Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Erkek yürüyor, çantanın ağırlığından eğik omzuna Endonezya’dan bir papağan konmuş, koltuk altına İrlanda’dan bir kitap sıkıştırmış... Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Anton Baev/ Şiirler/ Çeviren: Hüseyin Mevsim Bir pazar çantası, dünyanın yarısını sığdırmanıza yeterli. Bütün dünya içinse ne gerekli? Belki de eşikte bir öpücük, çantayı elimden almadan ve kitaba dalmadan önce? Al sana yarısını dünyanın, ver bana öteki yarısını. ‘Yeşil palmiyeleri eğen rüzgârı görebiliyor musun?’ Son dönem Bulgar yazınının en özgün yaratıcıları arasında yer alan Anton Baev, 1963 yılında Filibe’de dünyaya geldi. Doğduğu şehirde İngiliz Lisesi’ni ve Paisiy Hilendarski Üniversitesi Bulgar Filolojisi Fakültesi’nde lisans öğrenimini (1989) tamamladı. Kısa sürelerle gazete muhabirliği, redaktörlük, dış politika gözlemciliği görevlerinde bulunduktan sonra, 1994 yılında ABD’de Bölgesel Gazetecilik alanında uzmanlaştı. 2000’den bu yana günlük Maritsa gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Lise çağından başlayarak çeşitli gazete ve dergilerde yapıtlarına yer verilen Anton Baev, Kar Sinyalleri (Snejni signali, 1988) başlıklı ilk şiir kitabıyla yazın dalında ülkenin en saygın ödüllerinden biri olduğu kabul edilen Güney Baharı’nı aldı. Daha sonraki yıllarda Karanlığın Sırtı (Gırbıt na mraka, 1991), Atlı, Gece ve Çöl (Ezdaçıt, noşta i pustinyata, 1993), Yol Gösterici Meryem’in Çarmıha Gerilişi (Razpıvane na Odigitriya, 1998) derlemelerini şiir severlerin beğenisine sundu. Bu arada, Amerikalılar (Amerikantsi, 1997) başlıklı romanının yanı sıra fragmanlar içeren Nuh’un Gemisi (Noev kovçeg, 1999) yazın çevrelerinde ilgiyle karşılandı. Yaratıcının, Tüm Dünya ve Başka Apokrifalar (Tseliyat svyat i drugi apokrifi, 2002) ve Dünyanın Nimetleri. Yeni Apokrifalar (Darovete na sveta. Novi apokrifi, 2004) başlıklı derlemeleri; "Bulgar şiirinde, kültürel ve topografik odağında Akdeniz’in yer aldığı bir uygarlık modeli arayışının ilk bütünsel denemesi" (Svetlozar İgov) olarak değerlendirildi. Kadınlar ve Gezegenler (Jeni i planeti, 2005) başlıklı öykü derlemesi Janet 45 Yayınevi’nce Türkçe yayımlanan Baev’in son iki kitabından ve henüz Bulgarca yayımlanmamış şiirlerinden bir demet sunuyoruz. BALON, ÇOCUK VE DEDE Parktan geçiyorlar hep beraber: Balon, çocuk ve dede. Çocuk yukarı bakıyor – balonun nasıl uçtuğuna, dedeyse – başını bükmüş – onun yerdeki gölgesine. Vietnam’dan iki kupa pirinç, Hindistan cevizi, bir paket Havana purosu ve Endülüs’ten gümüş bir kama da koymuştur. Çantanın dibindeyse – gece yarısı Meksika’sından bir şişe tekila, Amerika’dan mısır konservesi, Brezilya’dan da bir paket şeker... Bunun yanı sıra Ekvator’dan kahve, Çin’den çay, Kolombiya’dan bir tutam muz ve Fildişi Sahili’nden minyatür bir fil, Japonya’dan sushi ve hatta yarım bir ıstakoz – Porto Rico kıyılarında balıkçıların tuttuğu... PAZARLAR Gördüm artık, Tanrım, bir an önce beden prangalarından kurtar beni. Yoan Ekzarh(*) Varsılın yoksul mu, yoksulunsa varsıl mı öleceğinin ne önemi var, ikisi de öldükten sonra? (Ki ikisi de ölecek.) * O kadar güzelsin ki, yıkandığın su olmak isterim! * Hangi dile çevirsem senin bedenini? * Alınacak zamanlar olduğu gibi verilecek zamanlar da vardır. Almadan vereni kutsayın. Almış olmasına rağmen vereni de kutsayın. Hiçbir şeyi olmadan vereninse diz çökün önünde. * Başını kaldırınca bulutlar görürsün. Başını eğince de bulutlar görürsün. Nerede bulunduğunu sadece böyle anlarsın. KUTSAL ENGİZİSYON Çocuğun elini öyle sıkmıştım ki, ne çığlıklarını duydum, ne de kemiklerinin avcumda çıtırdadığını... (Sadece sınırsız sevginin bedenime nasıl yayıldığını hissediyordum.) BÜTÜN DÜNYA Pazardan dönüyor erkek ve çantasında neler mi taşıyor? Girit portakalları, Kıbrıs kuru üzümü ve hurmaları, Mısır limonları ve Eritre’den siyah toz. Belki SAYFA 30 İSKENDERİYE MONOLOGLARI Deniz tüm uzaklıkları yakınlaştırır. Yoan Ekzarh 1. Antonius’tan Kleopatra’ya CUMHURİYET KİTAP SAYI ? 842