03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

80. yaşına merhaba... Yoksul bir kış masalıdır Arif Damar, sanki kardelen... Arif Damar'ın 80. yaşı çeşitli etkinliklerle kutlandı. Dergimizin önceki sayılarında bu konuda bir yazı yayımlamıştık. Bu kez şairressam Engin Turgut'un bir yazısıyla merhaba diyoruz Damar'ın 80. yaşına. ? Engin TURGUT Güllerin sevincini aklına getir Ne çok severdik seni aklına getir " Arif Damar şiirden ve aşklardan bir ‘barikat’ kurmuş kendisine. Dünyada emek var olduğu sürece ve dünyadan sömürü def olup gitmedikçe Arif Damar denilen o iflah olmaz ‘başkaldırı’ alın terinden şiirler damıtacaktır her zaman. Arif Damar şiirde biçime çok önem vermiş bu yüzden arkadaşlarından tepki de almış ama inatla kendi şiirini sürdürmüştür. Herkes şiir yazabilir, herkes şiiri sevebilir ama şiirden anlamak zordur. Politik bir duruş edinmiştir ama şiirini estetiğin hamuruyla yoğurma çabasını asla elden bırakmamıştır. Hep bir kış mevsimidir o. Kış mevsimine direnen bir kardelen, yoksul bir kış masalıdır adeta. " Yaşamak sadece sevmektir, inan bana. Sevmeyenler dünyamızda yaşamıyor. Yaşamak suda, toprakta, insanlarda görünerek; bir zeytin ağacı gibi. Bir zeytin ağacı gibi, ne güzel denize yakın olacaksın, uzayan dallarında, yapraklarında ışık ta derinlerde köklerin. Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severek yaşamak her gün... " Gökyüzünün afacan martıları ve sokaklarda gezinen yağmur yüzlü kediler, gecelerin efkârlı ıslığı, alkoldeki hüzünlü şarkılar, Che Guevara’nın direniş barakasında üşüyen kalbi ve şu gül kokan nefesi, mazlumların hepsi severler Arif Damar’ı. Uçurumlar biriktirir ruhunda. Kahkahalar atar turuncu. Işıldar gözlerindeki serçe. Ağaçlara tırmanan kır çiçeklerinin içindeki umudun suyudur. " Önce yağan kara gülümsedi Kaçıştı sonra yalın ayak çocuklar Dikildi durdu işsizin biri Çıkardı güneşi ceplerinden Kadındı kursağına girmedi Kaç gündür sıcak bir şey Ta Sivas'taki çorbasını Uzattı bir hasta yattığı yerden Oda soğuk Kapı aralıktı Bir bebek öğrendi karanlığı Bir uçurtma tellere takılırken " Arif Damar’ın yüzündeki ışık sahici ve konuşkandır. Rakıyı ve hayatı öperek yaşayanlardandır. Şiirinin hırçın sesiyle yıkanıyor, ‘eski yağmurları dinliyor’, şarap olmuş gönlümüzün sahiline iniyoruz. İsyandan ve aşktan kalma pas tutmayan şiirler yazmıştır. Dinmeyen bir yaranın içinde mahsur kalmış bir şair görürseniz onun adı Arif Damar’dır, anlayana… " Elimde demin Küçük bir saksı vardı Boş bir saksı Nasıl ağırmış meğer Nasıl kolum ağrıyor Boş Bomboş Çiçeksiz bir saksı " CUMHURİYET KİTAP SAYI A rif Damar’ın kale kadar sağlam şiirleri vardır. Çanakkale’de doğmasından mıdır bilmiyorum... 1980 yıllarıydı onu tanıdığımda. Kadıköy’de tanışmıştık. O gün bugün her karşılaşmamızda o kendine özgü gülümsemek denilen ‘devrimi’ yüzünden hiç eksik etmemiştir. İnsan sıcaklığı taşır gülümsemesi. Yoksulların, yoksul olanın has gülümsemesidir bu. 40 kuşağından gelmiştir ama şiirin o upuzun yolculuğunda sürekli kendisini değiştirmiş ve yenilemiştir. 80 yaşında olsa da şiirin hiç büyümeyen bir şairidir. O kadar çok sıkıntılardan geçmiş, o kadar çok yoksulluk çekmiştir ki; şiiri de elbette politik olacaktır zaten. Aslında sevdiği şairlerin birçoğu da hep İkinci Yeni şairlerdendir. Şiiri bir akımın içine tutsak etmeyi sevmez. İyi ve sıkı şiirden yana güneşle yakar sigarasını ve yaratıcılıktan, estetikten yana yudumlar o keyifle, aşkla içtiği rakısını. " Uzun saçlar yakışırdı sana uzun yıllar Bir gökyüzü bitince öteki başlardı Çevik taylar dururdu güneşte olgun başaklar Gölgelikler dururdu, Ovalar aydınlıkta dururdu Bulut geçti derdik bilemedin Ya da yağmur yağacak derdik Fesleğen saksıda güzel dururdu Bak bu olacak şey mi kömür beni vurdu Ayaklarım aldı başını gitti Ellerim kaldı duvarda Kalk ne olur pencereyi aç Uzun saçlar yakışırdı sana uzun yıllar Bir gökyüzü bitince öteki başlardı. " Arif Damar kadim dostlarımdandır. Gerçek bir edebiyat ve şiir zevkini, beğenisini hep yüksek tutmaya çalışmış bir Bozcaada şarabı, sanki solmayan çiçeğidir. Deniz kabukları, deniz minareleri, çakıl taşları dökülür ceplerinden. Mavi yüzlü bir şairdir ve isteyene kocaman bir deniz bile çıkarır verir. Şairdir çünkü ve yapar bunu. O kadar çok şey görmüş, yaşamış ki elbette şiirleriyle anlatacak, şiirleriyle konuşacaktır. Çünkü gördüğü bütün düşleri aşka yoracak kadar uslanmaz bir umudun en onurlu şairlerindendir. " Ben kırgın Küskünken Evsiz barksız bir anının Puslu Kırık SAYFA 8 Yerinden düşmüş camındaki Güneşsiz bir kış akşamındaki Tülin'in yüzündeki Duru güzellik Ama zor Ama kolay Yoksulduk Dünyayı sevdik Tavanda bir yarım ay " Gülümseyişi bile şiirdir, görebilene. Yağmur ve fesleğen kokar şiirleri. Kars’tan Ankara’ya, Bozcaada’dan İstanbul’a uzanan yalın metaforik ve kimi zaman ironik tatlar barındıran şiirleri koyu resimler, acı hatıralar, kırık hüzünler bırakır okuyanın ruhunda. Kendisi "Külliyen Red" dese de siz Arif Damar’ın ne şiirlerini, ne hayata bakışını ne de kişiliğini reddedebilirsiniz. " Her şeyi her şeyi aklına getir Gece yarılarını aklına getir Söylediklerini aklına getir Sinsi yağmurlar yağıyordu Soğuktu Yaktığımız ateşi aklına getir Nelerden geçiyorsun aklına getir Gitme dünyamızın her yerinde Yorgun eller gülleri derleyince Ellerin sevincini aklına getir ? 833
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle