23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sağlık Reflü hastalığma laparoskopik yaklaşım Ülkemizde gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) henüz gelişmiş ülkelerdeki kadar olmasa da (ki sonuçlanmış geniş kapsamlı bir çalışma henüz yok) önemli sağlık sorunlarından bi- ri. Gelişmiş ülkelerde insanlann %50' sine yakın bölümünde en az ayda bir kez reflüye bağ- lî yakınmalar (mide yanması, göğüs bölgesinde yanma, ağıza acı su gelmesi, çarpıntı, şiş- kinlik, öksürükvb.) oluyor. Bu hastaların da beşte biri bu yakınmaları için kontrolsüz mide İlaçlan kUİIamyor. Dr. BurçakA. KabaoğlU, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü G astroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) zamanla ileri te- davi seçeneklerine gereksinim gösterebilen süregen ve ilcrleyici bir hascalıktır. Hastalığın tedavisinde cerra- hi, gerçekten gereken hastalara ve işinin ehli ekipler tarafın- dan uygulandığında yüz güldürücü sonuçlar vermektcdir. Tanım: GÖRH mide içeriğinin yemek borusuna geri git- mesini engelleyen "antireflü bariyer"in görevini yapamaz ha- le gelmesi sonucu, fîzyolojik sınırlar üzerinde reflünün tckrar- laması sonucu oluşur. Bu durum yemek borusunun itici hare- ketlerinin yetersizliği ve / ve ya yemek borusu alt büzücü bö- lümünün düzgün çalışmaması ya da midenin boşaltıcı görevi- nin abaması sonucunda oluşan mekanik bir sorundur. Bu, so- runun derecesine göre, basit bir yanma hissi ile yemek borusunun ciddi doku hasanna kadar değişen bir yelpazede yakınrnalara ve bulgulara sebep olur. Tanı: Olguların çoğunda yukarıda tanımlanan hastalığın tanısı, aşağıdakilerden birinin gösterilmesi ile konur. - Yemek borusunun içini döşeyen tabakanın hasara uğra- dığının fbtoğrafla ya da biyopsi sonucu doku tanısıyla göste- rilmesi, ve ya - 24 saatlik yemek borusu asidite incelemesinde anormal reflünün gösterilmesi. Boyar maddeli radyolojik seri grafiler, yemek borusu ma- nometrik çalışmaları, mide boşalım çalışmaları gibi çalışmalar ayırıcı tanıda zorluk çekilen hastalarda kullanılan ek yöntem- lerdir. YAKLAŞIM GÖRH'de tedavinin ilk basamağı, ilaç ve önlemler olmak üzere tıbbidir. Yemek borusu yangısı yoğun tıbbi yöntemlcrle hastalann % 90'ına yakınında iyileşir. Tıbbi yaklaşım hastalı- ğın gerçek nedeni olan mekanik sorunu çözmekten çok belir- tileri ortadan kaldırdığı için, bu hastalann %80' inde ilaçlar ke- sildikten sonra bir yıl içinde yakınmalar yeniden başlar. Tıbbi tedavi asit reflüyü baskıladığı zaman alkalen reflünün devam etmesi, hastalann belirti hissetmediği zamanda bile yemek bo- rusu iç tabakasındaki hasarlanmanın devam etmesi, uzun sü- reli ilaç kullanımının yan etkileri ve süregen hastalık için tek- rarlayan endoskopilerin mali portresi, GÖRH'nın cerrahi te- davisinin cazip bir seçenek olarak ortaya çıkmasına sebep ol- muştur. 17 Mart 2010 tarihinde online olarak yayımlanan "Cochrane Database of Systeınatic Reviews"a göre, erken ve orta vadede GÖRH'nm cerrahi tedavisinin daha etkili olduğu raporlandı. Cerrahi tedavi, hastalığın temelindeki mekanik doğasına çö- züırt bulduğu için de, tıbbi tedaviye yanıt ahnamayan hastala- nn %85-93' ünde kesin çözüm olmaktadır. Kronik tıbbi teda- vi, hayat beklentisi fazla olmayan ve cerrahi tedavinin yapıla- mayacağı hastalarda tercih edilmelidir. Hastalığın tedavisinde cerrahi ve tıbbi yöntemleri karşı- laştıran tamamlanmış iki kontrollü randomize çalışma, cerra- hinin başarısını ortaya koymuştur. GÖRH'NÎN CERRAHÎ TEDAVİSÎ Günümüzdc çağdaş sağlık merkezlerinde reflü hastalannın nasıl tedavi edileceği, genel cerrah, gastrocnterolog, güğüs has- talıklan uzmanı, kulak-burun-boğaz uzmanı, psikiatr, çocuk cer- rahı, çocuk hastalıkları uzmanı, kardiolog ve radyologdan olu- şan reflü konseylerinin ortak kararı ile olmaktadır. Cerrahi tedaviden önce; - özofagogastroduodenoskopi, - özofageal manometrik çalışma yapılmalı. Seçilmiş bazı hastalarda; - 24 saatlik özofagus pH çalışması - Baryum cineradiografi de yardımcı ek bilgiler sağlar. Bu testler hastalığın tanısını desteklediği gibi, uygulanacak cerrahi yöntemin belirlenmesi için de çok faydalı sonuçlar ge- tirir. Endoskopide alınan biyopsiler sonucunda yemek borusunda aynca ileri derecede doku bozulması ya da kötü huylu bir has- talık olup olmadığı ortaya konur ve eğer böyle bir durum var- sa yapılacak ameliyata hastalıklı bölümün çıkartılması işjemi de eklenir. Basınç çalışmaları ile de ameliyattan sonra yutrrta güçlüğünün devamına sebebiyet verebilecek yemek borusu ha- reket bozukluklan tanılanmış olur. Cerrahi gerektiren durumlan Tanısal testlerle kanırlanmış GÖRH olan hastalardan; - İlaç tedavisiyle sonuç alınamayanlar, - GÖRH' nin Barreth, darlık, 3. ve 4. derece özofajit gibi komplikasyonları olanlar, - Astım, ses kısıklığı, öksürük, göğüs ağrısı, aspirasyon Rİ- bi atipik semptomu olup 24 saatlik pH kontrolünde reflü sap- tanan hastalar ameliyattan gerçekten yararlanacak hastalardır. CERRAHİ TEKNİKLER Bu hastalarda cerrahi tedavinin temel amacı, bozulmuş olan antireflü mekanizmayı, başkaca bir zarar vermeden geri getir- mcktir. Yukarıdaki amacı sağlayan çok sayıda ameliyat ta- nımlanmıştır. Hangi ameliyatın scçileceği ise, hastanın anatomik durumu, cerrahın tercihi ve tecrübesi sonucunda kararlaştın- lır. Tanımlanmış teknikler içinde, yemek borusu hareketleri nor- mal olan hastalar için Nissen Fundoplikasyon ameliyatı öne çık- makta ve cerrahlar arasında geniş kabul görmektedir. Yemek borusu hareketleri nonnal olmayan hastalar için de ameliyat son- rası yutma güçlüğü olmaması için Nissen ameliyatının modi- fikasyonları (Toupet Fundoplikasyon'u) uygulanır. Bu ameliyatlann açık ya da laparoskopik yapılması da cer- rahın hangi işlemde daha tecrübeli olması ile ilgili bir karar- dır. Laparoskopik safra kesesi amcliyatmda olduğu gibi, ame- liyat sırasında teknik kolaylık, dokulara daha a: zarar vermek ve ameliyat sonrası nekahat döneminin de çok daha kısa ve ra- hat geçmesi sonucu hastanın günlük hayatına çok daha çabuk dönebilmesi, laparoskopik yöntemin tercih edilme sebepleri- dir. Özetle, GÖRH önemli bir sağlık sorunu. İlaçla tedaviye ara- lıklarla bir ömür boyu devam etmek gerekebilir ve bu maddi ve manevi olarak çok pahalıya mal olabilir. Etkin cerrahi tedavi tecrübeli ellerde %90 üzerinde başan yüzdcsi ile her zaman ula- şılabilir bir seçenektir. Açık ameliyat da bir seçenek olmakla beraber laparoskopik yöntem her açıdan hasta ve cerrah için en iyi seçenektir. Kader, vicdan ve bilim Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Z onguldak Karadon Maden Ocağı'nda 30 işçinin ölümüne neden olan griıu faciasıyla ilgili olarak Başbakan'ın söy- ledikleri sözler son derece düşündürücüdür. Başbakan bu elim olayın ardmdan şunlan söyledi: "Bu tür olaylar bu mesleğin kaderinde var." "Bu bölgenin halkı bu tür olaylara alışıktır." "Son iki arkadaşımızı da bulduktan sonra gündemiınize dö- neceğiz".(TOBB'dekikonu§masından.) Bu sözlerinden açık olarak anlaşılıyor ki, Başbakan işçile- rin ölümüyle ilgili hiçbir vicdanirahatsızlıkduymamıştır. İşçi ai- lelerinin acılan ve elemleri karşısında hiçbir empati bclirtisi de göstermemiştir. Tam tersine, o insanlann yakınlarını maden oca- ğı kazasında kaybetmesini alışılmış ve alışılacak bir olay olarak görüyor. Bütün isteği olayın bir an önce unutulmasıdır. Fakat iki işçinin naaşının henüz bulunamamış olması bu unutulmayı en- gelliyor ve bu durum da onu sinirlendiri- yor. Bu nedenle de (ama sadece bu ne- dcnlc) arama çalışmalarının hızlandırıl- masını istiyor. Bunun dışında kendisinde bu kazayla ilgili herhangi bir sorumluluk ve acı belirtisi görül- müyor. Belki de zihnindeki kader düşüncesidir, vicdani rahatsızlık- ları ve sorumluluk duygulannı yok eden. Öyle ya, toprak altın- da zehirlenerek, boğularak veya ezilerek ölmek bu işçilerin ka- deriyse, Başbakan niçin onlar için acı duysun? İşçilerin kader- leri de mi ondan sorulacak? Niçin bu faciada kendisinin de bir sorumluluk payının olup olmadığını sorgulasın? Ülkemiz, iş kazalarında ölen maden işçisi oranında dünya- da birinci sıradadır. Demek ki, Başbakan'a kalırsa, bizim işçile- rimiz Dünya'nın en "kadersiz" işçileridir. Ama Başbakan, eleş- tiriler karşısında işçilerimizin bu "kadersizliğini" tartışmak bile istemiyor. Bu kazanın kaderle ilgisi olmadığını söyleyenleri din- siz ve inançsız olmakla itham ediyor. Onun demokrasi anlayı- şının sınırı buraya kadardır. Ülkemizde laikliğin büyük önemini anlamayanlar veya la- iklik vurgusunu bir entelektüel fantezisi sananlar, Başbakan'ın bu elim olayla ilgili tavrı karşısında belki biraz düşünmüşlerdir. Hükümetin temsil ettiği laiklik karşıtı tutum, görüldüğü gibi hal- kımuın doğrudan can güvenliğini tehdir eden bir nitelik arz ct- mektedir. Laiklik doğrudan hayatın içindeki bir mescledir. Laikliği reddettiğiniz anda, geleceğiniz "kader"e bağlanır ve her an "ka- der kurbanı" olabilirsiniz. Başbakan'ın zihninde bir doğa yasası kavramının hiç oluş- mamış olduğunu elbette çoktan beri biliyorduk. Eğer bu kavra- ma sahip olabilseydi, belki o zaman doğanın hışmından kurtul- manın ilk şartının onu tanımaktan geçtiğini düşünebilecek ve taştması gereken sorumluluklannın da farkma varabilecekti. Hatta o takdirde belki bu olayda vicdani bile sızlayabilecekti. Bilim doğayı tanımaktır, doğanın davranışlanndan zarar gör- meyi engellemenin yollarını bulabilmektir. Vicdanlı ve ahlaklı olmak ise en gelişmiş bilimsel güvenlik önlemlerini almadan insanları yerin 500 metre altına sokma- maktır. Zonguldak'taki grizu faciasında ölen işçilerin belki de en bü- yük "kadersizlikleri", ülkelerini bilimden ve bilimsel düşünceden tamamen yoksun bir başbakanın yönetiyor olmasıydı. m o
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle