01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] belli değil. Ancak konu ile ilgili çevreleR hükümetin bu konudaki niyetliliğini sürdüğünü söylüyor. Toplantıda Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı da bir konuşma yaptı. Eczacıbaşı, Bilişim sektörü şirketlerini AB ARGE projelerine katılmaya teşvik etmek için TBV, TAGES Danışmanlık ve TÜBİTAK’ın ortak bir projeyi başlattıklarını açıkladı. Projenin adı EASIER Projesi. Avrupa Komisyonu tarafından destekleniyor ve 12 ülkenin işbirliği ile oluşturulan bir proje. Bir yanda web teknolojilerinin geliştirilmiş versiyonları ortaya çıkarken diğer yanda donanımların ucuzlatılması ve her eve en az bir bilgisayarın girmesinin sağlanması gibi bir strateji söz konusu. İkinci Dalga (mı) Geliyor? The Graduate filmini pek çoğunuz anımsayacaksınız. Kolejden yeni mezun olmuş, üniversiteye mi gitsin hali vakti yerinde babasının yanında iş hayatına mı atılsın değerlendirmesini yapmak için koca bir yaz mevsimine sahip olan esas oğlan (Dustin Hoffman) önce komşuları Bayan Robinson ile bir gönül ilişkisine girer. Sonra da bayan Robinson’ın kızıyla, kız tam kilisede evlenmek üzereyken, kaçar gider. Filmi izlemediyseniz bile, Simon ve Garfunkel ikilisinin Mrs. Robinson şarkısını mutlaka biliyorsunuzdur. İşte o şarkının finalde söylendiği film.The Rumor Has It isimli yeni Hollywood filmi ise hikayenin devamı şeklinde. Aradan yirmi küsur yıl geçmiştir ve o gün kiliseden kaçıp Meksika’ya gitmiş olan Bayan Robinson’ın kızı, birkaç gün sonra geri dönmüş ve orada öylece yüzüstü bıraktığı adamla evlenmiş, iki kız çocuğu olmuş, hatta ölmüştür. Mrs. Robinson ile ilk filmde Dustin Hoffman’ın canlandırdığı Beau Burroughs ise halen yaşamaktadır. BB’yi bu yeni filmde Kevin Costner canlandırmaktadır ve bu kez sahneye üçüncü kuşak çıkmaktadır... Filmle yollarımız burada ayrılıyor. İşin ilginç yanı ilk filmde hangi baltaya sap olması konusunda kararsız olan BB, bu ikinci filmde karşımıza Silikon Vadisi’nin en çok aranan yatırımcılarından birisi olarak çıkıyor olması.BB gibi yatırımcıların akıttığı para ile patlama yapan 90ların internet devrinin şu sıralar yeniden geri dönüşe hazırlandığı yolunda gelişmeler var. California’da geçtiğimiz günlerde yapılan ilgili bir konferansa tam yebi bin kişi katılmış durumda. Finansal ve siyasi açıdan son 810 yıldaki gelişmelere baktığımızda ilginç bir döngü ile karşı karşıya olduğumuz görüyoruz. Global anlamda. Öncelikle iki Clinton döneminden sonra iki Bush dönemi geldi. Bu süreçte de bizim belediye hizmetlerinden bildiğimiz bir model global anlamda icra edildi – edilmekte. Bu model kaldırım taşlarını değiştirmek olarak özetlenebilir: Yık yeniden yap, iş olsun ! 90’lı yıllarda teknoloji dünyasında gördüğümüz ivmelenme, bundan daha farklı olarak, mevcut üzerine yeni şeyler yarat modelini tercih etmişti. Ancak bu maceracı yoldan yorulmuş olunacak ki konvansiyonel modele geri dönüldü. California’da gözlemlenen bu yeni kıpırdanma gelecek dönemin de buna paralel olarak değişiklik göstereceğini işaret edebilir. Peki bu kez itici güç ne olacak? Bir yanda web teknolojilerinin geliştirilmiş versiyonları ortaya çıkarken diğer yanda donanımların ucuzlatılması ve her eve en az bir bilgisayarın girmesinin sağlanması gibi bir strateji söz konusu. Bu sağlandıktan sonra hızlı internet erişim altyapısı artık evlerin elektrik, su tesisatı gibi değişmez bir parçası haline gelecek. Öte yanda zirve dönemini yaşan bir "bilgiyi bulma" süreci yaşanıyor. İlk on yılında bilgiyi dijitalleştiren dünya şimdi de o dijital veri yığını içinde kendisine uygun bilgiye ulaşma ya da bilgiyi üretebilmek için en hızlı, en doğru araçları üretmeye konsantre olmuş durumda. Google’ın firma olarak kariyerini bu yönde izleyebilirsiniz. Google ne tür bir madenin üstünde oturduğunun bilincinde olduğunu yeni yeni piyasaya sürdüğü hizmetlerle azar azar da olsa gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde ülkemizdeki gazetelere de yansıyan bir haberde, mesela hangi bölgedeki internet erişimcilerinin en çok hangi sitelere gittiği, ya da hangi partinin en çok hangi bölgeden hit aldığı gibi istatistikler artık çok değerli bilgi olarak parayla satın alınacak hale geliyor. Bütün bu gelişmeler olurken biz Türkiye olarak kendimizi nasıl konumluyoruz? Belki de üzerinde saatlerce tartışılması gereken bir konu. Bir yanda teknolojinin bir çıkış olduğunu her defasında gündeme getiriyoruz, diğer yanda ise bu konuda ses getirici bir "çıkış"ı henüz üretebilmiş değiliz.Bunun temeline indiğimizde bence iki önemli göstergeyi tespit ediyoruz.. Birincisi, öncelikle, bilim/teknoloji üreten mekanizmaların ne kadar özgür olup olmadığı ile ilgili. Her ne kadar üniversiteler düzinelerce makale üretiyorlarsa da, her ne kadar teknoloji şirketleri "üretiyoruz" diyorlarsa da, henüz dünya piyasasında yerini almış bu anlamda bir başarımız yok. BİLİŞİMCİLERDEN BEKLENTİLER Proje kapsamında bilişim şirketlerine yönelik ülke içi eğitim desteklerinin yanında uluslararası katılımlı organizasyonlar ile de Avrupa bilişim şirketlerinin işbirliklerinin artırılması hedefleniyor. Türkiye’den en az 44 bilişimcinin 7. çerçeve programlarına katılmasının sağlanması amaçlanıyor. Eczacıbaşı konuşmasında Türk bilişimcilerden ne beklediklerini de şöyle özetledi: "• Çerçeve Programlarının Avrupa’ya açılma fırsatı olduğuna inanmalarını • SAP ile, Fraunhofer Institute ile, Leeds Universitesi ile, Nokia ile, Vodafone gibi Avrupa’nın yüksek teknoloji üreten şirketleriyle birlikte teknoloji geliştirmek istemelerini, • Yüksek teknolojiye bu şirketlerle aynı anda sahip olmak istemelerini, • Avrupa’daki proje ortakları ile iş fırsatı yaratmalarını, • Avrupa teknoloji stratejilerini belirlemede rol oynamalarını, KISACA... AB’ce tanınmış olmalarını ..." Seminerde Avrupa Komisyonu "Yeni Çalışma Ortamları" DG INFSO Birim Başkanı JeanPierre Euzen’de çerçeve programları ile teknolojiyi toplumların ve insanların ihtiyaclarına yanıt verecek şekilde adapte etmeyi hedeflediklerini kaydetti. Avrupa’nın rekabet gücünü ve teknoloji altyapısının güçlendirmek için dğümeye baskıtlarını kaydeden Euzen, Türkiye’nin önünde bu fonlardan yayarlanmak için önemli fırsatlar olduğunu söyledi. Telekominikasyon 40 bin kişiye iş, 200 öğrenciye burs 17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon Günü Türkiye’de Tüm Telekomünikasyon İş Adamları Derneği (TÜDED) tarafından düzenlenen bir organizasyonla kutlandı. TÜTED Yönetim Kurulu Üyesi ve geçmiş dönem başkanı Tayfun Türkalp sektörün gelişimine ilişkin ciddi yatırım ve yapısal çalışmaların sürdüğüne dikkat çekerek, bu çalışmaların üç yıl içinde ülkemizde dört milyar dolarlık bir yatırıma dönüşeceğini, bunun da 40 bini aşkın yeni uzmana istihdam sağlayacağını belirtti. Türkalp konuşmasının son bölümünde, sektörün uzman açığını karşılamak üzere insana yatırımın da gerekli olduğuna inandıklarını ve bu amaçla TÜTED olarak bir "burs kampanyası" başlatacaklarını da ifade etti. Hem iş dünyası ile eğitim kurumları arasında işbirliği, hem de yüzlerce gence eğitim ve iş olanağı amacıyla hareket edeceklerini vurgulayan Türkalp, bu çabalarının özellikle Haberleşme Meslek Lisesi ve üniversitelerin Haberleşme Fakültelerinde okuyan öğrenciler için en az 200 civarında burs imkânı yaratacak bir kampanyaya dönüşeceğinin müjdesini verdi. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin Paris’te kurulduğu tarih olan 17 Mayıs 1865 tarihi, Türkiye’de de 2002 yılından beri Dünya Telekomünikasyon Günü olarak kutlanıyor. CBT 1000/35 1926 Mayıs 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle