23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Çankaya’daki Botanik Parkı’nda geziyordum. Oradaki ağaçlar bana dediler ki: - Siz Mustafa Balbay’ı tanır mısınız? O, bizim önemli bir görüşmecimizdi. Doğa severdi. Bizimle gelir tek tek konuşurdu. Yaz demezdi, kış demezdi. Gazetesinde bize de yer verirdi. Uzun süredir gelmiyor, kendisini göremiyoruz. Çok özledik. Ona bir şey mi oldu? Başına bir şey mi geldi? Yoksa bize küstü mü? Ben onlara neler neler olduğunu anlattım. Kendilerine, sizinle görüştüreceğime söz verdim. Size Botanik Parkı’ndaki dostlarınızın resimlerini gönderiyorum...” Yazı aramızda, ağaçların tümünü tanıdım. Ortadaki havuzun kıyısındaki iğdeler... Cinnah yakasındaki kestaneler... Atakule eteğindeki çam ağaçları... Ah o leylaklar, tam açtıkları mevsim... Fotoğraftan kokusu geldi! Onların hemen yanında salkım dutlar vardı. Ne hoşturlar bu mevsim. Botanik Parkı’nın, Seğmenler’in dört mevsimini bilirim. Badem ağaçlarının çiçeklerinden yağmur suyu içtim, kestane ağaçlarının altından gökyüzünü seyrettim. Kimi pazarları yazdım da onları... Mektubu aldığım hafta, kimi meslek büyüklerimiz köşelerinde, “Silivri’de Bahar” başlıklı yazılar kaleme alınca, buradaki baharı paylaşmak da kaçınılmaz oldu. Bize baharın geldiğini serçeler müjdeledi. Nisan başından beri telleri ormana çevirdiler. Gün doğumundan gün batımına dek iki konup üç kalkıyorlar. Bize de alıştılar, bazen yere bile konuyorlar. Onlar tepemizdeki tellerde cik cik öterken, biz de havalandırmada 14 adıma 5 adım yürürken gökyüzünü ormana çeviriyorlar. Tanrım, o bulutlara çarpıp yankılanarak bize inen o sesleri şu minicik serçeler mi çıkarıyor! Bulunduğumuz yerin bir kilometre kadar çevresinde iğde ağaçları olmalı. Rüzgâr biraz sert estiğinde, derince bir nefes çekince iğde kokusunu alıyoruz. Ben mayısın ikinci yarısına “iğde mevsimi” derim. Bütün kış o incecik dallarıyla saklambaç oynarcasına kaybolan iğdeler baharla birlikte yeşil-beyaza bürünür, milimlik sarı çiçeklerinden metrelerce ötesine kokusu yayılır. Silivri’de bulutlar, kuşlardan daha hızlı yer değiştirir. Bir bakarsın yağmur yüklü bulutlar, bir bakarsın pırıl pırıl gökyüzü. En çok da baharda öyle... Yağmuru indirince de iyi indirirler. 18 Mayıs gecesini anlatmalıyım. Saat 02.20. Elimde Platon’un “Devlet” kitabı vardı. Birden çoksesli bir gürültü... Aniden yağmur gelmiş... Pencereye koştum. Dört yağmur sesi saydım. Demir parmaklıklara vuran damlalar tok sesli, sertti. Cama vuranların sesi yayılıyordu. Tepedeki saçaktan düşenler yolda bir araya gelmiş, oluklaşmışlardı. Toroslar’da bir yaylanın çoban çeşmesini andırıyordu. Havalandırmaya düşen damlalarsa, suyun suyla buluşma sesiydi. Öteki sesler bende kalsın! Bahar koğuşun içine gelmez mi; gelir elbet. Bahar meyvelerinden eriğin tadını aldık. Portakalı kestikten iki hafta sonra geldi, sulu, iri erikler. Havalandırmaya usul usul böcekler de gelmeye başladı. Geçenlerde bir uğurböceği kondu. Elimizden kolumuza bir yere konduramadık. Baharın özü; giderek artıyor nüfusumuz... Bir bahar daha var... İçimizdeki bahar! İnsan gittiği yere kendisini de götürür; iyimserliğiyle, kötümserliğiyle... Nasıl pencerenin buğusu dışarıdan silinemezse, sadece içeriden silinebilirse... İnsanın iç dünyasına da dışarıdan kimse müdahale edemez. Kişi içindeki baharı, kışı kendisi yaratır, kendisi bitirir. İçimdeki ormandan Botanik Parkı’ndaki ağaç dostlarıma selam olsun. Bir arkadaşımız fazla bekletince “ağaç oldum” demez miyiz? Biliyorum, Ankara’daki dostlarım bekler beni. Kimse beklemese de... Ağaçlar bekler! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada ile telefon görüşmesi yaptı. İnanmazsanız haberi buyurun birlikte okuyalım: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Washington’da Hillary Clinton ile 2.5 saat görüşüp Ankara’nın ültimatomunun çerçevesini çizdi. Clinton’un ofisinden Erdoğan’ı arayıp bilgi verdi. Erdoğan, Obama ile yapacağı telefon görüşmesinden önce, İsrail’den gözaltındaki herkesin serbest bırakılacağına dair garanti almasını istedi, “Yoksa görüşmem” mesajını iletti. ABD-Türkiye-İsrail üçgeninde yaşanan yoğun diplomatik trafiğin ardından, İsrail baskıya dayanamadı ve gözaltındakilerin tamamının serbest bırakılacağını açıklamak zorunda kaldı. Haber böyle diyor ama acaba görüşmeler böylesine katı, RTE’nin Obama’ya rest çekercesine bir üslup ve biçimsellik içinde mi geçti? Olay nasıl gelişti: Dışişleri Bakanı Davutoğlu ABD Dışişleri Bakanı Clinton’a İsrail’in yerine getirmesini istediği üç maddede topladığı Türkiye’nin koşullarını bildirdi. Bayan Clinton da kuşku yok, anında bu koşulları Başkan Obama’ya iletti. Şurası açıklığa kavuşmadı henüz.. RTE- Obama görüşmesi -açıklandığına göre- şu saatte yapılacaktı. Ancak daha sonraki bir açıklama ile görüşmenin bir süre ertelendiği bildirildi. Başkan Obama, bu aralıkta gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla İsrail nezdinde girişimlerde bulunmak için RTE ile görüşmeyi ertelemiş olamaz mı? Üstelik -medyaya sızdırılan haberlere göre- Güvenlik Toplantısı’nda RTE; Obama ile görüşmeyi önceden ya İsrail gözaltına aldıklarını hemen serbest bırakır, yoksa sizinle konuşmam diye tek bir koşula (dayatmaya) bağladığını söylemedi. Üstüne üstlük görüşmede Obama’nın RTE’ye söyledikleri kamuoyuna eksik yansıtıldı. Güvenlik Toplantısı’ndan sonra Başbakanlık’ın basın açıklamasında Başkan Obama’nın; RTE’nin, “İsrail’in güvenliğini tehlikeye sokmadan Gazze halkına insani yardımların ulaştırılması için daha iyi yollar bulunmasının önemine de dikkat çektiği” yer almadı. Grup konuşmasında RTE; “Türkiye’nin dostluğu ne kadar kıymetli ise düşmanlığı da o kadar şiddetlidir” dedi. Bu cümledeki Türkiye yerine RTE konulursa gerçekten AKP liderinin dostluğu ile düşmanlığı nasıl anladığı pekâlâ anlaşılabilir. Dostu yani RTE’nin yandaşı oldun mu ikbal yolları, refah olanakları açık. Düşmanı oldun mu, gazete sahibi isen (örneğin Aydın Doğan) kırk katır mı kırk satır mı diyen bir mantık çalışıyor: tepende davalar, müfettişler. Ya da her üye bir kişiye iş versin dedi de yerine getirmedin mi TOBB merkezine ertesi günü sayısız müfettişler. RTE’nin çevresi şimdi ABD’ye Türkiye’den çok kendi iç dünyasını yansıtan o cümleyi anımsatan haberler sızdırıyor. Ama unutmamalı. ABD öyle bir devlettir ki dostuna, düşmanlığın dik âlâsını yapmakta mahirdir ve bu mahareti kanıtlayan o kadar çok örnek olay var ki… İçeride ise olay başka bir yönüyle gelişiyor. Henüz bu olayda hükümetin yanlışlarını söylemek bir Ergenekon suçu olmadı. Ama kimi işaretler olayda hükümetin sorumluluğundan söz edilmesine tahammül edemiyorlar. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül “Her zaman olduğu gibi CHP’li üyeler gündemi saptırıcı konuşmalar yaptılar” dedi. Neymiş “saptırma”? CHP’li bir üyenin “İsrail’in müdahale edeceğini açıklamasına karşın gemide bulunan 350 vatandaşımızın can güvenliğini sağlamak için hükümetin ne yaptığını” sorması. Sanki grupta RTE korsan haydut dediği İsrail’e “bedeli ağır olur” diye gözdağı vermemiş, her türlü önlemi alacağını söylememiş gibi AKP kurmayları TBMM deklarasyonundan “TBMM Türk hükümetinden İsrail ile siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerimizi gözden geçirmesini ve gerekli önlemleri almasını beklemektedir” cümlesinin çıkarılmasına çalıştılar. Neymiş? Bu cümle hükümeti eleştiriyormuş! Yüksek yerden müdahale cümle çıkarılmadı. Bu olay daha başka olaylara gebe. Ama merak ediyorum: RTE (AKP) bu olayı referandumda ve seçimde nasıl kullanacak acaba? Düzeltme: Önceki günkü Güncel’de Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz’ün Ergenekon sanığı olduğunu, tutuklanıp serbest bırakıldığını ifade eden cümlelerdeki bilgilerin yanlış olduğu bildirildi. Korgeneral Eröz Ergenekon sanığı olmamıştır. Düzeltiriz. ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 4 HAZİRAN 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Haziran Oslo PB 20 Helsinki PB 15 StockholmPB 19 Londra PB 25 AmsterdamPB 21 Brüksel PB 23 Paris B 26 Bonn B 26 Münih PB 24 Berlin B 23 Budapeşte Y 24 Madrid PB 33 Viyana Y 23 Belgrad Y 22 Sofya Y 21 Roma PB 22 Atina PB 25 Zürih PB 25 Moskova Y 27 Aşkabat A 33 Taşkent PB 30 Bakû B 30 Bişkek B 27 Tiflis A 34 Kahire B 31 Şam A 37 İstanbul PB 28 Edirne PB 28 Kocaeli PB 28 Çanakkale PB 24 İzmir B 28 Manisa B 31 Denizli B 32 Zonguldak PB 25 Sinop PB 26 Samsun PB 27 Trabzon PB 24 Giresun PB 29 Ankara PB 31 Eskişehir PB 28 Konya PB 30 Sıvas PB 32 Antalya B 28 Adana B 31 Mersin B 29 Diyarbakır B 37 Şanlıurfa B 37 Mardin B 34 Siirt B 36 Hakkâri B 32 Van B 28 Kars B 28 Ülke geneli parçalı ve az bulutlu, Bolu, Karabük, Kastamonu ve Çankırı çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı ülke genelinde 2 ila 4 derece azalacak. İsrail ordusunun uluslararası sularda gerçekleştirdiği baskında ölen 9 Türk için dün Fatih’te toplu cenaze töreni düzenlenirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İsrail halkına hükümetlerini değiştirme çağrısını yineledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Çorum’daki açıklamasında “İsrail hükümetinin halkına yük olduğunu” vurguladı. Ankara’nın bundan sonraki stratejisinin, Gazze’deki ablukayı kaldırma yönünde uluslararası toplumun İsrail’e baskıyı arttırması ve İsrail halkının iktidardaki merkez sol- merkez sağ ve radikal sağ partilerden oluşan Binyamin Netanyahu hükümetini değiştirmesini beklemek olacağı anlaşılıyor. İsrail halkının kamuoyu baskısı ya da seçimlerle Netanyahu hükümetini değiştirmesi durumunda yeni hükümeti, ana muhalefetteki KADİMA partisi lideri Tzipi Livni’nin kurması kaçınılmaz gözüküyor. Ülkenin en “şahin” liderlerinden Ariel Şaron’un siyasete kazandırdığı Livni, İsrail’in Gazze’den çekilmesi fikrinin baş destekçilerindendi. Bir önceki hükümet olan Ehud Olmert kabinesinde 2006-2009 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yapan Livni döneminde Hamas’ın Gazze’de kontrolü ele geçirmesi üzerine bölgeye ambargo uygulaması başlatıldı. Livni Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, Mavi Marmara’ya düzenlenen askeri operasyonu “Tabii ki 9 kişinin ölümünden büyük üzüntü duyuyoruz. İsrail’de kimse bunun böyle bitmesini arzu etmezdi. Ama çok açık şekilde o grubun siyasi misyonu vardı, gerginlik ve çatışma istiyorlardı. Nitekim askerler gemiye indiğinde askerleri linç etmeye kalkmışlar, ateş etmişler. Görüntülerde bunlar belli. Kendini savunma dışında ne yapabilir bir asker?” diye değerlendirdi. Baskın konusunda “bir muhalefet lideri gibi davranamayacağını” kaydeden Livni, İHH konvoyunun Gazze’de yönetimde olan Hamas’ı meşrulaştırma amacına hizmet ettiğini ileri sürdü. “Hamas kontrolündeki Gazze’ye abluka uygulamasını başlatan kişi benim. Ve yaptığımız her şeyin desteklenmesini beklemiyorum ama bu blokajın sadece İsrail değil tüm dünyanın çıkarına olduğuna hâlâ inanıyorum” diyen Livni, sözlerini şöyle sürdürdü. “Hamas İsrail’in varlığını kabul etmiyor, şiddeti savunuyor ve barış sürecine karşı çıkıyor. Bu nedenle abluka altında. Bu tür insani yardım misyonlarını kendini meşrulaştırma ve tüm Filistin’de yönetimi ele geçirme amacı için kullanıyor. Hamas güçlendikçe de Filistin’in gerçek çıkarlarını savunan, barış içinde yaşamak isteyen güçler zayıflıyor. Eğer kalıcı barış Türkiye ve İsrail’in ortak çıkarına ise Hamas’ın desteklenmesi büyük hatadır.” Türkiye ile İsrail’in bir süredir Hamas konusunda farklı pozisyonlar benimsediğini kaydeden Livni, “Ankara onların barış görüşmelerinin bir parçası olması gerektiği görüşünde. Biz ise temel koşulları kabul etmeden bunu yapmanın müzakerelerin sonu olacağına ve barış umudunu öldüreceğine inanıyoruz” dedi. Türkiye’nin yıllardır “çağdaş bir demokrasi ve özgür dünyanın parçası” olarak hareket ettiğini ancak son dönemde Türk dış politikasının bölgedeki farklı oyuncularla (İran ve Hamas’ı kastederek) temaslarının arttığının gözlendiğini belirten Livni, “Türkiye özgür dünya ile diğerleri arasındaki duvarın tam üzerinde. Bu duruşun uzun vadede Türkiye’nin ve bölgenin çıkarlarına olacağını sanmıyorum” diye konuştu. Ankara ile ilişkiler konusunda “Bu dönemde en kolayı ateşe benzinle gitmek olur. Ama devlet adamlarının yapması gereken başkadır. Umarım ilişkiler düzeltilebilir” diyen Livni’ye Başbakan Erdoğan’ın İsrail halkına hükümetlerini değiştirmeleri yönünde yaptığı çağrıyı anımsattığımızda yanıtı şu oldu: “İsrail bir demokrasidir ve halkı oylarıyla kararını verir. Yine böyle olacak. Ben bu tür çağrıların yardımcı ya da faydalı olacağını sanmıyorum. Hele hele dışarıdan geliyorlarsa...” İsrail ana muhalefet liderinin bu sözleri, hükümet değişikliğinin İsrail’in, başta Gazze ablukası olmak üzere Ortadoğu politikalarında kayda değer farklılıklara yol açmayacağını gösteriyor. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER İsrail’de Hükümet Değişse Farklı mı Olacak? utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Gazze’ye yardõm konvoyunun saldõrõya uğrama- sõndan sonra Türkiye ile İsrail ara- sõnda patlak veren kriz, önceki ge- ce yarõsõ itibarõyla büyük ölçüde aşõlõrken Ankara’nõn bundan son- raki sürece ilişkin yol haritasõnõn ana hatlarõ şekillenmeye başladõ. Diplomatik kaynaklar edinilen bilgilere göre Türkiye’nin giri- şimleri “ikili ilişkiler” ve “ulus- lararası düzeyde” olmak üzere iki ayrõ düzlemde yürütülecek. Öncelik, uluslararasõ girişimlere verilecek. Ankara BM Güvenlik Konseyi Başkanlõk Açõklama- sõ’nõn “Güvenlik Konseyi BM Genel Sekreteri’nin konuya ilişkin kapsamlı bir soruşturma yapılması gereksinimine iliş- kin açıklamasını not etmekte ve uluslararası standartlara uy- gun, süratli, tarafsız, muteber ve şeffaf bir soruşturma yürü- tülmesi çağrısında bulunmak- tadır” yönündeki paragrafõnda da ortaya konulduğu gibi, uluslar- arasõ, bağõmsõz ve saydam bir araştõrma komisyonunun kurul- masõ için çaba gösterecek. Ayrõca Ankara, komisyonun kompozisyonuna özen gösterecek. Türkiye’nin ön planda olduğu görüntüsünden kaçõnõlarak ko- misyonunun uluslararasõ yapõsõ öne çõkarõlacak. Cumhuriyet’e bilgi veren üst düzey bir Dõşişle- ri Bakanlõğõ yetkilisi, “Burada önemli olan İsrail’in tutumu. ABD, komisyonun İsrail’de ku- rulmasını başına da bir Ame- rikalının getirilmesini istedi. ? Siyasi diyalog askıya alınıyor. ? Öncelik, uluslararası araştırma komisyonuna verilecek. ? Mevcut anlaşmalara itibar edilecek, yeni anlaşma yapılmayacak. ? İlişkiler kopartılmayacak, ancak diplomatik temsil ‘müsteşar’ düzeyinde kalacak. Türkiye’nin önceliği uluslararasõ, bağõmsõz bir araştõrma komisyonunun kurulmasõ İsrail’e yaptõrõm paketi İsrail buna yanaşmadı” dedi. Siyasal diyalog askıda: İkili ilişkiler bağlamõnda öngö- rülen yaptõrõmlar çerçevesinde öncelikle, İsrail ile yürütülen si- yasi diyalog askõya alõnacak. Büyükelçi çekildi: Krizin patlak vermesinden sonra “isti- şareler için” merkeze çağõrõlan Çelikkol Tel Aviv’e dönmeye- cek. Önceki kararname ile bu gö- reve atanan Büyükelçi Kerim Uras’õn da gönderilmemesi söz konusu olacak. Böylece iki ülke arasõndaki diplomatik ilişkiler fiilen “müsteşar” düzeyinde yü- rütülecek. İsrail’in Ankara Bü- yükelçisi’nden Türkiye’yi terk etmesinin istenmesi ise şimdilik öngörülmüyor. Anlaşmalar: İki ülke ara- sõndaki mevcut anlaşmalara itibar edilecek. Ancak işbirliği için ye- ni girişimler yapõlmayacak. Ye- ni işbirliği faaliyetleri gündeme getirilmeyecek. Halen Türkiye ile İsrail arasõnda en önemli işbirli- ği kalemleri olarak, ikili ticaret, savunma sanayi projeleri, müte- ahhitlik hizmetleri, turizm ve karşõlõklõ yatõrõmlar bulunuyor. Türkiye, İsrailli işadamlarõnõn faaliyet gösterdiği ülkeler sõrala- masõnda üçüncü sõrada yer alõyor. Türkiye-İsrail arasõnda 1990’lar- da başlayan savunma sanayisi iş- birliği sonucunda 13 proje ta- mamlandõ. Altõ proje ise devam ediyor. Türkiye İsrail’den yüksek teknoloji gerektiren savunma sa- nayisi ürünleri alõyor. İsrail ise Türkiye’den daha çok üniforma ve bot gibi temel askeri tüketim malzemeleri ithal ediyor. Kırmızı Liste: İsrailli fir- malarõn Türkiye’de iş yapma- malarõ için “kırmızı liste” uy- gulamasõ başlatõlacak. Bu fir- malara iş verilmeyecek ve or- taklõğa gidilmeyecek. Genelkurmay uyarmış BARKIN ŞIK ANKARA - Gazze’ye yar- dõm filosunu organize eden İnsan Haklarõ Vakfõ (İHH) yetkilileri- nin, bu girişimi planlarken Ge- nelkurmay Başkanlõğõ’nõn ka- põsõnõ çaldõğõ ortaya çõktõ. Ge- nelkurmay’õn kendileri ile görü- şen İHH yetkililerine, güvenlik gerekçesiyle “Gitmeyin” telki- ninde bulunduğu öğrenildi. Tel-Aviv yönetimi, Gazze’ye yardõm götüren konvoyu durdu- racağõnõ olaydan günler önce açõklamõştõ. Ancak, Dõşişleri Ba- kanlõğõ’nõn, hükümete sunduğu alternatif senaryolar arasõnda, İsrail’in, yardõm konvoyuna ölümcül güç kullanarak müda- hale edebileceği ihtimal dõşõ bõ- rakõldõ. Dõşişleri Bakanlõğõ’nda, Mavi Marmara’nõn Türk gemi- si olmasõndan ötürü, İsrail’in aşõrõ güç kullanmayacağõ, en fazla savaş gemileri ile konvoya engelleme yaparak karasularõna girmesine izin vermeyeği görü- şü hâkimdi. Hükümet yetkilile- ri tarafõndan da bu görüş be- nimsenirken, Dõşişleri Bakanlõ- ğõ, İsrail savaş gemilerinin aşõrõ güç kullanmadan, gemileri en- gellemesi durumunda çõkacak krizde izlenecek yol haritasõna ilişkin planlamalar yapõldõ. Dõşõşleri Bakanlõğõ, yardõm fi- losu ile ilgili bu tespitlerde bu- lunmasõna karşõn, Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn güvenlik kaygõlarõ taşõdõğõ ortaya çõktõ. İHH, Gaz- ze’ye yardõm filosu planlamala- rõ sõrasõnda Genelkurmay Baş- kanlõğõ’nõn kapõsõnõ çaldõğõ ve uyarõ aldõklarõ öğrenildi. Genel- kurmay’õn, İHH’ye güvenlik ge- rekçesiyle “gitmeyin” telkinin- de bulunduğu kaydedildi. Bu uyarõsõna karşõn, Mavi Marma- ra gemisi Akdeniz’e açõldõ. Saldõrõ sonrasõnda gerilen Türk-İsrail ilişkilerinde yeni bir krizin patlak vermemesi için ta- raflar, tansiyonu sabit tutmaya yönelik tutum izliyor. Türk ve İs- rail Hava Kuvvetleri, Doğu Ak- deniz üzerinde karşõ karşõya gel- memek için uçuşlarõna kõsõtlama getirdi. Diyarbakõr Ana Jet Üs Komutanlõğõ’nõn Doğu Akde- niz’in güneyinde kriz öncesinde planladõğõ rutin uçuşlarõna çõk- madõğõ öğrenildi. Başbakan Tayyip Erdo- ğan, Ankara’da tedavi al- tına alınan yaralıları ziya- ret etti. İrlandalı yaralı El Mehdi el Hamid el Hamdi ziyaret sırasında Erdo- ğan’dan bir isteği olduğu- nu dile getirerek Başba- kan’ın izin vermesi üzeri- ne, Erdoğan’ı alnından öp- tü. Yaralı Abdülhamit Ateş de İsrail’i kastederek “Onların insanlıkları öl- müş” sözleri üzerine Erdo- ğan, “Bilmiyor muydun” dedi. Bir yaralının malze- melerin yerine ulaşıp ulaş- madığını sorması üzerine Erdoğan, “Anlaşmamız böyle” dedi. (Fotoğraf: AA) BRÜKSEL (AA) - Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, Türkiye ile İsrail arasõnda ortaya çõkan durumun Türk ekonomisine önemli bir yansõ- masõ olmayacağõnõ savunarak “Ortadoğu’dan olumlu tepki, belki zararların karşılanması- nın ötesinde olumlu katkı yapacak” dedi. EPC ve TUSCON’un ortaklaşa düzenlediği toplantõ ardõndan Türk basõnõnõn sorularõnõ ya- nõtlayan Şimşek olayõn ardõndan İsrailli turistle- re ilişkin rezervasyonlarõn iptalinin ekonomiye yansõmalarõnõn sorulmasõ üzerine şöyle konuş- tu: “Ben, önemli bir yansıma olacağını san- mıyorum. Muhtemelen İsrail’den gelecek tu- ristlerin birkaç katı turist belki Ortado- ğu’dan gelecek. Ortadoğu’dan gelen turistle- rin turist başına harcaması da İsraillilerin birkaç katı. Bu tür konularda, insanlığı ilgi- lendiren konularda bu türden ufak tefek ekonomik kayıplar bizim için önemli değil. Bizim için önemli olan onurlu bir duruştur.” ŞİMŞEK: ORTADOĞU’DAN BİRKAÇ KATI GELİR ‘İNSANLIKLARI ÖLMÜŞ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle