Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Türk Mitosları ve Anadolu Efsanelerinin İzsürümü/ Zühre İndirkaş/ İmge Yayınevi/ 140 s. İnsan yaşamındaki gerçek dinamikleri ortaya koyan ilk tasarımlar olan mitoslar, yaratıldıkları toplumun kültürel ve zihinsel yapısının, toplumsal değerlerinin, kısaca yaşam biçiminin bir yansımasıdır. Türklerin Orta Asya’da bulundukları dönemde toplumsal yaşamda egemen olan ilk inanç sistemi Şamanizm’dir. Bu süreçte kurgulanan yaradılış mitosları ve evrendünya tasarımları Şamanist dünya görüşü üzerine temellenir ve Türklerin İslamlık öncesi karmaşık inanç dünyalarına ışık tutar. Orta Asya’nın yazılı olmayan göçer tarihi nedeniyle az bilinen Türk mitoslarını çağdaş bir yorumla ele alan bu kitap, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya dek kurguladıkları mitosların serüvenini okuyucuya sunuyor. Sofistlerin Çürütmeleri Üzerine/ Aristoteles/ Çeviren: Oğuz Özügül/ Say Yayınları/ 72 s. “Sofistlerin muhatabı çürütmek için başvurduğu araçlardan biri çürütmenin uzunluğundan ileri gelir; zira birçok şeyi bir defada anlamak zordur. Böyle bir uzunluğa ulaşmak için daha önce sayılan araçlardan yararlanmak gerekir. Bir başka araç da konuşmanın çabukluğudur; zira arkadan gelenler ileriyi kolayca göremezler. Öfke ve rekabet de araç olarak kullanılır, çünkü zıtlaşanlar dikkatlerini pek toplayamazlar. Cevap veren kişiyi öfkelendirme aracı, kendisine haksızlık yapmak istendiğini fark ettirmekten, genel olarak küstahça davranmaktan ileri gelir. Ayrıca, aynı önerme için birçok nedenin mevcut olduğu ya da önermenin hem olumlanması hem de yadsınması için nedenler bulunduğu sürece sorular değiştirilirse, bu da çürütmeye yardımcı olur; çünkü muhatap aynı zamanda ya birçok şeye ya da karşıt şeye dikkat etmek zorunda kalır.” Bu kitapta Aristoteles’in Sofistler üzerine görüşleri yer alıyor. Dedem Korkudun Kitabı/ Orhan Şaik Gökyay/ Kabalcı Yayınevi/ 1392 s. Dede Korkut Hikâyeleri yüzyıllar boyunca sözlü gelenekte varlığını koruyup biçimlendikten sonra Oğuzların dilinde yazıya geçirildi. Hikâyelerin oluştuğu dönem de, yazıya aktarıldığı tarih de tam olarak bilinememektedir. Yazık ki bu hikâyelerden günümüze yalnızca Dresden ve Vatikan’da bulunan iki yazma ulaşabilmiştir. Hikâyelerin çok daha eski bir Oğuz destanının on iki bölümünden ibaret olduğu düşünülse de, kim tarafından yazıya aktarıldığı belirsizdir. Dede Korkut ya da Korkut Ata’nın kim olduğuna dair elimizde neredeyse hiç bilgi yoktur. Hikâyelerin girişindeki bilgiye göre Oğuzların Bayat boyundan bilge bir kişi olup Hz. Muhammed döneminde yaşamıştır. Başka kaynaklarda Osmanoğulları devletini kuran Kayı boyundan olduğu söylenir. Bir başSAYFA 32 vaş ortaya çıkınca, Osmanlı İmparatorluğu’nda bulunan azınlıkların büyük bir bölümü yaz aylarını geçirmek üzere buralara rağbet etti.” Bu kitap, Adalar’ın tarihini; gazetecilerin, yazarların, sanatçıların Adalar ile ilgili anılarını, Kınalıada rehberini içeriyor. Dünya Harikalarını Keşfedin/ Reader’s Digest Yayını/ 456 s. “Volkanlar ve çöller, buzullar ve şelaleler, doruklar ve kraterler, mağaralar, uçurumlar, kısacası doğanın en görkemli eserlerinin benzersiz görüntüleri... Keşifleri yüzyıllardır hayatları pahasına ulaşmaya çalıştığı eşsiz güzellikleri, okurlar bu kitapta keşfedecek” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Yaşayan Bir Şiir/ Ataol Behramoğlu/ Evrensel Basım Yay./ 296 s. ‘Toplumcu Şiir Üstüne Birkaç Söz’, ‘Yaşayan, Organik Bir Şiir’, ‘SöyleşilerSoruşturmalara Yanıtlar’ başlıklı üç bölümde sunulan kitapta Ataol Behramoğlu’nun “poetika”sını, toplumcu şiir anlayışının temellerini oluşturan yazıları, polemikleri ve soruşturmalara verdiği yanıtlar yer alıyor. Evrensel Basım Yayın, Ataol Behramoğlu’nun yine denemelerinden oluşan “Şiirin Dili Anadil” ve şiirlerinin bulunduğu “İki Ağıt” adlı kitaplarını da okura sundu. Mozart/ Hazırlayan: Ahmet Say/ Çevirenler: Şeref Aydın, Olcay Geridönmez, Taylan Bilgiç/ Evrensel Basım Yayın/ 136 s. “Mozart”ta, bestecinin sanatçı kimliğine derinlik katan dünya görüşüyle ilgili değerlendirmeler bulunuyor. Mozart’ın çeşitli yönlerini ele alan bu değerli yazılar toplamına bir çerçeve getirmek amacıyla ilk yazı, “Mozart’ın Yaşam Öyküsü”; son yazı ise “Mozart’ın Eserlerinin Tam Listesi” başlıklarını taşıyor. Evrensel Basım Yayın, Ahmet Say’ın “Güneşin Savrulduğu Yerden” adlı öykü kitabını, “Kocakurt” adlı romanını ve “İpek Halıya Ters Binen Kedi” adlı epik hikâyesini yeniden okuyucuya sundu. Uzun Roman: Mehmed Uzun Portresi/ Ferzende Kaya/ Alfa Yayıncılık/ 386 s. Mehmed Uzun’un anlatımı eşliğinde... Eşi Zozan Uzun, kayınpederi ve amcası Celal Uzun, çevirmeni, bacanağı ve arkadaşı Muhsin Kızılkaya, kardeşi Mahmut Uzun, arkadaşları Firat Cevverî, İbrahim Güçlü, Adem Avcıkıran, Keya İzol ve doktoru Mahmut İlhan’ın tanıklıklarıyla... A. Ömer Türkeş, Ahmet Güneştekin, Ahmet Öz, Ahmet Tulgar, Ahmet Uzun, Abidin Parıltı, Berat Günçıkan, Canip Yıldırım, Evrim Alataş, Hacı Akman, Hasan Cemal, Hrant Dink, İsmail Beşikçi, Kadir Konuksever, Keya İzol, Mehmet Zahir, Melih Pakdemir, Taner Akçam, Mıgırdıç Margosyan, Muharrem Erbey, Muhsin Kızılkaya, ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 930 ka yerde de İç Oğuz ve Dış Oğuz beylerinin şeyhi olarak geçer. Bütün bu belirsizliklere rağmen bu hikâyeler, geçmişte yaşayan ve ismi artık kaybolup gitmiş Türk Homeros ve Homeros’larının varlığını belgelemektedir. Dede Korkut üzerine kapsamlı bir araştırma sunan bu baskı, hikâyeleri, Dresden yazmasının tıpkıbasımını ve Orhan Şaik Gökyay’ın oluşturduğu yüzlerce sayfalık açıklamayla hikâyelerde geçen sözcüklerin dizinini içeriyor. Suçluyorum/ Émile Zola/ Çeviren: Tahsin Yücel/ Can Yay./ 42 s. 19. yüzyıl sonları Fransa’sında, Yahudi kökenli bir subayın, Yüzbaşı Alfred Dreyfus’ün haksız yere casuslukla suçlanmasıyla patlak veren Dreyfus Davası, yalnızca bir hukuk ve ayrımcılık skandalı değil, aynı zamanda başta ordu ve yargı olmak üzere ülkenin tüm kurumlarını temellerinden sarsan bir toplum olayıydı. Tam 12 yıl sonra Dreyfus’ün aklanmasıyla sonuçlansa da, Üçüncü Cumhuriyet ve çağdaş Fransa’nın tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu dava çevresinde gelişen çalkantıların keskinleştirdiği güçler dağılımı, kilise ve devlet işlerinin ayrılması gibi sarsıcı önlemlerin alınmasına, sağdaki milliyetçiler ile soldaki antimilitaristler arasında uzun sürecek bir bölünmenin doğmasına yol açtı. Émile Zola, 13 Ocak 1898 günü bir gazetede yayımladığı “Suçluyorum” başlıklı açık mektubuyla, Dreyfus’e yapılan haksızlığın karşısına dikilen Fransız aydınlarının sözcüsü oldu. Can Yayınları, “Suçluyorum”u Tahsin Yücel’in çevirisiyle sunuyor. Karanlık Labirent/ Lawrence Durrell/ Çeviren: Dilek Şendil/ Can Yayınları/ 282 s. Lawrence Durrell, Akdeniz romanları serisinde bu kez Girit’i anlatıyor. II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Girit’e gelen bir İngiliz turist grubu, adanın ünlü labirentini gezmek için yola çıkıyor. Kafiledekiler kişilikleri, sosyal yapıları, geçmişleri açısından birbirlerine hiç benzemeyen insanlar. Onlarla birlikte bu serüvene çıkan okur her birinin yaşam öyküsü kadar Girit’in savaş sırasında ve savaş ertesindeki ortamını da öğreniyor, dahası Akdeniz ve Yunan coğrafyasıyla yakından tanışıyor. Kınalıada/ Orhan Şevki/ Pencere Yayınları/ 384 s. “Türkiye’ye gelen ilk buharlı gemi Swift adını taşıyor ve Kaptan Kelly tarafından yönetiliyordu. Padişah II. Mahmud’un satın aldığı bu gemiye halk ‘Buğ’ demeye başladı. II. Mahmud yenilikçiliğinden bir örnek daha vermişti, bu gemi ile Adalar’a, oradan da Çekmece’ye kadar gidiyordu.1828’de gemi bir süre Boğaz’da kaldı, bir ara Gelibolu’ya gitti ve döndü. Padişah daha sonra da Tairibahri gemisini satın aldı.1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı’ndan sonra Adalar’ın önemi yavaş ya