Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O K U R L A R A "Türkiye Cumhuriyeti devleti, laik yapısını korumak için ne yapıyor? Bu yapıyı, nelerin, kimlerin, hangi yapılanmaların tehdit ettiğini düşünüyor? Ilımlısından radikalineTürkiye'de kaç tarikat, cemaat, örgüt ve benzer yapılanma var? Bu konularda devlet arşivleri ne diyor? Fethullah Gülen dünyaya hangi pencereden açılıyor? Almanya neden Türkiye'de etkin radikal dinci grupların merkez üssü haline geldi? Türkiye'deki radikal dinci yapılanmada İran'ın ve öteki İslam ülkelerinin rolü ne? Cumhuriyetin kuruluşu ve Atatürk devrimleriyle devre dışı kalan tarikatlar hangi yöntemlerle yeniden siyasi belirleyici haline geldi? Devletin güvenlik birimleriyle siyasi organları arasında dinin siyasallaşmasıyla ilgili çakışan ve çatışan yönler neler? Bu konularda hazırlanan resmi raporlar ne diyor? Kamuoyunda çok tartışılan laiklik ve irtica gibi kavramları devlet kurumları nasıl tarif ediyor? Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay son kitabı 'Devlet ve İslam'da yukarıdaki soruların yanıtlarını veriyor. İlgiyle ve bilgilenerek okuyacağınız kitabı üzerine konuştuk Balbay'la. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr P ascal Quignard’la, İstanbul’da geçirdiği dört gün içinde birkaç kez bir araya getirildik: Okur önünde masabaşında yan yana söyleşimizde, iki akşam yemeğinde, bir kahve sohbetinde, nereye kadar karşılıklı açılabilmek eldeyse, denedik. Başka türlü tanışılmıyor. Yapıtını enikonu bildiğim yazarlar arasında sayabilirim Quignard’ı. Günümüz edebiyatının merak susuzu temsilcilerinden biri; okurluğunu yazarlığı kadar öne çıkaran, Klasik Dünya ile Modern Dünya’nın iç içe geçmelerini sağlayacak diyaloglarına bel bağlamış, kesintisiz bir damar üzerinde ilerigeri hareket etmekten geri durmamış bir yazar. İlgi alanlarımız kadar yazı tavırlarımız açısından da yabana atılamayacak ortaklıklarımız olduğunu görmekte gecikmedik. Böyle durumlarda benzerlik’ten söz etmek en uygun yakıştırma sayılmamalı; öteden beri, bir tür hısımlık üzerinde durmayı yeğliyorum ben. Yoksa, ayrılık aranacaksa, bir dolusunu bulmak güç değildir: Diyalog başladığında, belli bir noktaya gelesiye dek, karşılıklı kutupları yoklamak yapıcı tutum oluyor; ilişkiyi geliştirecek vesileler doğarsa, uzlaşmazlıklara da yer açma olanağı ayrıca bulunacaktır, diye düşünüyorum. Quignard’la biraz İstanbul üzerine konuştuk. Heybeliada’dan gamlı döndü. Ayasofya’da, Sultanahmet’te, TaksimTünel hattında dolaştı. Yolculuk meraklılarından değil, yılda iki kez evinden ayrılırmış. İstanbul’dan sonra kafasında Sen Petersburg’u koymuş sıraya. Ayırdığı süre çok kısıtlı böyle kentler için, bana kalırsa. Öncesinde fazla bir hazırlık da yapmadığına göre, gelişkin bir gezgin bakışı kurmadığı söylenebilir zaten, asıl yolculuğu kitaplararası zeminde görüyor. On beş yıldır yazarlıktan kazandıklarıyla yaşayabiliyormuş; "Yanlış anlamayın ama" dedi: "Ferrari kullanıyor değilim!". Uzun süre Gallimard’ın yayın yönetmenliğini yapmıştı, insanlarla ilişkilerin kitaplarla olanlardan katbekat güç olduğu konusunda elbette aynı düşünceleri paylaşıyorduk. Quignard’ın sunuşunu kafamda tartarken iki ayrı nokta seçtim. Birincisi, eski bir takınağım: "Yabancı yazar tam ne demektir?" Bir yazar, okur için, kütüphanesinin eşiğinden bir kitabıyla girmeden önce yabancıdır yalnızca. Yabancı bir dilde yazdığı, yabancı bir ülkenin insanı olduğu için değil. Oysa ders kitapları, kitabevleri, yayınevi katalogları tam tersini söylüyor, biliyorum. Pascal Quignard’ın yaklaşık elli kitabı yayımlanmış, yaklaşık yirmi kitabını okumuşum, neden yabancı yazar olsun? Hiçbir kitabını almamış, okumamış olduğum bir Türk yazarı benim açımdan yabancı bir yazardır, buna karşılık. İkinci nokta, geniş çevren açıyor, kafa patlattıkça: Bir yazarın yapıtı yazıldığı sırayla okur önüne çıkmaz ille de, sık sık kaymalarla karşılaşılır. Sözgelimi Quignard, Petits Traités dizisini 19771980 arası yazmış, ama 1990’a dek yayıncı bulamamış o sekiz ciltlik (şimdi iki oylumlu ciltte toplanmış) risalelerine. Öteki Enis BATUR Pervasız Pertavsız Quignard’la bir (iki) buluşmadan yakada, okur, bütün kitaplarını okumuş bile olsa bir yazarın, onları genellikle kronolojik sıraya bağlı kalarak eline almaz; her okurun kendi sırasını yarattığını söyleyebiliriz. Bu fark bana hep yakıcı geldi. Bir de, buna değinmedim ama, "ev" konusuna yeni pencereler açıldı zihnimde. Yazarın bir evi, ola ki bir ikinci evi vardır, olur; yazdığı kitaplar basıldıkça binlerce, on binlerce, yüz binlerce eve dağılırlar. Yakıcı bir fark daha. Kitapların genelevleri, randevuevleri var ayrıca: Kütüphaneler, kitabevleri. "Müşteri"ye orada/n ulaşıyorlar. Yazı’nın ise tek evi belli: Jarry’nin deyişiyle, yazarın içinde ancak volta atabildiği, mahkumu olduğu "kafatası kutusu". Yazı masamın arkasında Goethe’nin kafatasının fotoğrafı duruyor, çerçeve içinde. Görenler "vanitas" tutkusu diye bakıyor olabilirler ama, bir o kadar da "yazı’nın evi" o. Bak, Quignard’a bunu söylemeyi unuttum. Goethe nasıl yabancım olsun? Pascal Quignard’la en temel ortaklığımız "par(ampar)çayazı" geleneğine bir biçimde bağlılığımızdan kaynaklanıyor sanıyorum. Fragmanter Yazı hakkında bir kitaba soyunmuştum yirmi yıl önce (bkz: Bu Kalem Melun, 31). Bir noktada çöken onca tasarıdan biri. O sıralarda Quignard’ın küçük oysa can alıcı kitabını, Parçalar Hakkında Bir Teknik Rahatsızlık başlıklı metnini (1986) okumamıştım. Belki, fırsat bu fırsat, bir kitaba değilse bile bir parçaya daha yönelebilirim şimdi. Parçalanırız yazarken. Bütünlük kuruntusu kafamızın dibinde basso continuo süredursun. Bir parçamız, birkaç parçamız bazen Öteki’lerin içinden geçer. Tıpkı burada olduğu gibi. ? Pascal Quignard İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 894 SAYFA 3