03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kerim Evren'den 'Güncel Örneklerle Medyada Dil Yanlışları' BİLGİ NOKSANLIĞI VE ÇELİŞKİLER Kitabın ikinci bölümünde; "MantıkBilgi Yanlışları, Çelişen Sözler" ele alınmış. Bu bölüm de, Çelişen Sözler, İsteğin Tersini Anlatan Tümceler, Anlam Karışıklığı, Gereksiz Sözcük Tamlama ve Eylemler, Uydurma Sözcük Tamlama ve Eylemler, Eşanlamlı Sözcüklerin Birlikte Kullanımı, Atasözü ve Deyim Yanlışları, Reklamlardaki Dil ve Bilgi Yanlışları, Şarkı ve Sloganlardaki DilMantık Yanlışları gibi alt bölümlere yine bu alt bölümler de şıklara ayrılmış. Bu bölümde yer alan "İsteğin Tersini Anlatan Tümceler"e bir örnek verebiliriz: "Karşın" zıtlığı: İki özel TV kanalından iki ayrı haber: "Kadınlar, erkek şiddetine karşın geldikleri sığınma evinde" "(Pendik'te) olası yıkıma karşın mahalle sakinleri barikat kurdular". "Karşın", "rağmen"in eşanlamlısıdır. Yukarıdaki ilk habere göre, "Sığınma evinde erkekler şiddet uyguluyorlar, kadınlarsa buna rağmen söz konusu eve sığınıyorlar"!.. Oysa, haberde "erkek şiddetinden kaçan kadınların sığınma evine geldikleri" ifade edilmek isteniyor. İkinci haber tümcesinde de "karşın"ın yerine "rağmen" sözcüğünü koyun, ne denli saçma bir ifadenin ortaya çıktığını göreceksiniz. (sayfa: 64) Eşanlamlı sözcüklerin birlikte kullanımına gösterilen birçok örnekten biri söyle: "Önlem tedbirleri. Bir haber ajansımızın geçtiği bir haberden: ‘Kongre nedeniyle Harbiye ve çevresinde güvenlik güçleri tarafından sıkı önlem tedbirleri alındı’. ‘Önlem’; zaten Arapça ‘tedbir’in Türkçesi."(sayfa 87) Dilimiz bozuldukça kendimize de yabancılaşıyoruz Kerim Evren, kitabını otuz beş yıllık gazetecilik birikiminin ışığıyla genç iletişimcilere yol göstermek, bu arada öğretmen ve öğrenciler başta olmak üzere konuya duyarlı tüm yurttaşlarımızın "medyadaki dil, bilgi, mantık ve konuşma yanlışları"nı, eleştirel bir gözle değerlendirmelerine önayak olmak için yazmış. ? Ahmet ÖZDEMİR manlıca’nın nasıl "ulusal dil"den uzaklaştığını, Büyük önder Atatürk’ün 1916 yılında Silvan’da görevli olduğu günlerde, Tevfik Fikret ile Mehmet Emin Yurdakul’un kıyaslamasını yaptığını ve duyduğu endişeleri anlatıyor. Evren, Atatürk’ün 1930 yılındaki konuşmasından alıntı yapıyor: "Türk milletinin dili, Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en yaygın ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için mukaddes bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz badireler (tehlikeli durum) içinde, ahlakının, ananelerinin (gelenek), hatıralarının, menfaatlerinin, velhasıl bugün, kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza edildiğini görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir." ..... "Ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır" (Sayfa: 3) toplumumuzda doğru, etkili iletişimin olmazsa olmaz aracı, doğru ve güzel Türkçedir. İletişimci; ulusal dil bilinci kazanmalı, Türkçe dilbilgisini ve sözvarlığını iyi öğrenip diline sahip çıkmalı, sözcük dağarcığını var YANLIŞLAR GEÇİDİ "Medyada Dil Yanlışları"nın üçüncü bölümünde "Yazım Yanlışları"na yer verilmiş. Dördüncü bölümünde "Dilbilgisi Yanlışları" ele alınıyor. Son bölümde ise "Konuşma Yanlışları" sınıflandırılmış: İçeriğinde ele alınan konular arasında Osmanlıca sözcüklerden, Batı dillerinden geçen sözcüklere kadar yanlış söylenenlerden örneklerle, vurgu, ulama ve tonlama yanlışlarının sözcüklerin anlamını nasıl değiştirdiği ilginç örneklerle verilmektedir. Ulama konusunda verilen örneklerden bir bölüm şöyle: "... Hatta, konuşmanın akıcılığı için ulama şarttır. Ancak, birbirini izleyen kimi sözcüklerin "ulama" yapılmadan söylenmesi gerekir. Yoksa medya izleyicisini yanıltabilecek anlam belirsizliği ya da anlam ikizleşmesi ortaya çıkabilir. ‘Bir bardak aldı’. ‘Bir barda kaldı’. ‘Kadına hoş bir giysi satmıştı’. ‘Kadı nahoş (hoş olmayan) bir giysi satmıştı’. ‘Çeki çalındı’. ‘Çekiç alındı’. Yukarıdaki örneklerden ilkinde ‘bardak’, ikincisinde ‘kadına’, üçüncüsünde de ‘çeki’ dedikten sonra ses bilimcilerinin "kavşak" adını verdikleri belli belirsiz bir soluklanma gerekir." (sayfa:206) Kerim Evren ATATÜRK’ÜN ÜRETTİĞİ SÖZCÜKLER Kerim Evren, Atatürk’ün ürettiği "er, subay, kurmay" gibi sözcüklerden ve öğretmenler için yazdığı geometri kitabından, bu kitapta türettiği "üçgen, dörtgen, eşkenar üçgen, ikizkenar üçgen, açı, açıortay, teğet" benzeri sözcüklerden söz ediyor. "Esenlik", "kıvanç","konuk" benzeri bugün kullandığımız sözcüklerin de Atatürk’ün armağanı olduğunu öğreniyoruz. Konu günümüze ve medyadaki yozlaşmaya geliyor. Yazar, başlangıçta Arapİran, daha sonra Fransız kültürü etkileşimlerinden sonra bir bombardıman gibi Amerikan yaşantısının dayatıldığı ve Amerikan İngilizcesiyle yapay bir dil oluşturulduğunu öne sürüyor. Örnekler veriyor ve soruyor: "...İngilizce ‘chat’ ve ‘email’ sözcüklerine Türkçe ekler konularak ya da Türk Abecesi'nde bulunmayan ‘x’ harfinin kullanılmasıyla oluşturulan ‘chatleşme’, ‘emailleşme’, ‘faxla gönderme’, söyleyiş ve yazımdaki bozulmanın simgesel örneklerindendir. Dükkânlarımız çoktan ‘shop’, mağazalarımız ‘store’, aşevlerimiz ‘restaurant’, berberlerimiz ‘coiffeur’ oldu. Günümüzde de birçok yabancı sözcük, çok güzel Türkçe karşılıkları bulunduğu halde her an ısrarla belleğimize kazınmaktadır. ‘Bilgisayar’a ‘komputer’, ‘düğme’ye ‘buton’, ‘cankurtaran’a ‘ambulans’, ‘yardım’a ‘asist’, ‘kavram’a ‘konsept’, ‘kaba saba’ya ‘grotesk’... vb. demek, son yılların değişmeyen bilgiçlik gösterisi değil midir?" D il konusunda tutucu değilim. Ama, geçen hafta Şişli Mecidiyeköy arasında bir alışveriş merkezine girince üzüldüm. Elime geçen yerleşim kataloğundan, burada yer alan mağazaların yüzde doksanının adının yabancı olduğunu gördüm. Türkçe adlardan bir bölümü de "natural", "Fs plus, "sms" benzeri ekler almışlardı. Eve dönerken bindiğim araçta gazetenin spor sayfasında bir yazıya göz attım: Bazı kelimelerin altını çizdim: "Pozisyon, faul, full, jenerasyon, karambol, coach, maksimum, mega, panorama, pozisyon, pres, proses, sezon, spiker, star, sponsor, radikal, partner, motivasyon, jogging, final, efor, anons, angaje, absürd, agresif" Üzüntüm arttı. Acaba bu sözcüklerin yerine, "durum, yanlışhata, dolutam, kuşaknesil, karmaşa, çalıştırıcı, en çok ....." gibi Türkçeleri yazılsaydı, yazının değeri mi düşerdi, diye içimden geçirdim. "Nereye gidiyoruz" sorusuna yanıt düşünürken, Kerim Evren’in "Güncel Örneklerle Medyada Dil Yanlışları" adını verdiği kitabı elime geçti. Sorumun bir bölümü bu kitapta yanıtlanıyordu. Kapak arkasındaki tanıtımda: "Türkçemiz, ulusal kimliğimizdir. O bozuldukça yalnız birbirimize değil, kendimize de yabancılaşıyoruz. ‘Kamu yararı’nı her şeyden üstün tutması gereken medyamızın kimi bilgisiz, kimi bilinçsiz ellerdeki bir bölümüyse, Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğuna girmesi için sanki öncülük ediyor. Böylece Atatürk’ün bu kalıtı (miras) daha sorumsuzca ayaklar altına alınıyor. .." diye yazıyordu. sıllaştırmak için çok okumalı ki toplumunda yabancı söylemleri yaygınlaştırma tuzağına düşmesin." "Güncel Örneklerle Medyada Dil Yanlışları" birilerini teşhir edip argo bir deyişle onları madara etmek amacı taşımıyor. Bir sistem içerisinde yanlışlar gösterilirken doğruların öğretisi de ayrıntılı bir şekilde veriliyor. Kesinlikle bir ukalalık gösterisi yapmıyor. Tespit edilen yanlışlıklar bir plan içerisinde bölümlere ayrılmış. İlk bölümde "Anlam Bozuklukları ve Yapısal Yanlışlar" ele alınmış. Bu yanlışlar da Kalıplaşma Eğilimi Gösteren Yanlışlar, Sözcük Kavram ve Tamlama Yanlışları, Eylem Yanlışları, TekillikÇoğulluk Kargaşası gibi alt bölümlere, onlar da kendi içlerinde şıklara ayrılmışlar. Bu bölümdeki kalıplaşma eğilimi gösteren yanlışlarla ilgili birkaç örnek aktarabiliriz: Ağır çekim. Doğrusu, "yavaş gösterim". Üç bin tane asker Bir gazeteci yazar, ABD'den yazdığı köşe yazısında şöyle diyordu: "(Turgut Özal) ABD'nin dünyada bulabileceği ender müttefiklerden bir tanesiydi" Özel bir TV kanalının haber bülteninden: "Afganistan'da üç bin tane asker, ... sınırına kaydırıldı." Her iki anlatım da yanlış. Çünkü, insanlardan "tane" olarak söz edilmez. Yılanın sokması En çok satan gazetelerimizden birinde yer alan, "Yılancı Kadını, Yılan Soktu" haber başlığı yanlıştır. Çünkü, yılan sokmaz, ısırır. (sayfa 9) Teklik çokluk kargaşası ile ilgili tespit edilen onlarca yanlıştan birkaçını örnek verebilir: Tüccarlar: "Tüccar", "tacir"in çoğulu olduğu için ayrıca "lar" eki almaz. Esnaflar: "Esnaf" sözcüğü, zaten çoğuldur; "sınıflar" anlamına gelir. Evraklar: "Evrak" sözcüğü, "yaprak, yazılı kâğıt" demek olan "varak"ın çoğulu. Eşkıyalar: "Eşkıya", haydut anlamındaki "şaki"nin çoğulu. OTUZBEŞ YILLIK BİRİKİM Kerim Evren, bu kitabı otuz beş yıllık gazetecilik birikiminin ışığıyla genç iletişimcilere yol göstermek, bu arada öğretmen ve öğrenciler başta olmak üzere konuya duyarlı tüm yurttaşlarımızın "medyadaki dil, bilgi, mantık ve konuşma yanlışları"nı, eleştirel bir gözle değerlendirmelerine önayak olmak için yazmış. Bütünüyle medyamızda, bunun uzantısı olarak günlük yaşamımızda, Türkçe sözcükler yerine Batı dillerinden sözcüklerin yeğlenmesi, son yılların en önemli dil sorunlarından. Çoğu sözcüğün yaşayan Türkçede bir karşılığı olduğu ve üretilebileceği halde, özellikle yabancı sözcüğün kullanılması, bir özenti bir çılgınlık haline geldi. Öte yandan dilimizin yanlış kullanılması, eğitimindeki yetersizlikler karşısında Kerim Evren’in bu kitabı, Yüce Atamızı ve yurttaşlık sorumluluğumuzu anımsatacaktır. ? AYMAZLIK MI BİLGİÇLİK GÖSTERİSİ Mİ? Bu sorunun yanıtı kitabın içeriğinde bulunuyor. Bu bilgiçlik gösterisini yapanların nasıl maskara olduklarını örneklerle anlatılıyor. Ama Kerim Evren’in genç meslektaşlarına, öğrencilerine öğüdünden her yurttaşın alması gereken bir pay var: "Anadilini doğru konuşup doğru yazmak, her yurttaş için bir görev ve sorumluluktur. ‘Yazı ya da konuşma işçiliği’ni uğraşı (meslek) edinmiş olan ‘iletişimci’ içinse çok daha büyük bir görev ve sorumluluk... Çünkü, "TÜRK DİLİ TÜRK MİLLETİNİN KALBİDİR" Kerim Evren, "Medyada Dil Yanlışları"nın giriş yazısında, insanın sözcüklerle düşündüğünü vurguluyor. Ulusu, kandan çok anadilinin belirlediği görüşüne katılıyor. Bu görüşün küresel kültür alışverişine kapalı olmak anlamına gelmediğini belirtiyor. OsSAYFA 18 Güncel Örneklerle Medyada Dil Yanlışları / Kerim Evren/ Alfa Yayınları/ 2005 İST. /XII /211 s. KİTAP SAYI 833 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle