03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? rın soyut biçimlere dönüştürülmesiyle ‘rumi’lerin ortaya çıktığını biliyoruz. Burada da eski gizemli ve gizil öğretilerin içerikleri çiçek/ bitki motiflerine yansıtılmıştır. Özellikle cinselliğin hem yüceltildiği hem de ahlâk kaygısıyla gizlenmek zorunda kalındığı ortamda, bu yorumsamalı resimlerin kitapların sayfaları arasında sığınmaları uygun görülmüş olmalı. EN ESKİ BİÇİM Kitap resimlerinde üçgenler Çatalhöyük duvar resimlerindeki gibi yan yana, üst üste dizilmişler. En eski ve en yaygın geometrik biçim üçgen. Kaya resimlerinden beri var olmuş, kilimlerde sürmüş. Önceleri üremeye ilişkin olarak kadını anlatırken, sonraları sivri ucu aşağıdaysa kadını, sivri ucu yukardaysa erkeği anlatmış. Platon Timaios’ta ilk tözün biçimini üçgen olarak tanımlamış. Kaz Dağı’nda yaşayan yörük kadınları ağaçtan birbirinin içinden çıkan üçgenler oyarak nazarlık yapıyorlar. Afrika’da yağmur yağdırma büyüsü birbirinden çıkan üçgenlerle yapılıyor. 1739/ 40 tarihli Mihrişah adlı yazmanın resim örneklerinde de iki grup üçgen var (s. 150): sivri ucu aşağıda olanlar ve sivri ucu yukarda olanlar. Bunlar sayfanın ortasındaki yazılı metinle dolu dikdörtgeni (=harf tohum ekili tarla) çepeçevre kuşatıyorlar. Bu kuşatma Eski Mısır manzara resimlerinde havuzun/ gölün çevresini kuşatan ağaçlar gibi, yani ağaçlar havuzun alt kenarında nasıl başaşağı geliyorsa sivri ucu yukarda olan üçgenler de yazılı bölümün altında ‘sivri ucu aşağıda’ olarak konumlanıyorlar. (Sümer’de eski bir dünya haritasında yedi dağ dairenin çevresine yedi üçgen dizilerek yapılmıştır ve üçgenlerin konumu değişmektedir. Bu tür yorumlar mekân ve zaman değiştiğinde bakış açısının değiştiği olgusunu, aynı kalınamayacağını simgeler. Örneğin sabah ve akşam Güneşi gibi.) Böylece temsil ettikleri kutup değişiyor. Eski Doğu bilgeliğinde dikotominin (birdeki ikilik) egemen düşünce olduğunu ve zihni esnek kıldığını biliyoruz. Resimdeki bu yorum karşıt kutupların aynı varlıkta içerilebildiğini söylüyor olabilir. Sayfanın üst kısmında yer alan sivri ucu yukarda üçgenlerin içi çiçek istifiyle dolu, sivri ucu aşağıda olan üçgenlerin içi ise yazıyla kaplı. Sayfanın alt kısmında bu durum CUMHURİYET KİTAP SAYI tersine dönüyor. Üçgenlerin sayfanın sağ kenarına paralel sıralamasında kutuplaşmanın yönü değişiyor, ‘aşağıyukarı’ yerine ‘solsağ’ işaret ediliyor. Ama birdeki ikilik değişmiyor. Burda evrensel bir ‘karşıtların dengesi’, dengenin değişmesi ve yeniden kurulması anlatılıyor olabilir. Üçgen üremeye ilişkin burada da; yazımânâ ve zevkle seyredilen öznedoğa sürekli üremekte ve değişmekte. Üçgenlerle düzenlenen resimler sayfa 151’de sürüyor: Dokuz adet resim daha var ki bunlarda eril üçgenlerin içi beyaz kâğıt bırakılırken, dişil üçgenlerin içi yazı veya çiçek istifiyle dolu hale getirilmiş. Çerçevenin dışındaki üçgenler ise yazılı dağ sıralarını oluşturuyor ve basamaklı piramitlerin üzerinde yazılı serviler var. Her varlık mânâ dolu. Kitap resimlerinin dilinde bir başka ortak işaret, taç yaprakları ışınsal çizgilere dönüşmüş laleler. Asya’daki Eski Türk şamanlara ait şematik resimlerde ve Amerika’nın yerli halklarında başının üstünden ışınlar çıkan figürlere raslanıyor. Bu işaretler genellikle Güneş soylu kadın ya da erkek kahramana aktarılan yaşam ateşini/ dirimselliği temsil ediyor. Bir lalenin taç yaprağının ışınsal uzantılarla bittiğini doğada görmedik. (Ancak bir yazsonuydu, Eğridir çevresinde Toto adlı tepeyi alev biçimli ve alev renkli binlerce küçük laleyle kaplı olarak KemalGeorgina Özer çiftiyle birlikte gördük.) Bu resimlerde alevleri, ışınları göğe yükselen laleler, aşktan nasıl yandığı herkes tarafından bilinen, görülen, çünkü gizleyemeyecek kadar seven âşığın ya da sevilmekten mest olmuş bir başka güneşe dönmüş sevgilinin eğretilemesidir (s. 122131). En güçlü duygular lale betimlerinde sadelikle ifade edilmiştir. AŞK VE CİNSELLİK Bir başka ilginç özellik, İslamTürk kültürünün aşk ve cinselliğe olumsuz bakmadığına örnek olabilecek kitap resimlerine, Azade Akar Koleksiyonu Kuran’da raslanması: Kilise ve kitap resimlerinde çıplak insan figürü ele alınmıştır, ama orada konu cinsellik yüzünden cennetten kovulma vb’dir. Belirtilen Kuran resimlerinde Osmanlı sanatçı tarafından bayağılaşmayacak ölçüde şuhluk, narinlik, gönül çelicilik ve gözü hayran bırakan güzellik vurgulanmış; ince bir zevkle ve doğayla birleştirilerek işlenmiştir. 179596 tarihli Divanı Hazik’te yer alan resimde ise (s. 226) Eski Ortadoğu tanrılarının başlarında taşıdığı bir çift sığır boynuzu (=hilal, dişil imge) formatı ve arasından çıkan çiçeklenmiş kalın dal (eril imgenin eğretilemesi) betimi yine bir aşk ve cinsellik güzellemesidir. Bu tarz resimler Batı sanatında da vardı. Ama buradaki zarafetin ve zevkin yerini onlarda başka değerler almıştır. Benim düşünceme göre, pek azını yorumladığım bu resimleri yapanlar tektanrılı dinlerden önceki kültürinanç dizgelerinden, simgecilikten haberdardı. ? *Yıldız Demiriz, Osmanlı Kitap Sanatında Doğal Çiçekler, Yorum Sanat Yayınları, İstanbul, 2005. (24x33 boyutunda kuşe kâğıt, 304 s. 833 SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle