Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA tutuklanan ve ağır kanser hastalığı nedeniyle ölmeden birkaç gün önce tahliye edilen Kuddusi Okkır’ın hapiste yazdığı anıları, şiirleri ve eşi Sabriye Okkır’ın anlattığı acı gerçekleri gözler önüne seren ‘Cinayeti Gördük’, Okkırların yaşadığı acı ve ağır süreci tüm ayrıntılarıyla anlatıyor. Türkiye’de bugün adalet, hukuk kavramları, “Kuddusi Okkır Vakası” olarak anılan olayla bir kez daha irtifa kaybetti. Hastane odasında yurduna gözlerini kocaman açarak, sevgi ve kuşkusuz şaşkınlıkla açarak bakan Kuddusi Okkır’ın yaşadıklarını en iyi kendisi anlatıyor günlüklerinde. Gamze Akdemir, Sabriye Okkır ile ‘Cinayeti Gördük‘ü konuştu. Boğaziçi Üniversitesi Yayınları günümüze denk düşen bir kitap yayımladı. Bilindiği gibi gösterişe yönelik değerler mantığından söz edildiği bir zamanda, gösterge ekonomi politiğinin eleştirisini yapanların sayısı oldukça az. Jean Baudrillard, Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri’de elini bu taşın altına sokuyor. Baudrillard’ın kitabını Ali Bulunmaz değerlendirdi. Burhan Günel’in kaleme aldığı ‘Ateş ve Kuğu’, 2 Temmuz 1993 tarihli Sıvas kıyımının romanı... Günel yapıtında insanın insanı yakma eylemine ve bu yolda giriştiği vahşete ışık tutuyor. Öyküsüne ilkel toplumların kurban törenlerinden başlayıp Sıvas kıyımına kadar uzanıyor. İlk elden acı tanıklığını da tüm ayrıntılarıyla aktaran Günel’in kalemi yine aydınlık, yine insanca... Burhan Günel ile ‘Ateş ve Kuğu’yu konuştuk. Bol kitaplı günler... E rgenekon kapsamında P ütünüyle öznel değerlendirme: Benim gözümde, XIX. yüzyılın en ‘kötü’ ressamı Gustave Moreau’dur. Nasıl olmuş da, öyleyse, sıkı bir hoca, bir yol gösterici olmuş? Rouault’nun atölyesinden yetişmiş ressamlar arasında yer almasını bile aklım almıyor, üstüne üstlük ustasının ustalığını yere göğe sığdıramamış. Bununla bitmiyor: Aynı atölyede, Rouault’nun iki sehpa ötesinde, bir başka genç ressam elalmakta: Matisse! ervasız Pertavsız ENİS BATUR Rouault’nun Koyu Resim Dünyası çimimi değiştirmedi; olsa olsa bir pekiştirme durumundan söz edebilirim. Benim ‘kişisel müze’ tasarımda Cézanne’ı ve Gauguin’i izleyen, Braque’la zamandaş, Klee’yi ve kimi dışavurumcuları önceleyen bir noktada duruyor Rouault. Her ne demekse: Çok güçlü bir resim. “İsa ve Soytarı” diyorlar, doğru, ayrıca özel bir alaşım. Renk istifçiliğiyle, siyahın merkezde kalışıyla, bana yarıkaranlık gökyüzünün altında kabarmaya yüz tutmuş denizi çağrıştıran bir yanı var. Hangi müzede bir ya da birkaç tablosunu gördüysem, çevresindeki her şeyi ezdiği duygusuna kapıldım. Demek, bir de, her ne demekse: Ağır bir resim. (Bkz: “Vü’sat O. Bener için” başlıklı yazım). Bilmezdim: Her yere fırçasıyla yazarmış: Dosyalara, çekmece üstlerine, düz satıhlara. Resminin gizli bir katmanında duruyor hat refleksleri. Ayrıca, evindeki ve atölyesindeki her nesneyi boyarmış. Biliyorum, ayrı bir kategori inşa etmeme içerleyenler oluyor, içerlesinler. Yüzde yüz yazar, yüzde yüz ressam olmak, kitaplar yazmaktan, resim yapmaktan farklı bir varoluş konumu benim gözümde. Her şeyi, her an, tek bir prizmanın içinden görerek yaşamak. Öyle insanlarda, toplum onları öyle görse de, uğraşları bir meslek değildir, bir kimlik etiketi olmamıştır: Uyurken bile onlara eşlik eden bir oluş biçimidir bu.? Georges Rouault B Gustave Moreau (Otoportre, 1850 Gustave Moreau Müzesi Paris) TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Henri Matissse Bir defasında Matisse’in arkasında durmuş Moreau: “Her şeyi bu kadar azaltarak, yalıtarak bir yere varamazsınız” demiş. On dakika sonra dönmüş: “Siz benim dediklerime aldırmayın” diye eklemiş: “Özgün bir yere varacaksanız, bunu doğru bulduğunuz yolda devam ederek gerçekleştirebilirsiniz”. Büyük hocayı ışığa çıkaran bir yaklaşım. Ressamı da ışığa çıkaramaz mı(ydı)? Bence, çıkaramıyor, çıkaramazdı: Biri ötekinin nedeni de, sonucu da değil çünkü. Rouault’nun atölyede durmadan takıldığı, alay ettiği bir ressam arkadaşı, yıllar sonra Akademi’ye kabul edildiğinde törene katılmış bizimkisi: “Ben sana hep söylemedim mi?” demiş ona: “Bu berbat resimlerle sen bir gün Akademi’ye seçilirsin diye!” Resim, öğrenilen iş. Genç ressam adayını yönlendiren hocanın vereceği temel canalıcı önemde. Doğru atölyeyi seçmek bir şans sorunu mudur, bilemiyorum. Çoğu zaman, hoca, kendi doğrularını dayatır. Dolaylı ya da dolaysız yollardan. Bana kalırsa, en doğrusu, gençlerin kendi doğrularına doğru ilerlemelerini sağlamaktır. Moreau, belli ki bunu başarmış: Atölyesinden, biribirilerine hiç mi hiç benzemeyen, her vakit sayarak ve beğenerek biribirilerini izlemekten geri durmamış iki büyük ressam çıkabilmişse, kimse kattıklarını yabana atamaz. Kendisine benzemelerini beklememiş, kendilerine varmalarını istemiş. Birden, Moreau’ya bakışım değişti. Bir ara Orsay’a gidip, başka bir gözle bakmayı denemek isterim resimlerine. Sonuçta yargımın değişeceğini sanmıyor olsam bile. * Pinacotheque’deki Rouault sergisi, Japon sanayici İdemitsu’nun koleksiyonunda yer alan 400 parçadan 70’ini ilk kez Fransa’da bir araya getiriyor 1990’da, Norveç’te gerçekleştirilmiş bir sergi sayılmazsa, koleksiyondaki parçalar Japonya dışına çıkmamış. Tanımadığım 70 yapıt, tanıdığım kadarıyla Rouault’nun yapıtına bakış bi İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1011 SAYFA 3