24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TOPLUMBİLGİ TEKNOLOJİLERİ GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Kendini içindeki güçlerin olanca farklılığı, renkliliği ile harekete geçemediği bir akademisyen, bildiğini sandığı, bilmek için güç harcadığı alanı, farklı boyutlarlarıyla, ona yeni kapılar pencereler açarak,yeni buluşlara götürebilecek yanlarıyla çepeçevre göremez. Elektronik yaşama ne kadar hazırız? conomist dergisinin, IBM’in stratejik araştırma birimi İş Değerleri Enstitüsü ile birlikte gerçekleştirdiği "Elektronik Yaşama Hazırlık" araştırması sonuçlandı. 68 ülkenin değerlendirmeye alındığı araştırmada; teknolojik, ekonomik, politik ve sosyal alanlarda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ne kadar yaygın ve etkin kullanıldığı ölçüldü. Araştırmaya göre, dünyanın elektronik yaşama en hazır ülkesi Danimarka, sıralamadaki ilk 10 ülkenin 6’sı ise Batı Avrupa’dan. Danimarka’yı ABD, İsviçre, İsveç, İngiltere, Hollanda, Finlandiya, Avustralya, Kanada ve Hong Kong’un izlediği araştırmada, Türkiye 45. sırada yer alıyor. Araştırma sonuçlarına göre, listenin üst ve alt sıralarında bulunan ülkeler arasınElektronik Yaşama Hazırlık daki teknolojik uçurum hızla araştırması sonuçlarının listesi kapanıyor. Araştırma kapsamında, bil2006 ÜLKE 2006 gisayar, geniş bantlı internet Sıralaması puanı ve cep telefonu araçlarının bireysel düzeyde verimli kullanıl1 Danimarka 9.00 2 ABD. 8.88 ması, iş ve hukuk sisteminin 3 İsviçre 8.81 şeffaflığı, devletin dijital tek4 İsveç 8.74 nolojilerin kullanımını ne ka5 İngiltere 8.64 dar desteklediği değerlendiril6 Hollanda 8.60 7 Finlandiya 8.55 di. 8 Avustralya 8.50 Ayrıca internet kullanımı9 Kanada 8.37 nın, ülkeleri ve ekonomileri 10 Honkong 8.36 farklılaştıran bir araç olmaktan 11 Norveç 8.35 uzaklaştığı da tespit edildi. 12 Almanya 8.34 13 Singapur 8.24 Farklılaşma kriteri olarak yeni14 Yeni Zellanda 8.19 likçiliğin, bilgi güvenliğinin ve 14 Avusturya 8.19 devletlerin dijital gelişme ta16 İrlanda 8.09 ahhütlerinin ön plana çıktığını 17 Belçika 7.99 18 Güney Kore 7.90 vurgulayan araştırma sonuçla19 Fransa 7.86 rı, ülkelerin dijital gelişimleri20 Bermuda 7.81 ni artırmak için değişik yollar 21 Japonya 7.77 uyguladıklarını gösteriyor. 22 İsrail 7.59 Buna göre, Latin Amerika, 23 Tayvan 7.51 24 İspanya 7.34 Hindistan ve Çin merkezli şir25 İtalya 7.14 ketler, Linux gibi açık kaynak 26 Portekiz 7.07 kodlu yazılımlar kullanmaya 27 Estonya 6.71 başlayarak düşük maliyet avan28 Slovenya 6.43 29 Yunanistan 6.42 tajı sağladı. Servis sektöründe 30 Birleşik Arap E. 6.32 yüksek rekabet bulunan Tay31 Şili 6.19 van gibi ülkeler ise kablosuz in32 Çek Cum. 6.14 terneti farklılaşma aracı olarak 32 Macaristan 6.14 kullanıyor. Kablosuz internet, 34 Polonya 5.76 35 Güney Afrika 5.74. gelişen ülkelerde sabit altyapı 36 Slovakya 5.65 gerektiren teknolojilerden da37 Malezya 5.60 ha hızlı gelişme imkanı sağlı38 Litvanya 5.45 yor. Kuzey Amerika ve Batı 39 Letonya 5.30 39 Meksika 5.30 Avrupa ülkeleri bilgi ve ileti41 Brezilya 5.29 şim teknolojisi yatırımlarını 42 Arjantin 5.27 ekonomik fayda sağlayacak şe43 Jamaika 5.03 kilde düzenliyor. 44 Bulgaristan 4.86 Araştırmanın verilerine gö45 Türkiye 4.77 46 Suudi Arabistan 4.67 re, Batı Avrupa ülkelerinin 47 Tayland 4.63 2005 yılındaki GSMH’sinin 48 Venezüella 4.47 %6.5’i bilgi ve iletişim tekno49 Peru 4.44 lojisi pazarından sağlanıyor. 49 Romanya 4.44 51 Kolombiya 4.41 Video, oyun ve müziklerin on52 Rusya 4.30 line satışlarının, 2008 yılında 53 Hindistan 4.25 16 milyar Euro’ya ulaşması 54 Ürdün 4.22 bekleniyor. 55 Mısır 4.14 E Nietzsche’de Sıkışmış Akademisyen Şen Bilim 293’te vurguladığı gibi, çağının bilime bakışından rahatsızdır Nietzsche, "gezintiye çıkmışlar gibi" ona şöyle bir göz atanları, bilime anlamadan sorumsuzca bakanları, kadınları, sanatçıların bir bölümünü onaylamaz. Bilim erkek işidir, eril (Männlich) bir havası vardır. "Sert" bir havadır bu. Bilimin ciddi gücü (Strenge der Wissenschaft) ürkütür, ona dışarıdan bakıp geçenleri. Seçeneksizdir; ölçmede, yargılamada, yargıları sonuca ulaştırmada başarmak zorundadır; başarır da. Hızlıdır. Bilime uzaktan, şöyle bir bakıp geçenler, onun gücünden, ciddiyetinden irkilirler; orada çıkarsızlık vardır çünkü. Pragmacı bir yaşamdan uzakta, övgüyü, ödülü dışlamış çetin bir yaşamdır, bilim yaşamı. Askeri bir disiplin egemendir bilimde (19. yüzyıl Alman üniversitelerindeki "hava"nın yorumu!). Bu disiplinden yakınmaz Nietzsche, her zaman açıkça dile getirilmemiş kuralların gerekli olduğunu düşünür: Ciddi gücü, disiplinli sert havasından gelir; hiç de korkutucu, karanlık bir hava değildir; yalnızca dışarıda duran, henüz bu yaşam içine girmemişe (Uneingeweihte) öyle görünür. Kasvetli değildir bilim yaşamı; aydınlıktır, saydamdır, güçlü, yüksek elektrik havası, tam da erkeğe yakışacak bir nitelik taşır. Bu metninde Nietzsche, kendinin de içinde bulunduğu bir hava (Luft) olarak görür çağının bilimini; ona bakanlardan yakınır, o havayı soluyanlardan değil. Oysa her metni bu iyimserliği taşımaz, salt Ecce Homo’nun, Şen Bilim’in sınırları içinde bile bu bakışına aykırı birçok metin bulabiliriz. Örneğin, Ecce Homo, Neden Böyle Akıllıyım? başlıklı bölümün 8. metninde şöyle der: "Akademisyen, tüm kuvvetini evet ve hayır demeye, çoktan düşünülmüş olanı eleştirmeye harcar, kendi düşünmez olur artık […] Kendini savunma dürtüsü (Der Instinkt der Selbstvertheidigung) bozulmuştur onda, yoksa kitaplara karşı kendini savunurdu. Akademisyen bir décadent. […] kibrit gibiler yalnızca, sürtmeli onları, kıvılcım verebilmeleri, "düşünce" verebilmeleri için […] Sabahın köründe, daha gün ağarırken, olanca dinçliği içinde, gücünün şafağındayken insan, kitap okumak ayıp derim ben buna!" Bu görkemli bilim havasında akademisyen, düşünmeyen biridir: Okumaktan, öğrenmekten düşünmeye vakti yoktur çünkü: Düşünülmüşü eleştirir durur. Belki de, büyük ölçüde çağının filoloji eğitiminden etkilenerek söylüyor bu sözleri. Kendini kitaplara karşı savunamayan, kitapların altında kalan bir insan! Bir décadent: Çürümüş, kokuşmuş, bozulmuş, soysuzlaşmış biri: Ya onaylar ya yadsır: Papağandır bir türlü; en temel dürtüsü, kendini savunma dürtüsü bozulduğu için sığlaşmış, bozulmuştur. Bedenini ve düşüncelerini duyamaz olmuştur artık. Bedeni ve ruhuyla arasına kitaplar girmiştir. Neden böyle olmuştur? Belki de aşırı bir özdenetim (Selbstbeherrschung), kendini sıkma, kendine aşırı bir egemen olma çabası buna yol açmıştır: Şen Bilim s.305’den bir örnek: "Bundan böyle onu çekse, itse, cezb etse, harekete geçirse, içten ya da dıştan; bu, kolayca uyarılıp rahatsız olan kişiye bütün bunlar, her zaman özdenetimi için bir tehlikeymiş gibi gelir; Artık kendini herhangi bir dürtüye ya da özgür kanat vuruşuna bırakmaz; onun yerine, orada öyle kaskatı durur, kendini koruma pozisyonunda, kendine karşı silahlanır, keskin ve kuşkucu gözlerle, kalesinin oldum olası koruyucusu olarak, çünkü bir kaleye çevirmiştir kendini, […] Oysa ne çekilmez biri olup çıkmıştır başkalarına karşı; nasıl da yoksullaşmış, ruhun o güzelim şanslarından alıkoymuştur kendini! Ve gerçekten edinebileceği tüm öğrenme olanaklarından. Öyleyse, olmadığımız şeylerden öğrenmek istiyorsa, insan arada sırada kendini bırakmalıdır." Kendini içindeki güçlerin olanca farklılığı, renkliliği ile harekete geçemediği bir akademisyen, bildiğini sandığı, bilmek için güç harcadığı alanı, farklı boyutlarlarıyla, onu şaşırtabilecek, ona yeni kapılar pencereler açarak,yeni buluşlara götürebilecek yanlarıyla çepeçevre göremez. Ufak bir eleştiri bir tehdit gibi gelir ona: Ya iyice kapanır içine ya da saldırganlaşır. En azından iki durumda görebiliriz bunu: Bilgisinden emin olmadığı, özgüve nin eksik olduğu gençlik durumunda ya da yaşlanıp da, palazlandığını düşünerek, tembelleşdiğinde. İç dünyası daralmış akademisyen, akademik yaşamın en tehlikeli virüslerindendir. CBT1000/37 1926 Mayıs 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle