25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Murat Belge'den Sadık Özben'in Toplu Eserleri l' Yrtirilmiş bir halk kahramanı lletişim Yayınları tarafından çıkarılan YeniCündem dergisinde, sadık özben karakteri adıyla eğlenceli yazılar yazan Murat Belge, 12 Eylül döneminin bo- ğucu atmosferinde okuyucularına adeta nefes alacak bir sığınak oluşturu- yordu. Kitap haline getirilen bu Sadık özben yazıları, o zaman çok fazla oku- yucuya ulaşamadan silinip gitmişti. "özel bir dönemin özel bir karakteri" olan Sadık özben, bu yeni baskısında. hem eski takipçiierinin hem de o dönem at- mosferini çok başka bir dille okumak isteyenlerin karşısına tekrar çıkıyor. • ErayAK I * " ^ undan yaklaşık yinni beş I 3 sene önce, 12 Eylül'ün o I ~"\ karanlık günlerinden yeni ^ •* yeni çıkmaya çalışan bir Türkiye atmosferi içinde, lletişim Yayınları'nın önayak olmasıyla or- taya çıkan yeni Gündem adında bir dergi varmış. Bu dergi yayım- landığı dönemde okuyucularına, o karanlık, boğucu günlerin ardından ade- ta bir rehabüitasyon merkezi gibi hizmet verirmiş. lnsanlar, 12 Eylül dönemi bo- yunca içlerinde tutup da söyleyemedikle- rini, beyinlerindeki "düşünememekten" vidaları paslanmış fikirlerini, yavaş yavaş Yeni Gündem'de dile getirmeye başla- mış. Ok başlarda iki haftada bir okuyucu- suyla buluşurmuş bu dergi; sonrasında yine okuyuculardan gelen istekle olsa ge- . rek, haftada bir yayımlanmaya başlamış. Daha sonra da, Türkiye'de uzun bir ya- ır~ şam sürdürmesi pek mümkün olmayan' hemen her dergi gibi ortadan kaybolmuş gitmiş. Bu dergide yazan ve yazdığı dönemde derginin en çok okunan kalemlerinden olan Sadık Ozben varmış bir de Yeni Gündem'de. Herkes merak edermiş bu adamı "Kimdir?", "Nedir?", "Necidir?" diye. Ismi bir roman kahramanından, Oğuz Atay'ın Tutupamayanlar ında baş- rol kapan Turgut Özben'den, tanıdık ge- lirmiş insanlann kulaklanna ama çöze- mezlermiş bu adamuı gizini bir türlü. Çok sonradan anlaşılmış bu, Sadık Öz- ben'in okurlarca aranıkp da bir türlü bu- lunamayan gizi. Aslında Sadık Özben, takma isimle yazan Murat Belge'ymiş. Sadık Özben'in aslında Murat Belge olduğu öğrenildiğinde, yani Sadık Öz- ben'in "gerçek" bir yazar olduğu ortaya çıktığında, hemen kitaplaştırılmış yazüar; fakat 1988 yılındaki bu ilk deneme bir hüsranla sonuçlanmış. Murat Belge'nin deyimiyle "ciddi bir ekonomik başansız- hğa" yol açmış. Şimdi bu ikinci deneme- de Murat Belge de, Sadık Özben olduğu- nu "belgelercesine", "Sadık Özben"ine sahip çıkarak kitaba bir önsöz yazmış. O da, yeni Gündem'in eski takipçileri de, geçmişteki Sadık Özben hayranlan da bu yeni denemenin nasıl sonuç vereceğini merak ediyor. "SADIK ÖZBEN'İN BABASI" Murat Belge, yazıldığı döneme mal olan bu, "Sadık Özben" karakterinin ya- ratımında çok eskilerden bir kaynaktan etkilenmiş. Bunu da kitaba kendi yazdığı önsözde belirtiyor zaten. 18. yüzydın ilk çeyreğinde, Ingiltere'de uzunca bir süre yaym hayatma devam etmiş olan The Spectator adlı dergide, Joseph Addi- son'ın hayat verdiği Sir Roger de Cover- —SAYFA 14 • • " ley'i, "Sadık Özben'in babası" olarak ka- bul edebiliriz. Sir Roger, Londra'ya yer- leşmeye karar vermiş bir Londra centil- meni olarak sergilediği davranışlarla, o derginin okurlanna kendini sevdirmiş, onlarla birçok yönden -psikolojik, duy- gusal... - bağ kurmuş. Murat Belge'ye gö- re, gerçek bir karakter kavramı yaratarak da, Ingiliz romanının doğuş aşamasında kendine yer edinmiş. Sir Roger, dergide okurlarla kurduğu bağ sayesinde döneminde çok tutulan bir karakter olmuş. Murat Belge de, yeni Gündem'in sayfalannda böyle bir karak- tere ihtiyaç duyulduğu için yaratmış Sa- dık Özben'i. Belge, bir derginin okuyu- cuya vermesi gerekenleri sıralarken ha- ber ve fikir temelini öncelikli tutuyor ama okuyucuyla kurulacak olan "kişisel", "psikolojik" bağlan da önemsiyor. tşte Sadık Özben, yeni Gündem'de tam ola- Mll rak bunu yapıyordu. Okuyucuyla dergi arasındaki o duyugusal köprüyü Sadık Özben oluşturuyordu. Sadık Özben, Sir Roger gibi bir büyük kente sonradan yerleşmiş bir taşralı değil ama tam da onun gibi "davranış tutarlılı- ğı"yla hareket eden bir karakter. Yani genelde aynı durumlara, bilindik tepkile- riyle yanıt veriyor. Oğuz Atay'ın deyimiy- le ise tam bir "yumuşakça" Sadık Özben, aile hayatı yaşayan bir "küçük burjuva." Okumuş ve hâlâ kitaplarla arasmdaki ba- ğı koparmamış, "ilerici", yazı-çizi işleriy- le az da olsa uğraşmış, üniversitesinde si- yasi olaylara ucundan birazcık karışmış, gündelik olaylar hakkında fikri olan biri o. Yaşanüsını pek etliye sütlüye bulaşma- dan geçirmeye çalışsa da her türlü tersli- ğin, aksiliğin gelip gelip onu bulduğu bir karakter. Sadık Özben'in mizahi yani da işte tam olarak buradan geliyor. Bu miza- hı oluşturmada, Sadık Özben'in başına gelenlerin yanında Murat Belge'nin iro- niyle bezenmiş dili de önemli bir yer tu- tuyor. Oğuz Atay'ın Turunamayan/ar'ından biliriz, bu "küçük burjuva" yaşantısının genel hatlannı. Atay Tutunamayanlar'h, bu yaşantmin can damanna çok güzel bir giriş yapmışn. Sa- dık Özben de tıpkı Tutunamayanlar'uı başkahramanı Turgut Özben gibi, bu "küçük burjuva" yaşantısının bir parçası; ama Turgut'tan farklı olarak Sadık Öz- ben, bu yaşantının içinde bizi daha bir ileri safhaya taşıyor. Daha ijÖüayia ola- rak şöyle söyleyebiliriz: Turgut Özben'le "küçük burjuva" dünyasırun çok güzel bir portresi yaratdmıştı. Sadık Özben'de ise bu dünyanın, kardı-kocak, babalı-kız- lı, ahbaph-çavuşlu karikatürü oluşturul- muş. Bu yazılara, küçük bir burjuvanın günlüğü demek de yanlış olınaz diye dü- şünüyorum. DÖNEMİNİN AYNASI Sadık Özben, kitabı oluşturan yazüar boyunca, "yalnız" bir yaşam sürmüyor. O, tam olarak ya^amın içinde. "îçimiz- den biri" Sadık Özben. Otobüste yanı- mızda oturuyormuşçasına bizden... Ama onun da yaşamında daha yakın ilişki kur- duğu insanlar bulunuyor haliyle. Bunla- tm başmı da kansı Nejla ve kızı Ayşe çe- kiyor. Sadık Özben ve Nejla arasmdaki ilişki tipik bir kan-koca ilişkisi. Bu karak- terler arasmdaki komik durumlar da ge- nelde klasik kan-koca parodileri havasın- da geçiyor. Sadık'ın, kızı Ayşe ile arasm- daki ilişki de öyle. Baba ve kızı arasında geçen olaylarda, "çağdaş" bir baba olma uğraşındaki Sadık'ın komik hallerini gö- rüyoruz. Sadık Özben'in iş çevresi -mi- marlık yaptığı şirketteki çalışma arkadaş- ları- sıkça anıbyor bir de yazılarda. Bun- lardan, özellikle Azmi dikkat çeken ve komik unsurunu Sadık Özben'i sinir ederek üzerinde toplayan bir karakter. Azmi, solun sustuğu o zamanlarda, "ina- dına sol" diye bağıran biri ve bizim "or- tayolcu solcu" Sadık Özben'le bu yüzden sürekli çatışır durumda. Sadık Özben'e göre Azmi "tartışılırlığı tartışılmazlık ha- line getirmek üzere tartışır", çünkü bu ikili ne zaman bir konu üzerinde konuş- maya başlasa, Azmi konuşmayı ideolojik jargona boğarak Sadık Özben'in kafasını bulandırır. Sadık Özben'le iş arkadaşı Azmi arasmdaki tartışmalar yazılann en eğlenceli bölümleri arasmda yer alıyor. Yazılarda boy gösteren karakterler ara- sına, yazılann karikatürünü çizen Latif Demirci'yi de almak gerekiyor kanımca. Demirci, yazılara karikatürleriyle renk kattığı gibi, Sadık Özben'in kendisine za- man zaman kızmasıyla, anlatılan olaylann konusu da olabiliyor. Murat Belge'nin, yarattığı karakterle yapmak istediği şeyler, sadece okuyucuyu güldürmek ve derginin sevimli yüzünü oluşturmak değil. Sadık Özben aynca, o dönemin "aydtn" diyebileceğimiz insanla- nnın tipik bir karakterini temsil ediyor. Sadık Özben'e verilmiş "obsesif' özellik- lerle beraber bu karakter, o zamanın gün- delik yaşamına bir "ayna" tutuyor adeta. Biriken yıllann %e gelişen olaylann engel olduğu, bastırdıiı benmerkezliliği, 12 Ey- lül atmosferinin boğucu ortamınm tam aksine iyice serbest bırakmış bir karakter olarak Sadık Özben, kendine özgü pata- vatsızlığını da ele alıp, zamanın siyasi or- tamının "ılımlı" bir eleştirisini de yapıyor. Belge'nin Sadık Özben'e yüklemek istedi- ği asıl ijlevin de bu olduğu kanısındayım. Sadık Özben, hemen her yazısında "Ben aslında siyasetten pek anlamam ama" di- yerek başlıyor ve "anapistan döneminde Arabistan'a" dönen Türkiye'den tutun da, Erdal înönü ve Bülent Ecevit'le sol'un yeterince gelişim gösteremediğine kadar pek çok konuya, kendince yorum getiriyor. Sadık Özben, Murat Belge'nin de de- diği gibi "Türkiye'nin epey özel bir dö- neminin özel bir ürünü." O günün koşul- laruıın kendisini yarattığı bir karakter ay- nca. O dönem, çok ayn yazar taraündan, pek çok kez irdelendi; enine boyuna tar- tışıldı ama hiçbiri olaylara Sadık Özben gibi yaklaşamadı, günlük yaşamı onun gi- bi sayfalara taşıyamadı. Bu yazılar, döne- min yaşayışının nasıl işlediğine göz at- mak için bile okunmaya değer. • e.erayak@gmail.com Sadık özben'in Toplu Eserleri-1/ Murat Belge/ Helikopter Yayınlan/326s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle