25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2010 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Doğrular, Yanlışlar Son yıllarda eğitimimizin kanına giren, başta önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik olmuştur. O çekilip yerini Nimet Çubukçu’ya bırakmıştır. Oraya oturan hanımefendi, yanlışların yenilerini sunuyor: Son bir yılda “Tek sınava dönüş” adıyla bir yenilik; öğrencileri boğan yığınla sınav kaldırılıyor, tek bir sınav, hiçbir yenilik getirmeden, yenilik adına öne sürülüyor. Doğrusunu, gazetemizin 28 Haziran 2010 sayında, Emre Kongar adlı bir öğretmen, öğretmenimiz, “Dogmatik Kafa Diyalektiği Göremez, Anlayamaz” adlı yazıda anlatıyor. Bu yazıyı okumalı ve bir yöntem olarak uygulamalı! Şu son günlerde, başka yenilikler de var: Bir süredir, yeni bir anayasa yapıp onu uygulamak konusu tartışılıyor. Bir nedeni de şudur yeniliğin: 12 Eylül’ün ardından, gerçekten yeni bir anayasa hazırlandı ve yürürlüğe sokuldu. Ne var ki, bunda hiçbir yenilik yoktu. Ya da bir yeniliği vardı, 1923 Devrimi’nin düşmanlarının işine yaradı. Olan da o oldu: Bir cahil, onun sayesinde açıklandı; onun ardından bir başka cahilin elinde, Atatürkçü kavram ve pratikler uygulamadan kaldırıldı. Ve geleceğin, AKP’nin yeri hazırlandı. O parti, bir çoğunluk partisi görüntüsünde çıkıyor ve ısrar ediyordu. Son haftalarda, asıl yenilik, muhalefetin ağır basmasıdır: Yeni bir anayasa kavgası iyiden iyiye kızışırken, AKP, daha doğrusu Başbakan, halkın, bu çatışmayı tarihe gömeceği yolunda ısrar ederken, CHP’nin lideri, milletin bu hapı yutmayacağını belirtirken, MHP lideri, hayır demek için 19 neden belirtiyordu. Onlar arasında şunlar ağır basıyor. “Erken merken seçim yok”, “özgürlük getirilmiyor”, bir de “zemzemle zehir karışık sunuluyor”. Böyle bir ortamda, “eskiler”in tasfiyesi sürüyor; son tasfiyenin adı Necmettin Erbakan. Ortamda, Kürt aydınlarından da bir yenilik dikkatleri çekiyor: BDP’den milletvekili Hasip Kaplan’ın söyledikleri daha açık derken, sözleri arasında şunlar dikkat çekiyor: Kürtlerin Türkiye’den ayrılmasına ilişkin tartışmanın dile getirilmesi bahsinde, konunun düşünce özgürlüğü kapsamında olmadığı noktasında açık olan Hasip Kaplan şöyle bağlıyor: “Kürtlerin Türkiye’den ayrılması da konuşulmalıdır. Ancak Çanakkale ve Dumlupınar’da yan yana yatan şehitlere, bunun en büyük bir saygısızlık olduğu da açıktır. Kaldı ki, Kürtlerin Türkiye’den ayrılmak konusunda bir kararı yoktur: Çünkü ülkenin birliği ve bütünlüğü, her şeyin üstündedir; bunu tartışmak hiç kimsenin haddinde değildir.” Hasip Kaplan’ın sözlerinin açıklığı ve içtenliği açıkça görülüyor ve bu ona büyük bir saygınlık kazandırdı. Ancak onun yanı sıra, CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu’nun “gerçek sorunlar bekliyor” hatırlatması da dikkatleri topluyor; çünkü sorunlar sürüyor. Böyle bir ortamda, bu sorunları sürdürenlerin başında AKP olduğuna göre, “Anayasa bir partinin mutfağında hazırlanmaz”. Bir özetleme olarak, Anayasa Mahkemesi kararının ardından üç cephe ortaya çıkmıştır: Siyasette referandum ateşi yanıyor. AKP, SP ve BBP evet çıkması için çalışmalara başladı; Çiçek, “karar fevkalade olumlu” derken, Kılıçdaroğlu “Hayırda hayır var” diyor; Bahçeli de referandumda evet yok diyor. BDP ise boykota hazırlanıyor. İran çelişkisi sürüyor. AB, AKP’ye endeksli; Avrupa’yı yanıltmışlar. ABD tepki verecek ama belge bekliyor. En son haber olarak, Başbakan Erdoğan’ın özel ordu kurulacağı açıklamasının ardından muhalefetten uyarılar gelmiş “JİTEM’e benzemesin”, “altyapısı oluşturulsun”, “sorunu çözmez”... Cumhurbaşkanı, az konuşuyor ve isabeti böylece yakalıyor. Gül, 12 Eylül’de oylamaya gidecek anayasa paketiyle ilgili tartışmalara bakıp şöyle demiş; “yeni anayasa daha iyi olurdu”... Nükleer santral anlaşmasõ TBMM’de kabul edildi. AKP ve CHP’liler arasõnda sert tartõşma yaşandõ Akkuyu Rusya özel bölgesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Ak- kuyu’ya nükleer santral kurulmasõna iliş- kin anlaşma TBMM’de kabul edildi. Gö- rüşmeler sõrasõnda AKP ve CHP’liler ara- sõnda “döneklik” ve “postal” tartõşmasõ yaşandõ. Türkiye ile Rusya arasõnda Akkuyu’da nükleer güç santralõ kurulmasõna ilişkin anlaşma önceki gece TBMM Genel Kuru- lu’nda onaylanarak yasalaştõ. Görüşmeler, AKP ile CHP’liler arasõndaki sert tartõş- malar nedeniyle gergin geçti. AKP’nin CHP kökenli milletvekillerinden Haluk Özdalga’nõn konuşmasõ “döneklik” tar- tõşmasõna neden oldu. CHP’liler Özdal- ga’ya tepki gösterdi. CHP Grup Başkan- vekili Muharrem İnce ise hiçbir AKP’li milletvekilinin Meclis kürsüsündeki ko- nuşmasõnda “hayırlı akşamlar” dediğini duymadõğõnõ belirterek Özdalga’ya yöne- lik olarak “Ancak bunu bir dönek diye- bilir. Kendini iyi ispatlayabilmek için. Ben bir söze bakarım söz mü diye, bir de adama bakarım adam mı diye. Omurgalı olması lazım” diye konuştu. Özdalga ise söz alarak “Ben, her zaman için bir sosyal demokrat olarak gördüm kendimi, hâlâ öyle görmeye devam edi- yorum. Ama asıl dönekler, kendilerine sosyal demokrat, sol görüntüsü verip askerlerin, asker çizmelerinin peşinden giden, darbelere alkış tutanlar, Ergene- kon’un avukatlığını yapanlardır” dedi. CHP’liler bu sözlere tepki gösterdi. CHP’li İnce, “Darbelere alkış tutan şe- refsizdir, alkış tutmadan tuttu diyen de şerefsizdir” diye bağõrdõ. AKP ve CHP’liler birbirlerinin üzerine yürürken AKP’nin yine sol kökenli isimlerinden Ayşenur Bahçekapılı, CHP’lilere “Hepi- niz bir gecede döndünüz” dedi. CHP’li İnce’ye Özdalga, bu kez de “Dönek kim- dir? Gidin, Yalova’da, Mersin’de halka sorun, ‘Türkiye’de postal partisi hangi partidir?’..” dedi. CHP’nin yanõ sõra MHP ve BDP’li milletve- killeri de anlaşmaya karşõ çõkarak sert muhalefet etti. AKP’nin Mersin milletvekillerinin oyla- maya katõlmadõklarõ dikkat çek- ti. Mersin’de yaşanan tepki nede- niyle bu ilin AKP’li vekilleri Zafer Üskül, Ömer İnan, Kürşad Tüzmen ve Ali Er oylamaya katõlmadõ. Greenpeace: Hükümet sınıfta kaldı İstanbul Haber Servisi - Greenpeace Akdeniz, Akkuyu’da nükleer santral kurulmasõna yönelik an- laşmanõn Meclis’ten geçerek yasalaşmasõnõ utanç ve- rici olarak niteledi. Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyasõ Sorumlusu Korol Diker yaptõğõ yazõlõ açõklamada “AKP milletvekilleri, tarihe, Türki- ye’nin temiz ve bağõmsõz enerji geleceğinin önüne geçmek isteyen insanlar olarak geçecekler” dedi. ABD’li komutana madalya verilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hava Kuv- vetleri Komutanlõğõ’nõn internet sitesinde yer alan duyuruya göre, ABD Hava Kuvvetleri Komutanõ Or- general Norton A. Schwartz 19 Temmuz Pazartesi günü Hava Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Hasan Aksay’õ ziyaret edecek. Ziyarette Schwartz’a, Ak- say tarafõndan “Liyakat Madalyasõ” verilecek. Tutuklu gazeteciler için çalışma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Basõn Konseyi, cezaevindeki gazetecilerle ilgili bir çalõşma başlattõ. Basõn Konseyi Genel Sekreteri Ersü Oktay Huduti imzasõyla yapõlan açõklamada cezaevindeki gazetecilerin tespit edilmesi ve cezaevinde bulunma sebeplerinin detaylõ bir biçimde incelenmesi için ça- lõşma başlatõldõğõ belirtildi. Açõklamada, hazõrlanacak raporun da kamuoyuyla paylaşõlacağõ bildirildi. 2. Abdülhamit’in torunu öldü İstanbul Haber Servisi - 2. Abdülhamit’in torunu Osman Nami Osmanoğlu, kalp yetmezliği nedeniyle bir süredir yoğun bakõm ünitesinde teda- vi gördüğü Dr. Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Da- mar Cerrahisi Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde dün öldü. 1918 İsviçre doğumlu olan, Osmanoğlu, yarõn, Sultanahmet Camisi’nde öğlen vakti kõlõna- cak cenaze namazõnõn ardõndan, Çemberlitaş’taki 2. Mahmut Türbesi Haziresi’ne defnedilecek. Gazzeli Seraj bebek taburcu İstanbul Haber Servisi - Doğumsal kalp ra- hatsõzlõğõ nedeniyle “mavi bebek sendromu” has- tasõ olan Filistinli Seraj Ala’a Abujaarad, 34 gün- lük tedavi sürecinin ardõndan dün taburcu edilerek anne ve babasõna teslim edildi. Seraj bebek yakla- şõk 2 haftalõkken Gazze’den 12 Haziran’da Türki- ye’ye getirimişti. Anne Fatma Abujaarad, bebeği- ni 1.5 aydõr ilk defa gördüğünü ancak İsrail’in bebeği götürmelerini kabul etmemesi nedeniyle büyük üzüntü yaşadõğõnõ söyledi. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Bir insanın özgürlüğünü kısıtlamak zaten başlı başına bir zulüm değil mi?.. Başka bir işkenceye gerek var mı?.. İnsanı yaşamdan koparıp, yaşamını kemiren bir cendereye sıkıştırmaya!.. Vatan için atan bir yüreği özgürlüğün tükendiği yere hapsetmeye... Bunlar yapılırken zulme gerek var mı?.. Gökyüzünün sonsuzluğunu, kuşların kanat çırpışını, denizin şarkı söyleyen dalgalarını görememek; çiçeklerin vadilere saçtığı kokuyu hissedememek zaten zulüm değil mi?.. Rutubetin sindiği loş bir odada, yaşamın gerçekle tek bağı olan rüyalara mahkûm etmek insanı!.. Birkaç metrekarelik bir hücreye hapsetmek nefesi... Zulüm değil mi?.. Eşini görememek, minik yavrularının yanaklarına bir baba busesi konduramamak, özgürlüğün keyif sarmalında bir kahveyi yudumlayamamak... Bir dost sohbetinden, bir çocuk sesinden ya da bir sevda şarkısından mahrum kalmak... Zulüm değil mi?.. O halde aydınlığın karanlığa gömüldüğü Silivri’den yükselen çığlık neyi anlatmaya çalışıyor?.. Silivri’den hangi gerekçeler aydınların çaresizliğini gazete sayfalarına yansıtıyor?.. Zulmün daha ne kadarının insanlığa egemen kılınmasına çalışılıyor?.. Açıkçası Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve emekli Albay Atilla Uğur’un “Burada zulüm altındayız” diyerek TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na başvurması ne anlama geliyor?.. İşte üç Atatürkçünün 5 Temmuz 2010’da “acil” görüşme talebiyle TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na gönderdikleri dilekçede yazılanlar: “Silivri 4. Nolu Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan ‘Ergenekon’ tutuklularına, insan hakları, yasa ve yönetmeliklere aykırı uygulamalar sistematik hale dönüşmüştür. Zulüm altındayız. Acil olarak görüşme talep ediyoruz.” Bu dilekçe herkese!.. Balbay’ın mücadelesini anlayamayanlara, küçümseyenlere!.. Gazetelerinin makam araçlarına kurulup caka satan, klimalı odalarından çiçekli, böcekli yazılarıyla dünyayı kurtaran kalem sahiplerine, Balbay’ları Silivri zindanında unutan sözde aydınlara, insan hakları kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine, Atatürkçülere, Kemalistlere, yani “insan”ım diyen herkese!.. Zulmün Silivri’si!.. Balbay ve arkadaşları “zulüm altındayız” diye çığlık atıyor! Oysa ülkenin başka coğrafyalarında çok ilginç olaylar da yaşanıyor... Alın size üzerinde çok düşünülmesi gereken akademik bir manzara: 2008 yılının mart ayıydı... İmralı Adası’nda Öcalan’la görüşen bazı avukatlar, tarikat ve cemaatlerin Doğu ve Güneydoğu’daki faaliyetlerinin PKK ve DTP’nin örgütlenmesini zayıflattığından yakındılar. Gerçekten bölgede dinci grupların örgütlenmelerinde gözle görülür bir artış yaşanıyordu. Hizbullah’ın PKK üzerindeki tehdidi 2000 yılının başlarından itibaren kalkmıştı ama devreye bu kez tarikat ve cemaatler girmişti! Üstelik Kürt siyasetini boğmak için kimi kentlerde devletin cemaatçi bürokratları da devredeydi!.. Özellikle Güneydoğu sorununda aktör olmaya çalışan Fethullahçıların bölgedeki ve Kuzey Irak’taki faaliyetleri, Kürt siyasetinin legal ve illegal birimlerini ciddi biçimde rahatsız ediyordu. Hem o dönemin DTP’si hem de PKK; tarikat ve cemaatlerin Kürt gençlerini saflarına katmak için ekonomik güçlerini ve bürokrasideki etkilerini kullandığından yakınıyordu. PKK milislerinin Fethullahçılara ait işyeri ve araçlara yönelik molotoflu saldırıları da bu tepkiden kaynaklanıyordu. Öcalan işte 2.5 yıl önceki o görüşmede avukatları aracılığıyla bir talimat verdi; doğum yeri olan Urfa’da bir ilahiyat akademisi kurulmasını istedi! Amaç Urfa gibi muhafazakâr kentlerde cemaat ve tarikatların örgüt üzerindeki etkisini kırmak ve de kamuoyunda sempati uyandırmaktı!.. Öcalan’ın isteği 2.5 yıl sonra yaşama geçirildi. BDP, Urfa’da önceki gün “Siyaset Akademisi” açtı. Açılış törenine BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışınak, BDP Urfa Milletvekili İbrahim Binici ile Kandil’deki PKK militanlarını yöneten Murat Karayılan’ın kardeşi Bozan Karayılan da katıldı. Peki, bu birim kime, nasıl hizmet edecekti? Gülten Kışanak bu sorunun yanıtını şöyle verdi: “Siyaset dışına itilen herkesi; köylüleri, çiftçileri, yoksulları, kadınları, gençleri, inançlı insanları siyasetin öncüsü haline getireceğiz.” Öcalan’ın Akademisi!.. Abdullah Öcalan’ın 27 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Fis köyünde “Apocular” hareketini PKK’ye dönüştürmesinin ardından örgüt yöneticileri, sıkıyönetim operasyonlarının yoğunlaşması nedeniyle yurtdışına kaçtı. Öcalan ile 20 kadar arkadaşı Lübnan topraklarına yerleşti ve Filistinlilere ait kamplarda kaldı. Bu kamplardan biri, 1986’da güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen Mahsun Korkmaz’ın adının verildiği Lübnan’daki Helvi Kampı’ydı. Öcalan ve arkadaşları 1982’ye kadar Lübnan’daki kampları kullandı. PKK’nin 2. Kongre çalışmaları İsrail’in Lübnan’ı işgal ettiği günlere rastlayınca örgüt iyice sıkıştı. Öcalan PKK kongresini 25 Ağustos 1982’de, Suriye’nin Ürdün sınırına yakın Filistin Halk Kurtuluş Cephesi denetimindeki bir kampta yaptı. İşte bu dönemde bir grup PKK’li de Filistin saflarında İsrail’e karşı savaştı. Örgüt o savaşta 12 kayıp verdi. PKK’liler o gün Filistin saflarındayken sosyalistlerden radikal dincilere kadar her grupla siper yoldaşlığı yaptılar. PKK’nin uğradığı bu kayıp örgütü ciddi biçimde sarstı. Öcalan militanlarını Suriye’deki kamplara kaydırdı. Ve bu olaydan tam 28 yıl sonra Lübnan’da yaşanan bir çatışma, hem PKK hem İsrail hem de Lübnan’daki dini gruplar açısından bir paradoksu dışa vurdu! Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Şii El Emel ve Hizbullah militanları ile PKK’li teröristler arasında satır ve tabancaların kullanıldığı çatışmada 1 PKK’li öldürüldü, 6’sı da yaralandı. Anadolu Ajansı 13 Temmuz’daki bu çatışmanın Şii El Emel Hareketi mensuplarının yoğun olarak yaşadıkları El Nabaa semtine gelen PKK’lilerin, esnaftan “haraç” talebinde bulunmaları üzerine başladığını öne sürdü! PKK, 28 yıl önce İsrail’e karşı birlikte savaştığı Lübnanlılardan ilk kurşunu yedi!.. Üstelik PKK’nin İsrail tarafından desteklendiğinin tartışıldığı şu günlerde!.. Buna kaderin cilvesi mi denilir acaba?.. OKURLARA DUYURU: Mehmet Faraç yarın saat 15.00’te Antalya’da, Muratpaşa Belediyesi Konferans Salonu’nda, “Töre-Kadın-Güneydoğu” konulu bir konuşma yapacak. Lübnan’ın Paradoksu!.. Anlaşmaya göre Türkiye, santralın yapılacağı sahayı Rus proje şirketine bedelsiz olarak tahsis edecek ve işletmeye girmesinden başlayarak 15 yıl sonra net kârın yüzde 20’sini alacak. Anlaş- maya göre anlaşmanın imza tarihinden itibaren 3 ay içinde proje şirketinin kurulması için ge- rekli işlemleri başlatacak. Proje şirketi, nükleer güç santralı tarafından üretilen elektrik de da- hil olmak üzere, santralın sahibi olacak. Pro- je şirketi, Rus tarafınca yetkilendirilen şir- ketlerin doğrudan veya dolaylı olarak baş- langıçta yüzde 100 hissesine sahip olacak şe- kilde, Türkiye’nin kanunları ve düzenlemeleri kapsamında anonim şirket şeklinde kurulacak. Rus yetkili kuruluşlarının proje şirketindeki toplam payları, yüzde 51’den az olmayacak. ARAZİ BEDELSİZ VERİLECEK ‘Sorun Beyaz Türklerle çözülmez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, BDP Muş Mil- letvekili Nuri Yaman ile birlikte TBMM’de düzenlediği basõn toplantõsõnda Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õn, parti liderleriyle yap- tõğõ görüşmeleri değerlendirdi. Görüşmelerde sorunun barõşçõl çözülmesi ko- nusunda tek bir cümle olmadõğõnõ savunan Sakõk, “Sayın Başbakan, Beyaz Türklerle konuşarak sorunu çözemezsiniz. BBP, DSP anketlerde yok. CHP görüşüyor ama Kürt sorunu yok or- tada. Bu konuda üreten ve emek sarf eden ve Kürtlerin temsilcisi olduğunu ifade eden BDP ile Sayın Başbakan görüşmüyor. Böyle bir lük- sü yok. Görüşmek zorundasınız” dedi. ‘Özel ordu sarkık bıyıklı olmayacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn parti liderleriyle görüşmele- rinde gündeme getirdiği yeni profesyonel birlikler- le ilgili tartõşma sürerken AKP Genel Başkan Yar- dõmcõsõ Hüseyin Çelik, birliklerin portresini çizdi. Çelik, “Asker içinde mi polis içinde mi ola- cak?” sorusunu yanõtlarken, “Orasını bilemem ama Doğu’da faili meçhullere imza atmış,‘Ben devlet adõna kurşun sõkõyorum, millet adõna kur- şun sõkõyorum’ diyen zihniyet olmayacak. İşken- ceyle alakası olmayacak. Özel Harekât Timleri içinde çok yanlış adamlar vardı. Bıyıkları aşa- ğıya doğru sarkık, tipik MHP militanı görüntü- sü veren insanlar vardı” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle