22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÇOCUKGENÇLİK aharı merhabaladığımız şu günlerde kitaplara ve yüreklerimize de bahar geldi. Okuma köşemizde ödüllü bir kitap konuk oluyor. Milyonlarca yıl öncesinden bu yana işlenen evrensel bir temanın, iyi ve kötünün mücadelesi çerçevesinde bir yolculuğa çıkıyoruz. Cumhuriyet Çocuklarından Mektuplar köşemizde İstanbul, Adana ve Burhaniye’den sesler katılıyor aramıza; Cumhuriyet Çocukları okudukları kitapları hepimizle paylaşıyor, paylaştıkça çoğaltıyor. Kitaba Kitabevlerine Açılan Kapılar köşemizin konuğu, Eskişehir’den Adımlar Ki B Ë Nilay YILMAZ Bahara merhaba!.. tabevi. Kitabevinin kurucusu Nazan Korkmaz, gazetelerin kitap eklerinin, kitabevlerinin tüm personeli tarafından okunmasının zorunlu olduğunu söylüyor ve okurlarımızı kitap rafları arasında ağırlıyor. Kitapçıda sizi bekleyen renkler, kokular, sesler var. Dünya Çocuklarına “Merhaba” diyoruz yine, bu kez Serpil Ural’ın kitaplarıyla. Kitapla, sevinçle dolsun evlerimiz, yüreklerimiz. ? (iletişim: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com) OKUMA! Tarih bir şey öğretmez (mi) bize! Soruların kaybolduğu yerde yanıtlar ne işe yarar? Ë Mavisel YENER ileyin sözcükleri ozanlar/ ışıl ışıl Bursa bıçağıdır söz” diyor Ceyhun Atuf Kansu. Işıl ışıl, bilenmiş sözcüklerle dolu bir kitaptan söz edeceğim bu hafta. Tarih Bir Şey Öğretmez Bize, Gökhan Tok’un yazdığı, 2006 Tudem Edebiyat Ödülleri’nde “İlkgençlik Romanı Jüri Özel Ödülü”nün sahibi olan bir yapıt. Gökhan Tok’u TÜBİTAK Bilim Teknik’teki yazılarından da tanıyoruz. Aynı yazarın Tudem Edebiyat Ödülleri 2004 roman birinciliği ödülünü alan Teneke Kaplı İvan adlı romanıyla Tarih Bir Şey Öğretmez Bize’nin ortak yanları var: İkisi de masal öğesinin ağır bastığı romanlar, ikisi de ilginç kurgusu, sorgulamaya yönlendiren iletisiyle ödülü hak etmiş kitaplar. Tarih Bir Şey Öğretmez Bize, güncel bir sorun da olan, milyonlarca yıl öncesinden bu yana işlenen evrensel bir temanın, iyi ve kötünün mücadelesi çerçevesinde kurgulanmış bir yapıt. Ihvantup ve Mehventep iyi ve kötüyü simgeleyen iki kahraman; onlar tarihin hiç bir döneminde anlaşamıyorlar. “Zaten büyük patlamaya da onların bu geçimsizlikleri neden oldu. İkisi de birbirine katlanamıyor; biri, diğerine üstünlük sağlamaya çalışıyordu.”(s, 5) Bir gün olan olur, ikisinin öfkesini ifade edercesine bir patlama meydana gelir, ve evren işte bu “nefret” üzerine kurulur. “Bugün ben, evrenin bir nefret üzerine kurulduğunu söylediğimde bazıları beni yaşlı, kötümser bir budala olarak görüyor olabilir. Ama insan soyunun çocuklarına bakıyorum da... Patlamanın hemen ardından henüz bir saniye bile geçmemişken İhvantup(+), Mehventep () elektrik yüküyle yüklenivermişti. İşte o zaman bu çekişmenin ilgi çekici boyutlara ulaşacağını anladım ve tarafsız bir gözlemci olarak onları izlemeye karar verdim.” (s, 6) İhvantup ve Mehventep’in çatışması somut gerçekliklere dayandırılmış kitapta. Acıları belleğimizde olmayan ama insanlık tarihi açısından asla unutulmamasi gereken dönemlerden ustaca söz açış var. “B Okurda değerler ekseninin yeniden gözden geçirilmesine olanak sağlaması, savaşların sorgulanması, toplumların seçimleri açısından pek çok iletisi olan bir metin. Bir dünya görüşü edebiyat ekseninde ancak bu denli başarılı anlatılabilirdi. Her bölüm farklı bir tarih diliminde kurgulanmış; ama “iyi” ve “kötü” simgeleri tarihin her döneminde baş rollerde. Kimi bölümde Mehventep dünyayı Helenleştirmekle aslında İhvantup’a hizmet ettiğini düşünüp çıldırırken kimisinde de “Mehventep’e ders vermeye alışamadım” diye İhvantup’un sesini duyarız. Tarih boyunca tetikçilerin ve toplumsal adaletsizliğin var oluşu özgün bir kurguyla vurgulanmış. Çok katmanlı bir kurgu yeğlenmiş, başarıyla örülmüş. Konunun yapılandırılması çok güçlü, merak duygusu ve duygusallık dengelenmiş. Romandaki kişiler soyut varlıklar olmaktan çıkıp somut evrenin somut kişileri haline gelmiş. Farklı zaman dilimlerine giden kurguda, kişiler bulundukları “zaman”ın, coğrafyanın özelliklerine göre konuşturulmuş. İnandırıcı ve doğallar. Karakter örnekleri çok iyi geliştirilmiş. Diyalogların doğallığı okuru o zaman ve o mekana sürüklüyor. Devingen dil roman boyu dikkatimizi çekiyor. Benzetmeler ve imgeler düş dünyasına davetiye çıkaracak cinsten. Anlatıcının üçüncü kişi oluşu gizemi artırıyor. İhvantup, Mehventep gibi isimlerin zor okunurluğu düşünebilse de 14+ yaş için bu bir sorun değil. Sözü yaş grubundan açmışken bir konuya değinmekte yarar var. Yayınevlerinin kitapların üstünde belirttikleri yaş grupları “okuyabilecek en küçük yaş grubu” anlamına gelmekte. Örneğin “12+ yaş” ibaresini gören aileler/okurlar bunu 13 yaşa uygun değildir, gibi algılayabiliyorlar. Oysa söylenmek istenen 12 yaşın altındaki okurlar için uygun olmadığıdır. Kitabı 12 yaşını geçmiş ve algılayabilecek her kişi okuyabilir anlamına geliyor bu ifade. Her zaman konuştuğumuz “hangi çocuk?” sorusu da önümüzde durmaktadır. Genelde kitapların üzerine yaş gruplarını yazıyor yayınevleri artık, biz de tanıtımlarımızda vermeye çalışıyoruz ama bunların genel fikir vermek için olduğu, okuyacak/okutulacak çocuğun özelliklerinin göz önüne alınması gerektiği bilinmeli. Tarih Bir Şey Öğretmez Bize’yi okuma sırasında “İyi” ve “Kötü” nün uyandıracağı duyguların tümü felsefe odaklı bir kapı açtığı için okurun kazanımları pek çok. Didaktik olmadan, kurguya başarıyla gizlenerek bir tarih belgeseli sunulmuş, diyebilirim. Okuru meraklandırıp konular hakkında (ki, her bölüm için farklı bir dönemi araştırmak zorunda okur) sorgulama, inceleme, araştırma yapma dürtüsü uyandırıyor. “Şimdi karşınıza geçip insanın tarihi, şiddetin ve savaşların tarihidir, dediğimde kim bana karşı çıkacak? İlk taşı atmaya kim cesaret edebilir? Barış, özgürlük, kardeşlik tarihin karanlık sayfalarında yitip gitti; hain, kazananın kaybedene verdiği isimdi.”(s, 230) “İyi çocuk kitabı”nın olmazsa olmazıdır zevkle okunabilmesi. Kurgunun başarıyla bölümlenmiş olması kolay ve zevkle okunurluğu sağlıyor. Her bölüm kendi içinde merak öğesini saklıyor. Kurgunun bazı yerlerde on iki yaş grubunu yorabileceği kaygısını taşıyorum; bu nedenle, büyük bir emek ve birikim barındıran romanın özellikle tarihe meraklı gençler tarafından okunmasını öneririm. Bu kitap, çok iyi bir projeyle filme çekilse ne güzel olur! Başka dillere de çevrilerek dünya gençleriyle buluşabilmesini dilerim. Son sözleri kitap söylesin bize: “Tarihin en acı derslerinden biri şu: Yeterince uzun süre aldatılmışsak aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz. Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık. Aldatmaca bizi kafeslemiştir, tuzağa düştüğümüzü kendimize itiraf etmek son derece acı vericidir çünkü. Tarih dediğimiz, çölden geçen arabanın izleri bile kaybolurken arabayı kimin, niçin yaptığını sormak aklımıza nasıl gelsin ki? Soruların kaybolduğu yerde yanıtlar ne işe yarar? Hayır, tarih bir şey öğretmez bize” (s, 230) Kansu ustayla başladık onunla bitirelim; “Biz yazarız söyleriz işimiz bu/ Yeryüzünü düzeltmek sizlere düşer/ Sizlere düşer yazıdan gündönümünü devşirmek.”? Tarih Bir Şey Öğretmez Bize/ Gökhan Tok / Kapak Resmi: Tülay SözbirSeidel / Tudem Yayınları/ Aralık 2007 / s. 230/ 14+ www.maviselyener.com Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. CUMHURİYET KİTAP SAYI 947 SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle