Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ bı da yine Anfora Yayıncılık okurlara ulaştırıyor. “Ölüm Kuyuları”nda bu ve benzeri soruların yanıtlarını vermeye çalışıyor. Simone de Beauvoir: Özgürlüğü Yazmak/ Jacques Deguy, Sylivie le Bon de Beauvoir/ Çeviren: Elif Gökteke/ Yapı Kredi Yayınları/ 128 s. Dünya çapında, feminizmin kurucu kitabı “Le Deuxième Sexe” (İkinci Cins) adlı yapıtıyla tanınan Beauvoir, hem otobiyografi hem roman türünde üretken bir yazar olmuştur. Jacques Deguy ve Sylvie Le Bon de Beauvoir yirminci yüzyılın büyük bir entelektüel şahsiyetinin portresini “Simone de Beauvoir: Özgürlüğü Yazmak” adlı yapıtla çiziyor, yazdıklarıyla ve yaptıklarıyla daha çok adalet ve özgürlük için mücadele vermiş bir kadının gücüne duydukları saygıyı dile getiriyor. Üreme/ Matthew Cobb/ Çeviren: Bilgi Altınok/ Everest Yayınları/ 358 s. İnsanlar, hayvanlar nasıl oluşurlar? Leylekler bebekleri nereden bulur, lahanaların içine bebekleri kim saklar? Bebekler leyleklerin, lahanaların işiyse, leylek yavrularını kim yumurtanın içine koyuyor? Peki, o zaman annelerin karnı neden büyüyor? Kadınlarla erkekler neden bir araya geliyor? Nereden ortaya çıkıyor bu çocuklar ve yavrular? Bugün yalnızca çocukların sorduğu bu soruları 17. yüzyılın sonuna kadar yetişkinler soruyordu. Ve anneleri babaları onlara hiçbir açıklama yapamıyordu. Çünkü bu konuda gerçekten kimse hiçbir şey bilmiyordu. Matthew Cobb, “Üreme”de 17. yüzyılın bilim insanlarının cinsellik ve yaşam üzerine ortaya koyduklarını irdeliyor. Doğumunun 100. Yılında Hannah Arendt/ Yayıma Haz.: Sanem Yazıcıoğlu/ Yapı Kredi Yayınları/ 228 s. Sanem Yazıcıoğlu’nun yayıma hazırladığı “Doğumunun 100. Yılında Hannah Arendt”, düşünürün yüzüncü doğum yılı olan 2006 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen etkinliğin metinlerinden oluşuyor. “Yeni Bir Yüzyılın Başlangıcında Hannah Arendt’i Düşünmek: Şiddet Sorunu” başlıklı uluslararası katılımlı konferansta sunulan tebliğler bu kitapta okura Türkçe çevirileriyle birlikte sunuluyor. Gece Nöbeti/ Sarah Waters/ Çeviren: Figen Bingül/ Artemis Yayınları/ 544 s. “Gece Nöbeti”, bir gerçek etrafında gerçek bir samimiyetin bir araya getirdiği dört Londralının hikâyesini konu alıyor: Üç kadın ve geçmişi sırlarla dolu bir erkek. Savaş döneminde ambulans şoförlüğü yapan ve şimdilerde erkek kıyafetleri giyerek huzursuz bir açlık ve arayış içinde sokaklarda volta atan Kay. Acı dolu bir sırla yaşayan zeki, tatlı ve sevgi dolu Helen. Asker sevgilisine aptal denecek kadar inatçı bir sadakatle bağlı kalan ihtişamlı şehir kızı Viv. Savaş sırasında kendi şeytanlarıyla karşı karşıya kalan masum görünümlü Duncan. Bir Kavganın Tasviri/ Franz Kafka/ Çeviren: Tevfik Turan/ Can Yay./ 292 s. Franz Kafka’nın daha önce kitaplarda yer almamış bazı anlatılarını da içeren “Ceza Kolonisinde”nin devamı niteliğindeki “Bir Kavganın Tasviri”, yazarın ölümünden sonra ardında bıraktığı anlatılardan oluşuyor. Bu kitapta yer alan 34 anlatı, özünde yalnız olan bireyin, ‘kafkaesk’ dünyanın çıkmaz sokaklarında var olma çabasını gözler önüne seriyor. Kafka, varoluşun karanlık boyutlarını, kendisinden ne önce ne de sonra hiçbir yazarın ulaşamadığı bir yoğunlukta tasvir ediyor. Nerede O Eski Katiller/ Yalçın Pekşen/ Say Yayınları/ 184 s. Mizah yazarı Yalçın Pekşen “Nerede O Eski Katiller”de günümüz Türkiye’sini Brecht’in sözünü ettiği mizahi topluma benzetiyor biraz. Bakışlarını hangi yana çevirirse çevirsin, gördüklerinden bir mizah öyküsü veya denemesi çıkarabiliyor. Kitabın başındaki ‘Düşünüyorum Öyleyse Hıyarım’ öyküsü ile gözlerini Osmanlı dönemine çeviriyor ilkin. Yöneticilerinin, kendilerine reva gördüğü muameleden ‘Düşün düşün b.ktur işin’ şeklinde bir atasözü yaratmış olan ulusumuzun neden uzun uzadıya düşünmeye o kadar istekli olmadığını bildiriyor. Devleti Aliyye/ Halil İnalcık/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 378 s. “Devleti Aliyye”, Osmanlı tarihçiliğinin önemli isimlerinden Halil İnalcık’ın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devleti’nin bir beylikten Ortadoğu ve Balkanlar’ı hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor. İnalcık Osmanlı Klasik Dönemi’nin siyasi tarihin toplumsal ve ekonomik altyapısını, yani nüfus hareketleri, göçler, kitlelerin temel ihtiyaçları, tarım ve ticaretin bu ihtiyaçları karşılama şekilleri ve şehirleşme konularında analizler yapıyor. Ölüm Kuyuları/ Saygı Öztürk/ Doğan Kitap/ 238 s. Askerpolis ilişkisi Şemdinli olaylarıyla nasıl bozuldu? Bu olaylar hangi söz üzerine patlak verdi? Telefonda ‘Onu hemen öldürün’ denilen asker nasıl kurtuldu? Halkı kışkırtmak için dağıtılan bildirilerde neler yazıyordu? Hangi sürpriz isim ‘dinleme’ye takıldı, neler konuşuldu? Bomba Bilgi Merkezi’nin raporunda neler yazılıydı? AKP milletvekili, astsubayın sakalına niçin taktı? İstihbaratçıların kayıp ajandaları, devlete nasıl döndü? Güneydoğuda asker aleyhine niçin tanık arandı? Gazeteci, Şemdinli’de niçin kadın kılığına girdi? Genelkurmay, cumhuriyet savcısı hakkında ne yapılmasını istedi? JİTEM ve itirafçılar için istihbarat subayı neler söylüyor? ‘Ölüm Kuyuları’ ve ‘Ölüm Tarlaları’ndan gerçekte ne çıktı? Saygı Öztürk, SAYFA 28 Tüm bu karakterlerin hayatları ve sırları bazen çok şaşırtıcı şekillerde birleşiyor. Savaş enteresan ittifaklara yol açıyor. Alaçatı’da Aşk/ Mehmet Coral/ Doğan Kitap/ 176 s. “Yürüyorlardı, Alaçatı’nın Ege güneşiyle yıkanmış yollarında. Yol kenarlarına dizelenmiş zafer çelenkleri gibi katırtırnakları, mimozalar, süpürgeotları selamlıyordu onları. Daracık, kırma taş döşeli sokakların iki yanındaki evlerin cumbalı pencere pervazlarına dolanmış yaseminler, taş duvarların arkasında kalan avluların içinde yükselen narların, incirlerin arasından sarkan hanımelleri, begonviller, hepsi birden eğiliyor, katılmaya zorluyordu onları katıksız yaşama sevinçlerine.” Mehmet Coral, “Alaçatı’da Aşk”la okurlarla buluşuyor. Canlarına Değsin/ Mehmet Saraç/ Everest Yayınları/ 194 s. Urfalılar için “yemek yemenin” apayrı bir karşılığı var yaşamda. Doğum yemekle kutlanıyor, ölümün ardından yemekle yas tutuluyor. Bazen sıra gecelerinden, bazen de dağlardan yükselen seslerle türküler, yemek eşliğinde söyleniyor. Urfalılar yaşamları boyunca, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, memleketlerinin “tatları”nı da götürüyorlar yanlarında. Mehmet Saraç, “Canlarına Değsin” adlı kitabında, okuru Doğu’nun kehribar sarısı, kadim şehri Urfa’da geçen çocukluğunun ve ilk gençliğinin izlerinden yürütmeyi hedefliyor. Zaman Zaman İçinde/ Pertev Naili Boratav/ İmge Kitabevi/ 272 s. “Zaman Zaman İçinde”, masalların bütün canlılığıyla yaşadığı bir dönemde Pertev Naili Boratav’ın “masal ataları”ndan derlediği, sözlü geleneğin en güzel örneklerinden yirmi bir tekerleme ve yirmi iki masala yer veren kapsamlı bir eser. Boratav’ın masal ve tekerlemelerin özelliklerini ayrıntılı olarak incelediği bir önsözün yanı sıra sözlü kaynakların listelerine de yer verdiği kitabı, akademik çalışmalar için başvuru kaynağı olma özelliği de taşıyor. Sefaletin Yoksulluğu Kovduğu Bir Dünya/ Macit Rahnema/ Çeviren: Şule Ünsaldı/ Özgür Üniversite Kitaplığı/ 348 s. “Yoksulluğun ve sefaletin genelleşen yayılması kesinlikle kabul edilemeyecek toplumsal bir skandaldır ve bu yayılmanın her birimizde açtığı derin isyan, tamamen anlaşılabilir ve haklı bir şeydir. Bu skandal, malları ve maddi ürünleri yaratan makinenin gücünün yükseltilmesiyle son bulmaz, çünkü bunları üreten makine, aynı zamanda sistematik bir biçimde sefaleti de üretmektedir. Öyleyse skandalın derinlerdeki nedenlerini araştırmak gerekir. Beni şu saptamayı yapma noktasına getiren şey, işte bu araştırma olmuştur: Yaşam tarzımızın kökten dönüşümü, özellikle de gönüllü yoksulluğun yeniden keşfedilmesi, ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1011