01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARGE VE TÜRKİYE GEBZE ÇAYIROVA’DA olan Arçelik ARGE, dünyada beyaz eşyada rakiplerine üstünlük savaşı içinde. içiçe değillerdir. Ama Avrupa’da bile şirketlerin üniversitelerle işbirliği bizimki ile kıyaslandığında misli ile fazla. Bir örnek vereyim. Almanya’da bir tekstil şehri var Krafer diye. İpek üzerine yoğunlaşmış bu kent. Kentte bir tekstil fakültesi kurulu. Fakülte kendi içinden sanayicilerle çalışabilsin diye enstitüsünü kurmuş. Biz bu enstitü ile yıkama araştırması üzerine ortak çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’de ise önemli bir kısmı temel araştırmaya ayrılsa bile fark yaratılır. İşte ilk kez bunun ekonomik boyutu öne çıktı. Tabii burada şunu da unutuyoruz: Türkiye’de teknoloji üreten kaç tane sanayi var? Elektronik derken televizyon üretmek ya da montajını yapmaktan bahsetmiyoruz. Teknolojisini üretmek ve geliştirmekten bahsediyoruz ki bu Avrupa’da bile yok. Ağırlıklı olarak ABD, Japonya ve Kore’de var. Bir ülkede ana teknoloji üreten sanayi ve kuruluşlar yoksa hangi konularda destek alacaksınız? Hangi konularda üniversite ile işbirliği yapacaksınız? AVRUPA ÇERÇEVE PROGRAMLARINA BAŞKA TÜRLÜ KATILIM Türkiye 6. çerçeve programına ciddi bir kaynak ayırdı, şimdi de 7. çerçeve gündemde. Bu konuda Arçelik olarak ne düşünüyorsunuz? Zannediyorum ki Türkiye çerçeve programlarına çok para ödüyor ve karşılığında da çok düşük bir geri kazanım alıyor. Bizim ülke olarak oraya koyduğumuz parayı geri almamızın imkânı olduğunu zannetmiyorum. Sonradan katılan ve koyduğunu fazlası ile geri alan İsrail’den başka ülke örneği yok. Zaten İsrail de baştan beri bu konuda başarılı. Çerçeve programlarından çıkmadan başka bir formül bulunabilir; örneğin daha az para koyarak başka türlü bu süreç idare edilebilir. Ayrıca devletin Türkiye içinde ARGE için ayırdığı para ile bunun arasında da büyük bir fark yok. Sanırım oraya 320 milyon Euro ödedik. Türkiye’de 2006 bütçesi için ARGE’ye ayrılan kaynak 500 trilyon. Önemli olan bu kaynağın başarılı bir biçimde nasıl yönetileceği. Arçelik açısından baktığımızda da bize iki nedenden ötürü ekonomik gelmedi. Birincisi genelde çok temel, ileri vadeli bir şeyin içinde yalnızca partner olarak yer alıyor olmanız. İkincisi ise sizden de bilginin dışarıya çıkıyor olması. Bu nedenle yalnızca bir ikisinin içindeyiz. şarıya teknoloji satıyor. Hindistan açılımını, sıçramasını beyin gücü ile yaptı. Türkiye’de de belli alanlar seçilip bu alanlara yoğunlaşılması lazım. Seçilecek alanın dünyada azgelişmiş bir alan olması yararlı olur. Elektronik sektörü çok yalnış bir alan olur. Türkiye gıda ve tekstilde birçok ülkenin çok ilerisinde, bunun üzerinden gidilebilir. Nano teknolojiyi tekstilde kullanabilirsiniz. Gelecek nano teknolojide, nano malzemede, burada bir yatırım yapılabilir. Dağılmak tehlikeli. Evet Türkiye ortaya parayı koydu, ama birçok sektörde ARGE yapacağım derseniz yanılırsınız. Bilkent Üniversitesi’nde kurulan nano teknoloji merkezi Türkiye’nin attığı önemli adımlardan biri. Avrupa’da bilim ve teknolojideki en yüksek ödül olan Descartes ödülünü bile aldı. Ve işin ilginci şimdi orada Çinli doktora öğrencilerinin olması. Sabancı Üniversitesi’nde muazzam bir malzeme laboratuvarı var. Koç Üniversitesi’nin ABD ile yoğun bağlantıları var. Yani kendi iç çekişmelerimizi bırakırsak epey yol alabiliriz. Avrupa gelecekte en büyük ülke olmaya adayların arasına Arjantin ve Brezilya’nın yanında Türkiye’yi de kattı. Bu aslında potansiyel anlamında çok şey anlatıyor. •Biliyorsunuz Davos’ta her yıl düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun da bu yılki ana teması "zorunlu yaratıcılık’tı. Bu bağ lamda yenilikçilik, yaratıcılık ve belki yine kla sik tanımı ile ARGE konusunda dünyada yeni eğilimler var mı? Dünyanın büyük şirketleri, en büyükler dahil ARGE çalışmalarını tek başına yapmaktan vazgeçiyorlar. Yeni eğilim bu. Kendi boyutlarında kalarak en iyisini yapamadıklarını görüp çerçeve programlarına üniversitelerle ortak araştırmalara Bilkent Üniversitesi’nde kurulan nano teknoloji yöneliyorlar. Birbirleri ile rakip merkezi Türkiye’nin attığı önemli adımlardan biri. olamayacak sektörler ortak ARGE Descartes ödülünü bile aldı. Sabancı çalışması yapıyor. Çok güzel bir örneği kahve sektöründe var. üniversitesi’nde muazzam bir malzeme laboratuvarı Kahve üreticisi, kahve mavar. Koç Üniversitesi’nin ABD ile yoğun bağlantıları kinesi üreticisi ve bu sistemi tüm dünyaya satan bir franching zincivar. Yani kendi iç çekişmelerimizi bıkakırsak epey ri. Starbucks, Gloria Jeans işte yol alabiliriz. böyle bir ortak tasarımın ürünü ve çok da başarılı. Otomotiv sektörü de bir ölçüde yapıyor üniversitelerle çalışabilmek epeyce zor. Bunda bunu. Lastik ve otomotivcilerin ortak çalışması muhtemelen sanayicinin de payı vardır. Ama bir olduğu bilinir. Bir de örneğin Ferrari’nin koltukdüşünün: Haftada 20 saat derse giren bir hoca ile ları için ünlü bir modacı ile Ferrari ortak bir ARhaftada yalnız 2 saat ders veren geri kalan zamaGE merkezi kurdu. Koltuk tasarımı yapılıyor. nını araştırmaya ayıran bir hoca arasındaki farkı. Hem maliyet düşürülüyor hem de uzun vadeli Bırakın sanayiüniversite işbirliğini, zamanın stratejiler doğuyor. Bilginin yenilenme hızı arttığı için bu normal, artık herkes herşeye aynı anda yetişemiyor. Türkiye’de bu henüz başlangıç aşamasında. DÜNYADA PATENT SAVAŞI •Türkiye’de ne tür projeler var bu konu da? Şişe Cam ya da Kütahya Porselen, Arçelik bulaşık makinesi ve deterjan üreticisi ile ortaklaşa problem çözme çalışmaları içinde bulundular. Ortak ARGE kurulabilir belki, ileride yıkama teknolojisi için. Çünkü ürünlerin yıpranmaları farklı... Ayrıca Bonn Üniversitesi’nde böyle bir çalışmanın biz de içinde olduk. Aşınma konusu üzerinde biz ve deterjancılar ortak çözüm aradık.. CBT 1000/14 1926 Mayıs 2006 Elektronik sektöründe dünya, neredeyle bir patent savaşına girmiş durumda. Japonya ve ABD baş ta olmak üzere dehşet bir savaşım süregeliyor. İki büyük rakip şirket, biri Sony diğerinin adını hatırlayamıyorum, patent konusunda işleri öyle karmaşıklaştırdılar ki, hukuk savaşları sonunda öyle küçük detaylarla bu patentler alınır hale gelmiş ki, sonunda birbirleri ile bir anlaşma yapmak zorunda kalmışlar. Ve bugüne kadar alınan patentlerin birbirlerine kullanım haklarını vermişler. Birinin 10 bin, birinin 7 bin patenti var. Tabii arkasındaki bedel nedir, kim kime ne verdi bilmiyorum. Elektronik sektörünün onbinlerce ile sayılan patentlerinin yanında beyaz eşya sektörünün patentleri sayı olarak çok küçük. Bugün en büyük firmanın sahip olduğu patent 3 bini geçmez. GELECEK NANO TEKNOLOJİDE •Türkiye’nin, dünya ekonomisi ölçeğinde sıçrama yapabilmesi için hangi alanlara yönel mesi lazım? Bakın önce dünyadan örnek verelim. İsrail’de de büyük sanayi yok ama İsrail bugün dı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle