29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Ferda İzbudak Akıncı (Yazar) “İstanbul’un Sokak Kardelenleri” Sevhan Beğendi, TUDEM Kültür Yayınları, 2005, 204 sayfa (12+) Sevhan Beğendi, İstanbul’un Sokak Kardelenleri’nde, günümüz Türkiye toplumunun kanayan yarası sokak çocuklarını anlatıyor. İstanbul büyük bir metropol. Çeşitli şekillerde buraya gelmiş ve bir ailesi olmayan çocuklar burada nasıl yaşıyor? Roman, sokak çocuklarından Emine’nin ve yoksul ailesinin yaşamını anlatarak başlıyor. Bir ailesi varken de güç koşullarda yaşayan, evlerinin suyu kesik Emine en azından okula gitmektedir. İzmit depremiyle tüm yaşamının değişeceğini bilmemektedir. Binlerce kişinin öldüğü o büyük dep remde ailesini yitiren Emine’yi amcası alır, evine götürür. Emine, yaşamını İstanbul’da sürdürecektir artık. Ne var ki İstanbul’da da yaşam kolay değildir Emine için. Hiç çocuğu olmamasına karşın, yengesi onu evinde istemez. Çok önemli bir sorunu daha vardır Emine’nin. Depremde yitirdiği yalnızca ailesi değildir. Emine konuşma yeteneğini de yitirmiştir. Çocuğu hiçbir şekilde evde istemeyen yenge, bu yüzden kocasıyla sık sık tartışır. Emine’nin alçıları açıldıktan sonra, amcası boynuna bir karton asar. Kartonda, depremde ailesini yitirdiği ve konuşamadığı yazılıdır. Artık piyango bileti satan amcasının yanında kâğıt mendil ve kalem satacaktır. Birlikte İstanbul’un kalbine, Taksim Meydanı’na giderler. Buradan bir adım sonrası ise sokak çocuklarının barındığı yarı yanmış, yıkık bir binadır. Orada kendisi gibi, bir şekilde ailelerini yitirmiş çocuklarla birliktedir artık. Başlarında ise, onlara akşamları çorba yapan, sabahları erkenden kaldırıp İstanbul’un çeşitli semtlerine mendil ve kalem satmaya yollayan bir adam, Kör Kürşat vardır. Emine’nin boynunda yine aynı karton... Bir gazetecinin röportaj yapmak için aralarına girmesiyle biraz olsun değişecek bu güç yaşam koşulları içinde, özellikle Emine’de inanılmaz bir yaşama sevinci görüyoruz. “Yaşamak, her şeye rağmen yaşamak” diyen bir ses var Emine’nin içinde. “Az da olsa satış yapmıştı. Çarşının sonuna doğru denize çıkan sokaklardan birine daldı. Balkonlarda çamaşırlar, pencerelerde kadınlar, çöp tenekelerinin üzerinde kediler, başıboş köpekler... Sokakların da bir başka çekiciliği vardı. Yürüyebiliyor olmak, görebiliyor olmak bile mutlu olmaya yetmeli diye düşündü.” Umut, her satırda umut. En umutsuz anlarda bile. Liseli bir genç kızın otobüste Emine’ye verdiği Richard Bach’ın Martı’sı da yanı başımızda. Kitabın, bir yandan son derece olumsuz koşulları anlatırken bir yandan da böylesine bir yaşam sevgisi, umut, direnme, dayanma isteği verebilmesi, Sevhan Beğendi’nin bu romandaki en büyük başarısı. Sokaklarda yaşayan çocuklar, onların inanılmaz yaşam savaşı, karşılaştıkları insanlar ve o insanların sokak çocuklarına bakışı... İstanbul’un Sokak Kardelenleri, Fırat, Esra, Emine, Zeynep, Mehmet Ali, Füsun ve İbo’ların romanı. Dışımızda sanmak istediğimiz ama içimizde yaşayan, içimizde kanayan çocuklar. Onları unutmaya hakkımız var mı? Ya da yok saymaya? Sevhan Beğendi unutmamış, yazmış. On iki yaşın üstündeki herkesin okuması gereken bir kitap İstanbul’un Sokak Kardelenleri. MEKTUBUNUZ VAR! “Güzelçamlı’nın Kayıp Panteri” Hikmet Temel Akarsu, Can Yayınları, 2005 (10+) Sevgili Yasemin Yener, Bu kitabı sana keşke yıllar önce armağan edebilseydim... Ama ne yaparsın ki, yazarın yazması ve kitabın basılması, ancak 2005 yılını gösteriyor. Sen o sıra üniversiteye başlamıştın bile... Kitabın, üç iyi kalpli kardeş, Tuna, Deniz ve Yasemin’e armağan edildiği yazıyor giriş sayfasında; bu nedenle, artık büyümüş olsan da, kitabı sana armağan yolluyorum Yasemin... Kitapta, dört güzel öykü var. Gerçi sen de fark edeceksin, öykülerin özellikle girişlerinde, aynı şeyler sayfalarca, farklı cümleler içinde yineleniyor, buna rağmen, hem konuların ilginçliği, hem de dilin hatasız kullanımı seni de etkileyecek, kitabı zevkle okuyacaksın. Keşke bunca tekrar olmasa diyor insan, hani çocuk da olsa, bir kez söylenen, bir paragraf sonrasında unutulmuyor ama olsun... Öyle güzel öyküler ki... Kitabın adını taşıyan öykü, Ege’de bir orman yangınından söz ediyor. Okurken heyecan duymamak olası değil. Hele o üç çocuğun, Tuna, Deniz ve Yasemin’in güçlü kişilikleri, sana seni yansıtacaktır diye düşünüyorum. “Kaplumbağa Plajı” başlıklı öykü de çok ilginç. Hani yıllar önce, annen, baban ve kardeşinle Dalyan’a, İztuzu’na gitmiştiniz. O güzel tatili hatırlatacak sana bu öykü, belki gözlerin dolacak... Ama öykünün ilginç sonu eminim seni de neşelendirecek. Ben ? SAYFA 32 CUMHURİYET KİTAP SAYI 851
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle