Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Arkeolog olmasına karşın bir kazı esnasında bulduğu kırık bir testi üzerinde bir beytini görerek sarsıldığı Hallac'ı ölümüne kadar araştıran Louis Massignon'un dört ciltlik eserinin bütünü nihayet Türkçeye çevrildi. Dr. İsmet Birkan tarafından dilimize çevrilen “Hallacı Mansur'un Çilesi” adlı eserin ilk cildi Ardıç Yayınları tarafından yayımlandı. Louis Massignon’dan ‘Hallacı Mansur’ Eşsiz bir İslam düşünürü ilgi duyan herkesin mutlak edinmesi gereken bir başyapıt. Ancak yine yayınevi önsözünde belirtildiği gibi bu kitap, salt tasavvufu ve Bektaşiliği ilgilendiren bir kitap değil. “O, İslam tarihçilerini, sosyal antropologları, ekonomi tarihçilerini, vb. de ilgilendirmesi gereken, tam bir klasik İslam uygarlığı ansiklopedisidir” sözlerine katılmamak mümkün değildir. HALLAC’IN FARKLILIĞI MASSİGNON'UN HALLAC'LA BİR “Tasavvufun diğer sırraermişlerince ÖMÜR YOLCULUĞU sıkı sıkıya gözetilen çekingen ve ihtiyatlı ‘sırra saygı disiplinini’ reddeden bu misHallac konusunda dünyada en bütiğin; zamanının diğer dai’leri gibi topyük otorite olarak kabul gören Massiglumsal devrimin değil pişmanlık ve tövnon'un Hallac üzerindeki ilk çalışması be saatinin, Tanrı melekutunun gönülle1914 yılında “La Passion de Hallaj” re mistik gelişinin vaazını veren bu misadıyla basılmıştır. Bu çalışmanın genişleyonerin, başkalığını, özgünlüğünü göztilmiş hali “İslam'ın Mistik Şehidi Haller önüne seriyor. lacı Mansur'un Çilesi” iki cilt haHallac bir mistik olmakla birlikte, linde 1922'de tezlerini sabırla kurulup eklemlenmiş yayınlandı ve akıl yürütme süreçleriyle temellendirkısa sürede tümekten de geri kalmamıştır; belli başlı kendi. Alanıneserleri “Ta Sin’elezel ve Bustan’elda bir çığır Ma’rifet”te, tutkunun katıksız ve dokuaçan bu eser naklı coşkusunun nüfuz edici bir diyakısa sürede tülektik incelikle birleştiği görülür. kenir. Ancak Hallac, miladi X.yüzyılda Bağdat'ta, Doğulu ve BatıArami ve Yunan kültürlerinin kavşağınlı bilim adamlada yerleşmiş Arap toplumunun dünyarının ısrarlı tanın entellektüel merkezi olduleplerine karşın ğu, İslam'ın o eşsiz gelişme ve yeni baskıyı heçiçeklenme devrinde yaşadı. men yapmak yeArap düşüncesi o devirde, ilahirine Hallac üzeyatta (kelamda) Nazzam ve İbnrindeki araştırmalarını dei Ravendi'den Bakilanni'ye, felrinleştirmeyi ve genişletmesefede Cahiz'den Tevhidi ve yi düşünen Massignon, İbni Sina'ya, şiirde Ebu Nüvas Hallac'la 40 yıl süren yeni ve İbn'elRumi'den Mütenebbi bir yolculuğa çıkar. Lois ve Ma'arri'ye, dilbilimde HaMassignon bu yeni edisyolil'den İbni Cinni'ye, tıpta Ranu hazırlamak içim ölümüzi'ye ve astronomide Battani'ye ne kadar (1962) çalışmalaasıl klasik ustalarını yarattı. rını aralıksız sürdürür. HalHallac onlarla birlikte ve mistik lac'ın yaşadığı ve öldüğü kelamcılar arasında ilklerden Bağdat çevresini gittikçe biri olarak, Antaki ve Muhasidaha geniş ve derin biçimbi'den daha derin ve Gazali'den de tanımaya, bu çevrenin daha sıkı biçimde, dünya eymanevi olduğu kadar toplemlerini gönlün niyetlerine uylumsal yapı ve düzenini de duracak bir hayat kuralı olarakkavramaya çalışır. Yeni bir manevi hayata giriş yöntemiedisyonu yayınlamaya ömnin tartışılmaz değerini kavrarü yetmez. Ardında eski mıştı; bu yöntem sadece Arap metnin kökten yenilenmesi gramerinin anlaşılmasına değil, denebilecek nitelikte, son özellikle Yunanlılarca kategoriderece özenle çalışılmış ve leştirilmiş ve düzene sokulmuş ayrıntılı müsveddeler bütüşekliyle mantığın kullanımına nü bıraktı. da dayanacaktı. Ve Hallac, zihni Institut üyesi Henri Laduygusal imgelerden ve yaratıloust ve M.Louis Gardet'in mış suretlerden soyan ve negatif başkanlığında kalabalık bir yoldan mistik birleşime hazırlabilim ekibi, eldeki malzeyan bir zihin çilekeşliği gibi, sımeye dayanarak tamamen rasında buna başvurmayı bildi; yeni dört ciltlik edisyonu sonradan birçoklarının yaptığı hazırladı. İlk iki ciltte, IX. ve X. gibi, ilahi inayetin müteal (aşyüzyıllardaki büyük Abbasi kın) cazibesine gönlünün verdihümanizmi döneminde, ği tam ve çekincesiz rızayı, manhalkın, devlet memurlarıtığın kıyaslı kanıtlamalarının nın ve sarayın somut yaşam dar alanına da sıkıştırmadı.” ? koşulları; Hallac'ın yaşamı, yargılanması ve ölümünün İslamın Mistik Şehidi Hal(922) bu ortamda yüklenlacı Mansur’un Çilesi/ I. diği anlam; mistik ermişlicildin çevirisi: Dr. İsmet Hallac'la 40 yıl süren bir yolculuğa çıkar. Lois Massignon bu ğin dost ve düşmanlarının Massignon, Birkan/Louis Massignon/ Ardıç yeni edisyonu hazırlamak içim ölümüne kadar (1962) çalışmalarını olay karşısında aldıkları ta aralıksız sürdürür. Yayınları/ 774 s. 893 SAYFA 17 ? Miyase İLKNUR H allacı Mansur, yaşadığı coğrafyadan daha çok Anadolu topraklarında popüler olmasına karşın, bütün bir yaşamı onu araştırmaya adamış Lois Massignon'un dört ciltlik eserinin tamamının Türkçeye çevrilmesi bugüne kadar mümkün olamadı. 1994 yılında Prof.Dr. Niyazi Öktem'in çevrisiyle ANT Yayınları tarafından yayınlanan “Hallacı Mansur, Anadolu Aleviliğinin Felsefi Kökleri” adını taşıyan risale ile ondan bir yıl sonra Yaşar Günenç tarafından çevrilen ve Yaba Yayınları tarafından çıkarılan “Halacı MansurTavasin” dışında ne yazık ki, Hallacı Mansur'la ilgili Türkçe bir yayına ulaşmak mümkün değildi. Oysa Hallacı Mansur ve onun felsefesinin 4 asır sonraki takipçisi Seyyid Nesimi milyonlarca AleviBektaşi'nin inancında, çok özel bir konuma sahipti. AleviBektaşi ibadeti ayn'ül cemlerin olmazsa olmaz ritüeli ceme giren canların Darı Mansur'a durmasıdır. Darı Mansur Divanı, cemlerin en yüce makamı olarak kabul görür. Yine görgü cemlerinde sorguya çekilen canların, yola ve cemaate hesap vermesi de “Mansur Darı’na çekilmek” olarak adlandırılır. Ayrıca 13 asırdan beri AleviBektaşi ozanlarının nefeslerinde Hallac Mansur ve “Enelhak” düşüncesi yüzyıllardır ana temalardan biri olmuştur. Hallac'ın gerek ismi gerekse felsefesinin Anadolu'da asırlardan beri popülaritesini koruması büyük ölçüde AleviBektaşi nefesleri sayesinde olmuştur. Tasavvuf ehli dışındakilerin trajik yaşam öyküsü ve “EnelHakk” çığlığını atan ilk kişi olmasının ötesinde hakkında fazlaca bir şey bilmediği Hallac'ı ve onun felsefesini tüm yönleriyle anlatacak kapsamlı bir esere kavuşmak büyük bir ihtiyaç olarak orta yerde duruyordu. 2005 yılı Hacı Bektaş Anma Törenleri'nde Ardıç Yayınları sahibi Şakir Keçeli Baba ile bu ihtiyacın nasıl giderileceği konusunda uzun uzun konuştuk. Ardıç Yayınları olarak bu işe talip olduklarını ancak hem iyi derecede Fransızca ve Türkçe bilmenin yanında tasavvufu bilen bir çevirmen bulmanın çok da kolay olmadığını belirtti. Şakir Keçeli, bir yıl sonraki Hacı Bektaş Törenleri'ne Lois Massignon'un dört ciltlik “Hallacı Mansur'un Çilesi” adını taşıyan yeni edisyonun ilk cildiyle geldi. Kitabın ilk cildinin Türkçeye çevrisini Dr.İsmet Birkan yapmış. Yayınevinin önsüzünden çevirmen İsmet Birkan'ın sadece dilbilimci değil aynı zamanda felsefeci olduğunu ve konuyla yakın ilişkisi olan Osmanlıca ve Arapça'ya da yabancı olmadığını öğreniyoruz. Ardıç Yayınları'ndan çıkan bu eser, tasavvufa özellikle de batini tasavvuf akımlarına CUMHURİYET KİTAP SAYI vır ve tutumlarla birlikte Bağdat şehrinin ve Hallac'ın çağlar boyunca kâh saldırılan kâh benimsenen nüfuz ve etkisinin kapsamlı ve etkileyici bir tablosu yeralıyor. Üçüncü cilt, vaktiyle MüslümanArap düşüncesinin en ileri atılımlarına kılavuzluk etmiş olan ve Hallac öğretisinin bütün derinliğiyle ortaya konabilmesi için de bilinmesi şart olan büyük “dogmatik” ve “mistik” temaların derlenip sentezlenmesini konu ediniyor. Dördüncü cilt ise bütünüyle tablolara, dizinlere, kaynakçalara ve bu anıtsal edisyon için zorunlu olan diğer tamamlayıcı verilere ayrılmış. Louis Massignon, yaşamını adeta Hallac'a adıyor ve bir ömür onun izlerini sürüyor. Hallac'la ilgili 2259 yapıtı inceleyerek kitabını yazan Massignon, Hallac'ın adının yaşadığı ve Hallaççı düşüncenin etkilediği bütün toplumları incelemis, adının yaşadığı bütün bölgeleri dolaşmış, konuyla ilgili bilgisi olan herkesle konuşmuştur. 24 yaşındayken arkeolojik bir kazı için Bağdat yakınlarında çalışan Lois Massignon, kazı sırasında bulunan bir testi parçası üzerinde şu beyti görür: “Allah’a kavuşmak için iki rekat namaz da yeter. Ancak böyle bir namaz için abdesti insanın kendi kanı ile almış olması gerekir.” Bu beyit Hallacı Mansur'a aittir. Hallac'ın sözleriyle sarsılan Massignon, artık bütün çalışmalarını Hallac üzerinde yoğunlaştırır. Hallac'ın diğer İslam mistiklerden farklılığını 1914'te basılan ilk eserinin önsözünde şöyle açıklıyor Massignon: