05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? gizli ve büyülü yaşama sevinci de üstlerine sinmiş bir duyarlılıkla fotoğrafları ayrıca sarmalamaktadır. Nasıl ki ışıksız fotoğraf düşünülemez ise; gerçekte bütün sıcaklığı ile orada duran insanlar, hayvanlar ve doğa da bu sıcaklığı yansıtmadan fotoğraf kâğıtlarına aktarılamazdı. Fotoğrafladığı konularıyla kurmuş olduğu çok sıcak ilişki, Orhan Yayla’nın işlerinin tümünde çok dikkat çeken ayrı bir özellik olarak öne çıkmaktadır. Bu anlamda ‘Sıcak Işık’ büyük bir samimiyetle ve titiz siyah beyaz tekniğinin de konusuyla çok dengeli bir ustalıkla kullanıldığı nadir bir portreler bütünüdür” diyor, Orhan Yayla’nın ‘Sıcak Işık’ adlı fotoğraf albümünün önsözünde İstanbul Fotoğraf Merkezinin kurucularından Mehmet Kısmet… Tıp doktoru ve nöroşirürji uzmanı Orhan Yayla ‘Sıcak Işık ‘ projesinin sürecini kısaca şöyle anlatıyor: “...Karadeniz’e ailemle ziyaret amaçlı çocukluğumdan beri giderdik. Bu son 10 yıldır gidişlerim, fotoğraf amaçlı olmuştur. Bu gidiş gelişlerde çok sevgi duyduğum ve bunun karşılığını gördüğüm halalar, teyzeler, çocuklara, yeni akrabalar, yeni dostlar, yeni sevgiler her defasında eklenmiştir. Bu dostların büyük bir kısmı her sene beni beklerlerdi. Fotoğrafları tekrar tekrar çektim her gittiğimde... Onlara ayrıca bir önceki gezinin dia gösterisini yapıp, fotoğraflarından basıp hediye ettim. Süren bu paylaşımda albümümü oluşturan ana unsur ‘sevgi’ oldu.” Fotoğraflar, Trabzon’un Vakfıkebir İlçesi’ndeki köylerde ve yaylalarda, Rize Ayder yerleşiminin çevresindeki yaylalar ve köylerde, Çamlıhemşin ve Samsun’da çekilmiş. “USTALIK ÇALIŞMASI” Fotoğrafçı Nevzat Çakır ise; “…Bu imkânsız çizgide, tekniğin içerik kadar önemli olduğu gerçeğini de göz ardı etmeden usta işi siyah beyaz fotoğraflarla oluşturulan bu birliktelik ‘Orhan Yayla’nın ustalık çalışmasıdır...” derken, çok isabetli söylüyor. Sabahın erken saatlerinde Polakçur Yaylası’nda onun fotoğraf çekimini izleyen köpeğin, ‘Atik Kaçkar Eteklerinde’ adlı fotoğrafı ile başlıyor albümdeki fotoğraflar. Serpil yayla evinde, sahibinin peşinden hiç ayrılmadığı için Ayşe ve Ayşecik ismi verilen koyun fotoğrafı, karlı dağların eteklerindeki evinin önünde okulların açılmasını bekleyen ‘Sevgi’, çalışkan Karadeniz kadınlarımıza örnek 65 yaşındaki ‘Ayşe Hala’, halasının kızı ‘Asiye’, zamana aldırmadan ‘Amcam’ diyerek ‘Yayla’nın fotoğraf çekerken hep peşinde koşuşturan çocuklar, köyün okumuşlarından, ama o bilinen köy yaşamını Kösecik köyünde sürdüren ‘Hemşire Gönül’.... Karadeniz’de aileler fındık toplarken çocuklar da hem ailelerine yardım ederler, hem de oyunlarına devam ederler; zamanları çok eğlenceli geçer. Bunlardan biri de ailesi fındık toplarken babasının odun ateşinde pişirdiği mısırı yiyen ‘Ayşegül’, ninesini ziyarete giden ‘Özlem’, ineklerin en iyi arkadaşı ‘Güzel Kız’, üniversiteye hazırlanan Kösecik köyünden ‘Songül’, her sene özlemle beklenen kemençelerin çalındığı, horonların oynandığı Kadıralak Yayla Şenlikleri’ne ninesinin sırtında giden ‘Guci’... Zere Yaylası’nda yağmurun dinmesini bekleyen ‘Neriman ve Sibel’, PoCUMHURİYET KİTAP SAYI lakçur Yaylası’nda ‘Yaşar ile Hanife hanım’, Eşikteki ‘Naime Teyze’, Şenyuva köyünde evinin önünde ‘Pako’...Böyle devam ederek gidiyor ve tam 102 fotoğraf, başka başka duygu uyandırışları ile diğer sayfaları dolduruyor. Albümde yer alan bu fotoğraflar ve önsözde fotoğrafçı ‘Merih Akoğul’un da dediği gibi modelliğe yatay geçiş yapan tüm yüzler, tarihte kalacak olmanın gururu ve mutluluğuyla objektifin karşısında yerlerini alıyorlar.Hayvanlarla, doğa ile iç içe insanlar... yüzler (sevinçli, anlamlı) yüzlerindeki çizgilerde, bakışlarda hayatları okunabilecek sıcaklığı ile çekilmiş fotoğraflar. Güzel, canlı, kararlı bakışlı Karadeniz insanlarının yer aldığı albümdeki fotoğraflar için fotoğrafçı Gültekin Çizgen; “Özellikle içten, sahi olmak fotoğrafta giderek bulunmaz bir değer. Orhan’ın işlerinde, işte daha fazlası var. Hatta onun fotoğrafları ülke kültürüne antropolojik bir katkı diyebiliriz. Ben, ‘Orhan Yayla’nın yorulmaz dikkatlerinin süreceğine ve gelecekte yeni ‘fotoğraf ikonlarının’ arasında, onun da bazı fotoğraflarının yer alacağına inanıyorum. Bu albüm, bu ikonların müjdecisidir” derken, albümün son fotoğraflarından biri olup içten, sahi fotoğraf için en güzel örneklerden biri olan, söylediklerini doğrular güçteki, ‘Veda’ fotoğrafına baktığımız da ‘Yayla’nın yöre halkı ile olan içten beraberliğinin, kurmuş olduğu doğal iletişimin en saf sonucunu görüyoruz. 1250 adet basılmış ve 300x280 mm. boyutlarında, sert kapak ve chemise kaplı, 102 adet siyah beyaz fotoğraftan oluşan albümünün son önsözünde Orhan Yayla şöyle bitiriyor; “Her şeyinden İnsanlarından, ineklerinden Ağaçlarından, toprağından Bozulmamış doğallığından yayılansa Sıcaklıktır. ‘Fotoğraflara o kadar yansıyor ki SICAK IŞIK fışkırıyor onlardan’ Öyle der sevgili ‘Mehmet KISMET”. Yayla’nın annesi, babası, dedesi ve diğer yakınları Vakfıkebir’in bir köyünde, başka başka insanlar da, başka başka yerlerde dünyaya gelmişler. “Öğrendim ki neresi ve kim olursa olsun sonuçta şu cümle kuruluyor ‘Gelinen yer Dünya’dır” diyen Yayla, bu dünyanın bir parçasında dünyaya gelen kendi atalarının coğrafyasının, insanını, hayvanını ve doğasını tüm sıcaklığı ile bu albümünde sunuyor. ? [email protected] Sıcak Işık/ Orhan Yayla/ İstanbul Fotoğraf Merkezi Yayınları/ 218 s. 919 SAYFA 25 Orhan YAYLA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle