03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çocuklar, gençler, büyükler... ve kitaplar... 43. Kütüphane Haftası kutlu olsun! (26 Mart1 Nisan 2007) Kütüphane Haftası Ankara kutlama programı için: http://kutuphaneci.org.tr/web/files/program.pdf İstanbul etkinlikleri için: http://istanbul.kutuphaneci.org.tr Türk Kütüphaneciler Derneği (http://kutuphaneci.org.tr/web/files/program.pdf) SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz leri etkinliklerinde 49 yazar 67 bin ilk ve ortaöğretim öğrencisiyle okul programlarında buluşacak. Kadıköy Belediyesi I. Çocuk Kültür Şenliği’nde buluşuyoruz! (410 Nisan) Kitaplar, yazarlarla buluşmalar, imza günleri, oyunlar, gösteriler, çocuklar ve annebabalar için söyleşiler, sergiler... nuğu Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zohat Zavit. Onur yazarı ise İsveçli yazar Asa Lind. Tanınmış Türk akademisyenlerin, yazarların ve çizerlerin de katılacağı konferansın bir diğer özelliği de Türk çocuk edebiyatının ve kitap resimlemelerinin tarihçesinin de tartışılacak olması. (http://www.cb2007.boun.edu.tr) Sihirli buluşmalar! 30 Mart 1 Nisan 2007’de Boğaziçi Üniversitesi’nde buluşuyoruz! Uluslararası “Çocuk ve Kitap” konferansının dördüncüsü 30 Mart 1 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelecek yaklaşık 80 akademisyenin ve araştırmacının çocuk edebiyatını tüm yönleriyle tartışacakları konferansın ev sahipliğini Boğaziçi Üniversitesi yapacak. Çocuk ve Kitap konferansının bu yılki onur ko Okuyan Şehir Sakarya Etkinlikleri başlıyor! II. Sakarya Çocuk ve Gençlik Yayınları Fuarı II. Sakarya Okuma Alışkanlığı Kültürü Semineri III. Sakarya Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Günleri Sakarya Valiliği’nin öncülüğünde, Adapazarı Belediyesi, Sakarya Üniversitesi ve Çocuk Vakfı’nın 2005’te başlattığı ve Sakarya Milli Eğitim Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde gerçekleşecek Okuyan Şehir Sakarya etkinliklerinin üçüncüsü 6 Nisan’da başlıyor. Sakarya’nın köy, kasaba, ilçe, merkez ilk ve ortaöğretim okullarında, kütüphanelerde, halk eğitim merkezlerinde, yetiştirme yurtları ve toplum merkezlerinde, fuarda ve üniversitede gerçekleşecek etkinlikler, okuma alışkanlığı kültürünün yaygınlaştırılmasına katkı sağlamak amacıyla düzenlenecek. Önceki yıllarda olduğu gibi, etkinliklerde, okuyan öğrenci, okuyan öğretmen, okuyan annebaba yaklaşımı bu yıl da sürdürülecek. 613 Nisan tarihleri arasında açılacak II. Sakarya Çocuk ve Gençlik Yayınları Fuarı’na çocuk ve gençlik edebiyatı yayını yapan 28 yayınevi katılacak. Fuarın Onur Konuğu Muzaffer İzgü. 7 Nisan’da başlayacak II.Sakarya Okuma Alışkanlığı Kültürü Semineri’nde okulöncesi, sınıf ve Türkçe öğretmenleri için üç ayrı program gerçekleşecek. 28 Nisan’da Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerine yönelik ‘Edebiyat Öğretimi ve Okuma Alışkanlığı’ oturumu düzenlenecek. 913 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek III. Sakarya Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Gün İYİ Kİ VARSINIZ! Jules Verne (1805 24 Mart 1905) “Bir insanın hayal edebileceği her şeyi, başka bir gün öbür insanlar pekâlâ gerçekleştirebilir.” Jules Verne “Ay’a Yolculuk”, “Balonla Beş Hafta”, “Seksen Günde Devriâlem”... Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cd. No: 47 Bilgi Üniversitesi Dolapdere/İstanbul [email protected] Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 K O N U K S İ H İ R L İ D E Ğ N E K : Simla Sunay “Kumkurdu” “Daha Fazla Kumkurdu” “Daha da Fazla Kumkurdu” Åsa Lind İthaki Yayınları, 2007. Resimleyen: Kristina Digman, Türkçeleştiren: Ali Arda (710 Yaş) İki yıldır TÜYAP Kitap Fuarı’nda ağırladığımız İsveçli yazar Åsa Lind, Boğaziçi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 30 Mart1 Nisan tarihli, “Çocuk ve Kitap” başlıklı konferans için tekrar ülkemizde. Åsa Lind’in 2002 yılında İsveç’te yazdığı, Kumkurdu adıyla 2003 yılında, ilk kez Yerdeniz Yayınları’nca Türkçeye kazandırılan seri artık İthaki Yayınları’nda. Türkiye’de yoğun ilgi gören Kumkurdu dizisinin gittikçe artan başarısında Åsa Lind’in imgesel ve akıcı dilinin büyük payı olduğu bir gerçek. Bu dili Türkçeye, özü Türkçe yazılmış kadar sıcak taşıyan Ali Arda’yı kutlamadan, bu dizinin bendeki yansımalarına geçmem haksızlık olur. İtiraf etmeliyim ki kitapların ilkiyle tanışmam, Zackarina’nın Kumkurdu ile tanışması kadar ilginçti. Zackarina, Kumkurdu’nu, babasının, onunla denize girmeyip de bir hamağa yayılıp gazete okumasına sinirlenerek çıkıp gittiği kumsalda, bir tuzak kurmak için kazdığı kumların içinde bulmuştu. Bense, hayata öfkeli olduğum bir günde, yere çömelmiş kitapları karıştırırken, üst raftan kafama düşen mavili bir kitapla irkilmiş, sonra da kitabın, adına, cildine, resimlerine bayılıp satın almıştım. Demek ki neredeyse dört yıldır, ara ara okuyarak rahatladığım tıpkı naneli şeker gibi içimi açan bu kitapların bağımlısıyım. Doğrusu, bu yaz kumsalda kıpır kıpır kumlara baktığımda; “Acaba altında bir Kumkurdu var mı? Varsa benim yaramaz oğluma birkaç öğüt verir mi?” diye düşünmedim değil. Her ne kadar kitabı, kendimi Zackarina yerine koyarak okusam da bir anne olarak, kelimelere gizlenmiş ders otlarımı da yedim hakkıyla. Kumkurdu dizisinde, eski masallardaki, kimsesiz, yoksul, üvey anne zulmünde yaşayan çocukları, kurallar koyan mükemmel annebabaları, kurallara uyan mükemmel evlatları ya da son dönem sıkça yazılan, sihirle dünyayı kolayca değiştirebilen karakterleri aramayın, bulamazsınız. Gündelik hayatın basit gibi görünen, derin sorunsalını, çağdaş bir aile sınırı içinde, altı yaşında bir kız çocuğunun gözünden anlatan, sımsıcak öykü dizileri, okudukça insana yaşam iştahı veriyor. Zackarina’nın deniz kenarında geçen hayatında, Zackarina gibi hata da yapabilen annebaba vardır. Zackarina’nın, çocukluğun verdiği olağan sabırsızlıkla ardı arkası kesilmeyen istekleriyle boğuşan, sürekli dışarıda çalışan anne, evde çalışan ve Zackarina’ya bakan dırdırcı baba, ahlakçı olmayan son derece dürüst bir üslupla davranırlar. Günümüz çağdaş ebeveyni gibi kendi hayatlarını da yaşamaktan geri kalmazlar. Zackarina’nın bir kardeşi olmasa da, anne ve babasını, işleriyle ve kişisel zamanlarıyla paylaşmak zorundadır. Her keresinde bir olay sonucu onlara kızarak, kapıyı çarpıp çıkan ve kendini kumsala atan Zackarina’ya, farklı öznelerle, az önce yaşadığı olayın asıl gerçeklerini, üstü kapalı gösteren tabii ki hayali arkadaşı Kumkurdu olacaktır. Kumkurdu, Zackarina’nın akıl erkinin pırıltılarını üzerine altın tüyleriyle almış, ay ışığı ile beslenen, kuşlarla uçan, balıklarla yüzen mavi gözlü bir kurttur aslında. Bazen kumsalda, bazen fundalıkta, bazen de bir mağarada yaşar. Fırtına da büyür. Gerçekte, bir gün, Åsa Lind Fas’ta, kumların içinde Kumkurdu’nu keşfeden Åsa Lind’in Emma adındaki kendi kızından başkası değildir. Kitapların beşaltı sayfalık öykü diziliminden oluşan biçimini dört parçada ayrıştırabilmek mümkün; 1 “ev; sorun”, 2 “kumsal; Kumkurdu’nun bilge mizanseni”, 3 “ev; sorunun çözümü”, 4 “Kumkurdu’nun geride ne yaptığı”, zengin imgelerle sunuluyor. Bu parçalı sistemle, okuyucuyu da kendi iç temposuna uyduran yazar, metnin kendisinde özgürleşiyor. Sonsuzluğu, bir taşın yuvarlaklığından alıp, patates püresinin yanında duran sosise götürecek kadar da cesur konu seçimleri içeriyor. Sonuçta “Sosis sonsuzdur!” ya da hiçbir şey bitmez ancak dönüşür… (1. Kitap, Kumkurdu) Tak tuk bulaşık yıkayan annesinden “Kendine gel!” uyarısı işiten Zackarina, annesinin duyamayacağı bir yerde ona “Asıl sen kendine gel takır tukur anne!” diye söylenir ama daha sonra kendisini toparlaması için Zackarina tarafından uyarılacak olan yine Kumkurdu’dur. (2. Kitap, Daha Fazla Kumkurdu) Zackarina, bir sabah, annesinin saat tam 08.00’de işe gitmesine kızıp, duvardaki saati kuma gömmeye kalkar. “Saat yalnızca zamanı ölçer”, dedi Kumkurdu. Ama zamana hükmedemez. “Peki bunu kim yapar”? dedi Zackarina. Bunu kimse yapamazdı çünkü zaman çok yaşlı ve çok büyüktü ve çok önemli. Bütün dünyanın kralları ve devlet başkanlarından daha önemli. O, ne yönetilebilir ne de durdurulabilirdi. (3. Kitap, Daha da Fazla Kumkurdu) Åsa Lind, 1958 yılında, İsveç’in kuzeyinde, küçük bir köyde doğmuş ve büyümüş. Şu anda İsveç ve Finlandiya arasında bir yerde, Aland Adaları’nda yaşayan Lind, tüm zamanını yazmaya ayırmakta. Bir zamanlar annesinden; “Ne istersen düşünebilirsin, kimse seni düşüncelerinden uzaklaştıramaz” sözlerini duymuş olması, yazarı, “gerçeği” ve “dili” araştırarak yazma yoluna itmiş. Bu yüzden; “Bir rengi nasıl yazarsın?” ve “Evren bir kitapta nasıl yer bulur?” gibi soruların cevaplarına, “yazarak” ulaşmaya çalıştığını söylüyor bir tanıtım yazısında. Üç kitapta da; evren, gerçek, ölüm, zaman, doğru, adil gibi kavramların çocukların anlayabileceği öykülerle işlendiğini ve bu öykülerin, yazarın yoğun hayal erkiyle, sıkça kullanılan “ve” bağlacının nahif tadı, çocukluğumuzda bıraktığımız “Böööö!” sesleri içinde sarsılmaz bir düzenekte su gibi aktığı seziliyor. Çevirmen Ali Arda, yazarın olduğu yerden çocuğa bakmadığını, çocuğun olduğu yerden dünyayı gözlemlediğini ve başarısını buna borçlu olduğunu söylüyor. Kısacası, Åsa Lind, annebaba ve çocuk olmayı bize ayna gibi tutuyor ve bu aynadan, yaşarken görmediklerimizi, kuma basar gibi yumuşak ve sıcak, betimliyor, hatırlatıyor. Başka ne demeli?.. Bütün iyi kitaplar raftan düşsün! SAYFA 32 CUMHURİYET KİTAP SAYI 893
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle