İlk şiirlerini lisede, Hugo von Hofmansthal ve Rilke’nin eserlerinden etkilenerek yazdı. 1901’den sonra Paul Verlaine ve Baudelaire’in şiirlerini Almancaya çevirdi. Gazetelerde muhabirlik de yapan Zweig, 19071909 yılları arasında Seylan, Kalküta, Benores ve Kuzey Hindistan’ı gezdi. Bunu 1911’deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko’yu kapsayan Amerika seyahati izledi. 1913’te yerleştiği Salzburg’u, Nazilerin baskısını arttırmasıyla terk etti. Birinci Dünya Savaşı’nda Viyana’da gönüllü olarak savaş karargâhının arşivinde çalıştı. 1920’li yılların sonuna kadar en verimli dönemlerini yaşayan ZweSAYFA 4 Zweig, 22 Şubat 1942’de beraber intihar ettiği eşi Lotte ile... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle