25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kuduğum Kitaplar METftlCELÂL M etis Yayınlan "Bilge Ka- rasu Edebiyat Incele- meleri Dizisi" adıyla ye- ni bir diziye başladı. Edebiyatı salt bir beğeni konusu olmak- tan çıkararak, edebiyat eser- lerini eleştirinin, yorumlama ve anlama çabasının konusu haline getirmek amacıyla giri- şilmiş araştırma ve inceleme ürünleri dizide yer alacakmış. Dizinin kitaplan da Bilge Karasu Fo- nu'nun katkılarıyla yayımlanacakmış. Bil- ge Karasu'nun vasiyeti ile 1995'te ölü- münden sonra eserlerinin gelirinden bir fon oluşturulmuş. Fon, edebiyat üzerine yapılan yaratıcı çalışmalann yayımlanma- sında, desteklenmesinde kullanılmakta, bu destekle yayımlanmış eserlerin gelir- leri de aynı amaçla kullanılmak üzere bu fona aktanlrnaktaymış. Türkiye'de edebiyat eleştirisinin ne ka- • dar cılız olduğu malum. Özellikle kitap » boyutunda çalışmalara pek rastlanmıyor. Zaten bu tür çalışmalar olsa da yayım- lanma olasılığı çok düşük. Yayınevleri sa- tış şansı olmayan bu tür kitaplan yayım- lamak konusunda isteksiz. "Bilge Karasu Edebiyat Incelemeleri Dizisi" bu açılar- dan çok önemli. Dizinin yayın yönetmeni Süha Oğuzertem sunuş yazısında "Bilge Karasu Edebiyat Incelemeleri Dizisi'nde dönem, tür ve konu sınııiaması olmaksı- zın, Türkiye bağlamındaki edebiyatlarla ilgili, birincil ve ikincil kaynakların hakkını veren özgün çalışmalar yayımlanacak. Edebiyatla ilgili olmak kaydıyla çeviribi- lim, dilbilim, psikoloji, siyaset, sosyoloji ve tarih gibi alanlardan eleştiri ve kurama yapılacak karşılaştırmalı ya da disiplinler- arası katkılar da dizide yer bulacak" di- yor ve dizinin "Türkiye'deki nitelikli eleşti- rel üretimi özendirirken uluslararası eleş- tiri literatürünün de bir parçası olmayı" hedeflediğini belirtiyor. Dizinin ilk iki kitabı; Reyhan Tutum- lu'nun Yaşamasız Yazabilmek ve Jale Özata Dirlikyapan'ın Kabuğunu Kıran Hi- kâye. Tutumlu da Dirlikyapan da Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü kö- kenli akademisyenler. Süha Oğuzer- tem'in öğrencileri. Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü 2000'li yılların ba- şında edebiyat eleştirisinde bir sinerji ya- ratmıştı. Genç Edebiyatçılar Sempoz- yumlanyla bölüm öğrencileri edebiyat or- tamının dikkatini çekmiş, birçoğunun ürünleri edebiyat dergilerinde yayımlan- mıştı. Şimdi bu genç edebiyatçılann oy- lumlu çalışmaları yine Oğuzertem'in ça- basıyla kitaplaşıyor. YAŞAMASIZ YAZABİLMEK Reyhan Tutumlu'nun Yaşamasız Yaza- bilmek 1 } (Mayıs 2010, Metis) "Vüs'at 0. Bener'in Yapıtlanna Anlatıbilimsel Bir SAYFA 12 Bilge Karasu Edebiyat Incelemeleri Dizisi Yaklaşım" altbaşlığını taşıyor. "Vüs'at 0. Bener'in yapıtlan ne anlattığı kadar nasıl anlattığıyla da öne çı- kan modernist metin- lerdir. Bu yapıtlarda genellikle dil oyunla- rıyla örülmüş, parçalı ve çokkatmanlı bir anlatım gözlemlenir. Bu özelliklerin yanı sıra metinlerde za- mansal sıçramalar, farklı anlatı teknikleri- nin kullanılması ve metinlerarası gönder- meler de dikkati çeker" diyerek söze başlıyor Tutumlu. Vüs'at 0. Bener'in yapıtlannın bir özel- liği de yaşamından birçok olayın konu olarak ele alınmış olması. Bu da yapıtlan- nın çözümlenmesinde kurmaca-gerçeklik ilişkisinin sorgulanmasını gerektiriyor. Yazarın yaşamıyla anlatılarının arasındaki bağlantıların da ortaya çıkartılması gere- kiyor. Reyhan Tutumlu kitabın altbaşlı- ğında "anlatıbilimsel bir yaklaşım" uygu- layacağını belirtmişse de yazar odaklı bir yaklaşımı da kullanmış. Tutumlu, Dosftan başlayarak Vüs'at 0. Bener'in tüm anlatılannı anlatıcının konumu, anlatım teknikleri, zaman kulla- nımı gibi öğeler açısından inceliyor, Be- ner'in yapıtlarında kullandığı kurmacalaş- tırma yöntemlerini saptamaya çalışıyor. Kitabın sonunda yer alan "Yapıtlardaki Ortak Kişiler" ve "Yapıtlardaki Ortak Olaylar" tablolan Vüs'at 0. Bener'in eserleri arasında nasıl bağlar olduğunu, yaşamöyküsünü eserlerini oluştururken nasıl kullandığını net olarak görmemiz açısından önemli. Bu iki tablo uzun iza- hatlara gerek kalmadan Vüs'at 0. Be- ner'in eserlerinin yapısını kavramamıza yardımcı oluyor. Vüs'at 0. Bener, 1950 Kuşağı öykücü- leri'nin öncülerinden. Yenilikçi bir biçimi, kendine has kurgulan, özgün anlatımı ve diliyle Türk öykücülüğüne birçok yenilik getirmiş. öncü olması, eserle- rinin döneme göre çok ileride olması nedeniyle kolayca anlaşılamamış ve beklenebileceği gibi "anlaşılmazlık"la suçlanmış yazarlardan. Çok okuru ol- mamış ama hep önemsenmiş, dik- katle okunmuş. 1957'de ikinci kitabı Yaşamasız'i yayımladıktan sonra 1984'te dek yayın hayatında bir boş- luk var. 1984'te yayımlanan Buzul Çağının Virüsü ile bir anlamda edebi- yata dönüş yapıyor. 2001 'de yayım- lanan son eseri Kapan'a kadar da edebi çevrelerce önemseniyor, oku- nuyor, konuşuluyor. Reyhan Tutum- lu'nun belirttiği gibi Buzul Çağının Vi- rüsü "parçalı ve çokkatmanlı bir an- latının bulunması, dil oyunlarının faz- laca kullanılması, zaman zaman anla- tıcının değişmesiyle kimin anlattığının belirsizleşmesi gibi özellikleriyle" ön- ceki iki kitabından farklı bir Bener an- latısı. Bu anlatıyı izleyen kitaplarda da Bener bu tutumunu sürdürmüş. Tutum- lu'nun kitaptaki son sözleri aslında her şeyi çok iyi açıklıyor: "20. yüzyıl Türk edebiyatının köşe taşlarındah olan Vüs'at 0. Bener, yapıtlarını kendi sıkıntılı, "yaşa- masız" yaşamından kaynaklanan bir alt- metnin üzerine inşa ederek bütünlüklü bir yapıt oluşturmaya çalışmıştır. Bunu yaparken de kurmaca ile gerçeklik ara- sındaki gerilimli ilişkiye devingen bir bo- yut kazandırarak edebiyatın yaşamla alışverişine dikkat çekmiştir." KABUĞUNU KIRAN HİKAYE Jale özata Dirlikya- pan Kabuğunu Kıran Hikâye'de (Haziran 2010, Metis) altbaş- lıkta belirtildiği gibi "Türk öykücülüğünde 1950 Kuşağını" ince- liyor. 1950 Kuşağı gerçekten de "hikâ- ye"yi "öykü" haline getiren öncü bir ku- şak. Ferit Edgü, Orhan Duru, Leyla Erbil, Bilge Karasu, Feyyaz Kayacan, Onat Kutlar, Demir özlü, Adnan özyalçıner gi- bi edebiyat ustalannın ilk eserlerini ya- yımladığı 1950'li yıllar hem siyasi hem de kültürel açıdan önemli değişimlerin ya- şandığı bir dönem. Dirlikyapan, dönemin siyasi ve kültürel gelişmelerini özetleye- rek işe başlamış. 1950'de Demokrat Par- ti'nin iktidara gelmesi, tek parti yönetim- lerinin son buluşu ve Türkiye'nin dışa açılıp dünya kapitalist sistemine dahil ol- ması da demektir. Bir yanda daha önce yaşanmamış özgürlükler tadılırken diğer yanda Sovyetler Birliği ve ABD arasında- ki Soğuk Savaş bahane edilerek özellikle muhalifler için yoğun bir baskı ortamı ya- ratılmış. Bireysel özgüriüklerle toplumsal baskılann yarattığı paradoksal ortama, dünyada gelişen Varoluşçuluk, Gerçek- üstücülük gibi akımların etkisi de ekle- nince edebiyatın yanı sıra sinema, resim gibi diğer sanat dallarında da büyük bir değişim yaşanır. Geleneksel anlayışlar sorgulanır, yeni sanat anlayışlan geliştiri- lir. Resimde soyut akımı, sinemada yeni gerçekçiler Akad, Erksan, Refiğ, karika- türde soyutlamacı yazısız karikatürler, şi- irde İkinci Yeni... Hepsi kuramsal olarak birbirleriyle koşutluklar, bağlar kurulabi- lecek anlayışlar ve öyküde 50 Kuşağı'nın oluşmasının ne kadar somut nedenlere dayandığının göstergesi. Türkiye siyase- ten olduğu gibi toplum ve kültür olarak da yüzünü tamamen Batı'ya dönüyor. Dirlikyapan, ikinci bölümde dönemin edebiyat ortamına bakıyor. 1950'li yıllar aynı zamanda toplumcu akımların da ge- liştiği bir dönem. Özellikle Köy Enstitülü yazariarın ortaya çıkışı ile "Köy Edebiya- tı" altın çağını yaşıyor. Edebiyat matine- leri ile edebiyat popülerieşmeye başlıyor. Bohem hayat yaşamaya özeniliyor. A, Mavi, Seçilmiş Hikaâyeler, PazarPostası gibi dergiler yenileşmede öncü rol oynu- yor. 50'li yıllarda yazmaya başlayan şair ve yazariarın eserleri bu ortamda bireyci- lik - toplumculuk, biçim - içerik, anlaşılır- lık - kapalılık gibi kavramlar etrafında bü- yük tartışmalara neden oluyor. Işte bu ortamda 50 Kuşağı öykücüleri kullandıkları anlatım teknikleri, dil ve eserlerinin içeriği açısından düzyazıda öncü ve değiştirici bir rol oynuyor. Bireye önem veren, insanın var oluşunu sorgu- layan eserler bunlar. Bilinçakışı, gerçek- üstü öğeler, içkonuşma gibi modern tek- nikler kullanarak yazılıyoıiar ve dili değiş- tirme, yenileme, kendine has kullanma gibi özellikleriyle de farklılar. Dirlikyapan, 50 Kuşağı öykücülerinin Sait Faik'in 1952'de yayımlanan Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabından hayli etkilendiklerini be- lirtiyor. Sait Faik'in önceki eserlerinden farklı, "gerçeküstü ögğeler, kaymalar ve atlamalarla ilerieyen, kimi zaman belirsiz- lik yüklü anlatım ve iç konuşmalar" içe- ren öyküleri genç öykücülerin esin kay- nağı olmuş." İlk öykülerini 1950'lerin başlannda yayımlayan Nezihe Meriç ve Vüs'at 0. Bener kuşağın öncü yazaıiarı sayılıyor. Sartre, Camus, Kafka, Faulkner gibi modern yazarlann yapıtlannın Türk- çeye çevrilmesi süreci daha da hızlandı- rıyor. 1950 Kuşağı öykücüleri benzeşen yan- larından çok zaman içinde aynşan, ken- dine haslaşan özellikleriyle de önemli. Türk öykücülüğünün geleceğini belirie- yen bu ustaların 50'li yıllarda ortaya çı- kışlarını, eserlerini yorumlayarak anlamak açısından Jale özata Dirlikyapan'ın Ka- buğunu Kıran Hikâye iyi bir başlangıç olabilir. Dirlikyapan'ın da belirttiği gibi bu büyük ustaların yapıtlannı "tek tek ele alan çalışmalar yapılması Türk öykücülü- ğüne ve eleştiriye büyük katkı sağlaya- caktır". • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle