01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 1989 1990 Y A Y I M L A N M A M I Ş R Ö P O R T A J İkincilik ödülü paylaşıldı Hürkal Aksoy Soğuk Değmiş Insanlar Şaban Akbaba Bizden SelamJ3lsun Çukurova'ya Üçüncülük ödülü paylaşıldı Hürkal Aksoy, 29 yaşında. 1981 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi, BasınYayın Yüksek Okulu'na girdi. ü yıldan başjayarak Sanat Rehberi, Belcdiye Dünyası, Haftaya Bakış gibi çok farklı alanlardaki dergilerde çalıştı. Fotoğrafçılık ve reklamcıhk yaptı. Halen işsiz. Celal Beşiktepe Gayrimenkul Rantının (Üretim Karşılığı Olrruyan Kazancın) Kamuya Geri Döndürülmesi Celal Beşiktepe, 1951 yılında Inegöl'de doğdu. İlk ve orı.ı öğreniminı İnegöl'de yaptı. Lisc öğrenimini, 1966196S yıllarında Tapu ve Kadastro Meslek l.isesi'nde Anka ra'da tamamladı. Yıldız Üniversitesi Harita ve Kadast ro Mühendisliği rakültesi'nden 1974 yılında mezun ol du. 19741980 dönemınde sırasıyla Tapu ve Kadastro Gn Md.'de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda, Turizm vc Tanıtma Bakanlığı'nda mühendis olarak görev yaptı. Bu arada demokratik meslek örgütü olan TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası'nın bes, dönem (19751980) Genel Baskanlığı'nı yaptı. Beşiktepe'nin toprak reformu, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), tapulama ve kadastronun Türkiye'deki işlevi, kent toprakları konularında çalışmaları bulunuyor. Şaban Akbaba 1954 yılında Kars/ Arpaçay'a bağlı Bar . , daklı köyünde doğdu. Günesin Konağı adlı bir şiir ki L tabı bulunan Akbaba, halen ilkokul öğretmenı olarak İ L çalışıyor. Şiir, öykü ve düzyazıları çeşitli yayın organlarında çıkan Akbaba, şimdive dek dört ödül aldı. Akbaba'nın aldığı ödüller sırasıyla şunlar: 1985 yılında Mut Karacaoğlan Kültür ve Sanaı Şenliği "Türkülerin Öyküleri" yarışmasında birineılık ödülü; yine 1985 yılında Akademi Kitabevi Çocuk Yazını dalında mansiyon, 1986 yılında Ankara Oluşum dergisi "Atatürk Düşüncesi ve Gençliğin Eğitimi" konuîu ınceleme yarışmasında mansiyon ve 1989 yılında, Eskişehir I. Uluslararası Yunus Emre Kültür ve S.ınat Haftası kapsamında verılen "Yunus Emre'nin Felsefesi" konulu şiir yarışması birincilik odulu. Halit Aydiç Ne Olur Beni Burada Bırakma Amca Halit Aydiç, 1960'ta Hatay/Kırıkhan'da doğdu. Kalabalık bir aılenin 3. çocuğu. İlköğrenimini Kırıkhan'da tamaraladı. Yine burada başladığı orta öğrenimini Mersin'de sürdürdü, ama yarım bırajuı. TKP Işçinin Sesi Mersin grubuyla 6. Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yargılandı, yaşam boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ekim 1989 yılından bu yana Ceyhan Cezaevi'nde. Röportajtn devatnı Uzanıp sehpaya bıraktığ1. bardağı alıyor. Soğumuş çayı bir yudumda içiyor. Bir çay daha ıçer misin Adıgüzel Bacı? Geyşettiği başörtüsünü sıkıyor. İçmem, ziyade olsun. Sen dediğimi yap, yeter. Kalkmaya davranıyor, durduruyorum. Scn merak etme, ben gerekeni yaparım. Yüreğin serin olsun. Buradan yana yüreğin serin olsun ama, bir sözünü hiç beğenmedim, onu da açıkça söyleyeceğim. Durup, merakla bakıyor yüzüme. Eyi adamda kötü laf durmaz hesabı öyle mi? De, söyle hadi! Dedin ki 'kanlanmızın hesabını o soracak'. Bu sözünü beğenmedim. Hangi devirdeyiz Adıgüze! bacı? Sorulacak bir hesap varsa devlet sorar, kanun sorar. Hesap sormak neden torununa düşsün ki? Bak çocuk ne güzel okuyor. Bırak, okuyup adam olsun. Birden yüzü karardı. Gözleri dolu dolu oldu. Dertle, acıyla dudakları titredi. Dalgınlaştı. Doğrusun.. Akan kan, senden akmıyor ki... Şuramdaki acıyı nereden bilecen ki? Yaşlı yumruklarıyla iman tahtasına 'pat pat' vurdu. Sonra derın bir soluk aldı. Töre böyle! Bırak töreyi. Kafası çalışan bir kadınsın sen. Değişiver gitsin. Binbir emekle büyüttüğün torunun da yarın, bu töre yüzünden ölüp giderse n'olacak? Öğretmen dövmüş diye ortalığı ayağa kaldırıyorsun. Sonra da çocuğu ölümüne yolluyorsun. Bu ne biçim sevgi? Bunlar lyi akıllar değil Adıgüzel bacı! Güzel söylüyorsun ama, kan davasını biz başlatmadık ki... Dedelerimizden beri sürüp gelir. Araya çok giCUMHURİYET SAYI 20 ren oldu. Fayda etmedı. Yüzüme dık dik bakarak ekledi. Işin sonuna geldik. Nasıl yani? Bizim de bir erkeğimiz kaldı, onların da. Kimin kime gücü yeterse! Onlannki de Bayramali yaşında. Bitirsin okulunu. Güçlensin, kuvvetlensin biraz daha Bayramali, ölmeden inşallah görürüm kanımızın yerde kalmadığını. Öyle soğukkanlı, öyle kararlı söylüyordu ki donup kaldım. Nasıl bir iştir bu Adıgüzel bacı? Nasıl bir kindir bu? Dedelerinizdcn beri sürüp gelir? En başında bir kız kaçırmadan çıkmış diye biliyoruz. Bizden bırısi, onlardan bir kızı kaçırmış. Bizimkini vurmuşlar. Sonra bizimkiler onlardan birini vurmuj. O onu, o bunu derken iş buraya kadar geldı işte. En son Bayramali'nin baba.sını vurdular Ankara yolunda. Vurulduğu yerde yatıp durur. Daha Bayramali babasının mezarını bile görmedi. Pekiyi, neden ölüsünü alıp buraya getirmediniz? Neden buraya gömmediniz? Şaşkın şaşkın yüzüme baktı. Babası vurulduğunda Bayramali beş yaşındaydı. Kaptığım gibi Nizip'ten buraya getirdim çocuğu. Uzaktan hısımlarımız vardı burada. Onların yanına kaçırdım. Anası bile yıllarca torunumun nerede olduğunubilmedi. Beşi bitirince, öteki torunlarla birlikte gelini de buraya getirttim. Bir gece yansı kaçtılar geldiler. Nizip'teki evi, tarlaları satıp savdık. Burada mal mülk edindik. Bayramali'nin ablaları evlendi. Durdu. Daha soracağın var mı dercesine baktı yüzüme. Benim sorduğum soruya yanıt vermedin. Neden babasının ölüsünü buraya getirmediniz? Töre! Hiç böyle töre duymadım Adıgüzel bacı. Yüzü yine sertlesiverdi. Dudakları büzüldü. Kan mezarı bunlar müdür efendi, kan mezarı! Ölüsünü vurulduğu yere gömmeyip, alır kendi köyüne getirirsen olmaz. Bizim dokuz kan mezarımız var. Yerlerini say desen, bilip sayamam. Ama dokuzunun da acısı yüreğimi parça parça edip durmaktadır. Benim yine de bir şey anlamadığımı sezinledi. Bak müdür efendi. Ölülerimizi vuruldukları yere gömeriz. Dağın başında bile olsa, oraya bir mezar eşer, gömerız. Bebelerimize de hep bunu anlatırız, söyleriz. Kundakta bile olsalar biz, ninnilerimize katarız bunu. Mezarları kendi köylerinde olursa, bebelerin yüreği kin tutmaz. Babasını, ağabeyini, amcasını öldürene karşı içi öldürme hırsıyla yanıp tutuşmaz. Kendi köyünde, kendi yurdunda ölümü çok görenlere, kendi köyümüzdeki mezara gömülmcyi bile bize kısmel eımeyenlcrc, hayır dua edecek değili/ ya! Ben iki oğlumun mezarı nerededir bilmiyorum. Kocamın mezarı nerededir bilmiyorum. Onların mezarları köyde olsaydı, gidip iki tas su dökseydim topraklarına içimdeki ateş, yüreğimdeki kin böyle bösböyük olur muydu? Bayramlarda herkesler gider, hısımlarının mezarlarını ziyaret eder. Su döker. Toprağını kabartır. İki yeşillik eker. Biz gidemcyiz. Biz evin içinde ağlamalara oturur, saçımızı başımızı yola yola, onların kanlarına girenlere ıleniriz. Yıllardır torunumun yüreğini de kendi yüreğim gibi kinle doldurdum. Yüreği, benim yüreğım gibı oldu. Yığidim benim. Bütün kanlanmızın hesabını soracak. Goçum benim. Donup kalmışım. D KİTAP S A Y F A 2 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle