03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? lına dek burada sürdürür. Gerikalmışlığın aydına yüklediği görev anlayışı mesleğinin sorumluluk duygusunu bir kat daha artırmıştır. Ne ki Sciascia okulu, öğretmenliği sevmemiştir. Baskı rejiminin bir parçası durumuna sokulmak istenen öğretmenlik mesleğine bu baskının bir parçası olmamak için karşı çıkmaktadır: "İşte,o zaman, jandarma başçavuşuna aylık ödeyen devletin bir öğretmeni olarak çocuklarını okula göndermeyenlerden yana olmak, onlara, karşı koymayı ve bu zorunluluktan kaçmayı öğütlemek geliyordu içimden"(Regalpetra Kiliseleri). Regalpetra Kiliseleri diğer yapıtlarının kaynağını oluşturur. Bu kitabı Sicilya’nın değişik oluşumlarını konu alır. Bu yapıtı ile daha sonra yazdığı yapıtları arasında türdeş bir bütünlük görmek zor değildir. Ve Regalpetra Kiliseleri olsun, diğer yapıtları olsun temelde Sicilya’nın geçmişteki ve bugünkü çarpık toplumsal yapısının neden olduğu yaraların nedensonuç ilişkisi içinde çözümlemesini içerdiği gibi aklın ve akılla devinen insanların maruz kaldığı yenilgileri sergilemektedir. Bu bağlamda Sciascia’nın yarattığı tiplerde "olumlu" tipler görmek olanaklı değildir. Ama bu sav yazarın tarihsel anlayışıyla çelişir gibi gözükebilir. İnsana dayalı tarihsel anlayışı savunan bir yazarın yarattığı tiplerin "olumlu" nitelikten uzak oluşu varmak istediği sonucu tehlikeye sokabilir. Ancak yadsınamaz varlığıyla kendini kabul ettiren Sicilya gerçeği, isabetsiz yaklaşımların doğurduğu sonuç onları "olumlu"olmaktan çok "olumsuz"tipler olarak canlandırmaktadır. Dahası, kişilerin uğradığı başarısızlıklar kimi eleştirmenlerde (Ghetti Abruzzi) Sciascia’nın karamsar bir yazar olduğu kanısını uyandırmıştır. Oysa "akılcı olan her kimse karamsardır". Çünkü Sciascia’ya göre bu kimse aklın gösterdiği şeyin asla gerçekleştiğini görmez. "Ben karamsarlığın olumlu bir şey olduğuna inanıyorum. Ve aklın karamsarlığı istencin iyimserliğidir, bence; dünyayı daha iyiye götürmek için yazan ve yazınla uğraşan kimse karamsar bir kimse değildir, ama sunduğu şeyler karamsardır. Çünkü sunduğu şeyler kendi özünde karamsardır"(10). zünden kaçan bir başka gerçek daha vardır. Bu, onu ölüme de götürebilirdi. Bellodi’nin başarısızlığının nereden kaynaklandığı ortadadır. Daha ayağını Sicilya’ya atar atmaz çevresindeki toplumsal haksızlığa önlem getirmek isterken kimilerinin (Mafya’nın) şimşeklerini üzerine çekmiş, dahası olmadık bir biçimde suçlanmasına neden olmuştur: Bu kimilerine göre o bir komünisttir; Sicilya’ya ortalığı karıştırmaya gelmiştir. Aslında Sciascia da ortalığı karıştıran ve çoğu kişiyi rahatsız eden bir yazardır. Sciascia bu kitabını yazarken mafyanın bir roman kahramanı olmadığını kanıtlar biçimde soruna yaklaşmak istemektedir. Sicilyalının, mafyayı yok saymasına ve mafyalı ya da mafya babası gibi tanımların var olmadığını savunmasına karşın yapacak kadar kahraman hissetmiyorum"(12). Yıl 196566 Sciascia yeni bir kitap yazar: Oyunun Kuralı Bir iki fabrikaya karşın Sicilya’dan Avrupa ülkelerine yoğun bir göç dalgasının yaşandığı yıllardır. Buna karşın toprağını terk eden köylülerin, ırgatların ve üretken olmayan kükürt yataklarında çalışanların bir araya gelerek örgütsel bir bünye içinde aynı çatı altında toplanarak gerçek işçi statüsüne kavuşmaları başlıbaşına bir olaydır. Ayrıca dış ülkelere çalışmaya gidenlerin üretime olan katkıları yanında dışarıda edindikleri deneyimler çağdaş bir işçinin sorumluluk duygusunu vurgulayan belirtilerdi. İşçinin ve sınırlı bir aydın grubunun iyi niyetlerine ve çağdaş uygarlığa olan özlemleri ACIMASIZ İRONİ... Bu değişmezliğe karşın Sciascia umutsuz değildir. Ada’da egemen olan tüm bu yoz davranışların "doğal", kalıcı davranışlar olamayacağını savunurken bu toplumun da bir gün değişebileceğine işaret etmek ister. Daha doğrusu, değişebileceği umudunu taşıdığını göstermek ve bu "doğal" olmayan yaşam biçimine alışmak istemediğini, yoksa var olan umudunu yitireceğini belirtmek ister. Bildirimlerinde Marksçı eğilimde bir yazar görmek isteyenler olmuştur. Sciascia bu görüşe katılanlara kesin bir yanıt verir: "Hiçbir şeye boyun eğmiyorum. Hiçbir önderim yok. Marksizm benim için büyük bir kuramdır. Bu kuramın herşeyi içerdiğine ve her şeyi yoluna koyduğuna inanmıyorum, dahası, açıkseçik bir biçimde kendisine karşı olan çarpık gelişmeler ve düzenlemeleri olduğu kanısındayım"(15). Sciascia’nın savaşımında kullandığı en büyük silahı ironisidir. Bu silahı kullanmakta gösterdiği ustalığında Brancati’nin etkisini sezinlemek güç değildir. O kadar ki Brancati "bitmez tükenmez tuhaflığıyla ve acımasız ironisi ile Sciascia’nın elini yönetir"(11). Yazarın bir başka yapıtı Baykuş’tur. Bu yapıtı eleştirmenler çoğunlukla bir "polisiye" roman olarak tanımlıyorlar. Yorumlarında haksız değiller. Daha ilk sayfasındaki cinayet ve ardından yasal soruşturmanın okurda bıraktı izlenim odur. Bir ölçüde öyledir de. Sicilya’nın küçük bir kasabasından her sabah Palermo’ya giden bir otobüs o sabah gene kasabanın meydanında hareket etmek üzere beklemektedir. Yapsatçı Colasberna otobüse binecekken öldürülür. Bu olay karşısında otobüsü dolduran onlarca insan hiçbir şey görmemiştir. Polisiye roman konumu içinde aktarılan bu olayda yüzbaşı Bellodi Sicilya gerçeğinin bilincinde olan bir yasa adamı olarak sonuca ulaşır. Ama önemli olan somut kanıtlarla desteklenen bu gerçeği kabul ettirebilmektir. Devleti temsil eden bir kişi olarak Bellodi’nin ortaya koyduğu gerçek,mutlak gerçek olmalıdır, doğal olarak. Bu aşamada Bellodi’nin yozluğu, satılmışlığı söz konusu değildir. Ancak Bellodi’nin göSAYFA 22 "Akılcı olan her kimse karamsardır". Sciascia iyi bir Sicilyalı olarak ve Çünkü Sciascia’ya göre bu kimse aklın Sicilya’yı enine boyuna tanıyan biri gösterdiği şeyin asla gerçekleştiğini olarak mafyayı kendine özgü ironigörmez. "Ben karamsarlığın olumlu bir siyle anlatmayı yeğler. şey olduğuna inanıyorum. Ve aklın kaRoman bu konumuyla artık düş ramsarlığı istencin iyimserliğidir, bence; ürünü olmaktan çıkmış eleştirel dünyayı daha iyiye götürmek için yayaklaşımlara kapı açan bir tür olzan ve yazınla uğraşan kimse karamsar muştur. Yaşanmış ve yaşanan olaybir kimse değildir, ama sunduğu şeyler lardan kalkarak belgelemek yolunu karamsardır. Çünkü sunduğu şeyler seçen roman, toplumcu tavrına özkendi özünde karamsardır" gü bir dil kullanmak zorunluluğunu duymuştur. Özellikle Yenigerçekçi akımda kendini gösteren bu anlatım biçimi toplumsal bir ortamı her bone karşın bu duyguları ve işgücünü yerinde yuttaki gerçeği ile ortaya koymuştur. Geriye değerlendirebilecek bir idareci sınıf oluşmabakıldığında, Sciascia öncesi güney İtalyan mıştı. Üstelik ülkenin artan ekonomik gücü yazın geleneğinde Verga’dan başlamak üzere ile doğru orantılı olarak "klientelizm" daha kendini ulusal ve uluslar arası düzeyde kada etkinleşmiştir siyasal yaşamda. Bunun sonıtlamış toplumcu bir yazın geleneği bulmak nucu olarak o aydın grubun,işçi kesiminin zor olmaz. Ne ki Verga’nın ve büyüklü kügirişimleri sönük kalmış, ülkeye sokulmak isçüklü tüm verist yazarların irdelemesi ele tenen demokratik anlayış kaynağında yok verdikleri felaket zincirinin toplumsal ve taedilmiştir. Ardından ülkede gözlemlenen bir rihsel nedenlerini ışığa kavuşturmak için yeölçüdeki esenliğe karşın "Sicilyalının geliri terince derinliğine yapılmış irdelemeler olagüneylinin ortalama gelirinden daha düşük rak gözükmez. Bu olgunun temelinde kuşve kuzeylinin gelirine göre yarı yarıyadır.Bu kusuz yazarların kentsoylu oluşlarının ve koşullar çerçevesinde kuzeylinin güneylinin ılımlı dünya görüşlerinin payı vardır. Yazarnezdinde beslediği ırkçı tavır kaygı vericidir. ların tavırlarında gözlemlenen bu katılım yeO zaman yüzyıllardan bu yana güney üzeritersizliğine, toplumsal sorunlar karşısındaki ne,yaşamı, sorunları üzerine yazılanların işledüşsel yaklaşımlarına sınıfsal açıdan bakıldıvi ne oldu? Dahası,bu son zamanlarda güney ğında doğal karşılamak olanaklıdır. Ancak sorununu her anlamıyla saf dışı bırakmak en azından yazınsal alanda o aşamada tek için bir takım ufak şeylerin uydurulduğunu boyutlu bir dünya görüşünün egemen olmasöylemek gerek" (13). sına ve yayılmasına neden olduğu da ortadaSciascia’nın bu yapıtıyla sergilemek istedır. Gene gelecekte gözde ürünleri verecek diği gerçek Sicilya üzerindeki baskının lupabir yazın geleneğinin temelini atmış olmalara (Sicilya’ya özgü bir tür silah) ile oluştururından ötürü önemli bir adım saymak gerelan bir baskı olduğu kadar ekonomik bir kir. Ancak günümüzde güney sorunsalını yabaskı olduğunu da göstermeye yöneliktir. Bu zın düzeyinde nesnel yaklaşımlarla irdeleköklü aynı zamanda geniş boyutlu olay Sicilmek ve buna ilişkin çözümlemelere gitmek ya’nın ufak bir kentinde oluşturulan bir orgereği doğmuştur. Ne ki romanı bu bağlamtamda sahneye konulmaktadır. Ancak olay da ele almak kimilerini gocundurmakta, kiyerel bir çerçeve içinde sıkışıp kalmayıp Baymilerini gücendirmektedir. Dahası, mafyanın kuş’taki gibi önce bölgesel idarenin merkezi şakası yoktur. Sciascia bunun bilincindedir: Palermo’ya daha sonra ulusal devlet çarkının " Bu kitabı yazmak için tam bir yıl uğraşdöndüğü Roma’ya ulaşır. Olaya adı karışan tım.(...) daha kısa yazmak için.(...) Kitabı kımilletvekillerinin olayın sürecindeki işlevleri saltmak isteyişimin nedeni (...) tanıtılmaktan bir kez daha gösteriyor ki Sicilya yalnız deaz çok gücenecek kişilerin cephe almasından ğil(!). korunmak içindi. Kendimi başkaları için haBurada da iki cinayet aynı anda işlenikaret ve küçümseme olabilecek suçlamaları yor,ama aynı yerde. Daha sonra bir cinayet daha. Bu yapıtta Bellodi’nin yerine Laurana vardır. Laurana,Roscio ile olan samimi arkadaşlığından ve daha çok aydın kişi olmanın verdiği merak duygusundan ötürü katili araştırmaya koyulur. Ancak onun bu merakını devletin ya da toplumun, yasanın intikamını almak için görevlendirdiği kişilerin merak duygusuyla karıştırmamak gerek. Onun bu belirgin olmayan tutkusunda yılgın halkın, ezilmiş halkın yasa üzerine ve onu "temsil edenler üzerinde kurduğu baskının payı büyüktür"Ne ki onun bu girişimleri bir kez daha göstermiştir ki hukuk ve adaletin intikamı Tanrı’ya bırakılmak istenmiyorsa, onu silahla gerçekleştirmek gerek. Ama Laurana Sicilyalı olmasına karşın Sicilya gerçeğinden uzaktır, bu gerçeğin yabancısıdır. Edebiyatçı aynı zamanda tarihçidir. Edebiyatçı yanı ağır basmakta, olayları duygusal yönü ile ele almaktadır. Bu tutumundan ötürü gizli araştırısını açığa vuran kendisi olmuş, sonunu bir yerde kendisi hazırlamıştır. Tüm olayların Laurana’nın araştırısı etrafında devinimine karşın Laurana sönük bir tiptir öyküde. Gerçekte Sciascia’nın da onu belirginleştirmek gibi bir iddiası yoktur. Bellodi, dahası, Mariano’ya duyduğu ilgiyi bu kişisine karşı olan tavrında aramamak gerek. Yazar üstelik romanda dönen olaylar zincirine yabancı kalır. Kimi zaman vurgulamak gereksinimi duyduğu ahlaksal yargılar dışında, sürecine daha bir nesnellik kazandırmak için romanın akışını yalnız başına bırakır. Bu şekliyle roman, kişilerin yaptıkları yorumlardan, dedikodulardan, varsayımlardan yapı kazanırken yalnız Laurana değil, hiçbir kişi bir diğerinden daha fazla belirginleşemez. Oysa belirginleşen şey derin bir kültür kalıtı ile ortaya konulan Sicilyalı’nın zihniyetidir. Kimi zaman öznel itiraflarla, kimi zaman söyleşilerle ya da anılarla kurulan iletişimlerle vurgulanan bu anlayış biçimi yazarın dengeli bir şekilde aktardığı insanlar arasındaki ilişkide kendini gösterir: "Kimi olayları, kimi şeyleri içinde bulundukları gizlilikte tutmakta yarar var... Bu özdeyişi bilir misiniz? Ölen öldü, kalan sağlar bizimdir. Siz bunu kuzeyli birine söylerseniz onda şöyle bir olayı çağrıştırır: Bir trafik kazası olmuştur, bir ölü bir de yaralı vardır. Oysa bir Sicilyalı şundan şu sonuca varır: Biri katil, diğeri de öldürdüğü kişidir. Yardım edilecek olan da o katildir" (Oyunun Kuralı). DİĞER KİTAPLAR... Sciascia, burada değinmek istediğimiz ancak yersizlikten ötürü ele alamadığımız başka başka kitaplar da yazdı. Örneğin Mısır Konseyi, Todo Modo v.d. Onları bir başka yazıya bırakarak Gramigna’nın bir değerlendirmesiyle yazımızı bitirelim: " Sciascia bugün bizde bulunabilen kısa romanların en iyi yaratıcısıdır; anlatımındaki sertlik, kararlılık, dilindeki yalınlık, ahlaksal değerlerin beklenmedik bir çabuklukla yapı kazanması Baykuş ve Mısır Konseyi’nde hemen herkesin dikkatini çeker" (14). Dipnotlar : 1. G.Tombatore, Scrittori del nostro tempo, Manfredi, Palermo, 1959, s.67 2. E.Vittorini, Diario in pubblico, Bompiani, Milano, 1979, s.270 3. Bknz. G. Gentile, Il tramonto delle cultura siciliana, Sansoni, Firenze, 1963 4. Bknz. L. Sciascia, La Sicilia come metafora, Intervista di Marcello Padovani, Mondadori, Milano, 1979, s. 6269 5. L. Sciascia, Intervista di Aldo Santini, "L’Europeo", 3.giugno. 1973 6. G.Ghetti Abruzzi, L.Sciascia e la Sicilia, Bulzoni Editore, Roma, 1974, s.15 7. C.Ambroise, Sciascia, Mursia, 1974, s.68 8. W.Mauro, Sciascia, La Nuova Italia, Firenze, 1970, s.12 9. W. Mauro, a.g.y., s.13 10. L.Sciascia, Le pessimisme de la ragion est l’optimisme de la volonte, "Les Nouvelles litteraires", 30.66.7.1975 11. G.Mariani, La giovane narrativa tra documento e poesia, Monnier, Firenze, 1962, s.7 12. a.g.y. son sözü. 13. W. Mauro, a.g.y., s.61 14. G.Gramigna, A ciascuno il suo, "La Fiera lett." 13.marzo 1961 KİTAP SAYI 833 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle