Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ yeni sefalet üretim biçimlerine karşı verilecek her ciddi mücadelenin sine qua non koşuludur.” İranlı diplomat ve eski Yükseköğretim ve Bilim Bakanı olan Macit Rahnema “Sefaletin Yoksulluğu Kovduğu Bir Dünya”da yoksulluğu ve onun yapısal özelliklerini inceliyor, çözüm önerileri sunmaya çalışıyor. insan gereksinimlerinin ve güçlerinin tarihsel bir anlatımını sunuyor. Sayers, kitabında Marksist tarih anlayışının tutkulu ve geniş kapsamlı bir savunmasını yapıyor, toplum ve ahlak felsefesi konusundaki çağdaş tartışmaların taraflarını ele alıyor. Doğruyu Aradım Güzeli Sevdim/ Halit Refiğ/ Yayıma Hazı.: Irmak Zileli/ Bizim Kitaplar/ 430 s. Halit Refiğ’in 1950’lerden bugüne uzanan deneme ve tanıklık yazılarından bir seçkiyi içeren “Doğruyu Aradım Güzeli Sevdim”de toplumsal gerçekçi sinemanın yönetmenleri Metin Erksan, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz ve yıldız oyuncularla ilgili anılara, anekdot ve düşüncelere yer veriliyor. Aynı zamanda Irmak Zileli’nin Refiğ’le söyleşisi de kitapta okurlara sunuluyor. Fikret Hakan Eskimeyen Yeşilçamlı/ Nigar Pösteki/ Umuttepe Yay./ 296 s. “Eskimeyen Yeşilçamlı”, Nigar Pösteki’nin sinemaya ilişkin daha önce yaptığı incelemeleri bütünleyen bir yapıt olarak okur karşısına çıkıyor ve okuru, Fikret Hakan ile buluşturuyor. Ama aynı zamanda, sinemadan oyunculuğa, oyunculuktan sinemaya giden güzergâhtaki yaşanmışlıkları biyografik bir inceleme tadıyla görselleştiriyor ve Fikret Hakanı, kuşkusuz, tüm yönleriyle irdeliyor. İstanbul Düşerken/ Hüseyin Latif/ Bizim Avrupa Yay./ 160 s. “Ufaklık kucağımda bağırıyor, Yağmur etrafımda dolaşıyor’ diye anlatıyor Mustafa Balbay gözaltına alınışını 6 Temmuz 2008’de gazetecilere. Balbay adliyede hücrede. Hücrede zaman duruyor. Ansızın zaman kavramı değişiyor. Şüpheye düşüyorsunuz. Özgürlük, bir yazarın, bir gazetecinin dört duvarn çevrelediği beş altı metrekarelik alana sıkıştırıldığı anda bitiyor (...) Sen on yıllarca ‘özgürlük insan hakları, demokrasi, vatan, millet’ diye yaz ve sonrasında seni kapana kısılmış bir böcek gibi götürsünler. Evde kaç böcek var acaba?” Hüseyin Latif, “İstanbul Düşerken”le okurlarla buluşuyor.? SAYFA 29 Bella/ Jean Giraudoux/ Çeviren: Tahsin Yücel/ Sözcükler Yayınları/ 160 s. “Babam René Dubardeau’nun benden başka bir çocuğu daha vardı, o da Avrupa’ydı. Avrupa eskiden büyüğümdü benim, savaştan beri küçüğüm olmuştu. Bana ondan yaşını başını almış, görmüş geçirmiş, yaşamı aşağı yukarı düzene girmiş bir kız kardeşten söz eder gibi söz edecek yerde, adını daha bir sevgiyle ama daha bir kaygıyla anıyordu babam, evlendirilecek bir çocuk gibi görüyordu onu, benim onunla ilgili delikanlı görüşlerimi de yararsız bulmuyordu.” Jean Giraudoux, “Bella”yla okurların karşısında. Aşk Çokgeni/ Cem Bandan/ Talent Yayınları/ 152 s. “Senin aşk zannettiğin şey sevgiydi, hatta sevgi bile değil, alışkanlıktı. Sen iki kadınla beraber olmaya alışmıştın. Şunu söylememe izin ver, sen aslında güçsüz bir insansın. O kadar güçsüz ve kendine güvensizsin ki, güvenin ancak iki ayrı kadın tarafından sevilince yerine geliyor.” Bir erkek, iki kadın, iki hayat. Doğrularımız, aslında en sevdiğimiz hatalarımız mı? Yaşamımızı, bedelini ödemeye hazır olmadığımız kararları alırkenki cesaretimiz mi yönetmeli? Cem Bandan’dan “Aşk Çokgeni” kitapseverlerle buluşuyor. Marksizm ve İnsan Doğası/ Sean Sayers/ Çev.: Şükrü Alpagut/ Yordam Kitap/ 264 s. İnsan doğası diye bir şey var mıdır? “Marksizm ve İnsan Doğası”nda Sean Sayers, insan doğasının tarihsel bir olgu olduğunu savunurken, Marx’ın ve Hegel’in çalışmalarına dayanarak, apayrı bir Marksist hümanizme temel oluşturan CUMHURİYET KİTAP SAYI 1011