04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Dünyanın ve Türkiye’nin bugünkü hali düşündürücüdür; çok partili rejim emperyalizmin güdümü altında, Türkiye’deki komporador kapitalizmiyle ve gerici toprak düzeni ile bütünleşerek politikada bir çıkmaz oluşturdu... Son dönemde yalnız Türkiye için değil, tüm Ortadoğu için soru işaretleri derinleşiyor... Ve Doğan Avcıoğlu’nun sesi kulaklarımızda: Haklı olduğumu yaşamda ben göremeyeceğim; ama yaşayanlar görecekler... Elinizdeki kitap okunurken geçmişte yaşanan olayları zamanındaki kapsamda değil, geniş ufuklu bir tarihsel değerlendirme içinde tartmak en doğru yaklaşımdır." Kitabın sonuna eklenen Kaynakça, kişi, kuruluş adları ve kavram dizinleri kitaba bilimsel nitelik kazandırmış ve bir kaynak kitap olarak, yakın tarih kütüphanemize katkıda bulunmuştur. Yön’ün Devrimi Devrimin Yönü, Kırmızı, 2006 rtanın Solu, Ecevit liderliğindeki CHP’nin 19691980 döneminde yürüttüğü bir siyasal hareketti. CHP içinde gelişen, zaman içinde ideolojik bir dönüşüm nitelikleri kazanan bu düşünce, ülkemizde sosyal demokrat fikirlerin bir hareket olarak halk tabanına yayılmasının temel noktasıdır. Bu hareket dalga dalga tüm CHP örgütüne yayılmış, bunun sonucu 1976 kurultayında kabul edilen CHP programıyla sistematik bir dizgeye ulaşmıştır. Hareketin halk kitleleriyle bütünleşmesi sonucunda 1977 seçimlerinde CHP önce %41.38, ardından yapılan il genel meclisi seçimlerinde de %44 oy oranlarına ulaşmıştı. Bu hareket hakkında birçok kitap yazıldı. Ege Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Gülsüm Tütüncü Esmer’in 200 sayfalık bu yapıtı, Ortanın Solu hareketinin ciddi bir özetidir. Kitap üç bölümden oluşmaktadır: I. bölümde, Ortanın Solu’nun nasıl bir toplumsal ve siyasal ortam içinde çıktığını açıklıyor; ikinci bölüm, Ortanın Solu politikasının gelişimi ve amaçladığı hedefleri ortaya koymaktadır... Üçüncü bölümde, Ortanın Solu’nun temel özellikleri üzerinde durulmaktadır. Yazar, sınırlı da olsa o günlerle ilgili kişilerle görüşmeler yapmıştır. Kitapta bilimsel metodolojiye sadık kalınmış, belgeler ve dipnotlar titizlikle belirlenmiş ve geniş bir kaynakça verilmiştir. Böylesi bir çalışmada Ortanın Solu ya da demokratik sol politikanın temel özelliklerinin üzerinde daha fazla durulması, bu politikanın 1974 ve 1978 hükümetleri tarafından uygulama evreleri başarı ve başarısızlıkları üzerinde durulması yararlı olurdu. Kitaba bir dizin eklenmesi de kuşkusuz bilimsel açıdan yararlı olurdu. Kitap, Ortanın Solu ve Demokratik Sol hareket üzerinde ileride yapılacak incelemeler için kuramsal bir çerçeve çizmektedir, bu nedenle yararlıdır. ? Türk Siyasal Yaşamında Ortanın Solu, Gülsüm Tütüncü Esmer, Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Yayınları, 2006 Boethius'un ünlü metni dilimizde: ’Felsefenin Tesellisi' 1500 yıldır eskimemiş bir yapıt ? A. Şebnem BİRKAN* B O u dünyada sahip olduğu her şeyi kaybeden birini avutmak olası mıdır? Şanını şöhretini, parasını, en önemlisi özgürlüğünü kaybedip hapse düşen birine ne söylenebilir? Haksızlığa uğrayıp vatan hainliğiyle suçlanarak ölümle cezalandırılan bir kişiye kim yardım edebilir? Bu soruların cevabını Boethius yaklaşık 1500 yıl önce 'Felsefenin Tesellisi' adlı yapıtında vermiş. Romalı bir devlet adamı ve filozof olan Boethius, İsa'dan sonra 480520 yılları arasında yaşamış. Yetim olan Boethius’u aile dostları ve değerli devlet adamı Symmacus büyütmüş, o çağın en iyi öğrenimini görerek yetişmiş, evlenmiş, çocukları olmuş, devlet kademelerinde yükselmiş, çevresi tarafından sevilen ve başarılı bir yaşamı varken her şeyini kaybedip zindana atılmış. Boethius zindana düştüğü günden idam edildiği güne kadar hem kendi hayatını hem de genel olarak yaşamı sorgularken kendi açıklamalarını 'Felsefenin Tesellisi'nde sunmaya çalışmış. Şansın, kaderin ve özgür iradenin yaşamdaki yerini bulmayı hedeflemiş. Felsefenin Tesellisi genel olarak insanın talihsizliklerinin nedenlerini, altında yatanları ve bu olumsuzluklardan hangi düşünce sistemiyle kurtulma olanağı bulabileceğimizi göstermeye çalışıyor. Boethius’un, Felsefenin Tesellisi’ni beş kitap halinde oluşturduğunu ve her bölümde adım adım yaşamın amacının ne olduğuna yanıt aradığını görüyoruz. Boethius kendi yaşamını odak alırken, deneyimlerini ve çektiği acıları son derece sevecen ve yumuşak bir dille irdeliyor. Platon ve Aristoteles’in eserlerini çevirmiş ve incelemiş biri olarak da eserlerinde yer yer Platon'u izlediğini görebiliyoruz. Felsefenin Tesellisi Yunan filozoflarının öğretilerini ve tarzını almakla kalmıyor, Hıristiyanlık öğeleriyle de süsleyerek bir sentez içinde sunuyor. MERAK EDİLEN KONULAR Kitabın yoğunlaştığı noktalar hep merak edilen konular: iyilik ve kötülük, irade özgürlüğü, Tanrısal öngörü, kader, adalet, erdem gibi kavramlar. Boethius bu kavramları sorgularken kendi çıkarımlarını felsefenin ve inancının doğrultusunda yapıyor. Aldığı eğitim, yaşadığı deneyimler ve Tanrı’ya olan inancıyla yoğurduğu bilgilerini, kendi akıl süzgecinden geçirdikten sonra kalanı bizlere diyaloglar ve şiirlerle anlatmış. 'Felsefenin Tesellisi', Boethius’un zindana düşmesiyle başlıyor. Derin kederler içindeyken karşısına çok güzel, canlı ve dipdiri olarak betimlenen bir kadın çıkıyor, kim olduğunu önce algılayamıyor. Kadının ‘gençlik yılları(n)dan beri evinde yetiştiği dadı(sı) Felsefe’ olduğunun ayırdına varıyor. O andan itibaren Boethius ve Felsefe, bu içinden çıkılmaz üzüntünün kaynağını karşılıklı konuşarak irdelemeye başlıyorlar. Felsefe, öncelikle durumu anlamak için Boethius’un mutsuzluğunu ve üzüntüsünün kaynağını soruyor. Boethius ‘…İşte ben, bütün mülkünü yitirmiş, bütün rütbeleri çıkarılmış, şöhreti karalanmış, yaptığı iyilikler yüzünden cezalandırılmış bir haldeyim’ diyor ve kitaptaki en önemli soruyu soruyor: “Tanrı varsa, kötülük nereden kaynaklanıyor? Tanrı yoksa, iyilik nereden?” Felsefe, aklı bulanmış olan Boethius’un, gerçekleri yeniden görmesini sağlamak için yumuşak bir ta893 vırla konuşmaya, sorular sormaya ve duruhem de zevkli mu açığa kavuşturmaya çalışıyor. Zenginlik, bir hava katmış şöhret, mevki gibi dünyasal değerlerin mutmetne. Boethius luluğun kaynağı olmadığını, gerçek mutlulusoruları soran, ğu insanın kendinde aynı zamanda da araması gerektiğini cevaplayan ko'Felsefenin vurguluyor. numda. Kendi Tesellisi' Bizler yaşarken doüzüntülü durusadece ğanın bir düzen içinmuna çare arariçeriğiyle de olduğunu kabul ken, karşısına dadeğil ederiz. Doğada olan dısı Felsefe’nin deprem, sel, fırtına geldiğini düşünüp yapısıyla da gibi felaketlerin de onunla konuşuyor. ilgi çekici, düzenin bir parçası Konuşurken, anlatıçünkü olduğunu düşünücı da kendisi, Felsekendi rüz. Ancak iş kişisel fe de, dinleyen de zamanının olaylara gelince şans, kendisi, kısaca öyküleözelliklerine uygun olarak yen de öykülenen de kader, tesadüf gibi hem düz yazıyla, hem kavramları devreye kendisi. şiirlerle yazılmış ve sokarız. Oysa doğada Prof. Çiğdem Dürüşkarşılıklı konuşma olarak ne kadar düzen varken sunuş bölümünde kurgulanmış. Bu durum sa, insan hayatında bu durumu şöyle açıkda, hem okuma hem da o kadar düzen lamış: “Boethius’un vardır. Felsefe, bu Consolatio’sunun özanlama kolaylığı sağlamış gerçeği Boethius’a günlüğünü sağlayan hem de zevkli bir hava anlatır ve sorar: özelliklerinden biri de katmış metne. “Dünyanın gelişianlatım biçeminde izlegüzel ve rastlantısal nen edebi yoldur. Connedenlere göre mi yönetildiğini düşünüyorsolatio’da Boethius ile Felsefe arasında gesun, yoksa aklın dümende olduğuna mı inaçen diyaloglar Platoncu ve Çiçerocu çizgiler nıyorsun?” Böylece dünyada bir düzen oldutaşımasına karşın, yazarın bu diyaloglarda ğunu, her şeyin bu düzenin bir parçası oldukendisini hem yazar (auctor), hem de katığunu vurgular. Mutluluk kavramının kaybelımcı (actor) olarak görmesi, dolayısıyla çifdilebilecek veya değişebilecek değerlere bağte karakter sergilemesi ilgi çekici bir kurgulanamayacağını, mutluluğun mutlak olabilnun oluşmasını sağlar. Bunun ötesinde, mesi için, insanın kendi özü ve sevgi gibi Consolatio’nun Menippus tarzı yazım biçikaybedemeyeceği şeyler olması gerektiğini miyle kaleme alınması, bir başka deyişle savunur. düzyazının arasına serpiştirilen şiirlerle sahKitapta söylenen ve savunulan hiçbir şey nelenmesi, onu tümüyle Çiçero ve Playeni değil ve yüzyıllardır bildiğimiz gerçekleton’dan ayırır. Boethius’un yapıtının edebi rin bir tekrarı gibi görünse de metnin 1500 değerini arttıran bu teknik aynı zamanda yıl önce yazılmış olduğu gözden uzak tutulkonunun anlaşılmasını kolaylaştırıcı hoş bir mamalı. Boethius'un söyledikleri günümüzbiçem yarattığından Boethius’un felsefi düde yazılmışçasına geçerli ve capcanlı. Boetşüncelerinin geniş kitlelerce kavranmasına hius, Felsefe’ye kitap boyunca evrensel soruyol açar. Özellikle Horatius, Vergilius, Oviların cevaplarını verdirirken hep önermeler dius, Iuvenalis’in dizelerinden ve Seneyaptırıyor ve kitabın sonuna doğru bu önerca’nın trajedilerinden esinlenerek yazılan ve meleri kesinleştiriyor: YunanRoma mitolojisinden bildik öyküler" ‘Öyleyse sen şimdiye değin bütün söylele harmanlanmış şiirler, Felsefe’nin verdiği diklerimden çıkan o düşünceyi artık anlayaahlak dersini, felsefe eğitimi almamış sırabiliyor musun?’ dan insanların da anlayabilmesine olanak ‘Ne demek istiyorsun?’ diye sordum. tanır; böylece Roma mahkemelerine taşın‘Her kaderin iyi olduğunu.’ mayan Boethius’un davası insanlık önünde ‘Ama bu nasıl olabilir?’ diye sordum. savunulur ve aklanır.” ‘Dinle,’ dedi, ‘ister tatlı, ister acı olsun, 'Felsefenin Tesellisi' çok büyük ve1500 yılmademki her kader iyileri ödüllendirmeyi ya dır geçerliliğini ve güncelliğini yitirmemiş bir da sınamayı, kötüleri ise cezalandırmayı ve başeser. İnsanoğlunun bilişini zorlayan kavdoğru yola getirmeyi amaçlamaktadır, o zaramları kaleme almış. O çağda yaşayan ve man bu kaderlerin hepsi iyidir; çünkü hepsibugün birçoğumuzun çektiği acıları çeken nin adil ve yararları olduğu gün gibi açıktır.’" birinin kaleminden çıkmış. O çağa ait felsefe Kitap Tanrısal öngörü ve özgür irade kavve felsefecilerden faydalanarak çeşitli trajediramları ile kaderin ne olup ne olmadığı ile iller ve mitolojik öykülerle süslenerek yazılan, gili bir sonuca ulaşıyor. Hepimizin aklına tabu saklı kalmış bilgelik kitabının Türkiye'de kılan “Tanrı her şeyi biliyorsa, bizim özgür de gün yüzüne çıkması bizler için çok sevinirademizle bu çelişmez mi, eğer seçme şansıdirici. Prof. Çiğdem Dürüşken Humanitas mız varsa alınyazısı veya kader diye bir şey Dizisi çerçevesinde Latince aslından çevirnasıl olur?” sorularının cevabını alıyoruz. Ve miş. Kitabın bir sayfasında Latince aslı, karşı bunların çelişmediğini, insanın özgür oldusayfasında çevirisi olmak üzere düzenlenmiş. ğunu, seçimlerini istediği yönde yapabileceDaha önce İngilizce çevirisinden okuduğum ğini mantık çerçevesinde anlatıyor ve ikna bu kitabı hemen hemen kusursuz bir Türkedici çok geçerli temellere oturtuyor. çeyle dilimize kazandıran Çiğdem DürüşFelsefenin Tesellisi sadece içeriğiyle değil ken’e hem teşekkür ediyor hem de kutluyoyapısıyla da ilgi çekici, çünkü kendi zamanırum. ? (*) İ.T.Ü. İngilizce Okutmanı nın özelliklerine uygun olarak hem düz yazıyla, hem şiirlerle yazılmış ve karşılıklı koFelsefenin Tesellisi/ Boethius/Kabalcı nuşma olarak kurgulanmış. Bu durum da, Yayınevi/398 s. hem okuma hem anlama kolaylığı sağlamış SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle