Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
duru, parlak bir damla olmak susamış deride, huzursuz bir damla olmak gayretli memeler üstünde emilen bir damla olmak bedeninde. Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Dane Zajc/ Şiirler/ Çeviren: Nazmi Ağıl Bir kıvılcım olmak ateşinde, Harlı bir ateş olmak ateşinde, Kocaman bir ateş olmak Ömrünün ateşinde, Yana yana tükenmek ve kül olup dağılmak tutkunun nefesinde hiçbir şey hissetmez olmak, istemez olmak. Sadece yok oluşta huzur var, aşk var, sadece yok oluşta sonsuz sadakat, ölü şeyler sonsuzluğun sükunuyla severler, ah aşkının tarlasında bir taş olmak. ‘Gün gelir zalimleşir zaman’ Sloven şairi. 1929'da doğdu. Liseyi Ljubliana'da okudu. Kütüphaneci olarak çalıştı, çeşitli dergilere editörlük yaptı. İlk şiirlerini 1948'de yayımladı fakat asıl çıkışını 1958'deki yeniekspresyonist tarzdaki kitabıyla yaptı. Şiirlerinin yanı sıra lirik oyunlar ve çocuk kitapları da yazan Zajc, Preşeren ödülü başta olmak üzere çeşitli ödüller kazandı. Şiirlerindeki dünya boş, sessiz, saçma, tehlikelerle ve hayvanlarla dolu bir yerdir. Anlatımındaki duruluğa rağmen dilin yetersizliği ana konularından biridir. Ona göre şairin kelimelerle ilişkisi Tanrı'nın yarattıklarıyla ilişkisi gibidir: Kelimeler de gerçek, somut fakat söz dinlemez ve âsidirler. Çölden Gelen Kadın çölden gelen kadının kumdan memeleri var (kızıl) göbek çukuru kumda bir boşluk bir kum kuşu tarafından oyulmuş gibi uyluklarının arasında deri var nemli kum: içinden sürekli değişen çöl çiçekleri büyüyor, açarak ıslak ağızlarını kumun içine çölden gelen kadına dokunduğunda adam kadın kor ateş saçları mavi alev göbeğinden kızıl bir girdap doğuyor yanmıyor bacaklarının arasındaki orkide fakat büyüyüp sarıyor adamı çiçekten dudaklarla ağızlar ağızlarla her yerde kavrulup çığlık çığlığa ufalanarak kırmızı kumlara karışıyorlar yokluğa karışıyor çölden gelen kadın kumda onu arıyor adam kumlu sayfalarda izine rastlamıyor Senin Zamanın Gün gelir tükenir zaman. Bir adım çakılır, atılamaz. Gözler kendilerine bakar, azar dolu bir bakışla. Beni nereye getirdin, derler. Neden korkuyla kasıldın. Neden hapissin buz gibi durağanlığa. Gün gelir zalimleşir zaman. Duymaz olur. Dudaklar donar. Kımıldamaz. Ve dil, kuruyup, idrak etmekten, Boğazın boşluğuna Atlar. Durduğun zaman. Kendinin buzu olduğun zaman Senin zamanın. Şiir Yanıyor Ateş şiir okuyor. Noktalama işaretlerini tayin ediyor ateş. Kömür gözlü tez ateş çeviriyor sayfaları alev parmaklarıyla. Kim okur köze kazınan dizeleri. Yanmış sözcükler. Çözülmüş heceler. Bozulmuş harfler. Kazığa geçirilmiş bir baş şiirler yazıyor yumuk göz kapaklarının altında. Kara bir şiiri çığırıyor bize, duyulamayan, kesik bir boğazdan. Sarı saçlı şiirler yanıyor saçlarındaki ateşle. Bülbüller şehrinin göğünde yanıyor bülbüller dağlanmış kanatlarla, yanık ötüşlerle gagalarında. Duvarlarla çevrili bahçelerde güller yanıyor. Kerhaneler yanıyor, kopuyor minare alemleri. Kiliseler yanıyor. Ateşin içinde kömürleşmiş bir soru, bir şiir nedir. Yanıyor eski saatlerin yüzü, hepsi birden tutuşup. Geçmiş zaman, gelecek zaman şimdiki zamanın alevlerinden fırlıyor. Ölüm nedir sorulunca kan damlıyor yeni doğanın ölümcül yarasından. Onu Yolda Karşılamazsan Onu yolda karşılamazsan şaşar düşer seni arayan düşünce, yenik düşer, sana yollanan düşünce, yiter yitmeler içinde, içinde titrek bir ışıkla, aşk olan ışık, karanlığın içinde kara olur hüzünlü köpeklerin kalabalık ülkesinde uğursuz köşelerde fahişelik eder, ıskalar aşkın evini, işaret levhasız yol boyunca satar kendini teslim olur karanlığa ayağı kayıp düşer karşılığında hiçbir şey vermeyen çukurlara sana yollanan düşünce onu yolda karşılamazsan eğer, bilmeden kaçırırsan buluşmayı. Akrepler münzeviler ışık incitir onları alacakaranlığın tozuyla beslenirler yaşarlar kurt yeniği kulelerde evsiz barksız taşların altına sıkışmış yarıklarda çatlaklarda üzerlerinde yuvarlanan ağırlıkla yassılmıştırlar gün olur atılırlar yukarıya yukarıya sessizliğin içine yukarıya yukarıya soğuğa gün olur beyaz kanları titreşir dilsiz bir şarkıda yalnızlığın doruğunda gece yağmuru altında doğrulup boğuk bir çığlık atarlar başka bir çığlık yanıtlar başka bir kalpten çığlıklar korosu doldurur parçalanmış derinleri kara göğün altında tutuşur ve giderek söner sonra zehirleri kendi kalplerine nişanlı yaşarlar CUMHURİYET KİTAP SAYI 930 Bir Damla Olmak Bir damla olmak göğüslerinin üstünde, SAYFA 30