19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada değildir diye araştırmaya ve sonra haberleştirmeye değil önem vermek, aksine olayı bir amaç uğruna saptırarak okura duyurmayı adeta kurallaştırdılar. Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan Balyoz soruşturması nedeniyle bir ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Medyamızın büyük bölümü tahliye kararı veren hâkimin açıkladığı gerekçeyi yayımladı. Fakattt Feto’nun sesi Samanyolu TV’de ana haber spikeri, tenekelerin sürtüşmesini andıran sesiyle; önceki akşam, önceden kurgulanmış muhabire “Doğan’ın tahliyeden hemen sonra GATA’ya kaldırılmasının altında ne var” diye sordu. Muhabir, savcıların itirazı üzerine tekrar tutuklanması olasılığı gözetilerek emekli orgeneralin hastaneye kaldırıldığını söyledi. Oysa ufak bir araştırma, Çetin Doğan’ın tutuklu iken (bir ben bilirim; çekmeyenin ne denli ıstırap verdiğini bilemeyeceği) bel fıtığı sorunuyla uğraştığını, ancak yanlış anlaşılır düşüncesiyle hastaneye kaldırılmayı reddettiğini ve.. yakında ameliyat olabileceğini öğrenebilirdi. Bu kanal her akşam olayları saptıran, asker düşmanlığını doruğa çıkaran haberler ve yorumlar üretiyor. Fethullah Gülen cemaatine bağlı bu kanal, cezaevine düşenlerin, muvazzaf veya emekli asker olsun, tahliyelerine karşı uğraş veriyor... Tahliye edilenlerin de tekrar tutuklanması için uyduruk yorumlar yayımlıyor. Feto’nun TV’si de böyle, gazetesi de… İşte Zaman gazetesinin Balyoz tahliyelerini yorumlayan manşet haberi: “HSYK kriziyle atananlar devrede - Balyoz örtbas ediliyor… HSYK’nin son atadığı hâkimler, Çetin Doğan dahil tutukluları bir bir tahliye ediyor…” Sorunları; laik cumhuriyetin güvencesi yargının da, ordunun da, hatta cemaatlerin ve tarikatların devlet yönetiminde yeri olmadığını savunan medyanın da tasfiyesi! Göstermelik iddiaları ise; sözüm ona demokrasi, sözüm ona yargıya, orduya ve tabii himaye gördükleri AKP iktidarına toz kondurmamak! Bir gün bekleyin, dedi. Bekledik ve aksini düşünemediğimiz bir açıklama yaptı. Washington Büyükelçimizle Başbakan RTE, “tıpış tıpış” ABD’ye gidiyor.. RTE’nin ABD Temsilciler Meclisi Alt Komisyonu’nun soykırımı kabul eden kararı üzerine bir ay önceki öfkesi nerede şimdi? Şeytan aldı götürdü mü? Hayır, hayır! Obama’nın Dışişleri Bakanı Bayan Clinton ile ilettiği; bir habere göre hafifçe tehdit kokan, bir başka yoruma göre Doğulu bir siyaset adamının gururunu okşayan veya soykırım üzerine kimi güvenceler veren mesajlar etkili oldu. Ama RTE’nin Türk Kissinger’i Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun mart başında bir gazeteye verdiği demeçte, elçiyi geri çekmemizi yorumlarken, Türk-ABD ilişkilerini yeniden Bakanlar Kurulu’nda, Çankaya ve muhalefetle değerlendireceklerini ifade eden söylemleri varmış… Bu sözler şimdi unutuldu mu diye sormanın ne gereği var? Bu iktidar için iç politikada da dış politikada da dün söyledikleri düne, bugün söyledikleri bugüne ait! Umursamazlığı, yüzsüzlüğü, hataları siyasal erdemle açıklayan bir dönemden geçiliyor. Yedi buçuk yıldır tek başlarına iktidardalar; hâlâ bir anayasa değişiklik taslağının TBMM’ye hangi koşullarda verileceğini öğrenemediler. Hükümette hazırlanan taslağı, daha önce AKP milletvekillerinin imzaladığı bir metinle Meclis Başkanlığı’na veren AKP’ye; ya’vu bu imzalar arasında imzası bulunması anayasayla yasaklanan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ne arıyor, diye soruyor muhalefet... Üstelik CHP ve MHP, altında AKP’li TBMM Başkanı’nın imzasının da yer aldığı metni gösterip gerçeği kanıtlıyorlar. Bu bir suçüstü mü? Ne münasebet! AKP; ne var bunda, olur böyle vakalar diye yanıtlıyor. Başkan da yok imzam deyip partisini aklamaya girişiyor. Yazmadan geçmeyelim: Obama’nın nükleer güvenlik zirvesinde RTE’nin mutlaka bulunmasını acaba neden istiyor diye uzun uzadıya düşünmeye gerek yok: İran, zirveye davet edilmemiş! Bu kısa haber; Tahran’ın eğilimlerini, nükleer çabalarını açıklayabilecek.. kısacası avukatlığını yapacak tek aday İran’la sarmaş dolaş ilişkileri olan RTE.. değil mi? SAYFA 4 NİSAN 2010 PAZARCUMHURİYET 10 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Nisan Oslo Y 8 Helsinki K 3 Stockholm Y 8 Londra B 10 AmsterdamY 9 Brüksel Y 10 Paris Y 11 Bonn Y 8 Münih Y 12 Berlin Y 14 Budapeşte B 17 Madrid Y 16 Viyana B 17 Belgrad PB 19 Sofya B 19 Roma Y 17 Atina PB 20 Zürih B 13 Moskova B 13 Aşkabat PB 22 Taşkent PB 20 Bakû Y 14 Bişkek PB 15 Tiflis Y 17 Kahire B 27 Şam PB 28 İstanbul PB 16 Edirne B 18 Kocaeli PB 19 Çanakkale B 17 İzmir B 23 Manisa B 23 Denizli B 23 Zonguldak B 15 Sinop B 13 Samsun PB 14 Trabzon Y 11 Giresun Y 12 Ankara B 16 Eskişehir B 16 Konya B 18 Sıvas Y 12 Antalya B 26 Adana B 23 Mersin B 22 Diyarbakır B 23 Şanlıurfa B 25 Mardin B 18 Siirt B 22 Hakkâri PB 12 Van Y 15 Kars Y 9 Ülkemizin kuzey, iç ve doğusu parçalı çok bulutlu, Doğu Kara- deniz, Doğu Anado- lu’nun kuzey ve do- ğusu ile öğle saatle- rinde hafif olmak üze- re, Sıvas, Kayseri, Yozgat ve Tokat çev- releri yağışlı diğer yer- ler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar yağmur ve sağanak, Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksek- leri ile Doğu Anado- lu’nun kuzeydoğusu- nun yüksekleri karla karışık yağmur şeklin- de olacak. IŞIL ÖZGENTÜRK Hepimiz insanız, bu köşenin yazarı da... Dün geceden beri gözümün önünden gitmeyen bir fotoğraf var. Genç adam askere uğurlanıyor, halaylar çekiliyor, sloganlar atılıyor, “Bu adam askere gidecek ve geri dönecek!” ve bir genç kız yüzünde insanı kahreden bir hüzün halay çeken genç adama bakıyor. Aşkla bakıyor ve ölümün kara görüntüsü halay çekenlerin arasında sinsice dolaşıyor. İşte ben ve siz, ölümün her an insanları sinsice ele geçirdiği bir ülkede yaşıyoruz. Ruhsatsız bir işyerinde patlama oluyor, ölüyoruz, hiçbir iş güvenliğinin olmadığı tersanelerde düşüp düşüp ölüyoruz, karlı bir dağ başında mayına basıp ölüyoruz, vatanı korumak için hiç bilmediğimiz topraklarda ölüyoruz. Bu kadar ölüm bana fazla geldi, pencereden gökyüzünde uçan martıları izliyorum, sonsuz bir özgürlük duygusu, ben bugün her zaman sığındığım Halil Cibran’a sığınıyorum. Çocuklar üzerine... “Sonra yavrusunu göğsüne bastırmış bir kadın söz aldı ve bize çocuklardan söz et,” dedi. Ve El Mustafa yanıtladı: Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizin değildirler. Onlar kendini özleyen Hayat’ın oğulları ve kızlarıdır. Sizin aracılığınızla dünyaya gelmişlerdir ama sizlerin değildirler. Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değillerdir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla. Çünkü onların kendi düşünceleri vardır. Onların vücutlarını çatabilirsiniz ama canlarını asla. Çünkü onların canları geleceğin sarayında oturur ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz. Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye kalkışmayın. Çünkü hayat ne geriye gider ne de ilgilenir. Sizler, evlatların ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız. Yayı geren, sonsuza açılan yolda kendine bir hedef edinmiştir ve okları en uzağa eriştirebilmek için kendi gücüyle sizleri gerer. Yayı gerenin elinde seve seve bükülün. Çünkü oku atan o güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar elinizdeki sağlam yayı da sever. Yemek ve içmek üzerine “Sonra han sahibi yaşlı bir adam söz aldı, bize yemek ve içmekten söz et,” dedi. Ve El Mustafa yanıtladı: “Olabilse de yeryüzünü saran buhur ve bitkiler gibi aydınlıkla beslenerek yaşanabilse, ama değil mi ki, yemek için öldürmek ve susuzluğunu gidermek uğruna, yeni doğmuş bebeği bile anasının sütünden mahrum etmek zorunda kalıyorsun, öyleyse bırak da bu davranışın bir tapınma görüntüsüne bürünsün. Bırak da sofran herkesin ortaklaşa yemek yediği bir sofra olsun. Bil ki, böyle bir sofraya katılanların içi, ormanların ve ovaların bilinen o saf temizliğinden daha saf ve temiz olur. Bir hayvanı öldürdüğünde içinden şunları geçir: “Seni kesip öldürten güç, günü gelince beni de öldürecek ve ben de senin gibi tükeneceğim.” Seni benim ölümcül ellerime gönderen, beni de daha güçlü bir ele teslim edecek. Bir elmayı dişlediğinde içinden şunları geçir: “Tohumların benim vücudumda boy atacak, senin geleceğinin tomurcukları, benim yüreğimde yeşerecek, senin kokun, benim soluğum olacak.” Mevsim sonbahara erdiğinde, bağından üzümleri toplayıp da cendereye doldurduğunda içinden şunları geçir. “Ben de sizler gibi bir asmayım ve benim yemişim de bir gün toplanıp aynı cendereye doldurulacak. Ve tıpkı yeni bir şarap gibi sonsuzluğun fıçılarında saklanacağım. Mevsim kışa erdiğinde, hazırladığın şarabı içerken, doldurduğun her kadeh için yüreğinde bir şarkı olsun. Ve o şarkıda sana hasat günlerinde, üzüm bağını ve cendereyi anımsatan sözcükler olsun.” Sağ ol Cibran, kadehimi şu ölümün sinsice dolaştığı dünyada senin için kaldırıyorum. Ve bir süre için izninizi rica ediyorum. Bir hafta sonra görüşmek üzere keyifle kalın. Sevgili okurlarım, bugün sıra Halkın Kurtuluş Partisi’nde. Partinin Ankara İl Sekreteri Av. Doğan Erkan’ın yolladığı mektupta anlattıkları ilginç: …Partim Halkın Kurtuluş Partisi; AKP’nin “Ilımlı İslam” projesini hayata geçirmek için, aynı yönde ve fakat farklı biçimlerdeki yasa ve anayasa değişikliklerine karşı aktif biçimde mücadele etmiş, Anayasa Mahkemesi, Ankara C. Başsavcılığı, HSYK ve benzeri anayasal kuruluşlar nezdinde hukuki başvurularda ve suç duyurularında bulunmuş bir partidir. Bu mücadelemiz sebebiyle şahsen Abdullah Gül’e eleştirilerimizden dolayı, Cumhurbaşkanı’na hakaret etmek suçundan yargılandım ve hüküm giydim… …Halen il başkanımız da Tayyip Erdoğan’a hakaretten yargılanmaktadır. Üstelik de üniversitelerde türbanı serbest bırakan anayasa değişikliği yapılması aleyhinde parti adına suç duyurusunda bulunması ve bunu basına duyurması sebebiyle… Partili hukukçular tarafından hazırlanan, hayli uzun ve ayrıntılı olduğu için pek çok kısmını dışarda bırakmak zorunda kaldığım görüşlerin anahatları da şöyle: …Yapmak istedikleri bu değişiklikler, pek sığındıkları “Venedik Kriterleri”ne dahi aykırıdır. Zira Venedik Kriterleri’ne göre; HSYK gibi yargı kuruluşlarının başkanlarının siyasi partilerle ilişkisi bulunmayan tarafsız kişilerden oluşması öngörülmekte. Yine aynı Kriterlere göre; değişikliklerin bütün olarak referanduma götürülmesi de mümkün değildir… …Batılı Emperyalistler, dünyayı 1000 parçalı eyalet devletçiklere ayırmak istemekteler. Bu planlarının Türkiye ayağını gerçekleştirmek için de bize Yeni Sevr’i dayatmaktalar ve ülkemizi en az üç parçaya bölmek istemekteler… …Mustafa Kemal’in izini, tozunu silmek istemektedirler… …Cumhuriyetimizi ve Cumhuriyetin kurumlarını da ortadan kaldırmak istemekteler. Batılı Emperyalistler, bu emellerine AKP iktidarı eliyle hızla ulaşmaktadır. Çünkü bu parti, Ortaçağ kalıntısı Antika Tefeci- Bezirgân Sermayenin temsilcisi olup, ideolojisi ise Şeriat’tır… …Kısacası AB-D Emperyalizmi, yerli uşakları eliyle Türk Ordusu’nun işini bitirdi. Şimdi sıra Yargıya geldi... …Hükümet eliyle Yüksek Yargı üzerinde hegemonya kurmaya başladılar… …Oysa bu haliyle bile HSYK çalışmalarını kilitleme yetkisi ellerinde olduğu halde bununla yetinmeyerek, bu kurumları tamamen ele geçirmek istiyorlar… …Bu değişikliklerin demokratik hiçbir yönü yoktur. Klasik demokrasilerin en önemli ilkesi olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesini, yürütme lehine genişleterek, yürütmeye bağlı bir yargı mekanizması getirmek istiyorlar… …Bu son fiilleri ile de açıkça Anayasa’nın “Cumhuriyetin Nitelikleri”ni düzenleyen 2. maddesini, “Yargı Yetkisi”ni düzenleyen 9. maddesini ihlal suçu işlemektedirler. Bu nedenle de kapatılmayı çoktan hak etmiş durumdadırlar. Sonuç olarak; AB-D Emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerinin Yeni Sevr planlarına karşı teslim olmayan, direnen yüksek yargıçlarımızı bir kez daha kutluyoruz ve Kurtuluş Partili Hukukçular olarak yanlarında olduğumuzu belirtiyoruz… Bildirinin tamamını okumak isteyenler partinin resmi internet sitesine bakabilir. Salı’ya Emek Partisi… [email protected] www.kongar.org AYDINLANMA EMRE KONGAR Anayasa Değişiklik Paketi ve Meclis Dışındaki Partiler: HKP Acı ve Hayat Üstüne isilozgenturk gmail.com GurbetçilerimilyonlarcadolardolandõranJetFadõltekrarortayaçõktõ Yine ‘yalan’ pazarlıyor Dolandırıcılık suçundan 1.5 yıl ce- zaevinde kalan, dö- nemin en çok konu- şulan isimlerinden “Jet Fadıl” lakaplı Fadıl Akgündüz, bu kez de “Caprise Gold” devre mülk projesiyle sahneye çıktı. Jet Fadıl, ko- nut ve otel projesi için Didim’de 5 yıl- dızlı Caprice Otel’de gurbetçileri toplaya- rak yine para istedi. TARKAN TEMUR Hayata geçiremediği yüzde 100 yerli malõ otomobil “İmza”, milletvekilliği, Si- irt Spor Kulübü başkanlõğõ ve yolsuzluk iddialarõyla gündeme gelen, dolandõrõcõ- lõk suçundan 1.5 yõl cezaevinde kalan, dö- nemin en çok konuşulan isimlerinden “Jet Fadıl” lakaplõ Fadıl Akgündüz, bu kez de “Caprise Gold” devre mülk projesiyle sahneye çõktõ. Jet Fadõl, konut ve otel pro- jesi için Didim’de 5 yõldõzlõ Caprice Otel’de gurbetçileri toplayarak yine pa- ra istedi. Ancak Akgündüz’ün “Caprise Gold” projesi için gurbetçilere anlattõk- larõnõn gerçekleri yansõtmadõğõ, çok geç- meden ortaya çõktõ. 1990’lõ yõllarda Jet- Pa ile gurbetçilerden milyonlarca dolar toplayarak dolandõrõcõlõktan 1.5 yõl hapis yatan Fadõl Akgündüz, yeni bir projeyle yine “gurbetçilerin” karşõsõna çõktõ. İs- tanbul’daki “Caprise Gold” projesi için Aydõn Didim’de 5 yõldõzlõ Caprice Otel’de gurbetçileri toplayarak onlardan para is- tedi. Toplantõda, Bayrampaşa’daki “Cap- rice Gold” projesinin maketini ve fo- toğraflarõnõ gösteren Akgündüz, projesi- ni de “İstanbul Bayrampaşa’da 49 yıl- lığına toplam 29 bin metrekarelik bir arazi kiraladık. Üzerine 2 bin odalı otel yapacağız. 350 milyon Avro yatırım ile inşaatın temeli 29 Mayıs’ta atılacak. Proje bittiğinde bir odadan yılda 23 bin TL kazanmayı planlıyoruz. Hedef 2 milyar dolar. Herkese tapu dağıtaca- ğız” sözleriyle tanõttõ. Tanõtõm yapõlan top- lantõda ise gurbetçilerin protestosuyla karşõlaşan Akgündüz, tanõtõm sõrasõnda kendisine geçmişteki yolsuzluklarõyla ilgili soru soran aileleri otelden attõrdõ. Her sözü yalan çıktı Bayrampaşa Belediyesi yetkilileri ise arazinin sadece 6 bin 800 metrekaresinin Akgündüz’e ait olduğunu, 14 Eylül 2009 tarihinde yapõlan ihalede bu arazinin Akgündüz’ün ablasõ Avniye Obut’un or- tağõ olduğu MAİ Turizm’e 30 yõllõğõna ki- ralandõğõnõ belirtti. Arazinin geri kalanõ ise Haznedaroğlu İnşaat tarafõndan MAİ Turizm’e satõldõ. Ancak iki arazinin top- lamõnõn 29 bin metrekare değil, 17 bin metrekare olduğu ortaya çõktõ. Akgün- düz’ün, otelde yaptõğõ toplantõda gurbet- çilere arazinin büyüklüğünü 12 dönüm fazla söylediği belirlendi. Bayrampaşa Be- lediyesi yetkilileri, arazinin 49 yõllõğõna kiralandõğõnõ da yalanlayarak, arazinin 30 yõllõğõna kiralandõğõnõ söyledi. ‘Tapu verilemez’ Reklam panolarõnda “devir garantili ve tapulu” ifadesi kullanõlan projeye ta- pu verilmesi ise yasalara göre mümkün görünmüyor. 17 bin metrekarelik arazi- nin 7 bin metrekaresi Bayrampaşa Bele- diyesi’nden kiralanan projeye, kiralõk alana tapu verilemeyeceği için tapu ve- rilmesi de olanaksõz. Toplam 350 milyon dolar yatõrõm plan- lanan proje, 2 bin oda 3 bin yataklõ. 7 yõl- dõzlõ Caprice Gold’da kiralama bedeli 15’er günlük devremülkler şeklinde ola- cak. Tamamõnõn satõlmasõ halinde ise Jet Fadõl’õn kazancõ 2 milyar dolara ulaşacak. Jetpa vurgunu Akgündüz’ün “İmza” otomobili için gurbetçilerden topladõğõ paralar da kur- tarõlamamõştõ. Akgündüz, 1998-2000 yõl- larõ arasõnda yüksek kâr payõ vaadiyle Al- manya, Hollanda, Fransa’daki Türklerden para topladõ. 661 kişiden gelen şikâyet- ler üzerine başlatõlan soruşturmada, Ak- gündüz’ün 10 milyon 675 bin Alman Markõ ve 51 milyar 146 milyon TL top- ladõğõ ortaya çõkmõştõ. 2003’te yargõlan- maya başlayan Akgündüz, 494 ile 1235 yõl arasõnda ağõr hapis cezasõ istendi. An- cak dava, cezaevinde yattõğõ süreç de göz önüne alõnarak zamanaşõmõ nedeniyle 2008’de düştü. Limuzinle adliyeye geldi “Dolandırıcılık” suçundan aranõrken yurtdõşõna kaçan Akgündüz, daha sonra seçimlerde Siirt’ten bağõmsõz milletvekili adayõ oldu. Adaylõğõ günlerce tartõşõlan ve hakkõndaki gõyabi tutuklama kararõ kal- dõrõlarak 9 Kasõm 2002 tarihinde New York’tan Türkiye’ye gelen Akgündüz, mazbatasõnõ Atatürk Havalimanõ’nda al- dõ. Kararõn İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü’ne gönderilmesinin ardõndan Akgün- düz, polis eskortu eşliğinde Bağcõlar Adliyesi’ne getirildi. 34 JET 25 plakalõ limuzinle adliyeye gelen Akgündüz, hak- kõndaki gõyabi tutuklama kararõnõn vica- hiye çevrilmesinin ardõndan Kartal Ce- zaevi’ne gönderildi. Akgündüz’ün mil- letvekilliği YSK’nin aldõğõ karar doğ- rultusunda düşürüldü. FADIL AKGÜNDÜZ KİMDİR? Fadõl Akgündüz 18 Haziran 1959 Siirt’te doğdu. Yõldõz Üniversitesi mezunu. Tarõm Bakanlõğõ Yem Fabrikasõ’nda kontrol mühendisi olarak çalõştõ, Akademi Bilgisayar’õn genel müdürü ol- du. 1989’da 50 bin dolar sermayeyle sürücü kursu, otomotiv ve sigorta şirketi kurdu. Daha sonra otomobil ve konut pazarlamaya başladõ. Jet Konut projesiyle inşaata girerken çalõştõğõ yem fabrikasõnõ 115 milyar liraya Özelleştirme İdaresi’nden aldõ. 1995’te Hyundai’nin distribü- törü oldu. Didim’deki 5 yõldõzlõ May Otel’i sa- tõn alarak turizme, Intermedya’yõ alarak medya sektörüne adõm attõ. Refahyol döneminde Ma- lezya otomobili Proton’un distribütörlüğünü al- dõ. Akgündüz, kuracağõnõ söylediği fabrika için Almanya’daki gurbetçi vatandaşlardan topladõğõ paralar nedeniyle tutuklandõ. Şener: 17 kez ABD’ye gidip geldi Yurt Haberleri Servisi - Türkiye Partisi Genel Başkanõ Abdülatif Şener, il binasõnõn açõlõşõnõ yapmak üzere Mardin’e geldi. Burada yaklaşõk 300 kişiye seslenen Şener hükümeti eleştirdi. Şener, Başbakan Erdoğan’õn sõk sõk Amerika’ya gidip gelmesinin altõnda yatan sebeplerin irdelenmesi gerektiğini belirterek Erdoğan’õn biri partisinin kuruluşundan önce olmak üzere bugüne kadar toplam 17 kez ABD’ye gidip geldiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle