Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t'lAB
ütm
Roberto Bo-
laftoŞililibir
yazar. Pinoc-
het'nin dar-
besinden
sonra direni-
şe katıldı, tu-
tuklandı
ama kurtul-
du. Hayatı-
nın geri kalanını sürgün
yaşadı. Yazlan bağbozu-
mu, gece bekçiliği, bulaşık-
çılık, satıcılık gibi çeşitli iş-
lerde çalıştı. "Infrarealist şi-
ir hareketi"ni başlattı, son-
ra düzyazıya döndü. llk ro-
manları kırk yaşında basıl-
maya başlandı. Katil Oros-
pularta beraberTürkçeye
çevrilmiş üç kitabı var.
• Ceylan KORYÜREK
1
4 zrail'in namlusundan çıktı
/ \ mı kurşun, ölüm karşısın-
/""% da sıfır yerine geçen ha-
A- -i^yat, işte denkleşti her şey.
Roberto Bolano, ölü bir ozana ve-
rilen ödülle, alkışlarla dünyada
kendini "suskunluğa adayan" ölü-
me karşı. "Katil Orospular" kita-
bının ismi beni dehşete düşürdü, ilerle-
yen sayfalarda ismin hayatın acımasızlı-
ğıyla özdeşleştiğini gördüm, sanki in-
sanlar buharlaşıyor gölgeleri kahyor,
gölgeleri onların katili oluyordu.
Yaşama kavgası içinde ilerleyen za-
mana karşı kuşkuyla bakarken ikna
edilmeyi bekleyen düşünceler ile yalnız-
lık denizinde açılıp karadaki insanları
gözleyen Roberto Bolano'yu görüyo-
rum. Kıyıdaki yalnız ve sürgün insanla-
ra bakıyor. Hikâyeleri sanki fotoğraf ka-
resinde canlanan karakterler, söylemek
istediği yarıda kalmış şeyler, yalnızlığı
Roberto Bolano'dan şlirsel bir anlatım
Katil Orospular
uyuşturan aşksız seks-
ler, sonrasında soğuk
duvarlar.
Peki, bu hikâyeleri
bu kadar canlı kılan
ne? Sürgündeki insan-
ların yaşama çabasın-
da, hayatlarına karşı
oynadığı kumar.
Olüm acısı gibi taşı-
dıkları geçmiş, yeni-
den sifırdan kimsesiz
başlayan öyküler, do-
ludizgin yaşamın için-
de fîliz vermeye çalı-
şan duygular. îtirafsız
uzaktan, gizli aşklar,
yeri boş kalan sandal-
yelerde hissedilen sı-
caklıklar, kavuşan ellerdeki veda anları,
sürgünde başka sürgünlere gebe, yitime
uğramış duygular.
Kitap on üç çarpıa öyküden oluşu-
yor. llk öykü "Göz Silva" vedalaşmadan
ayrılan, unutulmayan, yıllar sonra karşı-
laşılan bir arkadaş. Değişmiş, geçmişle
ilgili anlattıkları bir fotoğrafçının karesi-
ne sığanlar değil sadece. Fuhuş sektörü-
nü fotoğraflamaya Hindistan'a görev-
lendirildiğinde erkek çocuk genelevinde
geçenler, çekilen fotoğraflann, görüntü-
lerin açtığı yaralar, nefes kesici bıçağın
ucundaki iyilik ve kötülükler.
Aslında Roberto Bolano şiiri hiç bı-
rakmamış, kalbe giden damarlarını tıka-
mış ama şiirsiz kalamamış. Bundan son-
rakı gelen öykülerdeki "B" karakteri
özelÖde Roberto Bolano ile örtüşüyor.
Sürgünün, bitimsiz yalnızlığın, yok olup
gitti dediği edebiyatçıların anısı, kırık
kalbiyle hayatın geri kalanı. Doyumsuz
merak uyandıncı öy-
küler.
Lalo Cura'nm Ta-
savvurları, porno sek-
törünün ibretlik öy-
küsü, vahşet, tiksinti
ve sanki cehennem-
den çıkmış anlatüar.
Dehşet verici ve hepsi
canlı görüntüler. tn-
sanhğı insanlıktan çı-
karan bu sektörün,
oyunculan da ya ge-
nellikle öldürülüyor
ya da AIDS'in pençe-
sinden kurtulamıyor.
Hepsi de genç ölü.
Olegario daha annesi-
nin karnında porno
sektörüyle tanışır. "Bazen rüya gördü-
ğümde, kimi zaman karabasanlarda,
kendimi uçurumun kenarında buluyo-
rum, o zaman önce uzaktan zarların ye-
re düştüklerinde çıkardıklan sesi duyu-
yorurn." (s. 90) Porno oyunculan sektör
tarafından uçuruma atılan zarlar, çığlık-
lar içinde uçurumun dibinde, karanlık-
taki insanlar.
"Ruhsal sarsıntılar üzerine bir film.
Bir aziz hapishanede doyum ve sevişme
gecelerini hatırlıyor" (*. 91). Porno sek-
törü ruhsal sarsmtıdır, aşksız seks ger-
çeği insanı daha çok yalnızlaştıran, ken-
di tatmininde kendini öldüren yalandır.
Kitaptaki yaratıcılıkla vahşet ve acıma-
sızlıkla bütünleşen öyküler. Bolano an-
lattığı dehşeti sanatın raylarına oturtma-
yı büiyor. Ona göre hayat meydanın or-
tasında, çöplüğü, barı, fahişesi, sürgü-
nü, yalnızı. Herkes arayış içinde, ölüm
ise gölgelerden gövdelere dolaşmakta,
hayatımın geri kalanı diyemiyor Bolano
yitip gidenîerin farkında.
"Katil Orospular" öyküsünde her şey
doruklarda. "Kara kutuda" dans eden
adam öyküdeki Max'e benzeyen, onu
isteyen bir kadm. Stadyum çüuşında bir
bakışla ayartılan erkek. Adamı Max di-
ye seyiyor kadm. Max diye ilişkiye giri-
yor. Özlem ve tutku var, nefret akla gel-
miyor okurken. Kimliği ve sıcaklığı yit-
memiş o gölgede Max'de kilitleniş. Ka-
yıp aşkını hissetmek için seks tuzak.
"Sen ve ben, tünelin iki ucundan, sade-
ce siluetlerimizi görüyor olsak da birbi-
rimize doğru yürüyoruz, buluşmaya ka-
rarlıyız" (s. 108). Hayattaki kimi tutku-
lar gözün göremediği tünel karanlığıdır
farklı özlemlerde "buluşmaya kararlı"
iki kişide geceden doğan sabah karanlı-
ğı, birkaç derin nefes. Bolano'nun oyna-
dığı kumar durağına gelmeden inen aşı-
rı kişiler.
Bolano'nun nefes alıp verişinde bile
şiir aşkı var, eski şairler, fotoğrafları,
yüzlerindeki anlamlar hepsini tek tek
inceliyor. Kayıp şairleri bulup sanki yer-
lerine oturtuyor. Neden gittiklerini sor-
guluyor. Şairler korumasız ölüme yel-
ken açanlar. Kimileri ateşler içinde ya-
narken, soğuk duvarlar arasında tüke-
nir. Bolano şiirin bütün acılannı yaşa-
mış, düz yazıya geçse de hâlâ unutama-
mış, aslında şiiri bırakan şairler de şiiri
unutamaz. Çünkü şiir sonsuz düşler ya-
tağıdır. Bu yüzden gökyüzüne yazılı
binlerce mısra geçer bulutlardan. Son
öykü, şair ve yazar "Enrique Lihn'le
Buluşma"; bu öyküyü okurken artık
emin oldum, Bolano Katil Orospular\
yazarken yakında öleceğini seziyordu.
Ölüm, boy ölçüşemez seninle hiçbir
şey, tutkulu bir âşık gibi alırsın. Geriye
duvarlan yıkan yazılar kalır. Bolano, uç-
taki sıra dışı insanları anlatırken çok do-
ğal, öyküleri güzelleştiren abartısızlık,
şaşırtıcı merak uyandıncı ve hiçbir faz-
lalık yok.B
Katil Orospular/ Roberto Bolano/ Çe-
viren: Peral Bayaz/Metis Yay./196 s.
Güler Yalçın ve Fîliz Kamacıoğlundan
Tarihin sayfalanna açılan bir albüm
Marmara Üniversite-
si Köy Enstitüleri
Araştırma Merkezi
Müdürü ye KAVEC
Başkanı Güler Yalçın
ile yine Marmara
Üniversitesi öğretim
üyesi Fillz Kamacıoğ-
lunun birlikte hazır-
ladıkları Beşikdüzü
Köy Enstitüsü Hikâ-
yesiBitmediaöUya-
pıt, 1900 yılında Trab-
zon'da kurulan Be-
şikdüzü Köy Enstitü-
sü'nü anlatıyor.
T;
| ürkiye'de eğitim geleceğinin tartışıldığı
bu dönemde, "Köy Enstitüleri" eğitim
tarihimizde bir devrim ve Cumhuriye-
tin günümüzde de canlüığmı koruyan
bir eğitim modeli olarak nitelendiriliyor. Kuru-
luşunun üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen
değeri çok sonraları anlaşılan Köy Enstitüleri
üzerine anı, kitap, tez ve belgesel gibi sayılama-
yacak kadar çok çalışma bulunuyor. Ancak, bu
çalışmalardan
farklı olarak,
son zamanlarda
toplumsal so-
rumluluk pro-
jelerinin yanı
sıra bilimsel ça-
lışma, toplantı
ve etkinlikleriy-
le dikkat çeken
Köy Enstitüle-
rini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KA-
VEG), Köy Enstitülerine bakışı çok farklı bir tarzda
ele alarak bir albüm çalışmasıyla okuyucularla buluşu-
yor. Marmara Üniversitesi Köy Enstitüleri Araştırma
Merkezi Müdürü ve KAVEG Başkanı Prof. Dr. Güler
Yalçın Ue yine Marmara Üniversitesi öğretim üyesi ve
KAVEG üyesi Prof. Dr. Filiz Kamacıoğlu'nun birlikte
hazırladığı Beşikdüzü Köy Enstitüsü Hİkâyesi Bitme-
di adlı yapıt, 1940 yılında Trabzon'da kurulan Beşik-
düzü Köy Enstitüsü'nü anlatıyor. Enstitünün eğiti-
minden günlük yaşamına, ziyaretçilerinden döner ser-
mayesine kadar her türlü işleyiş ve etkinliği hakkında
özlü bilgi veren bu yapıt, etraflı bir arşiv çalışması,
özenle korunmuş bir koleksiyon ve zengin bir kaynak-
çanın ürünü. Kitabın her iki yazarınm da Köy Enstitü-
1ü aile çocukları olması kültürel mirasın taşınması ve
aktanlması açısından ayrı bir öneme sahip.
Yapıtta, "Beşikdüzü Köy Enstitüsü'nün Genel Yer-
leşim Projesi" ve Köy Enstitülerinin bölgesel dağıh-
mıyla ilgili bir harita da yer alıyor. Şüphesiz, yapıtm
en can alıcı yanı albüm bölümündeki fotoğraflar. Ens-
titüdeki yaşamın -deyim yerindeyse- her anını gözler
önüne seren yaklaşık 150 özgün fotoğraf. Bu fotoğraf-
lann bir bölümü, Filiz Kamacıoğlu'nun babası Beşik-
düzü Köy Enstitüsü müzik öğretmeni Mehmet Ali
Kamacıoğlu'nun özel kolleksiyonundan derlenmiş ve
albüm Beşikdüzü Köy Enstitüsü mezunu birçok öğ-
retmenin özel arşiv ve koleksiyonlarıyla zenginleştiril-
miş. Bu bağlamda, enstitüden gelen "imece" usulü-
nün, nesilden nesile aktanlmaya devam ettiği göze
çarpıyor.
Kitabın yazılış amacını yazar Güler Yalçın'ın kendi
sözlerinden ökumak gerek: "Elinize aldığınız albüm,
Atatürk'ün önerisiyle, 1936 yüında Saffet Ankan'ın
Kültür Bakanlığı döneminde açılan eğitmen kursları
ile başlayan, 1940 yılında Milli Eğitim Bakanı Hasan
Âli Yücel ve eğitim devrimcisi Isnıail Hakkı Ton-
guç'un Köy Enstitülerini açmasıyla süren, 1946'dan
sonra yıkıma uğrayan eğitim devrimini Beşikdüzü Köy
Enstitüsü özelinde tüm ayrıntılarıyla anlatmak ve gü-
nümüze ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır." Yapıt
yazar Filiz Kamacıoğlu'nun kısa ancak özlem dolu
sözleriyle sona eriyor: "Selam, Köy Enstitülerindeki
eğitim sistemine ve Beşikdüzü Köy Enstitülülere..." •
Bu yapıt için
net adresinden sipariş ebilir.
uderiegitim.org inter-
Beşikdüzü Köy Enstitüsü Hİkâyesi Bitmedi/ Güler
Yalçm-Filiz Kamaaoğlu/Köy Enstitüleri Araştırma
ve Eğitimi Geliştirme Derneği/192 s.
SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 4