28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2010 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL AKP’nin Anayasasına ‘Hayır’! Bir anayasa taslağı şu günlerde elden ele geziyor. AKP’li birkaç yetkili, partileri, sendikaları, dernekleri gezip yandaş toplamaya çalışıyor. Gelin görüşelim, tartışalım, diyor. Oysa her şey hazır! AKP kendi anayasasını çoktan hazırlamış, kitap olarak da bastırmış... Gazetelerde sayfa sayfa yayımlandı. Değişik yorumlar yapıldı. AKP yandaşları için çok başarılı; gerçek demokrasiye, cumhuriyetimizin ilkelerine, hukuka inananlar için gereksiz bir kâğıt tomarı... Amaç, devleti olduğu gibi AKP’nin eline teslim etmek!.. Daha doğrusu bir tek adama... İlk genel seçimden sonra Bay Gül gidecek, belki yeniden başbakan olacak, Tayyip Erdoğan’da bu kez Çankaya’ya yerleşecek! Bir başı kapalı leydi gidecek, bir başka başı kapalısı gelecek... Yürürlükteki anayasaya göre, AKP iktidarı laiklik karşıtı çalışmaları yapmakla TC’yi ılımlı bir İslam toplumu biçimine sokmak istemekle suçludur, suçlanmıştır. Bir oy farkıyla kapatılmaktan kurtulmuştur. Ama Anayasa Mahkemesi’nin verdiği dersten yararlanıp kendini toplayacağına, tam tersi uygulamaları sürdürmüştür. Şimdi ortaya çıkarılan yeni anayasa taslağı Tayyip Beyler’in kafasında hiçbir olumlu gelişme olmadığının canlı kanıtıdır. Bir de referandumla korkutma var. Yüzde 50’den çok oylanırsa Tayyip’lere gün doğacak! Ya yüzde 50’nin altında kalırsa ne olacak? Orasını düşünen kim? Turgut Özal da bir referandum yaptırmıştı. 12 Eylül’le Evren Paşa’nın beş on yıl politika dışı bıraktırdığı ünlü politika liderlerinin, yani Demirel, Ecevit, Baykal ve tüm parlamento üyelerinin bağışlanmamasını istiyordu. Beklenen ne oldu, halkımız yüzde 51 oyla yasakları kaldırttı, eski liderler, politikacılar yeniden yaşama döndü. Yeni bir anayasa!.. Gerçekten gerekli.. Ama AKP’nin taslağındaki gibi değil! Tüm partilerin, derneklerin, sendikaların, uzmanların, bilim, sanat, kültür ve hukuk adamlarının katılacağı, Atatürk Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine inanan halkın destekleyeceği bir anayasa!.. Ben ki, ’82 Anayasası’na “Hayır” oyu verilmesi için yazılar yazmış, bu yüzden hapse mahkûm olmuş bir yazarım. Ama yine de ’82 Anayasası bir süre daha ayakta kalsın, Tayyip’lerin hesabına dayanan bir taslak ortaya çıkmasın, diyorum... Doğrusunu söylemek gerekirse, Türkiye’nin ’61 Anayasası’na geri dönmesidir tek çıkar yol. PENCERE Hamlık... A dalet ve Kalkõnma Partisi ta- rafõndan hazõrlanan anayasa değişikliği teklifi 30 Mart 2010’da TBMM Başkanlõ- ğõ’na sunuldu. Teklifin son şeklini, bu sayfanõn ölçüsü içinde değer- lendirmek istiyorum. 1. Anayasa Mahkemesi’nin yapısı Teklifle Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) on dokuz üyeden oluşmasõ öngörülmek- tedir. Üye sayõsõnõn artmasõ olumludur, çünkü AYM’nin görev alanõ genişle- mektedir. Batõ ülkelerinin anayasalarõnda yer alan “anayasa şikâyeti” kavramõ bu alanda yerini almakta, İnsan Haklarõ Av- rupa Sözleşmesi’ne (İHAS) aykõrõlõklarõn da AYM’de karara bağlanmasõ öngörül- mektedir. AYM’ye üye seçecek kurum ve ma- kamlarla ilgili olarak şu hususlarõn altõnõ çizmek isterim: Cumhurbaşkanõnõn AYM’ye üye seçmesinin çerçevesi çok ge- niş tutulmuştur. Cumhurbaşkanlarõnõn ta- şõyacaklarõ siyasal kimlikler göz önünde bulundurulduğunda, AYM’nin cumhur- başkanõ tarafõndan seçilmiş üyeler ağõrlõklõ bir mahkeme olmasõ yadõrganmalõdõr. Bu konuda söz gelimi, Yargõtay ve Danõştay kendi üyeleri içinden doğrudan doğruya AYM’ye üye seçebilmelidirler.TBMM’nin Sayõştay’dan üye seçmesi kanõmca uy- gundur. TBMM’nin avukatlardan üye seçerken, barolarõn çatõ örgütü olan Tür- kiye Barolar Birliği’nin (TBB) saf dõşõ bõ- rakõlmasõ uygun bir çözüm değildir. Aday seçiminde TBB ile barolarõn ortak irade- sinin aranmasõ uygun bir çözüm olabilir- di. AYM üyesi olabilmek için 45 yaşõn aranmasõnõ yüksek bulduğumu ifade etmek isterim. Yüce Divan’da yargılanacaklar 2. Yüce Divan’da yargılanacak olan kişiler Teklifte, anayasanõn 148/3. mad- desinden sonra gelecek olan yeni 4. fõk- ra ile, Yüce Divan’da yargõlanacak olan ki- şiler arasõna, Genelkurmay Başkanõ, Ka- ra, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarõ ile Jandarma Genel Komutanõ da eklen- mektedir. Bu kişiler görevleriyle ilgili suç- lardan dolayõ Yüce Divan’da yargõlana- caklardõr. Gerek 148/3. gerek 148/4. mad- dedeki hükümler ceza yargõlamasõ huku- kunda “kişiler yönünden yetki” kavra- mõ içinde ele alõnmaktadõr. Bu yetkiler is- tisnaidir. Bu istisnalar bu kişileri korumak ve kayõrmak için öngörülmezler. Aksine, olağan yetki ayrõmõ içinde ortaya çõkabi- lecek olan durumlarõ önlemek için, bu ki- şiler daha üst yargõ organlarõnda yargõla- nõrlar. Anayasanõn bugünkü yapõlanmasõ içinde devlet hizmetinin en üst katõnda yer alan kişilerin Yüce Divan’da yargõlan- malarõ öngörülmüştür. Bu açõdan bakõl- dõğõnda en üst düzeydeki asker kişilerin de görev suçlarõndan ötürü Yüce Divan’da yargõlanmalarõ sisteme uygundur. Bu çö- züm, askeri mahkemelere olan bir gü- vensizlik olarak algõlanmamalõdõr. Teklifle ortaya çõkan sorun Anayasa Mahkeme- si’nin (AYM) teklifteki yeni oluşumu ile ilgilidir. Bu oluşumda sorun oluşturan nok- talar düzeltildiğinde, bu norm sistemle bağ- daşacaktõr. Kurulun başkanı Adalet Bakanı 3. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Ku- rulu (HSYK) Kamuoyunda fõrtõnalar ko- paran HSYK konusunda teklifin satõr- başlarõ şunlardõr: HSYK yirmi bir asil ve on yedek üyeden oluşacak; üç daire ha- linde çalõşacaktõr. Kurulun başkanõ Ada- let Bakanõ’dõr. Adalet Bakanlõğõ Müsteşarõ kurulun tabii üyesi olacaktõr. Kurulun 4 asil üyesini cumhurbaşkanõ seçecektir. Bu kişiler, yükseköğretim kurumlarõnõn hu- kuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarõnda görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar olabilecektir. Öteki üyeler Anayasa Mahkemesi’nden, Yargõtay’dan, Danõştay’dan, adli ve ida- ri yargõda görev yapan yargõç ve savcõ- lardan seçileceklerdir. Kurulun yönetimi ve temsili Adalet Bakanõ’na aittir. Bakan dairelerin çalõşmalarõna katõlamaz. Kurul, kendi üyeleri arasõndan daire başkanlarõ- nõ seçer. Kurul, adli ve idari yargõ hâkim ve sav- cõlarõnõ mesleğe kabul etme, atama ve nak- letme, geçici yetki verme, yükselme ve bi- rinci sõnõfa ayõrma, meslekte kalmalarõ uy- gun görülmeyenler hakkõnda karar verme, disiplin cezasõ verme, görevden uzaklaş- tõrma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlõ- ğõ’nõn, bir mahkemenin kaldõrõlmasõ veya yargõ çevresinin değiştirilmesi konusun- daki tekliflerini karara bağlar; ayrõca, anayasa ve kanunlarla verilen diğer gö- revleri yerine getirir. Hâkim ve savcõlarõn görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hâ- kimler için idari nitelikteki genelgelere) uy- gun olarak yapõp yapmadõklarõnõ denet- leme; Adalet Bakanõ’nõn oluru ile Kurul müfettişlerine yaptõrõlõr. Kurulun mes- lekten çõkarma cezasõna ilişkin olanlar dõ- şõndaki kararlarõna karşõ yargõ mercileri- ne başvurulamaz. Kurula bağlõ genel sekreterlik kurulur. Teklifin değerlendirilmesi: - HSYK’nin 21 üyeden oluşmasõ ve 3 daire halinde çalõşacak olmasõ olumludur. Eskinin, 7 kişiye tabi olmak, eleştirisinin bir sonucudur. - Kurulun başkanõnõn Adalet Bakanõ ol- masõ, madde tümüyle gözden geçirildi- ğinde, bakanõn kurul çalõşmalarõna katõl- mayacak olmasõ ve bununla bağlõ olarak oy hakkõnõn da bulunmamasõ, temsili bir görevin yerine getirilmesi anlamõnõ taşõr. Bu yaklaşõmla, müsteşarõn kurulda yeri ol- mamasõ gerekir. - Kurula cumhurbaşkanõnõn üye seçmesi uygun bir çözüm değildir. Cumhurbaş- kanõnõn siyasal kimliği, eleştirileri her dö- nemde birlikte getirecektir. Anayasalarõn kalõcõ hukuk metinleri olduklarõnõ göz ar- dõ edemeyiz. - Kurul oluşturulurken idari yargõ ikin- ci derecede önemli sayõlmõştõr. Bu yakla- şõm, idari yargõda çalõşanlarõn sayõ itiba- rõyla daha az olmalarõ ile mi açõklana- caktõr? - Teklifle yargõç ve savcõlarõn denet- lenmesinde yeni bir kurum getirilmekte- dir: HSYK müfettişliği. Bu olumlu bir adõmdõr; anayasanõn 144. maddesine kar- şõ yükselen seslere bir kulak vermedir. - Meslekten çõkarma dõşõndaki kararla- ra yargõ yolunun kapalõ tutulmasõ, anaya- sanõn hak arama özgürlüğüne açõk bir ay- kõrõlõktõr. Türkiye bu fõrsatõ değerlendir- melidir. Unutmamak gerekir ki, bir yargõç ya da bir savcõ için hukuka aykõrõ en ha- fif bir disiplin cezasõ ya da önlem de, de- rin yaralar açabilecek bir uygulamadõr. Bu kişilere meramõnõ anlatma hakkõnõ ver- mekten kaçõnmayõ anlamakta zorlanõyo- rum. - HSYK bünyesinde genel sekreterlik kurulmasõ, elbette olumlu bir adõmdõr; “es- kiye” yapõlan eleştirileri ortadan kaldõrma amacõnõ ortaya koyar. Buraya kadar teklifte HSYK ile ilgili dü- şünülen değişiklikler konusundaki dü- şündüklerime yer verdim. Ancak bir hu- susu yine gözler önüne sermek isterim: Çağdaş bir hukuk düzeninde, ülkemiz için uygun çözüm HSYK değil, fakat yüksek adalet kurumunun kurulmasõdõr. Anayasa Değişikliği Teklifinde Yargõ -I- Prof. Dr. Erdener YURTCAN İstanbul Üniversitesi Mübareğin kaç adı var?.. Yüznumara.. WC.. Ayakyolu.. Memişhane.. Aptesane.. Tuvalet.. 00.. Hela.. Başbakanlık koltuğuna oturunca Necmettin Hoca’nın ilk işi makam odasının aptesanelerini alaturka helaya çevirtmek olmuş... Avrupa saraylarında soylular oturağa defi hacet eyleyip dışkılarını pencereden aşağı dökerlerken bizde ayakyolu vardı. Batı’nın aristokratları dantelalarına dek sinen bok kokularını gidermek için pahalı ‘parfümeri’ ürünlerini bedenlerine boca ederlerken, Osmanlı - evelallah- günde beş vakit aptes alıyordu. Nasıl alıyordu?.. Kanuni Sultan Süleyman’ın bu işi nasıl yaptığını bilmiyoruz, ama, sabık Başbakanımız Necmettin Hoca’nınki filme alınıp televizyonda gösterildi. Aptes alırken, bizimkinin çevresini sakallı korumaları kuşatıyorlar, kimi ayağına su döküyor, kimi ayağını yıkıyor, kimi kuruluyor... Estetikten nasibi olmayan bir görüntü.. Çirkin bir gösteri... Eli ayağı tutan canlı kanlı bir kişiyken Erbakan’ın ayağını korumalarına yıkatıp kurulatması, İslamın inceliğine sığmaz. Bizim sevdiğimiz Müslüman, Hazreti Ömer gibi olur, alçakgönüllü, incelikli!.. Çirkinliği Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlık makamına taşımaya kimin hakkı var?.. Üstelik kendi kendisine aptes alamayacak kadar düşkün olmayan bir Müslümanın ayağını başkasına yıkatmasıyla alınan aptes makbul değildir. İnanmazsan kara kaplı kitaba bak!.. Arap entari giyer.. Neden?.. Çünkü görenektir, Arap sabahın köründe çadırından çıkıp beş-on adım attıktan sonra çömelip işini görürdü. Entarinin etekleri kabahatini gizlerdi. Çöl Müslümanı pantolon giyseydi, her sabah kabile halkı birbirinin kıçını seyredecekti. Entari işlevseldi... Defi hacet eylerken çömelmek göreneği, göçebe kültüründen kalmadır. Ya oturmak?.. Avrupalı her sabah oturağa otura otura alışmış, oturağa benzer klozeti icat etmiş.. Van çevresinde Urartular’dan kalma yıkıntılarda, bugünkü alaturka helanın benzerleri bulunmuş; ayakyolu Avrupa’ya Doğu’dan geçmiş; sonra 19’uncu yüzyılda, alafranga yüznumara Osmanlı’da moda olmaya başlamış... Çarşafı İstanbul’a ilk getiren, 19’uncu yüzyıl başlarında Suriye Valiliği yapmış olan Suphi Paşa’nın eşi imiş, Anadolu’ya İstanbul’dan gitmiş çarşaf... Alaturka ile alafranga arasındaki salıncakta kolan vuranın başı döner. Aptes almak için ayağını korumasına yıkatan Molla’nın Cumhuriyetin Başbakanlığı’nda kendisi için alaturka hela yaptırması, kültür sorunu değil, hamervahlığın ta kendisidir. (6 Temmuz 1997 tarihli yazısı)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle