03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yıldız Demiriz'den sabırla ve adanmışlıkla kotarılmış bir kitap Osmanlı Kitap Sanatında Doğal Çiçekler Yıldız Demiriz'in çalışması birçok araştırmacı için başvuru kitabı, sanatçılar, ressamlar için de yeniden yorumlanmaya olanaklı saf bir göz(e) niteliğinde. Ayrıca geçmişteki ‘entelektüel’ atalarımızın üst dildeki özgün zarafet ve duyarlığını tanı(mla)mak için de hepimizin bu kitabı ‘seyretmeye’ gereksemesi var. ? Yıldız CIBIROĞLU ıldız Demiriz on binleri bulan yazma eserlerin ancak bir kişinin üstesinden gelebileceği kadarını aktarabildiğini kitabın başında üzülerek belirtmiş. Ortaya çıkan bu nefis kitap onun çok sabırla ve kendini adarcasına çalıştığını göstermeye yetiyor. "İncelediğim çiçeklerin seçiminde, botanik açısından en azından cinsinin tanımlanabilmesi, daha iyisi türünün de saptanabilmesi koşulunu getirdim" diyor. Okurun bu konuda bilmek istediklerini kitabın içinde yazdığı için onlara değinmeyeceğim. Beni şaşırtan eski mitolojilere ait yorumsamaların, gizemli bir dille yazmalardaki birçok resme sızmış olmasıydı. Bu kitap birçok araştırmacı için başvuru kitabı, sanatçılar, ressamlar için de yeniden yorumlanmaya olanaklı saf bir göz(e) niteliğinde. Ayrıca geçmişteki ‘entelektüel’ atalarımızın üst dildeki özgün zarafet ve duyarlığını tanı(mla)mak için de hepimizin bu kitabı ‘seyretmeye’ gereksemesi var. Kitap tam bir zevkli ‘temâşâ’ örneği. İlginç olan bu çiçeklerin hem doğadaki karşılıklarının saptanabilmesi hem de onların insandaki ruh hallerini anlatabilmesi. Bununla birlikte dönemsel etkiler de okunabiliyor. Ayrıca eskil çağlardan gelen bütün insanlığın ortak belleğinde yer alan simgeci dizgeler, Osmanlı’da özelleşip özgülleşerek akışkanlıkla sürmüş. Bu açıdan kitap çok ilginç. Mehmet Üsküdari’nin yazdığı 1620 tarihli Astrolojik Almanak’tan seçilen sayfa düzenlemesinde astrolojiye ilişkin çizimlerin arasında siklamen, sümbül, sarı nergis, gül ve lale gibi çiçekler betimlenmiş (s. 53). Çünkü Doğu düşüncesine göre ‘ilim kalb ile yapılmalı’ydı. Sayfalara sarı renk egemen. Sarı olumsuz anlamıyla kıtlığın, yeraltı dünyasının; olumlu anlamıyla ilkbaharda ‘Yenikün’de (Nevruz) doğan genç Güneş’in rengi. Astroloji konusunda ‘yenilenen Güneş’ten ötürü sarı rengin bilerek seçildiğini düşünüyorum. Sarı altının da rengi. Altın rengi ‘ilmin’ tinsel iktidarının ve altın gibi saf olma/ bozulmadan kalabilme niteliğinin simgesiydi. Sarı Eski Türklerde kutsal sayılan bir renktir ve kahramanlık destanlarında adı sarı ile başlayan sayısız mitsel kadın ve erkek kahramanlar, atlar, çeşitli hayvanlar, doğa varlıkları geçer. Sümercede sa sarı renk anlamına geliyordu; kutsal sar sözcüğü daireyle temsil edilen ‘tamlık’ anlamına gelen bir simgeydi ve krala verilen en büyük unvandı. 1676/77 tarihli Gaznevi Albümü’nden alınan kitap resminde ise cinsellik duygularının çiçeklere yüklendiğini söyleyebilirim (s. 58). Sanki cinselliğin tehlikeli yanı zehirli, belki de karşı cinsi içine çekecek, soğuracak olan kan renkli çiçeklerle anlatılmak istenmiş; gizemli, ürkünç, ama aynı ölçüde de cezbedici çiçekler. Eril imgeler süngü gibi otlarda beliriyor ve erkeğin bu tehlikeli dişil imge karşısında savunmasını, karşı koyma gücünü sergiliyor. Boyları aynı olan çimenler ise batıcı çiviler gibi betimlenmiş, bu mekândaki aşkın çivilerin üstünde yürümek kadar eziyetli olduğunu duyumsatıyorlar. Çiçekleri çeviren tapınak ya da saray gibi anıtsal bir yapının varlığı aşkı tanrısallıkla birleştiriyor gibi. Uyumlu ölçüleriyle anıtsal zarif yapıya önde ve ortada küçük bir kapıdan giriliyor. Yapının olgunluğu ve inceliğiyle çiçeklerin ve süngü biçimli otların yabanıl kösnül taşkınlığı çelişiyor. Kocaman kırmızı çiçekler yasak duygu patlamasını ve zevki temsil eder gibi. Unutmayalım ki içrek mezheplere ilişkin tarikatlar bu tür aşkların uygulandığı alanlardı ve simgeci bir dili kullanıyorlardı. Arap harfleriyle yazılan cümle neyi anlatırsa anlatsın çiçeklerin dili bağımsız. Aynı yazmadan alınan (s. 64) bir başka örnekte çiçeklerin konulduğu vazo Osmanlı döneminin hatla yapılan resimlerinde karşılaştığımız bir kalıpla (format) oluşur ve Anadolu Neolitik Çağ tanrıçalarının idollerini çağrıştırır. Hemen her coğrafyada, arkeolojik kazılardan çıkan tanrıçanın gövdesine benzetilmiş vazo, çanak, çömlek gibi nesnelere ya da vazoya benzetilmiş tanrıça heykelciklerine bolca raslanmıştır. Öyle anlaşılıyor ki eski çağların tensel ve tinsel kültürüne yakınlıklar Osmanlı sanatçısının görünmeyen ya da açığa vurulmayan derinliklerinde sürüyordu. Paris Bibliotheque Nationale’de korunan yazmadan alınan betimlerde de ilginç olan, vazoların kadın gövdesi biçimli oluşlarıdır (s. 80). Bu yorumlara resimyazı örneklerinde rasladığımızı yukarda belirtmiştim. Aynı sayfadaki üç resimde de her bir vazonun ekseninde zambak motifinin üç kez yinelenmesi dikkat çekicidir. Başka örneklerle birlikte bu resimler okunabilen simgeci bir dilin varlığına kanıttır. Vazoların her biri başı, boynu, kolları ve kalçası ile bir kadını betimler: Bu duruş kilim ve halılardaki eli belinde (seleser) adı verilen kadın motifine özgüdür. Mitsel ‘sel’in kaynağı olan kozmik kadındır bu. Üç resimde de testi biçimli her bir vazonun toprak rengi boyanmış olması, topraktan yapıldıklarına gönderme yapıyor gibidir. Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde korunan Murakka adlı yazmalardan 1689/ 1690 tarihli dört resim ilginç bir biçimde evrensel aşk ve cinselliği simgeci dille betimliyor (s. 6669). Bizim halk şiiri geleneğimizde ‘bahar’ (Eski Yeniyılın başlangıcı) evrensel gelin eğretilemesiyle anlatılır. Doğa yeniden bakiredir ve süslenip püslenmiş bir yeni gelin olarak kendine eş aramaktadır. Bildiğimiz ilk örnek Sümer’dedir. Eski ilkbahar kutsal evlilik şenliği (tanrı adına) kralla (tanrıça adına) başrahibenin (çoğu kez prensestir) birleşmesiyle başlar ve onunla doğanın coşacağına, ürün vereceğine inanılırdı. Emel Esin Uygurlar’da alphükümdarın bahar ve çiçek açma zamanında ‘yerkatunı’ ile birleşerek bereket sağladığını açıklar. Yer hatunu ak ya da sarı giysili, elinde buğday sümbülü tutan ve kut veren tanrıçadır. Murakka adlı yazmalardan alınan dört örnekte ise toprak dişil, topraktan çıkan kazık biçimli gövde ise eril imgeyi çağrıştıracak biçimde betimlenmiştir. Bunlardan üçünde kazık biçimli gövdeden bahar fidanı çıkmaktadır ve dallarında bahar açmıştır. ‘Bahar mevsimi’ ve ‘baharda açan ağaçların çiçekleri’ dilimizde ‘bahar’ adıyla temsil edilmektedir, dildeki örtüşmenin görsel imgedeki karşılığı bu üç resimde ortaya çıkar: bahar mevsimi bahar açmış fidanlarla temsil edilmektedir. Dört resimden yalnız birinde kazık biçimli gövdesi olan fidan bahar yerine kocaman dört taç yapraklı üç beyaz çiçek açmıştır (s. 66). Sayıların, rengin, çiçeklerin biçimlerinin, açılmış/ gonca/ tomurcuk durumunun bu simgecilikte anlamları vardı ve onlar yalnızca ‘sırra vakıf’ olanlarca okunmaktaydı. Bu resimlerden çıkan duygu/ düşünce ‘evrensel aşk ve cinsellikle dünyanın şenlendiği’dir. Y HALI DÜZENLEMESİ Şiir Mecmuası adıyla anılan yazma (s. 120) Çakeri imzalı ve 1740’lı yıllara tarihlenmiş. Burada halı düzenlemesi karakteristiğinde şimşek gibi çakan tinselliğe sahip soyut figüratif bir tanrı(ça) betimi dikkat çeker. Kenarları sayfaya çapraz yaparak yerleştirilen dört köşeli iki elmas parçası uç uca gelip baş ve gövde kısımlarını oluşturmuş gibidir. Başta ve gövdede yıldızsı ışınsal bölünmeler öylesine ustalıklı yapılmıştır ki yüzü, saçları ya da tacı; gövdede ise gerdanı, göğüsleri ve kasık bölümünü ayırt edebiliriz. Temel kalıp evrensel tanrıça idollerine uyar. Bu resimli sayfanın karşısında bir benzeri betim daha vardır ki bunlar aynı tanrıçanın ikili karakterini (kıtlık, hastalık veren ile bağışlayan, aşk getiren) temsil edebileceği gibi, tanrıçayla eşi tanrıyı temsil ediyor da olabilir. Soldakinin etkin yüzünde lalelerin ışınsal çizgileri sinirli, gergin bir ifade oluştururken, sağdaki sayfadaki yüzde zengin bir çiçek buketi yer alır. Resimyazıda harflerin yerini kitap resimlerinde bitki yorumları almıştır. Osmanlı süsleme sanatında, pagan dönemlere ilişkin ejderlerin, totem varlıklaCUMHURİYET KİTAP SAYI ? SAYFA 10 833
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle