19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Ayşe Ece'yle 'Edebiyat Çevirisinîn ve çevirmeninin İzinde' 'Çevirmen görünür okurdur1 On beş yıldır edebiyat çevirisi alanında çevirmen, editör ve çeviri eği- timcisi olarak çalışan Ayşe Ece'nin EdebiyatÇevirisinin ve çevirmeninin İzinde adlı kitabı, Truman capote'nin "My Side of the Matter" başlıklı öy- küsünün, Türkçede farklı zamanlarda kavuştuğu yeni yaşamlarını ince- lerken, edebi çeviri olgusunu ve edebi çeviriye kuramsal yaklaşımları bir uzmanın gözünden değerlendiriyor 3 Elff BEREKETLİ I m ^ u, hem elli yûlık bir m J zaman diliminde mm M ^\ farkhhk gösteren çe- JL*J viri davranışlan üze- rine düşünmemizi sağlayan hem de edebiyat çevirisine ve çevirme- nine yönelik bakış açımızın geniş- lemesine katkıda bulunan bir ince- ieme. Nasıl bir sürecin sonunda kendinizi bu çahşmanm içinde buldu- nuz? - Bir alanın uygulamasında çalışırken o alanla ilgili kuramsal yaklaşımlardan uzak kalmak kuşkusuz pek mümkün değil. Ben de doğal olarak bu süreçte uygulama alanında farklı yazarlann me- tinlerinin çevirisi ve redaksiyonu üzeri- ne çalışırken, kuramsal alanda da farklı kuramcJann yaklaşımlarını izliyordum. Yıllar içinde edebiyat çevirisi alanında en çok "çevirmen"in izini sürmek iste- diğime karar verdim, çünkü özgün bir J_ metnin çeviri bir metne dönüşmesi hep büyülü bir süreç olmuştu benim için. Bambaşka bir kültürde ve dilde, o kül- tür ve dilin gelenekleri içinde üretilmiş bir metnin çok farklı bir kültür ve dilde hayat bulma süreci, özgün metinlerin çeviri metinlere dönüşmesi benim için her zaman ilginç bir düşünme alanı ol- du. Böylelikle bu çalışmanın içine gir- dim. "ÇEVİRİ YAPAN ÖZNELER" - Çahşmanızda niçin aynı edebi met- nin, bir dile, birden farklı şekilde akta- rılması anlamtna gelen "yeniden çeviri olgusu "nu ele ahnak istediniz ve elbctte bunu Truman Capote'nin "My Side of the Matter" öyküsünün üzerinden yap- tmız? Neydi bu metni bu çalışmaya uy- gunkdan? - Dk neden, bu "yeniden çeviri olgu- su"nun günümüzde yayın dünyamızda varlığuıı sürdürüyor olması. Şöyle ki da- ha çok yeni çıkmış kitaplarm sergilendi- ği kitapçı raflarında bile Capote'nin bu öyküsünün iki farklı çevirisinin yer aldı- ğı kitaplan görmek mümkün. Türk okurlara bu öykü günümüzde iki farklı çeviri metin olarak sunuluyor. Çalış- mamda özellikle günümüzde yaşanan bir çeviri olgusunu incelemek istemem- den dolayı bu iki çevirinin yayın dünya- mızda birlikte ve aynı dönemde var ol- ması benim için çok önemliydi. tkinci neden ise kuşkusuz bu iki fark- lı çevirinin çevirmenleri. Capote'nin bu öyküsünü üît kez 1954'de Memet Fuat çevirmiş ve bu çeviri bugün Murathan Mungan'ın hazırladığı Erkeklerin liikâ- yeleri adlı kitapta yer alıyor. Aynı öykü bu kez Püren Ozgören'in çevirisiyle Ca- pote'nin 2007'de yayımlanan Gümüş Damacana adlı öykü kitabında da yer alıyor. Memet Fuat yazar, eleştirmen, SAYFA 16 yayıncı ve çevirmen kimlikleriyle kültür dünyamızın önemli isimlerinden biri. Püren Özgören ise uzun yıllardır yayın dünyamızı farklı yazarlardan yaptığı çe- virilerle zenginleştiren bir edebiyat çe- virmeni. Son derece saygın ve deneyimli bu iki edebiyat çevirmeninin "çeviri ya- pan özneler" olarak bu öykü çevirisine bıraktıkları kişisel izlerini araştırmak benim için çok ilginç ve öğretici bir sü- reç oldu. Üçüncü neden ise "yeniden çeviri olgusu" ya da çevirmenlerle ilgili değil, özgün metnin kendisiyle ilgili, çok kişisel bir neden: Truman Capo- te'nin kitaplarını bir okur olarak uzun zamandır seviyorum ve In Cold Blood adlı romanını da Soğukkanhhkla adıyla 2004'te Türkçeye çevirdim. - Edebiyat metinlerini okumak için geliştirilmiş, Aristoteles'ten Derrida'ya uzanan zengin bir edebiyat eleştirisi ku- ramınm olduğunu, eleştirmenlerin bu kuramdan yararlandığını ancak aynı du- rumun edebiyat çevirisi metinleri için söz konusu olmadığma değiniyorsunuz: Çeviri, edebiyatm böylesine aynlmaz bir parçasıyken, sizce bu nasıl mümkün oldu? - Evet, çeviri her kültürde edebiyatın ayrılmaz bir parçası. Her edebiyat çeviri metinlerle zenginleşiyor, gelişiyor ve de- ğişiyor. Edebiyat metinlerini okumak, Ayse Ece. çalışmasında 'yeniden çeviri ol- gusunu ele alıyor. onlar üzerine "üst-metin" olarak da ad- landırdığımız eleştiri metinleri yazmak istediğimizde son derece zengin bir eleştiri kuramlan geleneğiyle karşılaşı- yoruz. "Genetik eleştiri"den "yapıbozu- cu eleştiri"ye uzanan bu gelenek içinde yer alan kuramsal yaklaşımlardan edebi- yat eleştirmenleri kendi beklentileri ve amaçları doğrultusunda yararlanıyor. Ancak bir edebiyat metni üzerine değil de, bir çeviri edebiyat metni üzerine bir üst-metin yazmak isteyen eleştirmenle- rin çeviri kuramlanndan benzer bir yo- ğunlukta yararlan- dıklannı söylemek mümkün değil. Çeviri kuramlannm da edebiyat eleştiri- si kuramlan kadar en azından tarihsel açıdan zengin bir geleneği var. Ancak çeviri metinleri okumak üzerine gelişti- rilmiş yaklaşımlar, edebiyat metinlerini okumak üzere geliştirilmiş yaklaşımlar kadar sıkhkla uygulanmış, değiştirilmiş ve geliştirilmiş değil. Tabii bu noktada çeviri eleştirisi yazılarının, edebiyat eleş- tirisi yazılanyla aynı yoğunlukta üretil- memesinin de bir payı var. Yalnızca ül- kemizde değil, dünyada da çeviri metin- ler daha çok yazarlannın adıyla anıbyor, çevirmenlerin, o metinleri özgün dilin- den başka bir dilde yeniden yazdığı ve tam da bu nedenle, en az özgün metnin yazannınki kadar yaratıcı ve zorlu bir süreç yaşadığı göz ardı ediliyor. Çeviri kitaplar üzerine yazılan tanıtım yazılan- nın bile çok azında çevirmenin varlığı anımsanıyor, ondan "çevirmen akıcı bir dille çevirmiş" gibi ifadelerle söz etme- nin yeterli olduğu düşünülüyor. Çeviri metnin yazara ait olduğu yanılsamasına yalnızca okurlar değil, eleştirmenler de sıkhkla kapıhyor. "ÇEVİRMEN, METNİ BAŞKA DİLDE YENİDEN YAZAR" - "Aynı edebiyat metninin farklı çe- virmenlerce bir dile aktarılması, bireysel çeviri stratejilerinin yanı sıra dönemin egemen çeviri normlanna da ışık tutar" diyor- sunuz. Dönemin egemen çeviri normları hangi faktörlerin etki- siyle ortaya çıkar? - Çeviri etkinliği içinde yalnız- ca çevirmenin rol aldığı bir et- kinlik değil. Farklı bileşenlerden oluşan, karmaşık bir etkinlik. Bu, bir özgün metnin çevrilmeye karar veriLmesinden çeviri kita- bın okurlar tarafından ahmlan- masına uzanan bir süreç içinde gerçekleşir. Süreç ne kadar çevir- menin bireyselliğinin izlerini taşı- sa da toplumsal boyutlan olan bir süreçtir. Her şeyden önce çe- virmen, belli bir toplumsal ve kültürel çevrede yaşayan ve çeviri sürecini belir- leyen okur ile eleştirmen kimliğini bu çevrenin normlan doğrultusunda oluş- turmuş biri. Çeviri etkinliğinde önemh bir rol üstlenen çeviri editörü, aynca çe- viri okurlan için de aynı durum söz ko- nusu. Editörlerin ve okurlann çeviri metinlerden beklentileri, zaman içinde farkhlaşan kültürel, tarihsel ve toplum- sal koşullarla birlikte değişir. Geçmişte ilgiyle karşılanan "uyarlama çeviriler" bir süre sonra hiç üretihnez olur, hatta ikinci dilden yapılan çeviriler bile za- man içinde yerlerini, kitap kapaklannda gördüğümüz "ttalyanca askndan çevi- ren" ifadeleriyle vurgulanan metnin öz- gün dilinden yapılan çevirilere bırakır. Örneğin, Türk okurlan uzun bir dönem boyunca Italo Calvino'yu îngilizce çevi- rilerden yapılan Türkçe çevirileriyle okudu. Şimdi ise Calvino'nun kitaplan özgün dilinden yapılan çevirilerle yayın dünyamızda yer alıyor. Tabii bu örnek- ler daha çok edebiyat çevirisinin top- lumsal bir kurum olarak varlığıyla ilgili. Çevirmenlerin bireysel çeviri stratejileri de bu toplumsal kurumun etkisiyle de- ğişiyor. Mesela, geçmiş dönemlerdeki çevirilerde gözlemlenen, "yerlileştirme" adını verdiğimiz yabancı kültüre özgü öğeleri Türk kültüründen öğelerle kar- şüama stratejisi, çevirmenler tarafından günümüzde aynı sıklıkta benimsenen ve uygulanan bir strateji değil. Bu tür değişimlerde kuşkusuz tekno- loji alanında yaşanan ilerlemelerin ve dünyanın küreselleşmesinin etkisiyle kültürlerin birbirlerine eskisi kadar "uzak" olmamasının da bir payı var. - Kitabınızda, "Farklı çevirmenler ay- nı metni başka bir dilde edebiyat çeviri- si metnine dönüştürdüğünde o metne okur, eleştirmen ve çevirmen kimlikleri- nin ve çeviri anlayışlarınm belirlediği somut biryanıt vermiş olurlar" cümlesi- ni kullanıyorsunuz, Edebiyat çevirisini nasıl bir bakış açısıyla "çevirmenin met- ne verdiği yanıt" olarak görebiliriz? - Özgün metinle karşı karşıya kalan çevirmen öncelikle onu okur, alımlar, anlar, yorumlar ve eleştirir. Özgün me- tinle edebiyat okuru ve eleştirmeni kim- likleriyle kurduğu bu yakınlık ilişkisini, asıl çeviri edimini gerçekleştirirken, ya- ni özgün metni anadilinde yeniden ya- zarken yazar kimliğiyle de sürdürür. So- nuç olarak ortaya çıkan çeviri metin de çevirmenin okur, eleştirmen ve yazar kimlikleriyle özgün metne verdiği bir "yanıt" olarak görülebilir. Çeviri metni özgün metin ile birlikte okuduğumuzda çevirmenin özgün met- ni nasıl ahmladığına dair ipuçlanna ula- şabiliriz. Bu bağlamda, çevirmenleri "görünür okur" olarak da düşünebili- riz; çünkü onlar, okur olarak ahmladığı- nı, başka bir dilde yeniden yazdıkları çeviri metinlerde sergiler. "Sıradan okur" edebiyat metinlerini okurken zih- ninde yeniden yazmakla yetinirken çe- virmenler, onlardan farldı olarak, edebi- yat metinlerini başka bir dilde de yeni- den yazar ve böylece de metinleri nasıl yorumladığını açığa çıkarmış olur. • Edebiyat Çevirisinin ve Çevirmeni- nin Izfcıde/ Ayf e Ece/ Sel Yaytncıltk/ 190 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1064
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle