Katalog

gencbilimci@hotmail.com HAZIRLAYAN: EMEL ERATLI ÖĞRENMEK EN EĞLENCELİ OYUN Bilim dünyasında gezinirken bilgiye ulaşmak için çuvalla rakam ve kelime öğrenmekten çok ilginç gündelik olaylardan hareket edeceğiz. Yaşamın en eğlenceli oyunudur öğrenmek. Bilimle iç içe geçen bir yaşam ise öğrenmenin en zahmetsiz yolunun kapılarını açan o sihirli anahtar. Bugün ansiklopedilerde karşılaştığınız mucitlerin ve bilim adamlarının bir çoğu “bir buluş yapmak” kaygısıyla başlamadılar çalışmaya. Onlar merak ettiklerinin cevabına ulaşmak için çaba harcıyorlardı. İlk ateşin, kâğıdın, çengelli iğnenin, tekerleğin ve kaldıraç sistemi gibi bir çok gerecin bulunması ihtiyaçlara cevap verebilmek için yapılan çalışmalar sayesinde olmuştur. Mesela bir çiftçi olan Francis Pettit tasarladığı pervanenin gemilerin ilerlemesini sağlayacağını hayal edemezdi, bir tekstil işçisinin oğlu olan Toricelli barometrenin mucidi olacağını bilmiyordu ya da bir madende itfaiyeci ve makine operatörü olan George Step henson , lokomotifi icat ederken dünyayı saracak tren yolu ağından habersizdi. Bilim her yerde... Birçok bilimadamı bilimadamı olmak için yola çıkmamıştı. Sorular sormak ve soruların cevaplarını araştırmakla başladı her şey. Cevapları bulmak için izlenen yol bazen dünyayı değiştiren büyük bir buluşa neden oldu. ilim her yerde aslında! Günlük yaşamın sıradan olayları arasında, “Neden?” ve “Nasıl?” sorularını sorduğumuz her dakika yanımızda. Bilimle uğraşmak sadece araştırmacı, mühendis veya benzeri bir kariyer yapmak için gerekli değildir. Bilgiye öncelikle yaşam kalitemizi yükseltmek ve günlük olayları daha iyi yorumlayabilmek için ihtiyaç duyarız. Öğrendiklerimizin sayısı arttıkça ne kadar az şey bildiğimizi fark ederiz. Sorgulamak ve çözüm üretmek hayatımızın bir parçasına dönüştüğünde ise öğrenmenin ezberden uzaklaştığını, kolaylaştığını, yaratıcılığımızı körüklediğini fark ederiz. B CEVAPLARA GİDEN YOL Cevaplardan çok daha önemli olan, cevaba ulaşmak için takip edilmesi gereken yoldur. Denemek, araştırmak ve olayların mey dana geliş biçimleri üzerine düşünmek bu yolda karşımıza çıkan belli başlı duraklardır. Bu büyülü yolculuk, gezginlerini yeni fikirler üretmeye yöneltir. Dünyamızın nasıl oluştuğunu, neden yağmur yağdığını, denzilerin neden pembe değil de mavi olduğunu, lifli besinlerin neden faydalı olduğunu, neden bir fil gibi homurdanmak yerine sözcüklerle konuştuğumuzu ya da annemizin gözü gibi baktığı o beyaz saksı çiçeğinin baş ağırısına ne kadar iyi geldiğini merak ederiz kimi zaman. Merak ettikçe araştırır, araştırdıkça olasılıklar üzerine fikir üretecebiliriz. Bu kimi zaman küçük buluşlar yapmamızı da sağlayacaktır. Fikir üretmek ve buluş yapmak ise, hem günlük yaşamı daha keyifli bir hale getirir, hem de geleceği planlamamızda bizlere yardımcı olur. Biliyor musunuz? KUŞLAR TÜNEDİKLERİ YERDEN NİYE DÜŞMEZLER? CBT 1000/44 1926 Mayıs 2006 GENÇ BİLİMCİ SAYFALARI Bu sayfalarda kimi zaman çok merak ettiğiniz, kimi zaman da aklımızın ucundan dahi geçmeyen bazı sorulara cevap bulacaksınız. Zaman zaman evinizde uygulayabileceğiniz küçük deneylerle “Neden, nasıl, niçin”lerin cevabını kendiniz vereceksiniz. “Biliyor muydunuz?” bölümünde aklınıza pek gelmeyen ilginç soruların cevaplarını bulacaksınız. Yan sayfada yayımladığımız Gözlem Notları ise doğayı gözleyerek izlenimlerinizi kaydetmenizi ve çalışmalarınızda başvurabileceğiniz önemli bir kaynağı sizin hazırlamınıza aracı olacaktır. Artık her hafta, bilim dünyasının eğlenceli koridorlarında birlikte koşturacağız. Kuşlar bir tüneğin ya da bir dalın üzerine konduklarında ayaklarının altındaki tendonlar otomatik olarak kasılır ve tutunduğu yere sıkıca bağlanır. Bu refleks tıpkı bir mengene gibi kuş uyurken bile tutunmaya devam eder. Kuşların öldükten sonra dahi ayaklarının içe doğru bükülü kaldığı gözlenmiştir. Yani, kuşların ağaçtan düşmek için çaba harcaması gerekir!