25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dilbilim ve ötesi AhmetKocaman, Ufuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi • Insamn da uluslann da en temel belirleyeni dildir; o nedenle, kendisini ta- nımak isteyen insanoğlu dilin kökenini, niteliğini anlaınak için hüyük ça- ba harcadı. İlk dönemlerde felsefe ve yazın temelli olan bu irdelcmeler ge- çen yüzyılın başlarında F. De Saussure'le daha bilimsel bir kimlik kazandı. Dilin tarihscl ve eşzamanlı incelemelcrinin birbirinden ayrılması gerektiği, dil in- celcmelerinde sözlü dilin vc betimlemeli yaklaşımın önceliği, dilin dizgesel ni- teliği gibi temel ilkeler dilbilim çalışmalarına daha çok nesnellik ve bilimsel bir temel kazandırdı. 1957'de başlayan Chomsky devrimiyle dil-zibin ilişkile- ri, dil genelceleri (language universals) ve insan dilinin evrensel özellikleri da- ha iyi anlaşılmaya başlamış;1960 sonrası vurgulanan söylem ve edimbilim ça- lışmaları ile de dilin yapısal boyutunun ötesine geçilmiştir. Ülkemizde de 1930'larda Istanbul Ünivetsitesinde başlayan çağdaş anlamdaki dilbilim çalışmaları, daha sonraki yıllarda Ankara Üniversitesi DTCF'de, Hacettepe Üniversitesi'nde, Bogaziçi ve ODTÜ'nün yabancı diller ve Batı Edebiyatları bölümleri kapsammda, Çukurova, 9 Eylül ve Mersin üniversite- lerinde sürdürülegeldi. Önceleri düzdilbilim (microlinguisıics) düzleminde, 1970'lerden sonra büyük oylumlu dilbilim (macrolinguistics) de kapsayan bir doğrultuda sürdürülen bu çalışmalar dil konularına bakışımızı bilimsel biçim- de temellendimıede çok yararlı oldu, ancak ne yurtdışmda (bkz Aronoff&Müler 200.3) ne de yurtiçinde dilbilimin akademik disiplinlinler arasında hak ettiği yeri aldığı söylenemez. Bunun çeşitli nedenlerinden söz edilebilir: NEDENLER 1. Dilbilim çalışmaları, 20.yüzyılın ilk dönemlerinde, bir bakıma daha ön- ceki döncmlere tepki olarak, 'dili kcndi içinde kendisi için inccleme' yakla- şımına sıkı sıkıya bağlı kaldı, bu nedenle dilin öteki alanlar (topkım, hukuk, siyasa, yazm, zihin vb.) ile ilişkilcri büyük ölçüde gönnczden gelindi. 2. Öte yandan, kimi dilbilimcilerin (örn. J. Lyons 1983) belirttiği gibi, dil ile ilgili, eğitime ve kitle iletişimine de yansıyan önyargılar ve dilin orrak alan olması nedeniyle dil konusunda herkesin eşit ölçüde söz hakkı olması gerek- tiği türünden yaklaşımlarla, dil tartışmalarının hemen siyasal bir düzleme çe- kilmesi, dil ve dilbilim konusundaki gelişmeleri engelledi. Ancak, daha sonraki yıllarda, en başta, anadili ve yabancı dil öğretimi ça- lışmalarındaki gelişmeler dilbilime uzak kalınamayacağmı kanıtladı; özellik- le dilin yapısal düzleminin ötesine uzanan dilbilim çalışmaları iizerinde önemle durulması gereken tartışma ve araştırma konuları ortaya çıkardı. Bu bakımdan, 24. Ulusal Dilbilim Kurultayı'nın toplandığı bugünlerde dilbilimin akademik dünyada ve toplum katındaki yeri konusunda ycniden düşünülme- si gereği açıktır. Genel olarak herkesin ilgi alanmda olan anadili ve yabancı dil öğrenimi ve öğretiminin ötesinde, dil edinimi, beyin dilbilimi, bilişimsel dilbilim, kli- nik dilbilimi, işlevsel dilbilim, yargıcıl (forensic) dilbilim bu yeni alanların ki- mileridir. Ülkcmizde bu alanların kimilerinde (söylem, edim, dil edinimi) elbette bel- li bir birikim oluşdu, ancak özellikle dilbilimciler arasında, sözgelimi, dil-kül- tür, dil dil-toplum,dil edinimi gibi alanlardaki çalışmalar sınırlıdır; bunun gi- bi, yeni bir alan olarak yargıcıl dilbilim, beyin dilbilimi gibi alanlarda neredeyse hiç çalışma yoktur; oysa .örneğin hukuk konusunu düşünürsek, şu konulara, gerek hukuk fakültelerinde, gerekse dilbilim bölümlerinde uzak durmanın ne büyük eksiklik olduğu düşünülebilir: 'Ses tanımlaması, jüri kararlarındaki anlam belirsizliklerinin giderilmesi, yargılamalardaki güç sapmalarının belirlenmesi, yazılı yasal söylemdeki, hu- kuk dilindeki belirsizlikler, yalan yeminin saptanması, avukat-davalı, davacı konuşmalarındaki kopukluklar, teyp kayıtlarındaki sorunlar, çeviri sorunları vb.'(bkzShuy 2003,683) Bu türden teknik sorunların en başta iletişim olmak üzere yazın, toplum- bilim, insanbilim, tıp ve öteki alanlarda da bulunduğunu kestirmek zor değil- dir. Yapılması gereken, dilbilim ve öteki alan uzmanlarının işbirliğidir; ne ya- zık ki ulkemizde eksik olan da budur. Ancak, dilbilimciler için dilbilimi salt dilin içyapısıyla sınırlamak ne denli yanlışsa, en başta toplum ve insanbilimciler olmak üzere öteki alan uzmanlarının da dil çalışmalarına kayıtsız kalmalan, ken- di konulanyla ilgili çalışmaların bütününe ulaşmak açısından o ölçüde yanhştır. Kaynaklar Aronoff, M&.J.R. Miller (2003) The Handbook ofLinguistics. Blackwell pub- lishing. Lyons,J.(1983)Kuramsa/ Dilbilime Giriş (Türkçesi:AKocaman) TDK Yayınlan, Ankara. Shuy,R.W. 'Forensic Linguistics.' Aronoff.M. 6i J.R. Müller (2003) içinde, s. 683-691. Türkiye'de bilimsel yayınlarda aşırmacılık ve sahtecilik; üniversite ders kitapları UJ : O h— ••—I UJ ı ABD'den Japonya'ya kadar hemen tüm ülkelerde ortaya çıkan aşırmacı- lık ve sahtecilik gibi.bilim etiğine uy- mayan davranışlar basında haber kay- nağı olarak yeralıyor. Bilimsel çalış- ma geleneğinin yerleşmemiş olduğu Türkiye, Güney Kore gibi ülkelerde yayın etiği dışı davranışların daha sık görüldüğü biliniyor. Prof. Dr. Bahattin Baysal, Türkiye Bilimler Akademisi /~VJDJL>'l Jersey'de bulunan BELL 'laboratuvarları dünyanın en önemli bilimsel ve endüstriycl araştırma mer- kezlerinden biridir. Mayıs 2OO2'de açıklanan bir sahtecilik olayı bilim dünyasında bir bomba et- kisi yapmıştı. Bu labonıtuvarlarda yapıldığı bi- linen ve "Science", "Nature" ve "Applicd Physics Letters" gibi en saygın dergilerde ya- yımlandıgı bildirilen, Nobel Ödülü kazandıra- cak düzeydeki çalışmalarda bilimsel etik dışı dav- ranışlar sapranmıştır. Bu çalışmalarfizikçiDr. Jan Hendrick Schön liderliginde yeni gelişmekte olan organik transistörler iizerinde yoğunlaşı- yordu. Bu sahtecilik konusunun ayrıntılarını 2002 yılınm Aralık aymda CBT dergisinde ya- yımlamıştım. En tanınmış bilimsel dergilerde yayımlanan 16 makalede deney sonuçlarınm değiştirildiği ve uyduıulduğu, sahtecilik yapıldığı saptanmıştı. İlgililer işten atıldı ve en ağır şekilde cezalan- dırıldı. 2000-2004 yıllarında Üniversitclerarası Kurul'un Etik Komitesi Başkanı olarak 4 yıl Prof. Dr. Bülent Berkarda, Prof. Dr. Ayhan Çavdar, Prof. Dr. Doğan Kuban ve Ankara iiniversite- lerinden katılan üyelerle çılıştım. Her yıl, do- çentlik için başvuran adayların etik dışı davra- nışlarını bildiren yüzlerce dosyayı inceledik. Çeşitli cezalar ve yaptırımlar uyguladık. Yayın etiği ihlallerinin sürüp gittiğini, ancak söylen- diği kadar yaygın olmadığını gördük. Meslcki kıs- kançlıklarla yapılan ihbarların oldukça yaygın olduğunu saptadık. TÜBİTAK bilimsel dergilerinin 20. ve 25. yayımcılık dönemlerinde, yurtdışı uzmanların katkıları ile düzenlenen "bilimsel yayın etiği" sempozyumlannın yürütücüleri arasmda çalıştım. Özetle, yayın etiği konusunda oldukça de- neyimli bir konumda olduğumu söyleyebilirim. Türkiye'de de insanın kanını donduracak dü- zeyde aşırma ve sahtecilikle yayın etiği ihlalle- rinin yer aldığı biliniyor. Türkiye'de bilim dünyası, 14 Temmuz 2007 günlü Nature dergisinde yayımlanan "Türk fi- zikçileri aşırma töhmeti altında" yazısı ile büyük bir yara almıştır. Mersin, Çanakkale, Dicle ve ODTU üniversitclerinde (15 fizikçinin yayın- ladıkları 67 makalede yaptıkları aşırmalar dün- yaya duyuruldu. Bu makalelerin hemen hepsi- nin kuramsal fızik konularında yazıldıkları gö- rülüyor. Genellikle ODTÜ ve özel üniversite- lerde çalışan tanınmış kuramsal fizikçilerin bu konuda açıklama yaptıklarını ve sahtekârlığa bu- laşanların cezalandırmasını istedikleri yönünde bir eğilim gösterdiklerini duymadım. Yayın etkinlikleri olan hemen tüm kuru- luşların "yayın etiği kurullan" oluşturdukları bi- liniyor. Ancak, yayın etiğini kale almayan ve açıkça sahtekarlık yaparak Türk bilimine ona- rılmaz bir hasar veren bu fizikçilerin cezalandı- nldıklarmı duymadım. Dünya basmında yankı yapan bu olayın Türk bilimine büyük ölçüde zarar vcrdiğini biliyorum. Son yıllarda profesyonel bilim dergileri, Türkiye adresli makaleleri yayımlamakta büyük güçlük- ler çıkanyor. Öte yandan ders kitaplarında yapılan alın- tıların çeşitli eleştiri malzemesi yapıldığı görü- lüyor. Türkiye'de ve genellikle Ingilizce ve Fransızca yazılan ders kitaplannda ve metinler- de, yazarların kaynak göstcrdiklerine rastlama- dım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi yaymı ola- rak basılan "Polimer Kimyası" (1,2) adlı kita- bımda her buluşun vc her bilimsel verinin özgün kaynağını metin içinde sayısal olarak venniş ve kaynaklan her böliimün sonunda, genel yapıt- lar ve dergiler olarak toplamıştım. Polimer bilimi 1920 yılından sonra XX. yüz- yılda kurulup gelişen bir bilimdir. Bu bilimin ge- lişmesi aşamasında benim yaptığım araştınnalann katkıları var. Ders kitaplannda, doğrudan çeviriyle yazı- lan metinleri kimsenin onaylaması beklenemez. Ancak, hemen her ders kitabında yer alan çi- zclgelerin veya şekillerin yeni yazılan bir ders ki- tabına konulmasmı önlemc olanağı yoktur. Ders kitaplanna yıllann bilgi birikimi yansıtılır. Bir ders kitabında yazann katkısını belirtmek, yir- mi dört bin yediyüz on sekiz sayfalık bir kitap olan Serencım'da (3) yazann kişisel katkılarını sap- tamak kadar güçtür. Ders kitabı yaznıak çok zor ve zahmerli bir uğı-aştır. Ders kitaplarındaki mal- zeme kimsenin tek başma ürettiği ve kimsenin tekelinde olan bilgiler değildir. Bugün çok gelişen bilgisayar ortamında ya- pılacak küçük değişimlerle tüm çizclge veya şe- killerin, ders kitaplannda yeni bir düzenle ve çok daha albenili olarak yer alması işten bile değil. Üniversitenin büyük yoksulluklar içinde yaşadığı 1941-1945 yıllarında, İstanbul Üniversitesi'ndeki öğrencilik günlerimde, ho- calarımm yazdığı ders kitaplannı okumuştum. Bugün aynı üniversitede Çinlilerin yazdığı çe- viri kitapları okutuluyor. Sırası gelmişken belirtmekte yarar var. Üniversitelerde okutulan çeviri dışmdaki ders kitaplan baskı tekniği bakımmdan son derece il- kel bir görüntü sergiliyor. Kapaklannda üniversite ve fakülte yayını olduğu bildirilen kitapların da- ha dikkatli ve alımlı basılmalan gerekir..Dcrs ki- tabı yazan öğretim üyelerinin emekleri de daha olumlu bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. KAYNAKLAR: Bahattin Baysal, Polimer Kimyası, ODTÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi Yayın No. 33,1981. Çağlayan Basımevi, İstanbul. Bahattin Baysal, Polimer Kimyası, Genişletilmiş 2. Baskı, ODTÜ Basım İşliği, 1994 Ankara. (3) Tahsin Yücel, Sonuncu, Can Yayınlan, Nisan 2010, İstanbul. CM S CM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle