22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ bu tutuklama istemiyle dava açılan 15 doktordan bir tanesi çıksın şimdi bana bir açıklasın. Neymiş biliyor musunuz o bir hafta kustum dediği olay? Edirne Üniversite Hastanesi’nden öğreniyoruz ki artık olay beyne sıçramış, konuşamaması, kusması beyindeki o urların baskısından kaynaklanıyormuş. Kusmalar o nedenle püskürtme şeklindeymiş. Sağlıklı halde zimmet altına alan devlet, zimmete ihanet etmişti... Tabi ki. Avukatı arıyorum. “Eşim hasta, kendisine ulaşamıyorum ne yapacağım?” diye soruyorum. Tersleyerek cevap veriyordu. Çünkü istediği parayı alamamıştı. Yaptığım ön ödemenin karşılığını bile vermemişti oysa. Bu kadar hasta olduğunu bildiği halde kılını bile kıpırdatmadı. Oysa avukat her an görebilir, savcıyla görüşebilirdi. Şu hakkımız vardı... Hasta istediği hastanede tedavi olma hakkına sahiptir, tutuklu da olsa. Hastanenin değişmesini talep edebilirdik. Tedaviyi inceleme şansımız olsaydı, eksik olduğunu görebilirdik. Avukatımız yardımcı olmadı. Sıradan bir ziyaretçi olarak muamele gördük. Tutuklunun hastalığını ne savcı, ne de hastane asla göz önüne almadı. Ne şekilde, hangi tedavinin uygulandığı hakkında en ufak bir bilgi verilmedi. Devlet aciz değildi. Devlet isteseydi, onu özel hastanede de tedavi ettirebilirdi. Bir odayı boşalttırıp başına da jandarmayı dikerdi, hasta için gerekli tedaviyi yapabilirdi. Bakın bir sene olacak o avukat için dava açmışım, Yalova Barosu’na suç duyurusunda bulunmuşum hâlâ sonuçlanmadı. Ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz biz? Bir raportörün bu yazıyı bir sene elinde tutma yetkisi varmış, bu yetkiyi kullanıyorlar ve şu an hiçbir işlem yapmıyorlar. Avukatın savunmasını bekliyorlarmış, avukatın savunacak bir şeyi yok, hiçbir şey yapmadı ki. Sonuçta ne yaptılar Bakırköy Hastanesi’ne aldılar, orada baktılar, majör depresyon tanısı konmuş ama çok daha önemli sorunlar var, ciğerleri çok kötü. Bu yüzden Bayrampaşa’ya götürüyorlar, Bayrampaşa alıyor Haseki’ye gönderiyor. Haseki’yi arıyorum, “eşinizi göremezsiniz o tutuklu” diyorlar. Hasta yatağında pranga takıyorlar. ‘SAVCI RAPORLARI OKUMADI’ Savcının şu başvuruyu incelememe olayını anlatır mısınız? Tahliye talebimizin reddedildiğini öğrendik. Başvurumuzu 9 Mayıs’ta öğle saatlerinde yapmıştık; savcı bu sağlık nedeniyle yaptığımız başvuruyu incelememiş, daha doğrusu arkasındaki raporları bile okumamıştı. Okumadığını iddia ediyorum. Çünkü okumuş olsaydı, orada yoğun bakım ünitesi bulunan bir hastanede tedavi edilmesi gerekir diye epikriz raporu vardı. En azından bu ibareden işin aciliyetini anlaması lazımdı. Klasik yöntemle savcının bize olumluolumsuz geri dönüş yapması gerekirken savcı bizi muhatap bile kabul etmeden, bilgi verme gereği duymadan, konuyu otomatikman hâkime aktarmıştı. Hâkim de savcıdan gelen bir öneriyi incelemeden imzaladığı için, öğlen verdiğimiz dilekçeye akşamüstü hem savcı, hem hâkim tarafından, basmakalıp bir ifadeyle “tutuksuz yargılanması, delilleri karartması nedeniyle uygun değildir” cevabı verilmişti. Bu ret cevabını kabul etmedik, aynı raporlarla bir üst mahkemeye başvurduk. Bir üst mahkeme de aynı taktiği uyguladı. Orada da üç hâkimin imzası vardır. Aynı klasik cevap orada da karşımıza çıktı: “Delilleri karartma ihtimali nedeniyle tahliyesi uygun değildir.” Bugün o dört hâkim de 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleridir. Bugün Ergenekon davasını yürütecek olan hâkimlerdir. Bir sağlık raporunu dahi değerlendiremeyen bu hâkimlerin, bütün bu hazırlanan iddianameyi doğru tahlil edip sonuca nasıl varacaklarını çok merak ediyorum. Bayrampaşa süreci... Bayrampaşa Cezaevi müdürüyle, Bayrampaşa Devlet Hastanesi Başhekiminin işbirliği.... Kuddusi Bey sizden ve oğlunuzdan kaçırılıyor resmen.... Ve doğruca Tekirdağ Cezaevi’ne gönderiliyor... Yani siz müdahale etmeseniz Kuddusi Bey belki de hiç tedavi göremeyecekti... Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne gittim. Başhekimle görüşmek istediğimi belirttim. Başhekimin cuma namazına gittiğini ve saat 2’de geleceği söylendi. O saate kadar bekledim. Başhekimin odasına girdiğimde içerisinin çok kalabalık olduğunu gördüm. Kendi usullerince selamlaşıyorlardı. Başhekim, hastanenin işleri dışında her şeyle ilgiliydi. Kendimi tanıttım. “Eşimi görmek istiyorum” dedim. “İlaçlarını verdik, iade ettik, gönderdik gitti” dedi. “Nereye” diye sordum. “Ait olduğu yere. Cezaevine” dediler. Ait olduğu yer Tekirdağ Cezaevi’ydi. O zaman anladım ki Bayrampaşa Cezaevi müdürüyle, Bayrampaşa Devlet Hastanesi başhekimi aralarında paslaşıp bana bu komployu hazırladılar. Eşime ulaştığım anda, onu kaçırdılar. Bu bir komploydu. Bir gün için beni oyaladılar. Başhekime hastayı görüp görmediğini sordum. “Gerek yok” dedi, düşünün! ‘İHMAL DEĞİL KASIT ARIYORUM’ Ve Adalet Bakanlığı da bu konuyu soruşturdu! İki müfettiş görevlendirdi Adalet Bakanlığı. O iki müfettiş 1200 sayfalık bir ifade hazırladı. Doktorların ifadelerini aldı, hastaneleri dolaştı, orada yapılan tetkikler konuldu, her şey yapıldı fakat gereğinin yapılması için de savcılığa gönderildi bu kadar. Şu şu böyledir diye bir yorum yok. O ifadeler üzerinde Valilik, işte tutuklanmaları istemiyle geçen günlerde Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı haklarında dava açılan 15 doktor hakkında araştırma yapıyor. Şimdi bir alt komisyon var. Tekirdağ’da toplanan alt komisyon, “Bu doktorlar suçludur, olayda ihlal vardır” diyor. Bir de Valilik nezdinde toplanan bir üst komisyon var. Alt komisyonun kararı buraya gelir, tartışılır değerlendirilir. Üst komisyonda da “ihlal vardır” kararı çıkmak üzereyken komisyon başkanı diyor ki eğer sizler alt komisyon gibi ihlal vardır kararı çıkartırsanız bu doktorları yargılamak zorunda kalırız. Bunun üzerine 9’a 11 ihlal yoktur kararı çıkıyor. Daha sonra Valilik de raporu inceliyor. Ve bir yazı geldi; “Tekirdağ Göğüs Hastanesi’nde şu şu doktorlar görevlerini tam yapmışlardır, ihlal yoktur, Valilik bunların yargılanmasına izin vermemektedir” diye. Hemen Edirne İdari Mahkemesi’ne konuyla ilgili itirazda bulundum. Daha sonra duydum ki Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcısı da Valilik’in bu kararına itiraz etmiş. Tekirdağ’a gittim önce alt komisyon kararını buldum, daha sonra üst komisyon kararını almak için de Valilik’e gittim. Onlara kalsa vali ile görüştürmeyeceklerdi ama “Pazartesi günü basın toplantısı yapacağım” deyince görüştürüverdiler ve yazıyı aldım. Sonra Cumhuriyet Başsavcısı’na gittim. Genç bir savcıydı, itiraz kararını rica ettim kendisinden. Bu arada bana İstanbul Valiliği’nden de “Haseki, Bakırköy ve de Yedikule Devlet Hastanelerindeki doktorların yargılanmalarına gerek yoktur, Valilik izin vermiyor çünkü onlar görevlerini yapmışlar” diye bir yazı geldi, bu karara da itiraz etmiştik. Savcıya sadece şunu sordum; “Siz niye bu Valilik’in kararına itiraz ettiniz? Bakın İstanbul Valiliği de aynı kararı aldı üç hastane için ve de Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı bu karara itiraz etme gereği duymadı, siz niye itiraz ettiniz?”. “Görevimi yaptım, yapmam gerekeni yaptım” dedi. Ne oldu Tekirdağ’da? Ben ve Cumhuriyet Başsavcısı idari mahkemeye itirazda bulunduk, mahkeme kararı bozdu ve soruşturma açtı. Soruşturmaları sürdü ve bunun üzerine de Cumhuriyet Başsavcısı bir iddianame hazırlayıp bu 15 doktoru mahkemeye verdi. Bütün isteğim İstanbul Valiliği’nin verdiği kararın bozulması. Bu arada Bayrampaşa konusu ayrı incelendi statü olarak. Beni Bayrampaşa İl Sağlık Müdürlüğü’nden aradılar, avukatımla beraber oraya gittim ve tekrar suç duyurusunda bulundum, olayları anlattım. Orada da rapor hazırlandı, Bayrampaşa için de “ihlal yoktur” diye bir karar geldi. İnanılır gibi değil... Koma halindeki bir hastaya tedavisi yapılmıştır, iadesinde mahsur yoktur iade dediği yer cezaevi diye rapor veren bir doktoru İstanbul Valiliği suçlu bulmuyor ise bunun altında ne ararsınız? İhmal değil kasıt arıyorum ben. AİHM’YE GİDECEĞİZ AİHM sürecinden bahseder misiniz? Hatta bu sizin içinizi şöyle yakmış, “Beni ülkemi şikâyet etmek zorunda bıraktılar” diye. İç hukuk yolları tükenmek zorunda AİHM’ye gitmek için, siz ise başvurabiliyorsunuz. Anlatır mısınız? Ölüm söz konusu olduğu için başvurma şansımız var diye biliyorum. Araştırıyoruz. Çünkü bir keresinde Hulki Cevizoğlu’nun programında Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu konuktu, telefonla bağlandım. Hâkim ve savcıların durumunu iletmiştim kendisine, bana dedi ki, “Siz hiçbir şey yapmayın sadece AİHM’ye gidin.” Onlar hakkında yorum getirmedi bana, “AİHM’ye gidin” dedi. Kasım ayında başvuru yaptık, buna ön başvuru deniliyor. Ön başvuruyu yapıyorsunuz onlar size başvurunuzun kayda konulduğunu bildiren bir yazı gönderiyorlar. Bu yazıyı alamadık ve oğlum Fransa’ya telefon ederek neden yazının gönderilmediğini sordu. Oradaki yetkililer yazıyı gönderdiklerini söylediler. Ama elimize geçmemişti, elimize geçmesi engellendi. Oytun da kararı fakslayın diye ricada bulundu fakat öyle bir uygulamaları olmadığını söylediler ve yazıyı yeniden göndereceklerini söylediler. Ve yazı geldi. Yazıda şöyle diyor: “04.12.2008’de gönderdiğimiz yazı elinize geçmediği için tekrar gönderiyoruz.” Hukuk süreci başlamış oldu, şimdi tüm başvurularımı, Adalet Bakanı’nın yaptığı incelemeleri, iki müfettişin tüm incelemelerini, tüm raporları, tüm sürecin belgelerini toparlayıp artı bu kitabı AİHM’ye göndereceğim. Bitmek üzere. Bu arada İstanbul Barosu’na gittim, baro başkanından yardım istedim. “Ön bir dilekçe verin, resmi olarak işleminizi başlatalım” dediler. İki ay kadar önce dilekçe verdik, yardım istedik ve bu dilekçe komisyonda görüşüldü. Ve sadece bu olayı içeren bir komisyon kurulmasına karar verildi. Fakat henüz bir ilerleme yok. Kuddusi’nin ölümünden hemen sonra İstanbul Tabipler Odası’na başvurmuştum. Tabipler Odası benim hastaneden alabildiğim dosyalar üzerinde giderek daha o zaman müfettişlerin raporları yoktu bütün doktorlar hakkında “ihlal vardır” diye rapor verdiler 60 sayfalık. Hatta bu raporu Tabipler Odası Başkanı kendi eliyle Adalet Bakanı ve Sağlık Bakanı’na götürüp verdi. Fakat Adalet Bakanı resmi bulmadığı için Tabipler Odası’nın raporunu işleme koymadılar maalesef. Onlar tabiplerden daha iyi biliyorlar ya. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Cinayeti Gördük/ Kuddusi OkkırSabriye Okkır/ Cumhuriyet Kitapları/ 230 s. SAYFA 5 Kuddusi Okkır gözaltında... Kuddusi Okkır son günlerinde... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle