25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
www.iku.edu.tr TC İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ -f- BİLİM KÜLTÜR VEEĞİTİM Eğitsel Planetaryumlar Üzerine Görüşler B u makale için söyleşiye katılan planetaryum müdür- leri: Aian Friedman, bnlinı eğitimi danışmanı, New York. New York Hall of Science ile Lawrance Hall of Science planetaryumlannı yönetti. Ron Kaitchuck, astronomi profesörü ve Ball Eyalec Üniversitesi'nde (Muncie, Indiana) planecaryum müdürü. Laurent Pellerin, Kika Shilva Planetaryumu müdürü, Santa Fe Koleji, Gainesville, Florida. Steve Russo, Suits-Bueche Planetaryumu müdürü, Schenectady, New York. Dennis Schatz, Srratejik Programlar Başkan Yrd., Pasifik Bilim Merkezi, Seattlc; Merkez'in pla- netaryumunu yönetti. •*• Ron Kaitchuck, 12 metreden daha küçük çaplı plane- taryumlann, tüm planetaryum ziyaretçilerinin üçte ikisini oluş- turduğunu ifade ediyor: Çoğunluğu oluşturan hu küçük kub- beli planetaryumlar, daha çok okullarda ve üniversitelerde yer alıyor. Az sayıda (genellikle hir kişi) çalışanı olan bu ku- rumlar, genellikle tüm ilk, orta ve yüksek öğrenim sınıfla- rına ve halka hizmet veriyor. Beş emekli planetaryum mü- dürü, planetaryum teknolojileri ve karşılaşılan eğitsel zorluklar konusundaki düşüncelerini bizlerle paylaştı. PLANETARYUMLARDA EĞİTİM "Bir planetaryumun işlevi, eğitmektir" diyor Kaitchuck. Sinemalar bunu yaptnazlar. Eğer planetaryumlar sinemala- ra dönüşürse, onların "ölmüş" oldukları söylenebilir. Dennis Schatz da onunla aynı fikirde. Çok sayıda pla- netaryumun Imax heyecanını hep aynı şekilde kubbelerin- de sunmaya çalıştığını, böylece gece göğüne ve temel as- tronomi hilgilerine olan bağlannı giderek yitirdik- lerini düşünüyor. "^'r planetaryum, gök- yüzühakkındainsanlaneğit- mek içindir" diyor Russo ve ekliyor: "Okullar bize ulaşmak için 500 kilometre yol geliyorlar; çünkü kendi- lerine yakın planetaryumlar yalnızca film gösteriyorlar. Öğretmenler ise daha çok gök- yüzünü tanımayı ve astronomı öğrenmeyi istediklerini söy- lüyorlar." "Evet" diyor Friedman, "bazı planetaryumlar hizmet et- tikleri insanlardan çok teknolojiden büyülenmiş durumda- lar". Pellerin, "insanlar daha önce hiç olmadığı kadar ilgilt- ler" diye ekliyor: "Dijital projektörler, planetaryumlara as- tronomiden başka birçok dalda görsel eğitim olanakları sağ- lıyor. Örneğin benim planetaryumum, suyun kimyasını öğ- retmek için bir 'molekülaryum'a dönüşebilir. Video pro- jeksiyonu ile dinleyiciler, şeker hastalığı olan bir kızın vü- cudu içinde ya da mercan kayalıklarındaki bir halığm yânı- başında gezinehilirler". "Planetaryumlar, evrende nerede ve nasıl bir durumda olduğumuz üzerinde önemle durmalıdır" diyor Kaitchuck: "Evrenin büyüklüğünü ve hayranlık verici güzelliğini vur- gulamalıyız. Yediden yetmişe herkes için planetaryum de- neyiminin önemli bir özelliği de, sorulan yanıtlayabilen, baş- ka bilgilerden esinlenebilen canlı bir insan ile etkileşimin getirdiği ayncahktır. Bu, planetaryum ziyaretini hirey mer- kezli bir deneyim haline getirir. Russo, yakınlarda St. Johnsbury'deki (Vermont) Fairbanks Planetaryumu'ndan izlenimlerini bizimle paylaş- tı: "Bu, eyaletteki tek halk planetaryumudur. İçindeki alet, 1%1'de kurulmuş bir Spitz A2 idi. Planetaryum gösterisi ne bir slayt, ne de özel efektler kullanmıştı. Gökyüzü üzerine bir saatlik bir konuşma oldu." Russo, yıllar boyu gördüğü en iyi planetaryum gösterisi olduğunu ifade ediyor. PLANETARYUMLAR ÖĞRETİR Ml? Okul gösterileri için planetaryumları ziyaret eden öğ- renciler gerçekten de bir şeyler öğrenir mi? Russo'ya göre bu, planetaryum eğitmenleri için önemli bir sorudur. Russo, bu soruya yanıt veren bir bilimsel çalışmadan ha- berdar olmadığını belirtiyor. Planetaryum müdürleri, pla- netaryumlann eğitici olup olmadığını araştıran bir bilimsel çalışmanın çok fazla değişken içereceğini ifade ediyor. Hangi planetaryum? Hangi gösteri? Hangi eğitsel amaçlar? Hangi yaşlardan öğrenciler? Hangi öncül bilgiler? Ya ög- retmenlerin niteliği? Ve benzeri nice soru var... Bu sorunun bilimsel incelemesinde ortaya çıkacak bü- yük bir engel, öğretmenlerin ve ögrencilerin aşırı meşgul ol- malandır. Onlar genellikle kapsamlı bir araştırmada yer al- mayı çekici bulmazlar. Üstelik, öğrencilerin ve öğretmenlerin bir testten geçeceklerini bilmeleri, çalışmanın yanlı olma- sına neden olabiliyor. Test, bir 'sürpriz' biçiminde geldiğin- de ise bireylerde strese ve dolayısıyla çalışmanın yanlı olmasına yol açıyor. Fakat Russo ve diğer birçok planetaryum müdürü, aşa- ğıdaki gözlemlere dayanarak, programlannın gerçek anlamda eğitsel ve genel anlamda yararlı olduğu konusunda hemfi- kir: Okullar, her yıl gelmeye devam ediyorlar. Oğrermenler, öğrencilerinin proRramlardan bir şeyler öğ- rendiklerini ve sınıfa döndüklerinde bu bilgileri anımsaya- bildiklerini bildiriyorlar. Öğrenciler, bilimle iyi vakit geçiriyorlar. Okul bütçeleri kısıldığında bile planetaryum ziyaretle- ri sürüyor. Kaitchuck, "dinleyicilerden hayretle dolu ünlemler duymak istiyorum" diyor: "kanımca bu sesler, olayı anla- dıklarını gösteriyor". OPTİK-MEKANİK Mİ, DİJİTAL Mİ? Çoğunlukla Zeiss, Spitz, Goto, Konica-Minolta ve Viewlex firmalan tarafından üretilen optik-mekanik pla- netaryumlar, bu alanı 60 yıldır ellerinde tuttular. Fakat 1983'ten başlayarak Evans & Sutherland, Spitz, Konica Minolta, Sky-Skan ve Global lmmersion firmalarının ön- derliğinde gerçekleşen dijital planetaryum yansıtıcılarının (projektör) piyasaya girişi ile planetaryum alanında büyük bir değişim yaşanmaya başlandı. Artık, görünen her bir yıl- dızın konumu, parlaklığı, uzaklığı ve hareketi, gece gökyü- zünün benzetimi için video yansıtıcı kullanan bir bilgisayar programının bir parçasıydı. Russo'ya göre bir planetaryumun ana görevi, yıldızlan ola- bildiğince gerçekçi biçimde sunmak: "Oysa video yansıtıcı, bunu yapamaz. 'Video yıldızlan', sabit noktalar yerine zıp- layıp duran görüntülere nedcn olurlar." Gece gökyüzüne hayran bir astronom olan Ron Kaitchuck, dijital aletlerin gerçek yıldızlarınkine benzer gö- rüntüleri henüz yeterince iyi yansıtamadığını, sönük ve bu- lanık görüntüler oluşturduklarını söylüyor: "Diğer yandan di- jital yansıtıcılar, en azından başlangıçta daha ekonomiktir ve bu nedenle çoğu okul planetaryumu onları yeğler." Dennis Schatz aynı fikirde değil: "Dijital bir yıldız ala- nı manzarası, ziyaretçileri pek de huzursuz etmiyor." "Hayır", diyor Russo, "yıldızlar bulanık ise halk bunu ay- rımsıyor. Bir klasikçi olarak kendisi özel efektler için slayt yaasıtıcılarını yeğliyor: Orion Bulutsusu'nun bir Hubble Uzay Teleskobu göriintüsünü alın; biri slayt yansıtıcısı ile, diğeri dijital yansıtıcı ile yan yana yansıtılarak oluşan görüntüle- ri karşılaştırın. Slaytın canlı renkleri ve parlaklığı, keskin- liği vardır. Kristal gibi belirgindir. Video yansıtıcısını ise bu- nunla karşılaştırmaya bile gerek yok." "Evet", diyor Alan Friedman; "optik-mekanik yıldız alan- ları, dijital olanlara göre daha iyidir, ancak dijital yıldız alan- ları 'uygun' bir yanılsama yaratırlar; izleyicileri yıldız alanı içinden geçirmeleri gibi bin,t)k görsel efektin olması, yıldızlann görüntü kalitesindeki kayba değer ölçüdedir." Video yansıtıcılann yükselişi, planetaryumlara her za- mankinden daha aynntılı özel efektler kullanma olanağı sağ- ladı. Örneğin bir yıldız alanında ışıktan hızlı hareket etmek, Io'nun üzerinde aktif yanardağlarla çevrili bir ortamda du- rarak arka planda Jüpiter'in dönüşünü izlemek, bir sarmal gö- kadanın etrafında uçarak onun başka bir gökada ile çarpış- masını çeşitli açılardan izlemek, vb. "Bilgisayarların ve dijital yansıtıcı cihazlann işleyişleri giderek hızlandı ve bu da planetaryum programlannın üre- tim maliyetlerini düşürdü" diyor Laurent Pellerin: "Aynı za- manda planetaryumların hareket, dönme, yaklaştırma gibi etkileri oluşturma yetisini güçiendirmiş oldu." "Dijital planetaryum programları bilgisayar dosyaların- dan ibaret oldukları için", diyor Pellerin, "ara vermeksizin tekrar tekrar kullanılabilir, hemen kullanıma hazır ve uyumlu hale getirilebilir. Bir gösterinin bir parçası, başka bir gösteriye çabucak eklenebilir." Friedman, dijital devrime büyük hayranlık duyuyor: "Dijital devrim, planetaryumları özel efekt yansıtıcılarının tasarımı, bakımı ve kalabalıklığından kurtardı. Dijital pla- netaryumlarla bir kurum bir diğerine kendi programlannı e- posta ile gönderebilir." Peki, hangisi daha iyi? Bütçeler yeterli'olsa, çoğu pla- netaryum müdürü, her ikisini birden ister. Optik-mekanik planetaryum ile dijital olanı yan yana. Melez bir sistem, en iyisi olur diyorlar. Laurent Pellerin'in planetaryumunda bu durum geçerli: Bir Goto Chronos ile bir Spitz SciDome yan yana. Ron Kaitchuck da benzer bir düzen kunıyor: Bir Goto Chronos ile bir Evans & Sutherland Digistar 3. ABD'de eşi olmayan olan bir birleşim ile Nashville Sudekum Planetaryumunda Kris McCall ile çalışma arkadajlannın yap- tığı da öyle... Mark Littman (Sky and Telescope, 22 Ekim 2009) Çevirav Yrd. Doç. Dr. Eraıt Ifik (tstanbul Kültür Üniversitesi) m o
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle