22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ reçte size oldukça yüksek bir rakam teklif edilmişti... Ertuğrul Özkök kendisi teklif etti. Aydın Doğan’ın istifa etmem karşılığında bana çok büyük bir para vereceğini söyledi. Ben bunu konuşmayı bile reddettim, onu pazarlık konusu yapmayı reddettim. Hikâye budur. Şimdi Aydın Doğan’ı sadece ve sadece bir patron olarak düşünerek soralım: Sizin yazılarınız dolayısıyla binlerce dolar tazminat ödedi. Bununla ilgili bir patron gelip çalışanından ricada bulunsa sizce bu etik dışı mıdır? Benden hiçbir zaman öyle bir şeyde bulunmadı. Melih Gökçek’e bir 100 bin dolar tazminat ödedi ki Emin’in yazıları yüzünden diye davada da gündeme getirdiler. Doğan Grubu hakkında bugüne kadar açılmış 4 binden fazla dava vardır, tazminat davası artı ceza davası. Hatta Aydın Doğan bile yargılanmaktadır bu davalarda. Benim aleyhime açılan davalar ya da benim yüzümden ödenen tazminatlar okyanusta bir damladır. Ertuğrul Özkök mahkemedeki ifadesinde “tazminatları biz ödedik” diyor. Bu dünyanın her yerinde böyledir, yani bir gazeteci ya da televizyoncu tazminata mahkum olduğu zaman onu yayın kuruluşu öder. Bunlar hep böyle abartılı birtakım şeylerle götürüyorlar olayı, ama alnımız her konuda açık olduğu için beni yiyemediler. Tam tersine kendileri harcandı. hangi omurgayla bağdaşır? Bunların hesabını veremezler tabii. Kitabınızda Ergenekon iddianamesinde isminizin geçtiği bölümler de sayfa sayfa var. Hiç kendinizi Ergenekon’a uygun adım hissettiniz mi? Hayır benim gocunacak hiçbir şeyim olmadığı için bunları yüreklice, net şekilde yazıyorum. Kendimi o dava içinde görmedim/görmüyorum zaten bana bağlı da değil bu. Ama davada içeri alınan çok sayıda insanla dostluğum, arkadaşlığım vardır. Bekir Coşkun’la ilgili bir şey sormak istiyorum. Ona kırgın değilsiniz ama şoke olduğunuzu belirtiyorsunuz kitapta. Peki sordunuz mu kendisine şu Vatan Gazetesi’ndeki söyleşideki sözleriyle ilgili espri yaptım dediği olayı... Tabii yani o lafları duyunca şoke oldum. Bekir beni aradı, ben aramadım. Ben onları tamamen teyp falan kapanmıştı, söyleşi bitmişti, gırgırına, şamatasına söyledim, Sanem Altan oturmuş yazmış dedi. Bekir benim o kadar köklü, yakın bir dostum ki belki 24 saat bir kırgınlık duydum, o kadar. ‘ŞU AN KİMSE TOPUN AĞZINDA DEĞİL’ Mahkemede verilen ifadelere dönersek, siz onların yerinde olsanız, yani siz ifade verecek olsanız nasıl davranırdınız? Bizim iki tane tanığımız vardı; Bekir Coşkun ve Kamuran Celal. Aslında Hürriyet Gazetesi’nin özellikle Ankara bürosundan en az 40 arkadaşımız benim yaşadıklarımı birebir bilirler. Ama ben onları tanık gösteremezdim çünkü onlar hâlâ Hürriyet’te çalışıyor. Bekir bana kendisi teklif ettiği için onu tanık gösterdik. Ben Bekir’e de gidip söyleyemezdim bana tanıklık yapar mısın diye. Öbür tanığımız Kamuran Celal’e gelince o da Hürriyet’ten kovulmuştu. Yani rahat konuşabilecek konumda bir arkadaşımızdı onun için iki kişi gösterdik. Sizce başkaları da topun ağzında mı? Şu anda değil? Neden değil? Özellikle üst kademe yöneticiler ve yazarlar için söylüyorum; ben onların sigortası oldum. Benim kovulmam ile birlikte Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök’e karşı oluşan kamuoyu tepkisi onların sigortasıdır şimdi. Dolayısıyla orta vadede herhangi bir kişiyi kovacakları kanısında değilim ya da en fazla uzlaşarak kovarlar. Tüm bu olaylardan sonra Babıâli’nin ve medyanın şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Uzun yıllardır korkunç, utanç verici bir durumda olduğunu savunuyordum şu an daha da kötü olduğunu düşünüyorum, özellikle AKP iktidarı ile başladı bu tabii. Korku, AKP iktidarı ile birlikte dağları bürüdü. Ondan evvel de ufak tefek baskılar olurdu ama onları medya patronları atlatırdı. Ama şimdi Tayyip Erdoğan döneminde her şey sıfırlandı medyada. Şimdi ne olacaktır peki size göre? Medya ile AKP arasındaki buzlar bir gün eriyecek midir? Sonuçta zafer AKP’nin olacaktır. Aydın Doğan’a boyun eğdirdiler. Zaten bir kere boyun eğdiğinizde o boyun bir daha düzelmez. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr ‘DOĞAN GRUBU’NA HAKSIZLIK YAPILDI’ Kovulmanızdan sonra yine de iktidarla başlarının derde girmesi olayı... Son tartışmaları, ardından binen tazminatlar, vergi cezaları... Aslında olay Emin ÇölaşanAydın Doğan olayı olmaktan çıktı, ülke geneline apaçık yayılan medyada bir iktidar baskısı olayına net dönüştü... O benim dışımda bir olaydır tabii. Bunlar sarı öküzü feda ettiler. Hiç şaşırmadım olanlara çünkü Tayyip Erdoğan bütün medyanın kayıtsız şartsız kendisine biat etmesini istiyor. En ufak bir sızıntı olduğu zaman da işte vergi sopasıyla şimdi en güçlü silahı o, vergi sopasıyla medyanın üzerine gidiyor. O benim dışımda bir hadisedir ama açık söyleyeyim orada Aydın Doğan Grubu’na haksızlık yapıldığı kanısındayım. Vicdani kanaatim budur. Vergi olayı teknik bir konudur anlamam ama vicdani kanım onları korkutmak, sindirmek için yapıldığıdır. Ama bunlar da çok ödün verdiler. Bir kere boyun eğersen bunun arkası gelir. Bir örnek vereyim, kitabımda da yazdım; Başbakanlık eski başdanışmanı ve basın sözcüsü Akif Beki kısa süre önce Doğan Grubu’nun beş tane muhabirine Başbakanlık yasağı getirdi. Adamı aldılar Radikal gazetesinde köşe yazarı yaptılar. Bu hangi ilkeyle, hangi inançla, Gamze Akdemir ile Emin Çölaşan... Sakıncalı Gazeteci/ Emin Çölaşan/ Bilgi Yayınevi/ 307 s. SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle