19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sadık Aslankaradan ‘Le’ zamanın Şimdiki romanı SadıkAslankaranınkaleme aldığı Leflinöyküsü, iki binlerin yılında,günümüzün lstanbul’unda,depreml Ilkon bekleyen bu sorunlu,karmaşık,ürkütücü, ezicidev kentte bulur. Kitap,bu korkutucu şehirde bir bodrum hayat katında yalnızyaşayan roman kişisininanlattıklan üzerinde yükselirve roman; hayatın üç zamanını,üç ayrı bölümde Le/ 5ln başlıklarıyla GüIİ anlatır. 1J Çiğdem ÜLKER her bölümünde Türkçedeki eylem çekiomanm, minin ayrı bir zamanı kullanılır, ilk iki bölümde zaman yer alırken son geçmiş bölüm şimdiki zaman çekimivle oluşturulur ama aslında anlatilan Istanbul’un, bu koca ülkenin özeii Istanbul’un şimdiki olan zamanıdır. korkutucu bir hızla Kent, kalabalıklaşır,gittikçe yalnızlaşır, sevgi birey her geçen gün hayatlarımızdan geri çekilir. Bugünün Istanbul’unda, içinden geçtiğimiz sokaklar, birlikte kalabalıklar, havadaki cinnet, boğulduğumuz şiddet ve korku romanm atmosferinde bütün yoğunluğuvla yer alır. “Gül”, aşkın adıdır, hayatı kolaylaştıran, güzelleştiren ve anlamlı kılandır ama her çağda bir o kadar karmaşık, anlaşılmaz ve terörize edici olandır. Aşk ile birlikte gelen cirısellikise roman kişisinin ruhsal dengelerini altüst edecektir. Bu şiddet çağında cinsellik ve cinayet ve ölüm belki de her zamankinden daha yakındır birbirine. gösteriyordu bana. Beş katlı apartmanın öteki daire sakinleri de buna uygun davranıyor olmalıydı, sesleri duymasam da benim gibi davrandıklarmdan emindini” (s. İl). Roman geliştikçe yazar, arkasına saklanilan kilitli kapıyı açar, kahramanıbu nı farklı bir düzlemde okura sunar. Kafesten çıkmak, iletişimi gerçeldeştirmek, aşkla tanışmak belki de hala olasıdır. Aşkla birlikte değişmek, yeni biri olmak belki olanaklıdır. Nitekim, yaşadığı aşk, onu değiştirecek ve aşLE ki kaybettikten sonra, dışanda korkulacak bir şey fazla olmadığını görecektir. Kafesin kapısını açmak artık daha kolaydır ve aslında herkes kapısını ne’si, Havva Anası kadar sahicidir ve sevgiyle çizilmiştir. Kaçamayacağı bir yazgıyaboyun eğen, kendisi olmaktan • gönüllüce vazgeçen ve “gocuklu cdep kaldırınca sopasını sürüye uysaica katılıveren” kadınlarımızdan biridir bizim o. Evet bu topraklarda yaşamak zordur ama kadınlar için her şey daha da zordur kuşkusuz. KADINLARDANELEN... G Aslankara’nm roman kişisi ki bütün metin boyunca adını öğrenemeyiz onun Akdeniz kıyısında, bir yüce dağırı tepesinde, orman bekçilerinin arasında sağakmaya çalışacaktır örselenmiş rubunun çöküntüsünü. Yazar, onun arınma, yenilenme, kendisiyle ve doğayla sürecine okuru ortak eder, barışma anlatım link bir tona ulaşır. Bu dağ köyünde kendini her ne Yaban’ın Ahmet Celal’ine benzetse kadar, de ailenin küçük kızları ve yaşlı ninesi; onun yaralı ruhunu arkadaşlıkla ve ılık dokunuşuyla iyileştirir. Doğanın içinde olmak Istanbul’da olmalda hiç de aynı değildir ve yeni komşuları insan ile kırıklarını sarmaktadırlar roman sıcaklığı kişisiniz. 0, bu köyde “le” olmaktan belki de. kurtulacaktır Gelgelelini, bu iyileştirici dağ yolculdğu; beklenmedik biçimde sonuçlanacak gibi görünür. Değil mi ki bir anlayışsızhk ve şiddet çağıdır. Değil mi ki “dilce susup! bedence konuşulan bir çağda! biliyorum kolay anlaşılmayacak(1) yaşanır ve bu bir çağda” topraklarda ile ölüm birbirine öyle kadın yakın kavramdır ki umuda hiçbir yerde iki şans yoktur. Bu ulu dağın başında bile insanın yasası, öcü, töresi ve kıyıcilığı geçerlidir. t’, Y 4. \ 1* LA + ŞEFKATDECIL ŞİDDET Romanda rivayet ve hikaye geçmiş zamanlıeylenilerle aıilaulan ve çabucak kaybolup giden bir dönemdir “Gül” başlıklı bölüm. Aslankara, romanmm baş kişisini Gül’lc yani aşkla tanıştırırken arka planda kuşkulu, kuşatılmış, güvenliksiz ve tehlikeli bir kenti betimler. 2010’ların Istanbul’u, orada yaşa‘an1ar bunalımın diğer adıdır. için Böylefonun önünde yaşanan aşk ise bir kendi doğasının dışındadır. Yeni zamanlardaşk; şefkatten çok şiddete a yakındır, hayattan çok ölüme yazgılıdır. Romanda sık sık kullanılan “kafes” imgesiııe hiç de yabancı değildiriz aslında. Ev kafesrir, vücut şehir ruh kafestir, içerde hapistir ve bu esaretten ölünce kurtulur. Günümüzün ancak insanı ise, çoğu zaman isteyerek saklamr bu kafesin içine. Dışarısı ne denli kafesin içi o denli koruyucu ve güvensizse, tehlikesizdir. Romanın ilk satırları bu belirlemeyle açılır: “Kapıyı kapatırken elimdeki torbaları fırlatırcasına bir anda yere serip saçarak önce anahtarı çevirmiş, ardından güvenlik döndürüp zinciri çevirmiş kilidini sırtunı berkittiğim kapıya verip derin bir soluk kovuvermiştinı. 2 numara da, 3 de 4 de böyle yapıyordu, kulağıma gelen sesler, ortak şifrelerle yaşadığımızı SAYFA 6 açmaya öyle muhtaçtır ki: “Ara sıra kapımı açmaya da o zaman başladım işte. Sokak kapısından söz ediyorum, apartman görevlisi gazete ekmek getirdi mi ardına dek bırakıyorum öyle, hiç değilse kıynaşık biçimde duruyor unutulmuş gibi (...) Ev kapı sineması kapı pencere ev açık, açık, sofram mutfağım, açık, yatak odam açık, yatağım. kentin, kapalı sokağın, Kapalı ülkenin, kapalı devletin, kapalı kapalı Türk’ün, kapalı Alevinin, kapalı Sünninin, kapalı erkeğin dünyasıyla kararmış gökyüzünde her an üzerine çullanabilecek o iğreti mi iğreti bir kadar” (s. 120). İşte, küçük de olsa bir meydan okuma, “hayır” diyebilnıe, kapılan açabilme, komşuya dokunabilme. Büyük kentin ve bu zor çağın korkutulmuş tek bireyi, başına bir özgürleşme eyleminin işte. içindedir Ustelik komşusu Perihan’la bir insan farklı sıcaklığı yaratmayı başarabilirler. Emekli kadın polis Perihan, acıldı yalnızlığıyla, bozulmuş fiziğiyle oldukçayrıntılı a realizmin gerçekçi anlatılır, gözlüğü en ufak bir hayal gücüne izin vermeden çizer, kadının hırpalanmış portresmi kişiliğini. ve sığ Ancak Perihan’ın ölümü de Gül’ün ölümü kadar trajik olacaktır. Bu kötücül kadını, çağın oyuncu Gül, çözümsüzlüğün karabasanmda çareyi intiharda bulmuştur. Perilian ise barKomşu men oğlunun elinde bir cinayete kurban gider. Törenin uygulanması yoksa mıdır bir eroin krizi midir, bilinmez ama aslolan bu kentin şiddet ve kan soluduğudur. Bir de Serpil var romanda. Evliliğin kafesinde sıkışmış kız kardeştir ve anlatının diğer eksenidir. Çocukluğun Aysel Sadık Aslankara, roman kahramanının annma, yenhlenme,kendisiyle Nene’si da Ayfer Neve doğayla banşma sürecine okuru ortak ediyor. ya LE TÜRKÇENIN BIREDATI “Le” kendi başına bir anlamı olmayan ancak sözcükler arasında anlam ilgisi kuran Türkçenin “ile” bağlacmın sözcüğe bitişik yazılmış halidir. “Le” ancak iki sözcüğün arasında kalırsa anlamlı bir öğeye dönüşür. Bu bağlacm görevi; ögeleri bağlamak, iletişimi sağlamak, anlamı taşımaktır. Yalnız başmayken bir anlamı yoktur. Türk şiinininçok eski olan geleneği ve bir gizli dil olarak görev yapan “mazmun”lara hiç de yabancı bizim yazarlarıniız. Aslankara da, değildir “gül”, mezar anlamına gelen “siz” ve “le” unsurlarını bir mazmun gibi bu sözcüklerin farklı anlamlarını kullamr, kullanarak tevriyeler yapar. Tiirkçenin yerel ağızlarında, özellikle sözlü kullanışlarda yaygın “ic” eki, zamanaman soru eki gibi kullanılır: “Bir z gün o irivarı oğlanın kapıcıya fısildadığını epeyce sonra. “Abey, le bu duydum adam le.. ü ne demek le?” (s. 119). “Le”nin bu kullanımında “ulan” hitabmın dönüşmüş halini duymak da olasıdır: len. le “Lan, konuşma ağzının çok kullanılan unsurları değil midir? Karşısındakini sıradanlaştıran, senli benli kılan, kendisiyle aynı seviyeye çeken hitap sözcükieridir. Aslankara için Türkçenin yerel ağızlannın ve mazmunlarının yanı sıra, Türk edebiyatmın yazarları da metnin unsuriarıdır. Romanın içinde vazgeçilmez yol alırken Dinçer Sümer’in Maviydi Bisikletim’ine, Selim tleri’ye, Yakup Kadri ve Yaban’ına, Alageyik Destanı’nın imgelerine ve Calvino’nun kış ü gecesindeki yolcusuna rastlamak hiç de şaşırtıcı değildir.• (1) İsmet Ozel’in “Amentü” adlı şiirinden Le! Sadık Aslankaral 194 s. KİTAP ii can Yaymları/ SAYI 1089 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle