04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Artık şiir yıllıkları düzenlemek gelenek haline geldi. Belki çağdaş Türk şiiri üzerine seçki hazırlayacaklar için bu yıllıklar da yol gösterici olacaktır. iir yıllıkları bir yılın şiir birikimini gösterirken yeni ürünlerle umudumuzu canlı tutuyor. Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi 70 yılı aşkın şiir deneyimi olan bir büyük ozandan, Bengü Özsoy gibi cinselliği aşan, gencecik bir ozana kadar şiirin gücünü 2006’ya taşıyan yüzlerce ozan var. Artık şiir yıllıkları düzenlemek gelenek haline geldi. Belki çağdaş Türk şiiri üzerine seçki hazırlayacaklar için bu yıllıklar da yol gösterici olacaktır. Sanırım bu “Şiir Yıllığı” geleneği önceleri Varlık Yayınları’nın giriştiği bir etkinlikti. Sonraları “Varlık Yıllığı” daha kapsamlı bir edebiyat yıllığına dönüştü. Memet Fuat’ın “Türk Edebiyatı” adlı yıllıkları da o yıl içinde seçilmiş öykü, yazı, şiir birikimini gösteriyordu. “Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı” 1976 yılında yayımlanmaya başladı. Sanırım 1982’ye kadar yayımını sürdürdü. O yıllar içindeki edebiyatı ayrıntılarıyla gösteren kapsamlı bir yıllık olarak iz bıraktı. Ahmet Yıldız, bu alandaki boşluğu değerlendirmek için, daha önceki birikimlerden de yararlanarak, geçen yıl “Edebiyat Yıllığı 2006”yı çıkarmıştı. “Edebiyat ve Eleştiri” dergisini yıllardır yaşatmasını bilen Ahmet Yıldız; “Büyük ‘yıllıkçı’lar, Yaşar Nabi Nayır ve Aziz Nesin’in yolundan gidiyoruz” diyerek kapsamlı bir yıllık hazırlamıştı. Ama şiirin çağdaş edebiyatımızın önemli bir bölümünü kapsadığı düşünülürse, şiir üzerine ayrıca yoğunlaşmak, ayrıntıları daha iyi göstermek için “Şiir Yıllıkları”na özel bir yer vermek gerekecekti. Kuşkusuz şiir yıllığı hazırlamakta en deneyimli yazar Mehmet H. Doğan’dır. Önce Adam Sanat dergisinin, sonra Kitaplık dergisinin eki olarak on yılı aşkın şiir yıllığı düzenleyen Mehmet H. Doğan, hem yılın şiirlerini değerlendiriyor, hem hangi ölçütleri düşünerek şiirleri seçtiğini belirtiyordu. Ş Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler 2006 şiir dökümü “Ozan, sözcüklerle görür” demesi boşuna değildir. Sözcükteki anlam yüklerini derinleştirerek imgeye dönüştürmesini bilmeyen, yeni bir dil oluşturamayan ozan kendini aşabilir mi? Eski şiirimizi doğru okumak derken, anlamına varmak en son düşünülecek bir okuma biçimidir. Yaşama serüvenimiz belli kurallara bağlanamayacak kadar karmaşıktır. Hele gizemli bir coğrafyada yaşadığının ayrımına varan ozanlar için eşyanın öte yüzünü yorumlamaya yönelik bir belirsizlik söz konusudur. Dilin gizilgücünü kullanmasını bilen ozan o belirsizliğin üstesinden gelebilir. Bunu “esin” işi olarak görmek, esini “şiir cini” diye değerlendirmek, söze büyülü bir güç kazandırmaktan başka anlam taşımaz. BilselGündoğdu ikilisi “Şiir Defteri”ne “Şiir ve Hayat” alt başlığını koyarken, yaşamının karmaşık akışı içinde şiiri tanımanın önemini düşündürüyor. Yaşamın ve geleceğin yüzüdür.” Veysel Çolak “Toplumun Şiir Yüzü” üzerine kimi saptamalarda bulunurken, dolaylı bir anlatımla, kendine sataşanlarla da ödeşme olanağı arıyor. Bunlar çağdaş şiire bakmayı kolaylaştıran anlatımlar. Yanıt hakkı doğurması gereken sataşmalar değil. Veysel Çolak’ın yıllıktaki genel değerlendirme yazısında, çağdaş şiirimizin çok katmanlı gelişmesiyle ilgili Ahmet Oktay’ın görüşlerini okurlarımızla paylaşmak isterim: “... sanki ‘İkinci Yeni’ günlerine dönmüş gibiyiz. Anlamsal, dilsel, deyişsel, sözdizimsel ve imgesel düzeyde bazı bunalım belirtileri var. Şairlerin eskilerin deyimiyle ifratla tefrit arasında dolaştıklarını düşünüyorum. Ama bu kanımı belirtirken şiirin durakladığı ya da gerilediği türünden beylik düşüncelere arka çıkmadığımı hemen belirteyim. Tam tersini öne süreceğim: Tük şiiri tarihi boyunca böylesine çeşitlenmedi ve çok katmanlı duruma gelmedi.” Yalnızca 2006 yılında 100’e yakın şiir kitabı, 50’ye yakın şiir üzerine değerlendirme yazılarını içeren kitap yayınlandığına göre, şiirin yetersizliğinden söz açmak uygun olmasa gerek. Ayrıca 100’e yakın edebiyat dergisindeki şiirlerin taranması da 2006 şiir gücünü göstermesi bakımından önemlidir. Üstelik unutulan şiir kitapları da var. “TOPLUMUN ŞİİR YÜZÜ” Veysel Çolak son 25 yıldır edebiyatın içinde, şiir yorumlarıyla, şiirleriyle, “Yeni bütüncü anlayış”ta kendisine özgü şiir diliyle yer alan bir ozan. Yıllardır DİZE adında bir şiir dergisi çıkarır. Dizede yoğunlaşmak şiirin ayrıntılarını görmeyi kolaylaştırabilir. Veysel Çolak İLE dergisinin eki olarak hazırladığı Şiir Yıllığı 2006’yı “Toplumun Şiir Yüzü” olarak açıklıyor: “Buradan bakınca yıllıkların bir ünlem olduğu, uyarıcı bir görev üstlendikleri söylenebilir. Buradan eylemle geçen yıl hazırladığım yıllığa ‘Şairin Şiir Yüzü’ deme gereğini duymuştum. Elbette şiir insanın, toplumun yüzüdür aynı zamanda. YKY ŞİİR YILLIĞI Bâki Asiltürk, Mehmet H. Doğan’ın bıraktığı görevi sürdürürken 2006 şiirini daha nesnel açıdan değerlendiriyor. Kendi beğenisinden yola çıkarak yıllık hazırlayanın nesnel olması kolay değildir. Bâki Asiltürk, 1993 Şiir Yıllığı’nı hazırlayan Mehmet H. Doğan’ın sözlerini anımsatıyor: “Seçmelere gelince, elimden geldiğince ‘nesnel’ kalmaya özen gösterdiğimi ne kadar söylersem söyleyeyim, şairlerin değil de şiirlerin seçiminde kesenkes bir nesnellikten söz edilemeyeceği açık bir gerçek.” Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Arif Damar her yıllıkta yer alan eski kuşak ozanlar arasında. Onlar şiirini yenilemeseydi 2006 Şiir Yıllığı’nda yer alabilir miydi? Arif Damar’ın özel bir durumu var. Arif Barikat’tan gelirken toplumcu şiiri savsöz anlayışıyla kullanmadı. Çağdaş şiirin yolunu açan bir ozan oldu. CUMHURİYET gazetesinde ayın şiirini seçerken gelişen öncü şiire olanak tanıdı. Gülten Akın her yıllıkta bir başka şiiriyle anımsanırken etkisini çoğaltan bir ozan oldu. O şiirin izini süren Çiğdem Sezer de 2006’nın başarılı ozanlarından. Hem Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü kazanmıştı, hem de her yıllıkta ayrı bir şiiriyle seçkiye değer görülmüştü. Fotoğraf: Ara GÜLER “ŞİİR VE HAYAT” Şeref Bilsel ile Cenk Gündoğdu yılın şiir gelişmesine daha kapsamlı bakıyor. Geniş bir ön elemeyi seçici kurulun ilgisine sunarken onlara hangi ölçütlere göre şiirleri seçeceklerini de soruyor. Kendilerine özgü bir yöntemleri var mı? Seçilen şiirler şiirimizin geleceği üzerine umut veriyor mu? Şiirlerin niceliknitelik ilişkisini nasıl yorumlarsınız? Seçici kurulda 4 ozan var: Kemal Özer, Mustafa Öneş, Haydar Ergülen, Hüseyin Ferhad. Bunlar şiirin dokusunu iyi tanıyan, şiir üzerine derinleşmesini bilen, şiirbilim anlayışı olan, edebiyatçı kimlikleriyle kendilerini kanıtlamış kişiler. Şiir görüşleri de birbiriyle örtüşmediği için belli bir görüşün yıllığa egemen olması söz konusu değil. Ama Veysel Çolak gibi tek seçici bir ozan bile yalnızca kendi beğenisini geçerli saymıyor. “Diğer şiir pratiklerini fark etmeden, kendi şiir pratiğini hiçbir zaman fark edemez şair” demek gereksinimini duyuyor. Hüseyin Ferhad’ın şiire bakışında “sezgi” öne geçiyor. “Esin” ile “zekâ”yı yorumlarken geçmişi doğru okuyarak kendisiyle ödeşmesini bilen ozan, 80 sonrası şiirine yeni bir açılım getirecektir. Sezgide, sözcüklerin gücünü anlamaya yönelik bir birikim vardır. Bir 70 yılı aşkın şiir deneyimi olan bir büyük ozan: Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Ozan sözcüklerle görür” demesi sözcüğün yalın hali, belki de dizeye Dağlarca. boşuna değildir. Sözcükteki anlam yüklerini derinleştirerek yakışan bir hali, şiire giden yolu imgeye dönüştürmesini bilmeyen, yeni bir dil oluşturamagösterir ozana. Dağlarca’nın yan ozan kendini aşabilir mi? SAYFA 28 mış adlara yakınlık duyması, biraz da işin kolayına kaçmaktır. O zaman şiire emek veren kimi ozanlar unutulmuşluğu bırakılıyor. Yıllardır kendine özgü bir yöntemle “Şiirimizde Ufuk Turu”na çıkan İhsan Üren her yıl AKATALPA’nın şubat sayısında geçen yılın şiirini değerlendirir. Bu değerlendirme derginin bir ‘özel eki’ olarak çıkar. İhsan Üren önce geçen yılın şiiri üzerine, Orhan Veli’nin sözünü yorumlayarak genel bir değerlendirmede bulunuyor: “Edebiyat tarihinde her yeni cereyan şiire yeni bir hudut getirdi. Bu hududu azami derecede genişletmek, daha doğrusu şiiri huduttan kurtarmak bize nasib oldu.” Orhan Veli ile arkadaşları yerleşik hece şiirinin sağlam örneklerini vermişti. Şiir geleneğini iyi bilen ozanlardı. Onlar alışılmış sınırları kaldırırken iç uyumla dize kurmasını, şiirin bütünlüğünü korumasını bildiler. O sınırların kaldırıldığını anımsatmak, şiirin her türlü düzenceden kurtulduğu anlamına gelmez. İhsan Üren bunu yanlış anlayan ozanları şöyle nitelendiriyor: “Şiirde hudutların kaldırıldığını düşünen herkes, serbest nazmı, tam anlamıyla estetikten yoksun, duygusuz, bir nükteye, bir anektoda dayalı, müzikaliteden, ritimden yoksun, bir sanat sanarak akın etmiştir.” İhsan Üren 2006 yılında şiire emek veren 25 ozan seçmiş. Her şiire kendince küçük yorumlar da getirmiş. Bu yorumlarda biraz alaysamalı bir tavır da var. Örnekse Ali Püsküllüoğlu ile Selma Ağabeyoğlu’nun şiirlerine olumsuz yorumlarla bakıyor. O zaman bu şiirleri neden seçtiği de insanın aklına takılıyor. Ali Püsküllüoğlu AKATALPA’nın Yayın Yönetmeni görünen Ramis Dara’ya bu çelişkili durumun nedenlerini soruyor (AKATALPA, Ramis Dara, Merhaba!, Mart 2007). Ramis Dara yayın yönetmenliği konusunda son birkaç yıldır AKATALPA’nın yeterli olmadığını açıklarken, “Şiirimizde Ufuk Turu”nun dergiden bağımsız, İhsan Üren’in kişisel bir çalışması olduğunu anımsatıyor. Yeri gelmişken belirteyim: AKATALPA yalnızca şiir ağırlıklı bir edebiyat dergisi değildir. Özellikle Ramis Dara’nın cabasıyla Bursa’da edebiyat ortamını yaratan bir dergidir. O ortamın yaşatılmasında Melih Elal ile İhsan Üren’in de çabaları vardır. UNUTULANLAR Yıllıklarda yer almayan kimi ozanlar arasında 2006’ya şiir kitaplarıyla girenler de var. Ali Yüce’nin OLMACA’sı Muğla Belediyesi yayını olarak çıktı. Şadan Gökovalı’nın yayına hazırladığı şiir kitabı Ali Yüce’nin seçilmiş şiirlerini içeriyor. Kendinin uzağına çekilen, 80 yaşının sınırına gelen Ali Yüce unutulmamalıydı. Ahmet Uysal da yıllıklarda yok. “Şiirtüven”le 2006’ya giren Ahmet Uysal’ı İhsan Üren unutmamış. Mehmet Kıyat her yıl yeni bir şiir kitabıyla çıkagelir. 2006’da DOKU yayınlarından çıkan şiir kitabının adı: “Kentlerimiz Kent Olmadı Köyde Kaldı Cumhuriyet”. Belki de bu uzun ada takılanlar şiir kitabı olduğunu sanmamışlardır. (Hep kimi ozanların hakkının yenmiş olduğunu öne süren Mehmet Kıyat, “çıkarın tutsağı olmuş” insanları suçlarken o “kirletilmiş günler”in hepimize biraz bulaşacağını düşünmeli.) Yıllıklara seçilemeyen başka ozanlar da var. Cemal Süreya’nın “Saklı Güldeste”sinde yer alması gereken ozanlar. Ben gene de kendi sesini yitiren ozanlara bakıyorum da, o şiirleri neyin kurtaracağını merak ediyorum. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. UFUK TURU Her üç yıllığı hazırlayanların alışıl MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 893
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle