05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Edebiyatın alanı geniş olduğu için kimi dergilerin belli bir dalda derinleşmelerini doğal saymalıyız. İşin en zor yanı şiir dalına ağırlık vermektir. Ama her 5 kişiden 6’sı ozan olduğuna göre, şiir dergisi çıkarmak kolaymış gibi gelir. B ir derginin edebiyatta işlevi olması için nasıl bir yayın siyaseti oluşturması gerekir? Sanırım yayın ortamına doğan yeni bir edebiyat dergisinin böyle bir soruyu yanıtlamasını kolaylaştıracak bir hazırlık içinde olmasını bekleriz. Daha ilk sayıda hangi amaçlarla çıktıklarını anlatarak işe girişen dergi yönetmeni, şaşırtıcı bir etki bırakmak, edebiyatı yeniden düzenleyecek bir tavır içinde olmak isteyecektir. Çoğu zaman bu çıkışlar amacına ulaşamaz. Bu yukardan bakan tavır yavaşça küçülür, yiter gider. Daha önemlisi derginin giderlerini karşılayacak destek de bulunamadığından gelişmesini, doğal yaşamasını tamamlayamadan yayınına son vermek zorunda kalmasıdır. Oysa nice hevesler, nice emeklerle toplanılmıştır o dergiyi çıkarmak için. Kapak şöyle olacak, falancanın şiiri şuraya konacak, filanın yazısını sonlara koymayalım, o alıngandır. Gelen yazılara şöyle bir bakılır; “Bu adam da kendini yazardan sanıyor. Sakız olmuş konuları yineleyip durur. Bir de ‘üstat’ tavırları takınması yok mu ya! Ama ne yaparsın, adı var işte!” Cemal Süreya’dan duymuştum. Nerede çalıştığını, kim olduğunu anımsamadığım bir ozanı anlatırdı. Kalem, çakmak, anahtarlık gibi armağanları eksik olmazmış. Artık derginin bir yerine şiirini sıkıştırıvermek pek de sakıncalı değilmiş. Giderek sıra “yığma yazılar”a gelir. Biraz da yazı sıkıntısı çekildiğinden hiçbir zaman sıra gelmeyecek şişirme bir yazıyı kullanmak gerekecektir. Derken, dergi sıradanlaşır. Kâğıt tüketiminden başka hiçbir işlevi olmayan bir dergiye dönüşür. Üstelik biraz destek de sağlanmıştır. İşin kolayına kaçanlar “yola devam!” demeyi alışkanlık haline getirir, Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler “Sincan İstasyonu”nda İnecek Var mı? le” başlıklı ön yazısında, bir çekirdek kadro oluştururken her dergide görünmeyi doğal sayan ozanlarla yazarlara biraz kuşkuyla bakıyor: “Bugünün yazarı, şairi bırakın kendi çizgisinde görünen birkaç dergide birden yazmayı, kendine en uzak sanılan yerde bile görünmekten çekinmiyor artık”. (SİNCAN İSTASYONU, Boşluğa Müdahale, Eylül 2007). Demek ki “Sincan İstasyonu”, Selçuk Altun’un anımsattığı; “Mevcut dergilere yazan yazarların yazılarına sığınarak çıkan ‘yeni’ edebiyat dergileri”ne benzemeyecek. Demek ki savaşımcı bir degi olacak. Günümüzde 200 dolayında irili ufaklı edebiyat dergisi çıksa da, demek ki bir “boşluk” var. “Sincan İstasyonu” o “boşluğa müdahale” edecek. Abdülkadir Budak diyor ki: “ ‘Yasakmeyve’ dışında küçük esprilere, sürprizlere açık olan bir dergi yok gibi. Biz öyle olmayacağız ama. Asık yüzlü, gereğinden fazla ciddi bir dergi olmayacak ‘Sincan İstasyonu’; kıvamında esprilere, sataşmalara, polemiklere açık olacak; kişilikleri rencide etmeden yazarların, şairlerin özel hayatlarıyla yazdıkları arasındaki benzerliklere ya da zıtlıklara değinebilecektir.” NASIL BİR ŞİİR? “Sincan İstasyonu” şiiri gerçek yerine geçirmek özlemini duyuyor. “Boşluğa Müdahale”de Abdülkadir Budak bu özlemin altını çiziyor: “Bu dergi yalın şiire güçlü bir alan açabilmek, değerli şair Ülkü Tamer’in dediğince ‘saflığın şiirini özleyenlere’ adres olabilmek için de çıkıyor,” “Sincan İstasyonu”nda Ülkü Tamer’in “Sabah”ta çıkan bir yazısına yer verilmiş. Bu yazıda “40 Kuşağı Ozanları”na çağsama diyebileceğimiz bir incelik var. Yaşanmış duyarlığın anlatı kolaylığıyla yazıldığı bu şiirleri özlüyoruz. Çünkü kimi ozanlar belli bir doğrultuda şiirini derinleştirirken, kimi ozanlar şiirini değiştirip yeni anlayışlarla geliştirirken kendi sesini bulmuşlar, şiirine kişilik kazandırmışlardır. Artık onlar gibi yazmak, onlara öykünmek gerekmez. O şiirden yola çıksa bile her ozan kendine özgü bir şiir oluşturmalıdır. Zaten Ülkü Tamer de o şiirin yinelenmesinden yana değildir: “ ‘Şimdi de böyle bir şiir yazılmalı’ demiyorum elbet. Bugün öyle şiirler yazılmasını beklemek budalalıktan başka bir şey olmaz çünkü. Ben sadece o şiirleri özlüyorum.” Ama o özlemin içinde Oktay Rifat, Melih Cevdet, Behçet Necatigil gibi aşılamayan ozanlar olduğunu, onların anlam boşluğu bırakarak yazdığı şiirlerin imge yoğunluğu olan yeni bir şiire yol açtığını da bilmemiz gerekir. Ülkü Tamer’in çağsamasında, asıl böyle bir birikimin önemi sezilmektedir. HANGİ BOŞLUK? Ülkü Tamer’in adından bir çağrışımla anımsadım. Sanırım askerin yönetime el koyduğu “60 Harekâtı”ndan önceki yıllarda Ankara’da, sahipliliğini Gazianteplilerin üstlendiği, ÜLKE adında bir dergi çıkardı. O dergiyi Muzaffer İlhan Erdost yönetirdi. Derginin bir yerinde “Hani Bir Şiir Vardı” diye bir köşede, eskilerden kalma unutulmaz şiirlere yer verilirdi. “Sincan İstasyonu”nda da Mehmet Kara’nın düzenlediği “Bir Şairi Hatırlamak” diye bir köşe var. Orada Ziya Osman Saba’nın “Rabbim Nihayet Sana” şiirine yer verilmiş. Abdülkadir Budak ev içi yalnızlığından topluma bakmasını seven bir ozan. Ziya Osman ile Behçet Necatigil’in şiirinden gelen bir damar Abdülkadir Budak şiirini besliyor denebilir. Ama Abdülkadir Budak kendi şiir dilini bulmasaydı o ozanların gölgesinde kalırdı. Ev imgesinden yola çıksa da yeni bir şiirdir onun kurduğu. Gene de “Bir Şairi Hatırlamak” köşesi gönül bağı dediğimiz o eski duyarlığa yeni bir anlam kazandırıyor. “Sincan İstasyonu” ‘Putları yıkıyoruz’ anlamına savaşımcı bir dergi değil. Peki hangi “Boşluğa Müdahale” etmek gerekecek? Değişik dergilerde yazanlara eleştirel bir yaklaşımla bakarken; “ ‘Sincan İstasyonu’, edebiyatımızın ‘öteki’ dergilerinde yazanlara da yer verecek, bunda bir sakınca görmeyecektir” demesi de çelişkili bir durum oluşturmuyor mu? Bir yazar, kendi anlayışına uymayan bir derginin dümen suyuna kapılmışsa kişiliksiz bir yazardır. Bir derginin edebiyata bakışı nasıl olursa olsun, kendi görüşünü söylemesini biliyorsa kişilikli bir yazardır. Tartışacağımız “boşluk”, kendini değer olarak öne süren “kof” edebiyatla savaşıma girişmektir. İster “gizemci” bir edebiyata yönelsin, ister “toplumcu” eylemin içinde olsun; “siyaset” değil, “gerçek edebiyat” olmalıdır girişeceğimiz savaşım. Edebiyatın dili işleme hüneri olduğunu anımsayalım. Dil içinde, değişmeceli bir başka dil oluşturamıyorsak hangi “boşluğa müdahale” edelim? TANIŞMALAR Bir edebiyat dergisinde anıların da yeri olmalı. Dahası, bir edebiyat dergisi ortam oluşturabilmeli. Böyle bir ortam edebiyatı besleyen anılarla yüklüdür. Abdülkadir Budak bana “DALGIN RÜZGÂR”ı imzalarken “Sincan İstasyonu’nda inen ilk yolcu olması nedeniyle de teşekkürlerle” demişti. “Sincan istasyonu” neden bir edebiyat ortamı oluşturmasın? AKATALPA yalnızca Bursa’da çıkan bir şiir dergisi değildir. Ramis Dara, Melih Elal, İhsan Üren, biraz uzaklarda dursa da Nahit Kayabaşı bir edebiyat ortamı oluşturmuştu. Hele Melih Elal’ın dergilere bakışında örtüşen bir çalışmanın tadını çıkarıyoruz. Ama küçük yerlerdeki sürtüşmeler böyle bir birikime aldırmayan bencilliğe dönüşür. Edebiyat ortamını geliştirmek olanağı bulunamaz. “Sincan İstasyonu’nda “Tanışmalar” diye bir bölüm de var. Mehmet Taner gibi şiiri iyi bilen, sözünü de esirgemeyen bir ozan Enis Batur’la nasıl tanıştığını, şiirini nasıl değerlendirdiğini de anlatıyor: “Enis Batur’la ilk olarak nerede karşılaştığımı, nasıl tanıştığımızı hatırlayamıyorum. Büyük olasılıkla, Ankara’da Remzi İnanç’ın kitapçı dükkânında cereyan etmiştir olay.” Remzi İnanç’ın Zafer Çarşısı’ndaki kitapçı dükkânı, Zati’nin Beyazıt’taki remilci dükkânı gibi, edebiyatçıların söyleşi ortamı oluşturdukları bir yerdi. Divan şiiri geleneğini de bilen Mehmet Taner’in “kemali kalb” ile “Gri Divan”dan bir şiiri yorumlaması bize görmeyi öğretebilir. “Sincan İstasyonu”, Turgut Uyar’ın “Bir Şiirden” yola çıkarak yazdıkları gibi, şiir yorumlarına da yer vermeli. Abdülkadir Budak’ın edebiyata geniş açıdan bakacağını umuyorum. Hiç olmazsa bir yılık bir izlence içinde neler yapacağını tasarlamalıdır. Oylumu dar olan dergiler çekirdek kadro ile daha başarılı olabilir. Oylumu geniş dergiler gibi “Yığma” yazılar kullanmak zorunda kalıp okunmaz duruma düşebilir. Edebiyat dergilerinin nice kullanılmış dosyalar düzenlemesinden artık usanıldı. Gündem oluşturmak önemli bir sorun. Çağdaş edebiyatı, şiir geleneğini iyi bilen Abdülkadir Budak’ın, bilinmeyen ayrıntıları gündem konusu haline getireceğini umalım. Suyu bulandırıp da derin gibi göstermek isteyen, dilini bulamayan, dize kurmasını bilemeyen ozanların kofluğuna bakıp “Boşluğa Müdahale” edilebilirse “Sincan İstasyonu” işlevini yerine getirebilir. O zaman şöyle bir soluk almak için “Sincan İstasyonu’nda inecek var” sözüne kulak verebiliriz. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. NASIL BİR DERGİ? Edebiyatın alanı geniş olduğu için kimi dergilerin belli bir dalda derinleşmelerini doğal saymalıyız. İşin en zor yanı şiir dalına ağırlık vermektir. Ama her 5 kişiden 6’sı ozan olduğuna göre, şiir dergisi çıkarmak kolaymış gibi gelir. Şiir beğenisi nasıl oluşur? Bir şiiri yorumlarken görmeyi öğretebilir miyiz? Şiirbilimin gizlerine varırken neleri bilmemiz gerekir? Hele anlamı örtük bir şiire özenen ozan,kendi de şiirine yabancı kalmışsa, nasıl bir çözüme varacağız? Sıradan bir okur bile öğretici yazılara katlanamaz. Kaldı ki şiirbilimin belirsizliğinde kesin yargılara varmak, “ahkâm kesen” bir tavır içine girmek de yanıltıcı olur. Şiirin bilinmezliğine doğru yürümek insanı bir batağa sürükleyebilir. Şirin anlamına varmak düş kırıklığına yol açabilir. İyisi mi, sezgilerimizle yetinelim. Şiirde kendi sesini bulmak, biçim arayışlarına girişmek, her ozanın özlemi olmalıdır. Bir zamanlar “Şiir Odası” diye bir dergi vardı. Abdülkadir Budak’la Türkan Yeşilyurt’un özenerek çıkardıkları, sevimli bir dergiydi. Bilgiçlik taslamayı sevmeyen yazarların sorar gibi değindiği yazılar vardı o dergide. Yıllar sonra Abdülkadir Budak “Şiir Odası”na duyduğu özlemi “Sincan İstasyonu” ile yatıştırmak mı istiyor? Aynı baskı özeni, aynı anlayış. Daha geniş bir çevre, deneyimle kazanılmış bir birikim. Abdülkadir Budak “Boşluğa MüdahaSAYFA 28 MUSTAFA ŞERİF ONARAN Abdülkadir Budak Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 919
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle