28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada SAYFA 16 NİSAN 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Nisan Oslo Y 14 Helsinki Y 7 Stockholm Y 6 Londra PB 12 AmsterdamB 11 Brüksel PB 10 Paris PB 14 Bonn B 14 Münih PB 14 Berlin B 12 Budapeşte Y 17 Madrid Y 19 Viyana Y 14 Belgrad Y 14 Sofya Y 15 Roma Y 18 Atina Y 21 Zürih Y 15 Moskova Y 15 Aşkabat PB 21 Taşkent B 23 Bakû PB 19 Bişkek Y 21 Tiflis PB 20 Kahire B 30 Şam B 30 İstanbul B 21 Edirne Y 24 Kocaeli B 24 Çanakkale B 21 İzmir PB 25 Manisa PB 26 Denizli PB 24 Zonguldak PB 24 Sinop B 16 Samsun B 16 Trabzon B 17 Giresun B 17 Ankara B 22 Eskişehir B 21 Konya PB 19 Sıvas PB 20 Antalya PB 17 Adana B 26 Mersin PB 25 Diyarbakır PB 24 Şanlıurfa PB 26 Mardin PB 21 Siirt PB 23 Hakkâri B 13 Van B 14 Kars Y 14 Ülkemizin kuzey iç ve güney kesimleri parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinde Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile sabah saatlerinde Edirne, Kırklareli, akşam ve gece saatlerinde Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya çevreleri yağmur ve sağanak, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. TBMM Kayõp Çocuklarõ Araştõrma Komisyonu’na bilgi veren Ankara 8. Aile Mahkemesi Hâkimi Karõnca, aile ve çocuk mahkemelerinin birleşik mahkeme olarak tek çatõ altõnda toplanmasõnõ önerdi ‘Çocuklar siyah cüppeden korkuyor’ EMİNE KAPLAN ANKARA - TBMM Kayõp Çocuklarõ Araştõrma Komis- yonu’na bilgi veren Ankara 8. Aile Mahkemesi hâkimi Eray Karınca, aile ve çocuk mahkemelerinin birleşik mah- keme olarak tek çatõ altõnda toplanmasõnõ, bu mahkemele- rin adliyeden ayrõ bir binada yapõlandõrõlmasõnõ önerdi. Karõnca, “Çocuk geliyor, ben kürsüdeyim, siyah cüppeli, kocaman, ürkütücü bir adam, parmak kadar çocuk. O çocuk benim karşımda titrer. Cüppe giymemize bile gerek yok. Ço- cuk, adliyeye girerken elleri kelepçeli insanların arasında, o gürültü içerisinde kalkıp, gelip kendi duygularını, dü- şüncelerini hâkime ifade ede- bilmesi oldukça güç” dedi. ‘Fizik olarak değişmeli’ Ankara 8. Aile Mahkemesi hâkimi Eray Karõnca, TBMM Kayõp Çocuklarõ Araştõrma Ko- misyonu’na önerilerde bulundu. Karõnca, şu bilgileri verdi: Fizik olarak da aile mah- kemelerinin yerini değiştirmemiz lazõm. Şimdi, çocuk geliyor bir kere zor giriyor. Adliyeye girmek, ben da- hil, özellikle salõ ve perşembe günleri gerçekten büyük zor- luk, büyük sõkõntõ yaşarõz ad- liyeye girmekte. O çocuğun oraya girerken el- leri kelepçeli insanlarõn arasõn- da, o gürültü içerisinde kalkõp, gelip kendi duygularõnõ, düşün- celerini hâkime ifade edebilme- si oldukça güç. Aile mahkemelerinin klasik adliye teşkilatõ içerisinde olma- sõna bence gerek yok. Çocuk geliyor, ben kürsüdeyim, siyah cüppeli, kocaman, ürkütücü bir adam, parmak kadar çocuk. O çocuk benim karşõmda titrer. Bir katlõ, iki katlõ binalar olsun aile mahkemeleri. Aile mahke- melerine yapacağõmõz yatõrõm cezaevlerinin sayõsõnõ etkiler, cezaevlerinin sayõsõnõ azaltõr, mahkûmlarõn sayõsõnõ azaltõr, ceza mahkemelerine giden iş yükünü azaltõr. Bizim cüppele- rimizin siyah olmasõna bile ge- rek yok aile mahkemesi hâkim- lerinin. Kürsülerimizin o kadar yüksek olmasõna da gerek yok. Belki kürsüye bile gerek yok. Ebeveynler anne babalõk görevini kötüye kullanõyor. Ve- layet görevini kaldõrdõk, aile mahkemesi olarak kaldõrmak görevi bende, ama vasi atama görevi sulh hukuk hâkiminin neden? En az 3-4 aya mal olu- yor. Bunun toplumda yansõma- larõ çok ciddi. Bu mahkemeler arasõ paslaşmadan dolayõ yaz tatili geçiyor koruma kararõ za- manõnda alõnamõyor. Biz kural- larõ o hale getirmeliyiz ki, yani hâkimin inisiyatifine kalmadan işler tõkõr tõkõr yürümeli. Aile mahkemelerinin gö- rev alanõ yeniden tanõmlan- malõ, fiziki olarak adliyelerden ayrõlmalõ. Çocuk ve aile mah- kemeleri birleşik aile mahke- meleri olarak oluşturulmalõ. Böylece bir çocuğun veya ai- lenin, hatta gelecekteki çocuk- larõnõn aynõ mahkeme tarafõndan izlenebilmesi olanağõ doğacak ve hâkim verdiği kararlarõn etkili olup olmadõğõnõ denetleyecek. Birleşik aile mahkemeleri ör- gütlenebilirse bir bellek oluşacak mahkemede. Kamu ve bilim insanlarõ, so- runlu ailelere ilişkin bilgilere tek elden sahip olacak ve so- runlara çözüm üretecektir. Şim- di sorunun sahibi kim belli değil. Örneğin ensest mağduru olan bir çocuk, savcõlõk aşa- masõna geldi, savcõlõktan ilgi- li ceza mahkemesine gitti. Bü- yük ihtimal bunun aile mahke- mesine dönüşümü olacak. En az 3-4 tane aşamadan geçecek. Oysa birleşik aile mahkemele- ri şeklinde bir örgütlenme ha- linde tek elden bu çocuğun bir kişiyle, bir tek hâkimle muha- tap olarak farklõ farklõ merci- lerde yeniden aynõ acõlarõ ya- şamasõnõ engellemiş olacağõz. Saldırıyı muhalefet, medya ve Amerika’dan döner dönmez Başbakan kınadı. Saldırı sokakları tetikledi. PKK yandaşları oldukları söylenen maskeli insanlar, belediye otobüsüne molotof bombaları attılar. Her iki olayı kamuoyu nefretle karşıladı. Türk-Kürt ayrımcılığına toplumsal bir tepki oluştu. Ahmet Türk, hastaneden çıkarken “Geleceği önemsiyorum” diyor. Toplumdaki iç barış özlemini özetliyor: “Sadece Kürt halkı değil, Türk halkı da bu olayı hem yüreğinde, hem beyninde mahkûm etmiştir!” Ne var ki olayın ardından izlenen olumlu gelişmelere gölge düşüren bir başka olayın üzerinde durulmadı. Ahmet Türk konuşuyor. Karşı kaldırımda birkaç kişi söylediklerine tepkili. Bu sırada Barış ve Demokrasi Partisi milletvekili Sırrı Sakık, yüksek sesle polislere, tepkileri daha da kışkırtacak emirler veriyor: Susturun şunları! Saldırı gerçekleşirken ve gerçekleştikten sonra aynı milletvekili çevredekileri “bizden olanlar, sizden olanlar” diye ayırıyor… …Ahmet Türk barışcıl, birleştirici bir konuşma yaparken Sırrı Sakık, bölücü bir anlayış sergiliyor. Başbakan da, Ahmet Türk de Sırrı Sakık’ın özlenen iç barışa ters düşen, hatta iç barışı baltalayacak içerikteki çıkışlarına tepki göstermiyorlar. Olumlu gelişmeler bir yerde tıkanıyor. Kimi olayların gerçek yüzünü gizleyen siyasal davranışlar gözlenirken… Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde önümüzdeki pazar yapılacak cumhurbaşkanı seçimi ön plana çıkıyor. Mehmet Ali Talat; Rauf Denktaş’a akıl almaz saldırılarla oturduğu cumhurbaşkanı koltuğunu muhalifi Derviş Eroğlu’na bırakacağını gösteren işaretler alınıyor. Kuzey Kıbrıs’ta birisi dışa bağımlı, diğeri içe dönük seçim propagandası yaşanıyor. Adada seçimi izleyen gazetecilerin yazdıklarına, hatta Talat’la Eroğlu’nun da doğruladığına göre RTE hükümeti -bu kez- cumhurbaşkanlığı seçiminden uzak duruyor. Tabii Washington’dan talimat alan Kıbrıs’taki ABD Büyükelçiliği “vızır vızır” Talat için çalışıyor. Talat, ABD’yi, AB’yi maddi olanakları reddetmeyerek hemen her açıdan kullanıyor. Dışişleri Bakanı Clinton’un Talat’ı telefonla arayarak seçimi kazanmasını dilemesi dikkate alınırsa… ABD’nin cumhurbaşkanı seçimine sadece burnunu değil, parasal elini de sokmasını hayretle karşılamamak gerekiyor. Talat’ın seçimi kazanmak için elinde tek koz: Kıbrıs sorununu çözecek tek kişinin kendisi olduğunu öne sürmesi. O giderse çözüm yolunda atılan adımlar bir anda uçar gidermiş. Zira rakibi Eroğlu; Rumlara öyle dayatmalar, koşullar öne sürermiş ki… Rum lider Hristofyas masadan kalkarmış! Zaten Kıbrıs’taki gelişmelerin Türk tarafını doğrudan ilgilendiren tarafı da bu noktada yoğunlaşıyor. Talat’ın izlediği politika; tek egemenlik üzerinde Rumlara ödün veriyor. Kıbrıs Türk halkını yıllar sonra yine bir başka ulusun (Rumların) egemenliği altına girmesine olanak sağlıyor. Oysa Derviş, öncelikle iki egemen devletin varlığının kabul edilmesinden ve temel bu kurala dayanarak diğer sorunların görüşülmesinden yana. Talat içinse bağımsızlık demek, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti içinde azınlık haklarıyla erimek! Eroğlu için amaç Türk ve Rum devletlerinin birleştiği bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nde buluşmak! Talat -sonradan hatasının üzerini örtmeye çalıştı- KKTC’nin ilan edildiği gün -tabii sevincinden değil- bağımsızlığa ağlayan bir siyasetçi. Ona göre Türkiye anavatan değil, komşu! Eroğlu ise tam tersi özellikleri olan birisi. Talat, Rum liderle tek başına, yanına tek bir tanık almadan konuşuyor, verdiği ödünler nelerdir bilinmiyor. Eroğlu şeffaflığa yatkın. Kıbrıs Türk toplumunu doğrudan ilgilendiren görüşmelerdeki gelişmeleri halkın bilmesinden yana. Pazar günü: Ya teslimiyet, ya bağımsızlık! Katsayı itirazını saklamışlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, kurulun katsayõ konusunda son aldõğõ kararla ilgili Danõştay’a iki dava açõldõğõnõ belirterek, “Bunu ne Danış- tay’dan duydunuz ne de bizden. İki kurum da kendilerine yakışır şekilde ayın 11’inde yapılan YGS öncesinde kamuoyundan gizli tuttular” dedi. Üniversiteler Birliği’nce hazõrlanan “Türkiye Bilinçli Gençlik Projesi”nin tanõtõmõ amacõyla düzenlenen toplantõ öncesi sorularõ yanõtlayan Özcan, YÖK’ün en son aldõğõ, alan dõşõ tercih- lerde 0.12, alan içi tercihlerde 0.15 olan katsayõ düzenlemesiyle ilgili olarak iki dava açõldõğõnõ belirtti. Davalarõn iki şa- hõs tarafõndan yapõlan itirazlar olduğunu kaydeden Özcan, İstanbul Barosu’nun bu kez itiraz etmediğini kaydetti. ‘Bizim de çözümlerimiz var’ Şimdiye kadar Danõştay ve YÖK’ün gösterdikleri olgunluk nedeniyle mese- lenin bu sefer çözüleceğine inandõğõnõ kaydeden Özcan, şunlarõ dile getirdi: “Bu itirazlar oldukça önceden yapıldı ama bunu ne Danıştay’dan ne de biz- den duydunuz. İki kurum da kendile- rine yakışır şekilde, bu ayın 11’inde yapılan YGS imtihanı öncesinde ka- muoyundan gizli tuttular ki bu, öğ- rencilerimizin morali için son derece önemliydi. Eğer sınavdan önce böyle bir haber duyulsaydı sınava girecek arkadaşlarımızda önemli bir moral bozukluğu olabilirdi. Her iki kuru- mun böyle bir yaklaşımı meselenin çok fazla uzamayacağını bana söylü- yor.” Özcan, Danõştay’õn kararõyla me- selenin uzamasõ durumunda kendileri- nin çözümleri olduğunu belirterek “Biz B planını geçtik, C oldu, D de var, E de var. Pek çok çözüm var ama inşal- lah o çözümlere ihtiyaç olmaz” dedi. İstanbul Haber Servisi - Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanõ Prof. Dr. Yıl- maz Büyükerşen’in hayatõnõn anlatõldõğõ “Yılmaz Büyükerşen Zamanı Durduran Saat” adlõ kitap, önceki gün Hilton Ote- li’nde düzenlenen kokteyle tanõtõldõ. Ya- zar Cemalettin Taşçı tarafõndan kaleme alõnan ve Doğan Kitap’tan çõkan kitabõn ta- nõtõm kokteyline aralarõnda Müjdat Ge- zen, Gülriz Sururi, Sezen Cumhur Önal, Cüneyt Arkın, Nail Güreli, Altan Öymen, Oktay Ekşi, Oktay Ekinci, Turgut Kazan’õn yanõ sõra iş ve sanat ca- miasõndan çok sayõda davetli katõldõ. Ge- cede konuklara hitaben konuşma yapan Büyükerşen, kitabõn yerel seçimler önce- si çõkacağõnõ, ancak seçim çalõşmalarõ yüzünden bugüne sarktõğõnõ söyledi. Ce- malettin Taşçõ’nõn kitapta ağõrlõklõ olarak çocukluğuna ağõrlõk verdiğini belirten Büyükerşen, “Taşçı’ya neden çocuklu- ğuma ağırlık verdin diye sorduğumda ‘Kamuda yaptığın işlerin temelinde ço- cukluktaki eğitimin var, onun için’ di- ye yanıt verdi. Bu kitapla bütün anıla- rım bir film şeridi gibi yeniden gözle- rimin önünden geçti” dedi. Büyükerşen daha sonra davetlilere kitabõnõ imzaladõ. Büyükerşen’in kitabõ tanõtõldõ İstanbul Haber Servisi - Beykent Üniversitesi ta- rafõndan düzenlenen “Enerji Güvenliği” konulu uluslararasõ sempozyum, dün üniversitenin Taksim Yerleşkesi’nde başladõ. Sempozyumun açõlõşõna eski Başbakan ve Rize Bağõmsõz Milletvekili Yõlmaz, eski Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Yaşar Büyükanıt, eski Enerji bakanlarõ Hilmi Güler, Prof. Dr. Ziya Aktaş, Şinasi Altıner, eski Sanayi ve Ticaret Bakanõ Ali Coşkun ve çok sayõda akademisyen katõldõ. Panelin ilk konuşmasõnõ yapan Mesut Yılmaz, iktidarda olduklarõ dönemde yürüttükleri enerji po- litikalarõna ilişkin bilgi verdi. Kendi dönemlerinde başlatõlan birçok projenin bugün geç de olsa bitiril- diğini anlatan Yõlmaz, Türkiye’nin enerji konusun- da yaptõğõ en önemli yatõrõmõn “Mavi Akım pro- jesi” olduğunu vurguladõ. Yõlmaz, “Bugün iftiharla belirtmeliyim ki Cum- huriyet tarihinde Türkiye’nin yaptığı en yararlı proje Mavi Akım projesi olmuştur” dedi. AKP ik- tidarõnõn yeni enerji politikalarõ geliştirmekte yeter- siz olduğuna dikkat çeken Yõlmaz, “Enerji konu- sunda uzun vadeli düşünülmeli ve popülist politi- kalardan uzak durulmalıdır” uyarõsõnda bulundu. ‘Nükleer enerji kaçınılmaz’ Mesut Yõlmaz’õn ardõndan kürsüye çõkan Yaşar Büyükanõt da, enerjinin, ulusal güvenlik konusunun ayrõlmaz bir parçasõ olduğuna değindi. Büyükanõt, dünyada enerji üreten ve tüketen ül- keler olarak iki sõnõfõn bulunduğunu anõmsatarak “Enerji üretemeyen ülkeler diğer ülkelerin be- lirlediği politikalara bağımlı hale geliyor” dedi. Enerji güvenliğinin ekonomik ve ulusal güvenlik anlamõna geldiğini ifade eden Büyükanõt, “Nük- leer enerji lafı geçtiğinde bazılarında bir hu- zursuzluk oluyor. Ancak nükleer santralın ge- rekliliği kaçınılmazdır” diye konuştu. Sempozyum kapsamõnda yemeğin verileceği The Marmara Oteli’ne yaya olarak giden Büyüka- nõta, şehit yakõnõ olduğunu belirten ve “Polise ve askere yapılanları protesto ediyorum” diyerek yaklaşmak isteyen bir kişi, koruma polisleri tara- fõndan engellendi. Korumalarõna bu kişinin yanõ- na yaklaşmasõna izin vermelerini isteyen Büyüka- nõt, “Duygularınızı anlıyorum” dedi. ENERJİ GÜVENLİĞİ SEMPOZYUMU Mesut Yõlmaz: Mavi Akõm en yararlõ proje İstanbul Haber Servisi - Kendini fesheden Genç Parti’nin eski Genel Baş- kanõ Cem Uzan, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek”, “Resmi belgede sahtecilik” ve “Nitelikli do- landırıcılık” suçlarõndan toplam 23 yõl hapis ve 33 bin 750 TL adli para ceza- sõna mahkûm edildi. Fransa’da 6 aydõr siyasi sõğõnmacõ ola- rak yaşayan ve geçen günlerde Paris’te bir gece kulübünde eğlenirken çekilen gö- rüntüleri basõna yansõyan Cem Uzan hak- kõnda açõlan dolandõrõcõlõk davasõ karara bağlandõ. İs- tanbul 7. Ağõr Ceza Mahkemesi; Cem Uzan, Kemal Uzan, Yavuz Uzan ve Hakan Uzan’õn da aralarõnda bulunduğu 29 sanõk hakkõndaki ka- rarõnõ verdi. Mahkeme heyeti, Cem Uzan’õ, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek”, “resmi belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlarõndan toplam 23 yõl hapis ile 33 bin 750 TL adli pa- ra cezasõna çarptõrdõ. Cem Uzan’õn avukatõ- nõn verilen cezanõn hukuka aykõrõ olduğu id- diasõyla temyize başvuracağõ öğrenildi. Hak- larõnda yakalama emri bulunan Kemal Uzan, Yavuz Uzan, Hakan Uzan, Hüseyin Engin Saydam, Mustafa Düzgünce ve Cenk Ali Türkan’õn dosyalarõ ise savunmalarõ alõnamadõğõ için ayrõldõ. Cem Uzan’a hapis cezası BATMAN’DA ÇATIŞMA 1 astsubay şehit 4 asker yaralõ Yurt Haberleri Servisi - Bat- man’õn kõrsal kesiminde çõkan çatõşmada Kõdemli Üstçavuş Süleyman Gür şehit oldu, Hil- mi Limon, Fatih Saygu, Tu- ran Çelik ve Salih Sarıkaya da yaralandõ. Çatõşmada, bir terö- rist de ölü ele geçirildi. Kozluk ilçesine bağlõ bağlõ Gümüşörgü köyü yakõnlarõnda dün saat 16.00 sõralarõnda dev- riye görevini yapan askeri araca terör örgütü PKK üyelerince uzun namlulu silahlarla ateş açõldõ. Açõlan ilk ateşte kõdemli üstçavuş Gür şehit oldu, dört asker yaralandõ.Araçtaki diğer askelerin karşõlõk vermesi üzerine teröristler ormanlõk alana doğru kaçtõ. Çatõş- mada yaralanan askerler Batman Bölge Devlet Has- tanesi’nde tedavi altõna alõndõ. Bölgeye çok sayõda asker sevk edilirken Jandarma Bölge Komutanõ Tuğ- general Vahdettin Bereceli’nin operasyon bölgesine gittiği öğrenildi. Vali Ahmet Turhan da yetkililer- den bilgi aldõ. Başkale’de kaza: 2 polis öldü Van Başkale’de polislerin bulunduğu araç, şaram- pole yuvarlandõ. Ramazan Aslan ve Ersin Yılmaz öldü. Yetiş Ulaş ve Mehmet Ongun ağõr yaralandõ. Onur Ödülü Kime Verilir? Başbakanlõka neden üç uçak alõndõğõnõ şimdi anladõnõz mõ? Yetmiyor! Üç uçak daha alõnsa ye- ridir. Şu Fransõzlara insan acõyor. Azõcõk bize bak- salar, ders alsalar. Kos- koca bakanlar dolmuş sõrasõna giriyormuş! Oh olsun onlara! İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanõ olduğu yõllarda Köşk’ün Bolulu bir aşçõsõ varmõş. Dört- beş yaşlarõndaki aşçõnõn oğlu Şakir, bazõ günler mutfağa gelir, babasõnõn bacaklarõna sarõlõr, ba- basõnõ severmiş. Babasõ, çalõşmaktan bir an bile geri kalmazmõş. Şakir’i sevecek zamanõ yokmuş. Oradaki büyüklerden öy- le kapmõş. Diğer aşçõlar Şakir’e acõrlarmõş. “Bak, Şakir seni görmeye gel- miş” derlermiş. Azõcõk yemek koy önüne de çocuk yesin. Usta, yakõna koymaz- mõş: “Onun burada hakkı yok! Haksız lok- ma yemeye alışmasın. İlerde devlet memuru olacak!” (Güneşler Ka- rarmasõn-Nusret Er- türk, Gerçek Sanat Y.) Şakir (Erten), babasõnõn düşlediği boğazõndan haksõz lokma girmeyen, el-etek öpmeyen, doğ- rularõ öğreten bir öğret- men oldu. Yeri geldiğinde, ba- basõnõn dürüstlüğünü göğsünü gere gere anlat- tõ. Siz olsanõz, onur ödü- lünü yukarõdaki kişiler- den kime verirdiniz? Baştarafı 2. Sayfada DANIŞTAY VE YÖK’ÜN GEREKÇESİ YGS ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİN MORALİNİ BOZMAMAK Geceye iş, sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda davetli katıldı. (Fotoğraflar: ALİ AÇAR) Şehit Süleyman Gür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle