19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
30 ARALIK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EMEK 7 İşçi ve memurlara eş ve çocukları nedeniyle sağlanan asgari geçim indirim tutarlarındaki artış şaşırtıyor EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Memura üç kuruşluk artış UTKU ÇAKIRÖZER Başaran’ı Kutlarken “Güçsüzden yanayım kavgada / Büyük öfkelerle bilenmiş sesim / Heyyy diyorum bir dağ sabahından / Yeni piramitlere taş taşıyanlar / Ellerim acıdı be Heyy gücünden habersiz orman / Biliyorum Köroğlu olunmaz bu çağda / Ama yedi rengin imecesi aydınlık / Taşlar bıktı gömüt olmaktan / Bırakın çürüsün yalnızlığında firavunlar “Dokunsak yıkılır korkunun duvarları / Çıkar herkes zindanından / Eşsiz dolaşımı başlar kanın / Benden sana senden ona / Kutsal bir imecedir yaşamak Bir gök böğürtleni benim sunduğum / Evrenin uyumu tadında / Kalsın bencil mutluluk / Kokmuş odada / Hadi toprağın, suyun, böceğin gittiğine / İmece en yoğun sevi.” Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, “Türkiye haritamızın 21 köşesinden bize bakan akıl ve umut gözleridir” demişti Köy Enstitülerine... Yazımın girişindeki “İmececi” şiirini yazan Mehmet Başaran 2010 Mustafa Necati Ödülü’nü aldı. Bütün bir yaşamı halkın, emeğin, şiirin, sanatın öncülüğünde geçirmek, ülkesinin, aydınlanmanın sönmeyen ateşi, alevi, ışığı olabilmek... Mehmet Başaran 1926 doğumlu, Trakyalı bir aileden... Ama Köy Enstitüsünde bilinç gücünü almış, o ateşi öğretmen, müfettiş, yazar, şair olarak tüm halkına vermiş... Zaman zaman haksızlıklara uğrayarak, acılarına ezilmeyerek! Atatürk devriminin yaşayan, yaşatan bir öncüsü, bir yaratıcısı olmuş, gücü yettiğince toplumunu da bilinçli bir aydınlığa taşımış... Ama o, önce bir şair!.. İlk kitabı “Ahlat Ağacı” ile edebiyatımıza girdi. Birbiri ardına şiir, deneme, romanlarıyla da etkinliğini sürdürdü ve sürdürmekte... “Kimliğim mi? Türkiye dedim / Doğumum mu? 17 Nisan / Sorun beni Bedreddin’den Yunus’dan / Karacaoğlan emmim / Dedem Pir Sultan / Yolum Tonguç’un yolu” diyerek, yazarak, anlatarak, konuşarak... Mustafa Necati Ödülü’nü alan Mehmet Başaran’ı kutluyorum. Köy Enstitülerinden devrimci inançla yetişmiş tüm arkadaşlarımı da... “Bir değil / Bin gül açıyordu / Ekmeği ikiye bölen / aydınlık sesi duyuluyordu halkın / Köyleri tutuşmuştu / Aşkın ve terin hünerleri / Bir oldular Bolu beyleriyle / Kapattılar enstitüleri...” BAŞBAKAN İÇİN EVLENME GEREKÇESİYDİ Başbakan Erdoğan, Gelir Vergisi Yasası’nda yapılan değişiklikle vergi iadesinin yerine konulan asgari geçim indirimin evli ve çocuklu olanlar daha avantajlı hale geldiği için de bekârlara evlenme çağrısı yapmıştı. Erdoğan, 3 yıl önce partisinin grup toplantısında uygulamayı anlatırken vergi iadesi sistemine göre evli ve 4 çocuklu olan asgari ücretlinin 2007’de 401 YTL vergi iadesi almasının öngörüldüğünü belirterek Erdoğan “Haydi bekârlar evlenmeye diyorum. Evli, eşi çalışmayan, 2 çocuklu bir asgari ücretli için yararlanılacak asgari geçim indirimi tutarı 759 YTL, bu tutar asgari ücretlinin yararlandığı vergi iadesinin neredeyse iki katı” demişti. ANKARA Önceki gün açıklanan yeni asgari ücret rakamlarına göre, işçi ve memurlara eş ve çocukları nedeniyle sağlanan asgari geçim indirim tutarlarındaki artışlar “kuruş”larla sınırlı kaldı. Asgari geçim indirimi oranlarındaki yeni düzenlemelere göre işçi ve memurların çalışmayan eşleri için verilen tutar günde sadece 3.4 kuruş, ilk iki çocuk için verilen tutar ise günde 3 kuruş artacak. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tüm konuşmalarında teşvik ettiği “üçüncü çocuklar” için ise bu artış günlük 2 kuruş olacak. 2011 yılının ilk altı ayında uygulanacak aylık asgari ücret tutarları hükümet tarafından 16 yaşından büyükler için brüt 796.50 lira, net 570.21 lira, 16 yaşından küçükler için ise brüt 679.50 lira, net ise 486.45 lira olarak belirlendi. Bu miktara ücretlinin medeni durumu ve çocuk sayısına göre asgari geçim indirimi tutarları da ilave edilecek. Asgari geçim indirimi hesaplanırken yılın başında geçerli olan asgari ücretin yıllık tutarının; asgari ücretlinin kendisi için yüzde 50’si, çalışmayan eşi için yüzde 10’u, ilk iki çocuk için ayrı ay Prof. Şükrü Kızılot rı yüzde 7.5’i ve diğer çocuklar için yüzde 5’i esas alınıyor. Gazi Üniversitesi Maliye Bölüm Başkanı Prof. Şükrü Kızılot, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede asgari ücret oranlarında yapılan son artışın ardından, çalışmayan eşler için ücretlilerin maaşında gerçekleşecek artışın aylık bir lirayı, günlük ise 4 kuruşu bulmayacağını açıkladı. Kızılot’un hesaplamalarına göre asgari geçim indirimindeki artış çalışanların bordrola rına şöyle yansıyacak: Asgari ücretlilere 2011 yılında asgari geçim indirimi uygulaması ile sağlanacak vergi avantajı ücretli bekâr ise 59.74 lira, evli ve eşi çalışmıyor ise 71.69 liraya, tek çocuklu aile için 80.65 liraya; iki çocuklu aile için 89.61 liraya yükselecek. Bu düzenlemeye göre çalışmayan eşler için ücretlilere sağlanan aylık 10.93 TL olan vergi avantajı 2011 yılında aylık 11.95 TL’ye yükselecek. Yani günlük 3.4 kuruşluk artış sağlanacak. İlk iki çocuk için aylık 8.20 TL olan vergi avantajı ise 8.96 TL’ye yükselecek. Yani çocuk başına sağlanan yardım miktarında günlük 2.5 kuruşluk artış yapılacak. Üç ve daha fazla çocuklu ailelerde üçüncü ve diğer çocuklar için aylık 5.47 TL olan vergi avantajı 5.97 TL’ye yükselecek. Yani üçüncü ve diğer çocuklar için sağlanan yardım da günlük 1.7 kuruş artış sağlanmış olacak. Karabük’te aileleriyle birlikte bini aşkın işçi, yeni yılı yarın işsizler ordusuna katılarak karşılayacak Sesimizi duyan var mı? AYKUT KÜÇÜKKAYA 2010 yılının Haziran ayından bu yana Karabük’ten işçinin “isyan çığlığı” yükseliyor. Türkiye’nin her gün değişen gündeminde kendilerine pek de yer bulamayan yaklaşık 250 Kardemir işçisi, 2011 yılına işsiz girecek. Duyan da var işçinin sesini duymazlıktan gelen de... Kimisi, “İşçiler sağ sendikadan ülkücü sendikaya geçmiş, bana ne” diyor. Birisi, “2 vekil vermişler, ikisi de AKP’li. Oy vermeselerdi” diye işçiye kızıyor. Diğeri de “12 Eylül referandumunda yüzde 65 evet çıktı Karabük’ten. Daha beter olsunlar” diyor. Karabük’teki siyasi kutuplaşmayı yansıtan bu gerekçeler “250 işçinin işten atılması gerçeğini” değiştirmiyor. Kardemir yönetiminin yüzlerce işçiyi çıkarma tehdidi ise fabrikanın üzerine çöken korku bulutları gibi sanki. Kardemir AŞ Genel Müdürü Fadıl Demirel, “Vasıflı eleman ihtiyacı nedeniyle Temmuz 2010 tarihinden başlayarak eleman alımı gerçekleştiren Kardemir, diğer yandan da verim ve disiplin sorunu olan personelin iş akitlerini feshediyor” açıklamasını internetten yayına veriyor. Şirketin 29 Eylül 2010 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’na gönderdiği açıklama ise şöyle: “Şirketimizde yapılan modernizasyon çalışmaları, yapılmakta olan yeni yatırımlar ile verimliliğin ve eğitim seviyesinin arttırılmasına yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, vasıflı eleman ihtiyacı hasıl olmuştur. Buna istinaden Temmuz 2010 tarihinden başlayarak eleman alınmış ve Kardemir AŞ’nin eleman istihdam politikalarına uygun olmayan verim ve disiplin sorunu olan bazı personelin iş akitleri feshedilmiş ve feshedilecektir.” 1 liraya özelleşmişti Kardemir yönetimi bir yandan yüzlerce yeni işçi alıyor, diğer yandan yıllardır kurumda çalışan işçileri kovuyor. Kovmaya devam edeceğini de yine en yetkili ağızdan belirtiyor. Türk Metal Sendikası Karabük Bölge Temsilcisi Şahin Dikilitaş, yaşanan gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “1994’te Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nın 1 TL gibi sembolik bir rakamla özelleştirilmesinin ardından, dönemin Öz Çelikİş Sendikası Genel Başkanı rahmetli Metin Türker ve ekibinin gayretleri ile kurulan Kardemir’in ana sözleşmesi, Kardemir çalışanlarının bu fabrikada söz sahibi olabileceği şekilde hazırlanmıştı. Kardemir’in yönetiminde, çalışanları temsilen A grubu 4 kişi ile, yöre sanayicilerini temsilen B grubu 2 kişi ile ve yöre halkını temsilen D grubu ise 1 kişi ile temsil ediliyor. 1995 ile 2001 yılları arasında şirket yönetiminde işçilerin temsil yetkisi korunuyordu ve Kardemir çalışanı ‘Benim fabrikam’ diyebiliyordu. Bölgede bulunan ve aynı sektörde faaliyet gösteren 3 aileye Kardemir’in yönetimi devredildi. Çelikİş işçinin elinden fabrikasını aldı ve sermayeye teslim etti. Yılların biriktirdiği bu olumsuz gelişmeler sonrasında Kardemir işçisi, kentte, eski zamanlardaki ekonomik ve sosyal statüsünü kaybetti. Bu uygulamaların arkasında AKP var. Siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri sindirildi, susturuldu. Yerel ve ulusal basın buradaki zulmü görmezlikten, duymazlıktan geliyor. Bunun tek nedeni siyasi iktidarın toplumu sindirme ve insanları kendilerine biat ettirme politikalarıdır.” İşveren “kovacağım” diye tehdidini sürdürüyor, sendika ise kentte yaşananları görmezlikten gelenleri suçluyor. Tek gerçek ise karşımızda asılı duruyor: “Karabük’te aileleriyle birlikte bini aşkın işçi, yeni yılı yarın işsizler ordusuna katılarak karşılayacak.” ASGARİ ÜCRET Türkİş, net 900 TL artı refah payı istedi Türkİş, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun oyçokluğuyla aldığı 2011 yılı asgari ücret zam oranına karşı koyduğu muhalefet şerhinin gerekçesini açıkladı. Türkİş, Aralık 2010 tarihi itibarıyla TÜİK’in tek işçi için hesapladığı tutarın net 900.09 TL olduğunu ifade ederek, kendilerinin de TÜİK tarafından belirlenen net tutara 2010 yılı enflasyon hedefi ile refah payı ilavesiyle asgari ücretin belirlenmesini talep ettiklerini açıkladı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun işverenhükümet kesimi temsilcilerinin, 16 yaşını doldurmuş işçilerin bir aylık asgari ücretini 1 Ocak30 Haziran 2011 arasında brüt 796.50 ve net 629.95 TL, 1 Temmuz31 Aralık 2011 arasında da brüt 837.00 TL ve net 658.95 TL olarak, oyçokluğuyla belirlediğini ifade eden Türkİş, komisyonda işçi kesimi adına görev yapan sendikalarının çoğunluk görüşüne katılmadığını bildirdi. 29 işçinin duruşması ertelendi Kardemir’den haziran ayında atılan 29 işçinin açtığı davanın ilk duruşması dün yapıldı. Karabük Birinci İş Mahkemesi’nde görülen duruşmada işçilerin işe dönüp talepleri karara bağlanacaktı. Mahkeme heyeti eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 28 Ocak 2011 tarihine erteledi. Çelebi: Asgari Ücret Komisyon’u lağvedilsin DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, emekçilerin yine açlıkla terbiye edilmek istendiğini belirterek adeta ortaoyunu oynar gibi toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun verdiği kararın bu nedenle şaşırtıcı olmadığını vurguladı. Asgari ücretin belirlenme kriterinin yoksulluk sınırı olması gerektiğini kaydeden Çelebi, anti demokratik yapısı ile dikkat çeken Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun lağvedilmesini, asgari ücret toplu pazarlık süreçlerinin belirlenmesini istedi. Asgari ücret zammı hakkında yazılı bir açıklama yapan Çelebi, asgari ücretlinin 1 çift ayakkabı alabilmek için 41 saat çalışmak zorunda kaldığını ifade etti. Kot işçisinin Danıştay zaferi Danıştay 1. Dairesi, kot kumlama işçisinin silikozis hastalığına yakalanmasında, gerekli denetimi yapmadığı öne sürülen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Grup Başkanı’nı sorumlu tuttu. Daire, grup başkanı hakkında soruşturma açılmasına karar vererek dosyayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Grup başkanının, “Kumla kot yıkama işini yapan şikâyetçinin çalıştığı şirkete ait işyerlerini işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden denetim kapsamına almamak veya etkin bir şekilde denetlettirmemek suretiyle adı geçenin silikozis hastalığına yakalanmasına neden olduğu”nun anlaşıldığı ifade edilen kararda, bu nedenle grup başkanına isnat edilen eylemin, hakkında soruşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte bulunduğu belirtildi. Silikozis hastalığına yakalanan bir kot kumlama işçisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Grup Başkanı hakkında, “gerekli denetimleri yapmayarak silikozis hastalığına yakalanmasına neden olduğu” gerekçesiyle şikâyetçi olmuş ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, 15 Nisan 2010 tarihli karar ile grup başkanı hakkında soruşturma izni vermemişti. Sendikal hak engellenerek demokrasi geliştirilmez MUSTAFA ÇAKIR Meclis önünde ‘torba’ eylemi İSK Yönetim Kurulu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesine başlanan “torba yasası”nı protesto eylemlerini genişleterek sürdürme kararı aldı. Bugün DİSK Yönetim Kurulu, Başkanlar Kurulu, bölge ve il temsilciliklerinden gelen yönetici ve temsilcileriyle TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na DİSK’in görüşlerini içeren bir dosya sunacak. Ankara’da saat 10.00’da DİSK/Genelİş Sendikası Ankara şubelerinin bulunduğu Sıhhiye’de buluşacak DİSK’liler dosyayı TBMM’de, Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunacak. ANKARA CHP’nin meslek kuruluşları, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Çetin, AKP’nin demokrasi anlayışının “coplu demokrasi” olduğunu, kendilerini akıllı, sendikaları ve işçileri ise “ahmak” yerine koyduklarını söyledi. Çetin, emek hakları budanarak çağdaş uygarlık düzeyine erişilemeyeceğini, demokrasinin de sendikal haklar engellenerek geliştirilemeyeceğini vurguladı. İzzet Çetin, polisin İstanbul’da DİSK yöneticilerine yönelik tutumunu değerlendirirken, “Bir yandan anayasa oylamasında 12 Eylül’le hesaplaşma sözü verip nutuk çekiyorlar, diğer taraftanda da hesaplaşmaya dönük en küçük bir adım atmadıkları gibi adım atanları da şiddet kullanarak bastırmaya çalışıyorlar” dedi. Çetin, Meclis’te görüşmeleri süren Torba Yasa Tasarısı’nı değerlendirirken de “Hükümet 2002’den bugüne emek konusunu propaganda malzemesi olarak kullandı. Emek söz konusu olduğunda söylediği cümle ‘emeğin hakkı alın teri kurumadan verilecektir’ oldu ama kendileri ni iktidara getiren güçlere görevini eksiksiz yapan bir siyasal iktidar var şu anda...” diye konuştu. Çetin, sosyal güvenlik haklarının budandığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Esnek çalışma biçimlerinin her birini sendikalara ve emekçi kesimlere dayatma mantığı, sendikalardan tepki görünce bu sefer kendilerini akıllı sendikaları ve işçileri ahmak yerine koyarak düzenlemeleri torbanın içine aldılar. İşçilerin, memurların, emeklilerin ve geleceğin çalışanı olacak gençlerin hayatını köreltmek ve sermayeye peşkeş çekmek için gerçek yüzlerini bir kez daha gösterdiler.” Çetin, çağdaş uygarlık düzeyine emek hakları budanılarak erişilemeyeceğini, demokrasinin sendikal hak ve örgütlenme özgürlüğünü engelleyerek geliştirilemeyeceğini vurguladı. Çetin, “Sendikalar Yasası ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası Meclis’in raflarında yıllardır bekliyor. Her ILO toplantısı yaklaşırken hükümet Türkiye’de işçileri, sendikaları, dünyada da ILO temsilcilerini kandırmak için göstermelik olarak bu yasaları gündeme getiriyor” diye konuştu. BES: Can güvenliğimiz yok Büro Emekçileri Sendikası (BES), adliyelerde güvenlik önlemlerinin arttırılmasını taleplerini Kadıköy Adliyesi önünde yaptıkları basın açıklaması ile dile getirdi. Burada BES adına açıklama yapan İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Ahmet Acar, “Ekonomik sıkıntılara, yoğun iş yüküneve kuralsız çalışma koşullarına karşın büyük bir özveriyle görevlerini yapan yargı emekçilerinin can güvenlikleri yoktur” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle