03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yapıtlarının büyük çoğunluğu dilimizde Sicilyalı aydınlanmacı bir yazar: Leonardo Sciascia Sciascia’nın güney romanındaki yeri iki ana etkene bağlıdır: Bir yandan bu yazın zincirinin son halkası olarak yapıtları günceldeki sorunları, eş deyişle, bizim sorunlarımızı irdelerken,öte yandan tüm ekinsel geleneği bünyesinde toplayan bir yazar olarak deneyimlerinin ışığında yeni bilincin ölçütlerine göre yeni değer yargılarının arayışı içine girmiştir. Buna dayalı olarak kişilerini ve kişilerinin devindikleri ortamı nicel süreç bağlamında ve tarihsel nitelikli öğeler ışığında somut insancıl değerleri gözeterek ele almıştır. Sciascia’nın insanları tarihsel işlevdeki yerini bilen, gerektiğinde girişimlerinin sorumluluklarını katı bir eleştiriye göğüs gererek algılayan ve özeleştiriye boyun eğebilecek yürekliliği gösteren bilinçli insanlardır. Sciascia insana inanır. ? Prof. Dr. Necdet ADABAĞ üney İtalyan toplumunun sorunları yazın düzeyinde güney yazarının sorunlarıdır. Her güneyli yazar kendine özgü değişik yazın türüyle olayı ele almış ve yazınsal içerikte incelemiştir. Verga, Pirandello, Alvaro, Brancati, Jovine, Vittorini, Quasimodo, Scotellaro, diğerleri ve Sciascia(Şaşa). Sciascia bu kopmayan yazın zincirinin son halkasıdır. İnsana ya da topluma dönük sorunlar düğümünü toplumla iç içe olan bu yazarlardan ayırmak olanaklı değildir. Örneğin, Sciascia "sürekli insanın iç dünyasına yönelir; ülkesinin toplumsal yapısından söz ettiği zaman bile öz ahlaksal yapısından konuştuğunun ayrımına varırsınız. Onda hiçbir yabancılık yoktur. Ülkesi iç dünyasının, yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Ondan kopup onu yargılamaya kalktığında, hiçbir şeyden değilse bile, kandaşlıktan gelen o özgür sese kulak vermeden edemez."(1) Sciascia’nın güney romanındaki yeri iki SAYFA 20 G ana etkene bağlıdır: Bir yandan bu yazın zincirinin son halkası olarak yapıtları günceldeki sorunları, eş deyişle, bizim sorunlarımızı irdelerken, öte yandan tüm ekinsel geleneği bünyesinde toplayan bir yazar olarak deneyimlerinin ışığında yeni bilincin ölçütlerine göre yeni değer yargılarının arayışı içine girmiştir. Buna dayalı olarak kişilerini ve kişilerinin devindikleri ortamı nicel süreç bağlamında ve tarihsel nitelikli öğeler ışığında somut insancıl değerleri gözeterek ele almıştır. Sciascia’nın insanları tarihsel işlevdeki yerini bilen, gerektiğinde girişimlerinin sorumluluklarını katı bir eleştiriye göğüs gererek algılayan ve özeleştiriye boyun eğebilecek yürekliliği gösteren bilinçli insanlardır. Sciascia insana inanır. Önyargıdan, bağnaz düşünceden, Sicilya’nın söylenceye dayalı mitik yaşam biçiminden koparak aklın yolunu seçtiği ölçüde insana güvenir. Dahası,tutucu anlayışı yıkacak ve ülkenin içinde bunaldığı top lumsal, ekonomik ve siyasal kördüğümün çözümüne ışık tutacak olan da akıldır: "İnsan aklına inanıyorum diyor yazar Akıldan doğacak adalete ve özgürlüğe". Ne ki Sicilya’nın tarihi baştan sona yenilgi ile doludur. Aklın yenilgisi doğal olarak. Yalnız Sicilya’nın değil, Sicilyalının ve yazarın da tarihi yenilgilerle ya da düş kırıklıklarıyla doludur. Bunun içindir ki yazar da, Sicilyalı da kuşkucudur. Ama kuşkuculuk yazarın deyimiyle aklın emniyet supabıdır. Çağdaş dünyada aklın işlevi baltalanırken "İtalya’da aklın diliyle konuşmaya yeltenmek Sciascia’dan aktarıyorum penceresine kızıl bayrak asmakla suçlanmak için yeterlidir." Ama Sciascia hiçbir yapıtında "penceresine kızıl bayrak"asmamıştır. Tersine siyasa ile yazın arasındaki sınırları zorlamamış, sanatın bağımsızlığına zarar verecek her türlü sanat dışı öğenin etkisinden uzak durmuştur. Sciascia mutlak bir bağımsızlık ilkesini korumak ister. Sciascia temelden çelişkili ama hızlı bir evrimsel gelişme içinde olan toplumda siyasal güçlerin telkinlerine karşın salt "insancı" bir yazar olarak kalmaktadır. Bu bağlamda Sciascia ekinin bağımsızlığını ve tarihe dayalı bir olgu olduğunu savunan Vittorini’nin görüşlerini paylaşır. Vittorini Politecnico’da sürdürdüğü savaşımında ekinin siyasallaştırılmasına karşı çıkmıştı. Siyasallaştırılacak bir ekinin sorunsal içeriğinden kopacağını savunurken özellikle yazınsal yapıtın büyüklüğünü bünyesindeki siyasal öğelerin varlığına bağlamanın yanlış olacağı üzerinde duruyordu: "Devrimci anlayışla devinip sanat yapıtlarının siyasal aynı zamanda büyük olmasını isteyenler delidir. Sanatın malzemesi giz doludur. Siyasal devrimler hiç olmazsa patlama anında insanın ve toplumun gizlerini ortaya koyarlar. Bu nedenle sanat yapıtları ancak toplumun hazırladığı ya da ortadan kaldırdığı şeyi anlattıkları ölçüde devrimcidirler (ve devrimci oldukları kadar büyüktürler)." (2) Gentile (3) Sicilya ekininde iki döneme işaret eder. İlk dönem yerel nitelikleri olan,dışa açık olmayan bölgesel bir ekin dönemi; ikinci dönem daha ulusal dahası, uluslararası niteliği olan ve İtalya, Avrupa bağlantılı bir ekin dönemidir. Bu iki dönemi birbirinden 1916 yılı ile ayırır. Bu yıl, 20.yüzyılda yaşamış Sicilya ekin adamları arasında en seçkin olan Salvatore SalamoneMarino, Gioacchino di Marzo ve Giuseppe Pitre üçlüsünün öldüğü yıldır. Ne ki bu savın karşısına çıkan yörenin gazeteci ve yazarları konu ve malzeme olarak "Sicilyalılık" özünü yitirmeyen Sicilya ekininin bölgesel nitelikten uzak İtalyan ve Avrupalı bir ekin niteliği taşıdığını savunurken, bu ekinin bu yöndeki değişmez ve sürekli eğilimini vurgular. Sciascia’ya göre oysa bu iki savın da geçerliliği söz konusudur. Dahası, iki savı karşı karşıya getirmektense birleştirici nitelikte yaklaşımlarını sağlamak daha akılcı olacaktır. Çünkü "gerçek" bu iki savın arasındadır. Sciascia bu savını kanıtlamak için La corda pazza (1970) adlı yapıtında örnekler aktarır. Bunlardan birisi hepsinden ötede bir değer taşır. Avrupa’da, Kuzey İtalya’da yeni bilincin doğrultusunda aklın üstünlüğünü vurgulamaya dönük bir savaşımın Sicilya’daki örneklerini saptayan bir kanıttır. Engizisyon’un bağnaz düşüncesine karşı koyan kişilerin Steri tutukevinde hücre duvarlarına tırnakla kazıyarak yazdıkları ve günümüze kadar ulaşan yazılar Avrupa ve kuzey İtalya’da verilen savaşımın Sicilya’da ne denli yürekli savunucular (Diego La Matina) bulduğunu bize gösterir. Bu yazılardan biriikisi şöyledir: "sabır/ekmek ve zaman"(Adsız): "sabah mı akşam mı belli değil burada/yalnız hıçkırıklar ve işkence sesleri duyulur,/özlenen özgürlük saatinin/gelip gelmeyeceği bilinmez asla "(Simone Rao). SİCİLYALILIK KAVRAMI Sciascia’nın iki dönem arasında ayırıcı değil, birleştirici öğelerin arayışına girmiş olmasının nedeni geçmişle günümüz arasında kuracağı bağlantı ile "Sicilyalılık" kavramını açıklamaya çalışmış olmasıdır. Kimileri yüzyıllar süren bir geleneğin Sicilya halkını köleliğe alıştırdığını savunuyor. Bir an için bu alışkanlık üzerinde duralım.Bir Sicilyalının açlığını gizlemek için önerilen işi geri çevirdiği sık sık görülen bir olaydır. Burada söz konusu olan Sicilyalının gururudur. Sciascia’ya göre "gurur yoksulluğun "maskesi"dir. Yüzyıllar süren ve ülkeye değişik ekonomik ve siyasal yapı getiren yabancı egemenliğine karşın Sicilya halkı sahici kimliğini korumayı başardı. Ama yoksuldur. Açlığı, yoksulluğu yenmek için dayanışma gücünden yoksundur. Dayanışma eksikliğinin nedenlerini Sicilyalının özünde aramak gerek. Sicilya’da yaygın olan görüşe göre insanın kendi kendisi olabilmesi için yalnız olması gerekmektedir.Yalnızlık kendi kendisini bulabilmek için en uygun yerdir,ortamdır. İnsanın benzerleriyle olan beraberliğinde benliğini yitirdiğine kesinlikle inanan Sicilyalı için ortaklaşa oluşturulan bir yapıt anlamsızdır, dahası olanaksızdır. Çünkü böylesine bir dayanışmada birey kişiliğinden, öz kimliğinden ödün vermek zorunluluğunu duyacaktır. Belki bu dayanışma eksikliğinden ötürü her zaman başkaları Sicilya tarihine yön vermişler, Sicilyalılar da yabancı egemenliğine saygılı olmak zorunda kalmışlardır. Bu anlayışından ötürü, doğal olarak,içinde bulunduğu zamana ve solgun bir çerçeve içinde düşlediği geleceğe olan güveni sarsılır, kendini güvensizlik içinde duyar. Paganizme varan dinsel anlayışında kişisel ve toplumsal sorunlarına azizlerden dayanak aramasının temel nedeni bu tutumuna bağlıdır. Ardından Kilise’nin dokunulmazlığı, güçlü sınıfların ayrıcalığı tarih süresince sömürü aracı olarak kullanılmış; halkın giderek yozlaşmasına yol açan nedenler oluşmuştur. Bunun için Sciascia yapıtlarında en acımasız eleştiriyi rahiplere yöneltmiştir. Çünkü yazara göre (4) Sicilya’nın (çoğunlukla) felaketine rahipler neden olmuştur. Halk da genellikle yurdunun içinde bulunduğu sorunların bilincinde deKİTAP SAYI ? CUMHURİYET 833
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle