19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
t'lAB ütm Roberto Bo- laftoŞililibir yazar. Pinoc- het'nin dar- besinden sonra direni- şe katıldı, tu- tuklandı ama kurtul- du. Hayatı- nın geri kalanını sürgün yaşadı. Yazlan bağbozu- mu, gece bekçiliği, bulaşık- çılık, satıcılık gibi çeşitli iş- lerde çalıştı. "Infrarealist şi- ir hareketi"ni başlattı, son- ra düzyazıya döndü. llk ro- manları kırk yaşında basıl- maya başlandı. Katil Oros- pularta beraberTürkçeye çevrilmiş üç kitabı var. • Ceylan KORYÜREK 1 4 zrail'in namlusundan çıktı / \ mı kurşun, ölüm karşısın- /""% da sıfır yerine geçen ha- A- -i^yat, işte denkleşti her şey. Roberto Bolano, ölü bir ozana ve- rilen ödülle, alkışlarla dünyada kendini "suskunluğa adayan" ölü- me karşı. "Katil Orospular" kita- bının ismi beni dehşete düşürdü, ilerle- yen sayfalarda ismin hayatın acımasızlı- ğıyla özdeşleştiğini gördüm, sanki in- sanlar buharlaşıyor gölgeleri kahyor, gölgeleri onların katili oluyordu. Yaşama kavgası içinde ilerleyen za- mana karşı kuşkuyla bakarken ikna edilmeyi bekleyen düşünceler ile yalnız- lık denizinde açılıp karadaki insanları gözleyen Roberto Bolano'yu görüyo- rum. Kıyıdaki yalnız ve sürgün insanla- ra bakıyor. Hikâyeleri sanki fotoğraf ka- resinde canlanan karakterler, söylemek istediği yarıda kalmış şeyler, yalnızlığı Roberto Bolano'dan şlirsel bir anlatım Katil Orospular uyuşturan aşksız seks- ler, sonrasında soğuk duvarlar. Peki, bu hikâyeleri bu kadar canlı kılan ne? Sürgündeki insan- ların yaşama çabasın- da, hayatlarına karşı oynadığı kumar. Olüm acısı gibi taşı- dıkları geçmiş, yeni- den sifırdan kimsesiz başlayan öyküler, do- ludizgin yaşamın için- de fîliz vermeye çalı- şan duygular. îtirafsız uzaktan, gizli aşklar, yeri boş kalan sandal- yelerde hissedilen sı- caklıklar, kavuşan ellerdeki veda anları, sürgünde başka sürgünlere gebe, yitime uğramış duygular. Kitap on üç çarpıa öyküden oluşu- yor. llk öykü "Göz Silva" vedalaşmadan ayrılan, unutulmayan, yıllar sonra karşı- laşılan bir arkadaş. Değişmiş, geçmişle ilgili anlattıkları bir fotoğrafçının karesi- ne sığanlar değil sadece. Fuhuş sektörü- nü fotoğraflamaya Hindistan'a görev- lendirildiğinde erkek çocuk genelevinde geçenler, çekilen fotoğraflann, görüntü- lerin açtığı yaralar, nefes kesici bıçağın ucundaki iyilik ve kötülükler. Aslında Roberto Bolano şiiri hiç bı- rakmamış, kalbe giden damarlarını tıka- mış ama şiirsiz kalamamış. Bundan son- rakı gelen öykülerdeki "B" karakteri özelÖde Roberto Bolano ile örtüşüyor. Sürgünün, bitimsiz yalnızlığın, yok olup gitti dediği edebiyatçıların anısı, kırık kalbiyle hayatın geri kalanı. Doyumsuz merak uyandıncı öy- küler. Lalo Cura'nm Ta- savvurları, porno sek- törünün ibretlik öy- küsü, vahşet, tiksinti ve sanki cehennem- den çıkmış anlatüar. Dehşet verici ve hepsi canlı görüntüler. tn- sanhğı insanlıktan çı- karan bu sektörün, oyunculan da ya ge- nellikle öldürülüyor ya da AIDS'in pençe- sinden kurtulamıyor. Hepsi de genç ölü. Olegario daha annesi- nin karnında porno sektörüyle tanışır. "Bazen rüya gördü- ğümde, kimi zaman karabasanlarda, kendimi uçurumun kenarında buluyo- rum, o zaman önce uzaktan zarların ye- re düştüklerinde çıkardıklan sesi duyu- yorurn." (s. 90) Porno oyunculan sektör tarafından uçuruma atılan zarlar, çığlık- lar içinde uçurumun dibinde, karanlık- taki insanlar. "Ruhsal sarsıntılar üzerine bir film. Bir aziz hapishanede doyum ve sevişme gecelerini hatırlıyor" (*. 91). Porno sek- törü ruhsal sarsmtıdır, aşksız seks ger- çeği insanı daha çok yalnızlaştıran, ken- di tatmininde kendini öldüren yalandır. Kitaptaki yaratıcılıkla vahşet ve acıma- sızlıkla bütünleşen öyküler. Bolano an- lattığı dehşeti sanatın raylarına oturtma- yı büiyor. Ona göre hayat meydanın or- tasında, çöplüğü, barı, fahişesi, sürgü- nü, yalnızı. Herkes arayış içinde, ölüm ise gölgelerden gövdelere dolaşmakta, hayatımın geri kalanı diyemiyor Bolano yitip gidenîerin farkında. "Katil Orospular" öyküsünde her şey doruklarda. "Kara kutuda" dans eden adam öyküdeki Max'e benzeyen, onu isteyen bir kadm. Stadyum çüuşında bir bakışla ayartılan erkek. Adamı Max di- ye seyiyor kadm. Max diye ilişkiye giri- yor. Özlem ve tutku var, nefret akla gel- miyor okurken. Kimliği ve sıcaklığı yit- memiş o gölgede Max'de kilitleniş. Ka- yıp aşkını hissetmek için seks tuzak. "Sen ve ben, tünelin iki ucundan, sade- ce siluetlerimizi görüyor olsak da birbi- rimize doğru yürüyoruz, buluşmaya ka- rarlıyız" (s. 108). Hayattaki kimi tutku- lar gözün göremediği tünel karanlığıdır farklı özlemlerde "buluşmaya kararlı" iki kişide geceden doğan sabah karanlı- ğı, birkaç derin nefes. Bolano'nun oyna- dığı kumar durağına gelmeden inen aşı- rı kişiler. Bolano'nun nefes alıp verişinde bile şiir aşkı var, eski şairler, fotoğrafları, yüzlerindeki anlamlar hepsini tek tek inceliyor. Kayıp şairleri bulup sanki yer- lerine oturtuyor. Neden gittiklerini sor- guluyor. Şairler korumasız ölüme yel- ken açanlar. Kimileri ateşler içinde ya- narken, soğuk duvarlar arasında tüke- nir. Bolano şiirin bütün acılannı yaşa- mış, düz yazıya geçse de hâlâ unutama- mış, aslında şiiri bırakan şairler de şiiri unutamaz. Çünkü şiir sonsuz düşler ya- tağıdır. Bu yüzden gökyüzüne yazılı binlerce mısra geçer bulutlardan. Son öykü, şair ve yazar "Enrique Lihn'le Buluşma"; bu öyküyü okurken artık emin oldum, Bolano Katil Orospular\ yazarken yakında öleceğini seziyordu. Ölüm, boy ölçüşemez seninle hiçbir şey, tutkulu bir âşık gibi alırsın. Geriye duvarlan yıkan yazılar kalır. Bolano, uç- taki sıra dışı insanları anlatırken çok do- ğal, öyküleri güzelleştiren abartısızlık, şaşırtıcı merak uyandıncı ve hiçbir faz- lalık yok.B Katil Orospular/ Roberto Bolano/ Çe- viren: Peral Bayaz/Metis Yay./196 s. Güler Yalçın ve Fîliz Kamacıoğlundan Tarihin sayfalanna açılan bir albüm Marmara Üniversite- si Köy Enstitüleri Araştırma Merkezi Müdürü ye KAVEC Başkanı Güler Yalçın ile yine Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Fillz Kamacıoğ- lunun birlikte hazır- ladıkları Beşikdüzü Köy Enstitüsü Hikâ- yesiBitmediaöUya- pıt, 1900 yılında Trab- zon'da kurulan Be- şikdüzü Köy Enstitü- sü'nü anlatıyor. T; | ürkiye'de eğitim geleceğinin tartışıldığı bu dönemde, "Köy Enstitüleri" eğitim tarihimizde bir devrim ve Cumhuriye- tin günümüzde de canlüığmı koruyan bir eğitim modeli olarak nitelendiriliyor. Kuru- luşunun üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen değeri çok sonraları anlaşılan Köy Enstitüleri üzerine anı, kitap, tez ve belgesel gibi sayılama- yacak kadar çok çalışma bulunuyor. Ancak, bu çalışmalardan farklı olarak, son zamanlarda toplumsal so- rumluluk pro- jelerinin yanı sıra bilimsel ça- lışma, toplantı ve etkinlikleriy- le dikkat çeken Köy Enstitüle- rini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KA- VEG), Köy Enstitülerine bakışı çok farklı bir tarzda ele alarak bir albüm çalışmasıyla okuyucularla buluşu- yor. Marmara Üniversitesi Köy Enstitüleri Araştırma Merkezi Müdürü ve KAVEG Başkanı Prof. Dr. Güler Yalçın Ue yine Marmara Üniversitesi öğretim üyesi ve KAVEG üyesi Prof. Dr. Filiz Kamacıoğlu'nun birlikte hazırladığı Beşikdüzü Köy Enstitüsü Hİkâyesi Bitme- di adlı yapıt, 1940 yılında Trabzon'da kurulan Beşik- düzü Köy Enstitüsü'nü anlatıyor. Enstitünün eğiti- minden günlük yaşamına, ziyaretçilerinden döner ser- mayesine kadar her türlü işleyiş ve etkinliği hakkında özlü bilgi veren bu yapıt, etraflı bir arşiv çalışması, özenle korunmuş bir koleksiyon ve zengin bir kaynak- çanın ürünü. Kitabın her iki yazarınm da Köy Enstitü- 1ü aile çocukları olması kültürel mirasın taşınması ve aktanlması açısından ayrı bir öneme sahip. Yapıtta, "Beşikdüzü Köy Enstitüsü'nün Genel Yer- leşim Projesi" ve Köy Enstitülerinin bölgesel dağıh- mıyla ilgili bir harita da yer alıyor. Şüphesiz, yapıtm en can alıcı yanı albüm bölümündeki fotoğraflar. Ens- titüdeki yaşamın -deyim yerindeyse- her anını gözler önüne seren yaklaşık 150 özgün fotoğraf. Bu fotoğraf- lann bir bölümü, Filiz Kamacıoğlu'nun babası Beşik- düzü Köy Enstitüsü müzik öğretmeni Mehmet Ali Kamacıoğlu'nun özel kolleksiyonundan derlenmiş ve albüm Beşikdüzü Köy Enstitüsü mezunu birçok öğ- retmenin özel arşiv ve koleksiyonlarıyla zenginleştiril- miş. Bu bağlamda, enstitüden gelen "imece" usulü- nün, nesilden nesile aktanlmaya devam ettiği göze çarpıyor. Kitabın yazılış amacını yazar Güler Yalçın'ın kendi sözlerinden ökumak gerek: "Elinize aldığınız albüm, Atatürk'ün önerisiyle, 1936 yüında Saffet Ankan'ın Kültür Bakanlığı döneminde açılan eğitmen kursları ile başlayan, 1940 yılında Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve eğitim devrimcisi Isnıail Hakkı Ton- guç'un Köy Enstitülerini açmasıyla süren, 1946'dan sonra yıkıma uğrayan eğitim devrimini Beşikdüzü Köy Enstitüsü özelinde tüm ayrıntılarıyla anlatmak ve gü- nümüze ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır." Yapıt yazar Filiz Kamacıoğlu'nun kısa ancak özlem dolu sözleriyle sona eriyor: "Selam, Köy Enstitülerindeki eğitim sistemine ve Beşikdüzü Köy Enstitülülere..." • Bu yapıt için net adresinden sipariş ebilir. uderiegitim.org inter- Beşikdüzü Köy Enstitüsü Hİkâyesi Bitmedi/ Güler Yalçm-Filiz Kamaaoğlu/Köy Enstitüleri Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği/192 s. SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle