19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ama Ortanın Solu kitabında Ecevit’in sözünü ettiği iki kesim onu hiç sevmemiştir… Kimdir onlar?.. Birinci kesim: “(…) devleti soymayı ve halkı aldatarak sömürmeyi verimli bir kazanç yolu olarak görenler, (…) yerli sömürücüler”; İkinci kesim: “Türkiye gibi az gelişmiş bir ülkeyi iktisadi sömürge durumuna getirmek için oyunlar çevirenler, (…) çıkarcı (dış) güçler” (s.64). Bu iki kesim güçlerini her zaman birleştirmişlerdir. Buna karşılık, onların güdümündeki yığınların, “gereğince örgütlenememiş, dayanışma geleneğini ve topluca tepki gösterebilme deneyimini yeterince edinememiş bir halkın, demokrasiye çok bağlı olsa bile” gelişmelere siyasal ağırlığını koyamayacağı açıktır (“Mithat Paşa Kimdir?”, s.24). Peki, Bülent Ecevit’in siyasal yaşamını 3 Kasım 2002’deki milletvekili seçimlerinde yüzde 1.5 oyla sonlandıran Türk halkı, yılların Karaoğlan’ını şaşırtmış mıdır?.. Yanıtı Karaoğlan versin: “(…) gereğince örgütlenmemiş bir halkın, (…) ezilmekten, itilip kakılmaktan kurtulamayacağını gösteren bu olay, (…) Mithat Paşa gibi halkı örgütlemeye ve güçlendirmeye, halkı ekonomide de siyasette de etkili bir güç durumuna getirmeye kalkışanların ne kadar yalnız kalabileceklerini ve başlarına neler gelebileceğini gösteren bir olaydır” (Mithat Paşa ve Türk Ekonomisinin Tarihsel Süreci, s.24). Yüzde 1.5’luk son, Bülent Ecevit’i şaşırtmış olamaz! MİTHAT PAŞA VE TÜRK EKONOMİSİNİN TARİHSEL SÜRECİ ¥ “Mithat Paşa’ya son yıllarda yeniden körüklenen saldırılar karşısında suskunluğu içime sindiremedim.” “Yazımı bitirirken, Mithat Paşa’ya Allah’tan rahmet dilerim.” “Ve günün birinde, bu ülkede, onun özlediği ve gerçekleştirmeye çalıştığı gibi halkın ellerinde, hakça ve özgür bir düzen kurulabilmesini, tüm halkımızın hakkı olan refaha kavuşabilmesini dilerim” (s.38). Bu sonuç tümcelerinden başa dönelim: Mithat Paşa (1822–1884) “sorun çözücü”, halkçı, örgütçü, yenilikçi, çağdaşlaşmacı bir vali, bir başbakandır. Bülent Ecevit’in deyişiyle, “Müslümanlıkla çağdaşlaşmayı ve demokratikleşmeyi uyumlu biçimde bağdaştırmasına olanak veren çok boyutlu bir kültür birikimi” edinmiştir (s.3). Ama gene Ecevit’in tanıtımıyla, “İyi niyetliliği bazen saflık ölçüsüne varan; büyük bir devlet adamı olmakla birlikte, politikacılığın ayak oyunlarına, hele saray entrikalarına akıl erdiremeyen Mithat Paşa”, II. Abdülhamit’in sürekli olarak açtığı kuyulara kolaylıkla düşebilmiştir (s.5). Yaşamı, Hicaz’ın Taif kentindeki zindanında niyet Sandığı, çağdaş teknik eğitim [günümüzün endüstri meslek liselerinin ilk örnekleri], basımevi kurup gazete çıkarma, köykent [Şehirköy], bağcılık, halıcılık, lastik sanayi, toplu taşıma, tramvay, demiryolu, deniz ve ırmak taşımacılığı, toprak reformu, sulu tarım, Irak’ta petrol rafinerisi. Yukarıda adlarını anmakla yetinmek zorunda kaldığımız etkinlikler, Mithat Paşa’nın, tutumsal yapıyı [üretimtüketim ilişkilerini] o çağın ilerici düzenlemelerine uyum sağlayacak biçimde kurmaya ve güçlendirmeye yönelik önemli atılımlara öncelik verdiğini açıkça göstermektedir. Bu atılımların getirisi yalnızca akçasal varsıllık, tutumsal sağlamlık değildir. Bu atılımların her birinin, söz konusu yörenin dirlik düzenliğine, demokratikleşmesine, üretici kesimin örgütlenme bilincine erişmesine katkısı olmuştur. Bunlar, kurulacak ya da kurulmakta olan halkçı bir toplumsal düzenin, başka bir deyişle gerçek demokrasinin altyapısını oluşturan somut bileşenlerdir. Tutumsal süreç ile demokratikleşme sürecinin bağlılaşım içinde incelenmesine daha çok yer verilen bu yapıtta, geniş ve bütünleyici bir sonuç niteliği nuşmasına dayanan Bu Düzen Değişmelidir, dönemin Adalet Partisi hükümetini ve Başbakan Süleyman Demirel’i eleştirip değerlendirmenin çok ötesine geçer, bir siyaset, bir demokrasi başyapıtı olma niteliğini kazanır. Sonuçta istenen, gerçek demokrasidir. Ecevit şöyle der: “Demokratik rejim içerisinde en kötü yönetimi, sağcı veya solcu bir dikta rejimi içinde en iyi yönetime tereddütsüz tercih ederiz” (s.191). Düzen değişikliğinden anlaşılması gereken, bir rejim değişikliği değildir, demokratik rejimin ve anayasanın gereklerini eksiksiz uygulama istencidir: “Düzen değişikliği derken, (…) Türkiye’de 1961 anayasasının öngördüğü düzenin bütünüyle kurulmasını anlıyoruz” (s.205). Dolayısıyla, erek bellidir. O günlerde bir bakıma içindeydik onun. Bugün ondan epey uzak da olsak, siyasal davranış bilincimiz geçmişe oranla daha ilerdedir. ÖNERİ VE SONUÇ Bülent Ecevit, genç işadamlarına verdiği yanıtlardan birinde, siyasal davranışın pek çok Batı ülkesinde Bu yapıt, dört bölümden oluşmaktadır. Mustafa Bülent Ecevit’in yaşamöyküsü, tıpkı Ortanın Solu adlı kitaptaki gibi, bu kitabın da başındadır. Bu yaşamöyküsünü, gene Bülent Ecevit’in bir Önsöz’ü izlemektedir. Ardından, yapıtın birinci bölümü olan “Mithat Paşa Kimdir?” (ss.1–38) başlıklı bölüm gelmektedir. Mithat Paşa, “Sadrazamlık sürelerinin toplamı dört ayı” (s.38) aşmayan bir devlet adamıdır, ama büyük bir devlet adamıdır. Onun o yazgısı, Bülent Ecevit’in yazgısını kolayca çağrıştırmaktadır. Yirminci yüzyılın Türk siyasal yaşamına damgasını vuran Ecevit de partisini tek başına iktidara getirememiş, koalisyon hükümetlerindeki başbakanlığını uzun sürelere yayamamış “talihsiz” bir devlet ve siyaset adamıdır. Bu yapıtı ve özellikle bu bölümü okudukça, Mithat Paşa ile Bülent Ecevit arasındaki düşünsel ve tinsel yakınlığı görmemek olanaksız. Bu bölüm, söz konusu bu yakınlığın da etkisiyle şu tümcelerle sona ermektedir: Bülent Ecevit’e göre “ortanın solu” ülkemizin, toplumumuzun yabancısı olduğu, tanımadığı bir kavram, bir yaşama biçimi değildir. Ona göre, “Kurtuluş Savaşı’yla başlayan ve Cumhuriyet’le oluşan Türk devrim hareketinin kendisi de sol bir hareketti” Abdülhamit’in buyruğuyla boğdurularak sona erdirilmiştir. Mithat Paşa, önce Niş valisi [günümüz Sırbistan’ında] olmuş, ardından üç Balkan bölgesinin birleştirilmesiyle oluşturulan Tuna Vilayeti valisi olmuş, Şurayı Devlet Başkanlığı yapmış, Bağdat valisi, Suriye valisi, Aydın valisi [Merkezi İzmir’de olan valilik] olmuştur. Bu yıllar, sürgün yıllarıyla almaşa içinde geçmiş, İtalya, Fransa, İngiltere gibi Batı Avrupa ülkelerine ve o dönemde Osmanlı toprağı olan Girit adasına sürgüne gönderilmiştir. Sürgünde geçirdiği yıllarda da içinde bulunduğu toplumların her kesimince sevilip sayılmış, yararlı işler yapmaktan geri kalmamıştır. Bülent Ecevit’e de esin kaynağı olduğu kolayca anlaşılan Mithat Paşa’nın yaptığı yararlı işlerden kimilerine değinmek ya da o işlerin adlarını anmak gerekirse, şunları Ecevit’in kitabından aktarabiliriz: Kalkınmayı köylüden başlatma, kooperatifçilik, tarımsal kredi sağlama, bankacılık [Ziraat Bankası], Emkazanan öbür üç bölüm şunlardır: “Tarihsel Süreç İçinde Türk Ekonomisi”, “Genç İşadamları Derneği Toplantısında Bülent Ecevit’e Yöneltilen Sorular ve Yanıtları”, “On Yıl Önce On Yıl Sonra 24 Ocak”. Bu bölümlerin her biri, yakın geçmişimizi doğru algılamamızı, böylece, bugünümüzü ve geleceğimizi daha iyi görebilmemizi, sonuç olarak, düşünsel bulanıklıktan ve siyasal tutumumuzdaki olası belirsizliklerden biraz daha kolay sıyrılmamızı sağlayıcı niteliktedir. Sonuçta bunlar, bir düzen değişikliği istemekte bizi haklı kılacaktır. BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR Düşünsel bulanıklıktan sıyrıldıkça, siyasal ve toplumsal yapının dayattığı haksızlıkları duru bir saydamlıkla daha iyi gördükçe, “Bu Düzen Değişmelidir” deriz. Bülent Ecevit’i yıldızlaştıran önemli haykırışlarından biri de, onun işte bu yükselen ödünsüz sesi olmuştur. Ecevit’in CHP genel sekreteri olarak 1968’de TBMM’de yaptığı bütçe ko yurttaşlara erken yaşlarda kazandırıldığından, örneğin Finlandiya’da daha ortaokul öğrenciliği sıralarında öğretildiğinden söz etmektedir. Onun bu gözleminden yola çıkarak biz de ortaöğretime “siyasetbilgisi” dersi konulmasını, böyle bir dersin hiç olmazsa seçmeli ders olarak okutulmasını önermek isteriz. Bu derslerde, Bülent Ecevit’in yapıtları seçme kitaplar arasında okutulabilir. Onun öbür yapıtları da bilişsel çevrenimizi genişletecek yapıtlardandır. Yukarıda değindiğimiz gibi, Bülent Ecevit’in her söylemi, ekinimizi gövertici, belleğimizi tazeleyici, çapraşıklıkları düzeltici, beğenimizi inceltici bilgiler ve esinlerle yüklüdür. Tanıtmaya çalıştığımız bu üç yapıtta, Karaoğlan, “Ecevit mavisi” kapaklar içinden bize sesleniyor. Sesi, hepsinde dolu, hepsinde duru. Kolay anlaşılır bir ses. ? Bülent Ecevit, Ortanın Solu, Türkiye İş Bankası Yayayınları, 119 s. Bülent Ecevit, Mithat Paşa ve Türk Ekonomisinin Tarihsel Süreci, Türkiye İş Bankası Yay., Mart 2009, 138 s. Bülent Ecevit, Bu Düzen Değişmelidir, Türkiye İş Bankası Yay., Mayıs 2009, 256 s. SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle