24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİYOLOJİHORMONLAR AŞK ne menem bir şey? İçi içine sığmamak, canlılık, mutluluk, tutku ve aşırı güven. Hepimiz aşkın bu, bir anı diğerine uymayan duygusal dalgalanmalarının ne demek olduğunu biliriz. Ancak bu duygu sağanağının yol açtığı şaşkınlıkla –hatta sersemlikle başımıza gelenleri değerlendirmekte zorluk çekiyoruz. Acaba aşkın kökenlerini anlamakta bilim bize yol gösterebilir mi? Yoksa bu görevi ozanlara bırakmak daha mı doğru olur? Saygın bilim dergisi New Scientist aşk ile ilgili bazı temel soruların yanıtlarını bilimde arıyor. SEN BENİM ARADIĞIM İNSANSIN! Herkes erkeklerin kum saati şeklinde vücudu olan kadınları (yüksek üretkenlik), kadınların AŞKIN KİMYASI Aşıkların beyinlerinde neler olup bitiyor? Muhteşem bir erkek. İnşallah arar. Onu düşünmeden Bilim aşk ile tanışıyor! A şk çeşitlidir. Annenin çocuğuna duyduğu koruyucu aşk, çiçeği burnunda taze aşıkların birbirine duyduğu yoğun tutku, uzun süredir birlikte olan çiftlerin temelleri derinlere inen aşkı, Tanrı’ya duyulan ilahi aşk bunlardan yalnızca birkaçıdır. Bazı kültürlerde farklı aşk türleri için 10’dan fazla sözcük kullanılır. Bu arada temel esin kaynağı olarak aşktan yararlanan ozanlar ve şarkı sözü yazarları, yüzyıllardır aşkı tanımlayamaya, çözmeye uğraşıyor. Aşk denilen bu karmaşanın ardında acaba evrensel tek bir kavram yatıyor olabilir mi? Aşkın bilimi daha emekleme aşamasında. Ancak farklı dallardaki bilim adamları yavaş yavaş aşkın doğasına ve kökenlerine iniyor. Tarama teknolojilerindeki gelişmelerden yararlanan bilim adamları, farklı aşk türlerinde beyinde meydana gelen biyokimyasal değişiklikleri ve faaliyetleri izleyebiliyor; insanların aşk karşısındaki farklı tepkilerini karşılaştırabiliyor ve diğer hayvanlarda aşkın evrimsel kökenlerini araştırabiliyor. ise iri ve köşeli çenesi (yüksek testosteron) olan erkekleri beğendiğini bilir. Fakat insanlar bilinç altında uyumlu bağışıklık sistemi olanları eş olarak seçer. İŞTE AŞK BUDUR! Sinirsel ödül sistemi, ancak bir uyuşturucu bağımlısı ile karşılaştırılabilecek düzeyde, beynin korteks bölgesini dopamin ile yıkar. Böylece zevk ile o kişi arasında güçlü bir bağ kurulur. O kişi ile birlikte olmak için can atarsınız. Üfff! Birazdan Evet…tamam …. Olur…. Sonra Oooooh. Mummm... Yine atağa kalktılar. Aynı 1981’ Canım benim! Nasıl da her şeyi bilir… BENİ ARAYACAK MI? ARARSA BEN NE DİYECEĞİM? Belirsizlik ortamında stres hormonu düzeyi zirveye çıkar. Fakat çelişkili bir şekilde stres yakınlık kurma ihtiyacını da artırır ve beynin aşka yelken açmasına yol açar. AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR! Sosyal değerleri kontrol eden beyin bölgelerinin faaliyeti durur. Bu da seçtiğiniz kişinin mükemmel olduğunu düşünmeniz anlamına gelir. Aylar sonra Çok çekici bir kız… Sevgi dolu bir Yıllar sonra Kahveye gidiyorum Benim tatlı bebeğim… ÇOK ZEVKLİ! Yakın temaslar oksitosin düzeyini yükseltir. Bu da sosyal korkuların silinmesine, güvenin artmasına, sevgilinize bağlanmanıza, fiziksel zevklerin uzamasına ve bunların bağımlılık haline gelmesine yol açar. ANNE SEVGİSİ! Burada yine oksitosin hormonu devrededir. Ancak bu kez ilgi odağı olma sırası bebektedir. CBT1000/28 1926 Mayıs 2006 arasındaki aşk ile başlamak en doğrusudur. Bütün aşk türlerinin içinde, anne ile çocuk arasındaki aşk kadar derin, güçlü, dayanıklı ve verici olanı yoktur. Ayrıca hayvanlar aleminde de en yaygın olan aşk türü budur. Biyolojik olarak bu bağ çok anlamlıdır. Bu bağ sayesinde yeni doğan hayvanlar hayatta kalma şansına erişir. Dolayısıyla annenin genleORTAK EVRİMSEL BAŞLANGIÇ rinin bir sonraki nesile geçmesi garantilenmiş olur. Farklı şekillerde Bu bağ nasıl oluşur? karşımıza çıkan aşk, aca Aşkın bilimi diye isimlendiBirbirine bağlanmanın beba ortak evrimsel bir yindeki kimyasal etkisi kobaşlangıçtan doğmuş rebileceğimiz yeni bir bilim nusunda bildiklerimizin çoolabilir mi? Eğer böyle dalı aşkın doğasını anlamağu kemirgenler üzerinde yabir başlangıç varsa, bunu ya ve kökenlerine inmeye pılan çalışmalardan elde nerede aramamız gereedildi. Kemirgenlerin yaşakir? İşe anne ile çocuk çalışıyor. dığı duygunun"aşk" olup olmadığını bilmiyoruz; bildiğimiz tek şey yavrularını canlarını dişlerine takarak koruyor olmaları. Bu eğilimi doğrudan doğruya annelik olgusunun tetiklendiği sanılıyor. Bakire dişi sıçanlar, hatta hamile olanlar yavrulara saldırabiliyor. Ancak yavrulamadan hemen önce bu davranışı tümüyle terk ediyorlar. Yeni doğan bir yavrunun anne için özel bir önem taşımasının nedeni ne? Bu bağlamda kritik bağın oksitosin hormonu olduğu söyleniyor. Hamileliğin ileri evrelerinde yüksek düzeylerde seyreden östrojen, beynin bazı bölgelerinde bulunan oksitosin reseptörlerinin sayısını artırır. Doğum sırasında, doğum sancılarının tetiklemesiyle oksitosin salgısı artar ve bu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle