19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Nihat Ziyalanla ‘Attım Kapağı Yurtdışına’üzerine Günışığı itaplığı’nınKÖprüKitaplar dizisininonuncu K kitabı Nihat ZlyaİanınAttım Kapağı Yurtdışınaadlı romanı. Istanbul’danSidney’euzanan bir Öyküyü Zlyalan, Istanbul’dailkaşkı, aile bağlannı,gelecek anlatıyor. endişesini ele alırkenSidney’degurbetçilerinikifarklıkültür arasında kalmışlığına, ığınılandeğerlere ve yabancılık s tanıklıkediyor.Ziyalan’İa itabınıkonuştuk. k duygusuna AdilIzCİ Attım Kapağı Belli Yurtdışına. ki Birilkgençlikkitabıesintiler de otobiyografik taşıyor. Romandaki Altan sanki biraza sizsiniz. Anne, anneı]iz ve d baba b ıb mız kız kardeş dL kardeşiniz gibi duruyor. Ilk kent Adana değilama Istanbul. Doğru mu bu saptamalar? Kesinlikle otobiyografik değil. Annem, babam, kız kardeşim hiç değil. Salt kurmacamın gerçeğini yazdım romanımda. Tohumunu Günışığı arkadaşlar attı: Miiien Beykan, Kitaplığı’ndaki Mine Soysal ve Hande Demirtaş. “Köprü Kitaplar” dizisinin başında Semih Gümüş’ün de olması benim için çok önemli. 2009 yılında Çukurova Odülü’nü için Türkiye’ye geldiğimde almak bu hanımlar bana daha önce hiçbir görmediğim bir ilgi yaymevi.nden gösterdi. seçkilerinde salt bir öyküm Oysa çıkmıştı. Uç kez buluştuk. Iki kültür arasında kalmış gençleri işleyen bir roman istediklerini söyledilderinde kafamda notlar aklım. Rahmetli lise öğretmenimin verdiği emek için bana 0 tuttuğum notlarla daha yazmalıydım. İstanbul’dayken çalışmayabaşladım. Yazmak istediklerimi hayalimde yaşatarak kendi gerçeğimi yarattım. Kurnıacamuı gerçeği bu. Bu hayatı salt hayalimde Aslında bana bu romanı yaşadını. yazdıran editönüm Müren Beykan’dır. ‘Lise ğretmenim ö kurmacamın ıçin gerçeğini yazdım’ 4 “ZAMK BİRHAYAT OLABİLECEK KESİMİ HAYALTrIM” E Bunu biraz mısmız? Otuz yıldır yaşadığım Sydney’de çeşitli İngilizce dergilerde işlenim yayınlandı. editörün ne olduğunu Burada anladım. Şiirlerimin çevirisi için evime Heat dergisinin editönü İvor lndyk’i gelen unutamam. Bütün gün çevirmenirnle şiirlerim üstünde çalıştı. Bu kişi ABC televizyonuna program yapan zamanı kıymetli biriydi. Türkiye’de beni böylesi yönlendirecek bir editörü sabırla bekledim. 0 kalitede bir editör olduğunu bu romanı yazma sürecinde Müren Beykan gösterdi. Romanm gelişmesinde bana SAYFA 4 zaman kaybettirmedi. Biçimlenmesinde, gelişmesinde, beni incitmeden yönlendirmesiniHer yazarın böyle bir bildi. editöre rastlamasını ve birlikte dilerim. çalışmasmı Anlattığınız orta halli, kendi dünyasında zarar vermeden yaşayıp kimseye gidenler. Acaba böylesi insanların, hatta halli de değil, yoksul insanların orta mi sıcak? Roman boyunca o sıcaklık hep var oldu doğrusu! Editörüm “okuyanm eline yapışsın” dedi. Ben de zamk olabilecek bir hayat kesimi hayal ettim. Kahramanım Altan’ın içine, on dokuz yaşm deifişekliğini çalıştım. Aşkı Yasemin ve üflemeye kız kardeşi Şerma’nm da, o yaşın sıcaklığıyla pişmesini istedim. Bu söz ettiğimiz hayat sıcaklığı, seçilen mekılnlardan (Asmahmescit, Galata Köprüsü altı vb.) ileri de geliyor olabilir mi? Kahranıanlarımıancak bildiğim mek gezdirebilirdim. Ben de öyle yaptım. Bildiğim yerler olunca fokurdama kendiliğinden oluşuyor. Romanın çatısmı sanıyorum öncelikle çatışması” üzerine “kuşak oturtabiiriz. baba, bu bağlamda en Altan ile önde duran iki kişi. Sonra da Elif ile Sadık Amca. Bu kuşak çatışnWarmı elbette bilerek kovdunuz romana. Birtakım anıaçlarınız olmalı. Biraz söz edebilir misiniz? Evet. Kesinlilde kuşak çatışması. Fakat bunu, biraz Arabesk olacak ama “saf bir aşk”la dengelemeye gayret ettim. dc, her gencin kafasında, Bir kapağı yurtdışına atma saplantısı vardır. Kapağı yurtdışına atarsın ama karşılığını da ödersin. İşte bu romanda nasıl ödendiğini işledim. Istanbul ve Sidney. Nerede olursa olsun, ne kuşak çatışmaları olursa hatta Altan ile Şerma arasındaki olsun, kardeş çekişmelerini de kata biliriz, b temiz ir dünya var roman boyunca. İdealize edilmişdeğil, temiz bir dünya. Ovle ki insanı içine içine çek4’or. Mutsuz, küskün bir insan bile bu hayata kitabı okuyacak olsa, kendisini, iç dünyasını gibi geliyor bana. İyimserlik yeniler uyandıran, hayata bağlayan yönleri çok romanın. Ne dersiniz? Yazım felsefem, hayatın kırışildarını sözcüklenimle boyamaya dayanır. Karamsarlığa yok. On dokuz geçit yaşındaki daha doğrusu o yaştaldler Altan, için, bir bakış, bir güliicük yeterli. Çünkü gençlik coşkusuyla hissedilen, kutsal titreşimler bunlar. İntihar etmeye kararlı biri, benden vazgeçmeli. yurtdışına gitmek, askerlikten daha çabuk olgunlaştıran bir yaşam biçimi Ailene yük olmamak için, bir işe bence. girip ara kazanacaksııı ve dil kursuna p koşturacaksm! Bu romanı yazdım ama şimdi bunu düşünmek bile istemiyorum. Kitap okuduğu için Yasemin’i kendinden üstün gören Altan, Sydney’de, kitap Kemal Abi sayesinde okuma alışkanlığı edinir. Bence bu, ödemenin yanında bir kazanım. Adam olmanın adınilarmdan biri. Roman, bir yandan da Altan ile Yasemin gönül bağıyla gelişiyor. Bu aşkı ‘in da çok sevdiğimi söylemeliyim. Kaba cinsel dürtülerin değil, birbirini var olmanın güdülediği bir aşk tamamlayarak bu. Varlığından, izleyici olarak da sevinç duyulacak bir aşk. Bu bağlamda da genç okurlara nitelikli bir örnek oluşturacağmı düşünüyorum. Bu konuda sizin görüşleriniz ne? Tensel cinselliği kullanarak genç okurun ilgisini çekmek bana göre bir yol değil. Hem öğretmenim kulağımı çeker. Dediğim gibi gamzede açılan bir gülümseme, bir bakış, birkaç dakika el ele tutuşmak, gençleri uçuracak bir coşku. Romanda hoşuma giden bir de yer yer ince gülmece oldu. (Orneğin, Altan bir yerde “Temiz temiz dayak yemek için, iyice yıkandım” diyor) Türkçeye belirgin bir özen de dikkat çekiyor. (Orneğin “hoparlör” yerine “sesbüyütür”ü kulianıyorsunuz.) Diliniz, yalın ve doğal. Bir zorlama, ille yazmsal bir oluşturma, dil cambazlığıgibi biçem çabalarmız Romanın genç okurlar yok. için bu tür özellikleriyle de ilginç olacağını düşünelim mi? Güler bir dilim olsun diye, on beş yaşımdan beri kalemimi terbiye etmeyealıştım. Atık yüzlülüğe bir tepki ç belki de. Benim kuşak, an Türkçeye baş koydu. Dilde yalinlık, konuşma dili, metne tazelik kazandınr. Daha doğallık, önce yazılmamış gibi yazmak zamana dayanıklı kılar. Dilden düşmezsiniz. Sözcülderle oynayıp, cambazlik yaptırmak, okuyucuyu soğutur. Ne demişti editörüm: Okuyanın eline yapışsm! Sözcükleri değil anlamı yarma Bu ayrıntıyı getirir. Ayrıntı da peşindeyim. tazelik demek. Son tüm ceyle birlikte, sanıyorum çoğu okur, bir yarıda kalmışhk duygusu yaşayacak. Hepsinden önce, ne olacak Altan ile Yasemin aşkı? Biraz Yeşilçam diivle soralım: “Sevenler bir gün kavuşmavacak mı?” Altan, kendini iyiden iyiye terk edecek, beğenmişliği belirli bir düzleme aturtacak mı? hayatını Okuyanın hayalinde yürüyecek bir son olmasını istedim. Her okuyucu kendine kurup gidecek. Hayallerde göre yürüyen bir roman, tartışma isteği de uyandırır. Bu roman, sonuyla bile, okuyanda tartışma isteği uyandıracak. 2010’da sizi etkileyen yazarlar oldu mu? Ferhan Şensoy’un Karagöz ile Boşverin Beni’si çarpıcıydı. Daha önceki Şensoy çizgisinden değişik, başyapıt özelliği taşıyan bir roman. Aynı Selim çanpılmayı İleri’nin Bu Yalan da Tango’sundayaşadım. Bu romanlar üstünezun uzun konuşmak isterdim. u Oneririm okuyucuya. Bir de Sadık Aslankara’nm Türk yazını için yaptıklarını heyecanla izliyorum. Gençleri yüreklendirmesanatın her kolunda yol çabası, gösterici gayreti, onu gözümde kahraman yapıyor. • “CİNSELLİĞI KULLANARAK GENÇ OKURUN İLGİSİNİ BANA ÇEKMEK GÖRE BİRYOL DECİL” Bir de bunu yeniden duymak olanağı roman: En güzel hayatlar, veriyor belki de kendi olağan seyrinde giden hayatlar. Her günkü düzeninde hayatlar. Altan, Yasemin‘lerde bir gecenin sabahında, “iyi ki geçirdiği yarı uvanıkmışım, yoksa firmdan yayılan kokuyu nasıl duyacakrım?” diyor. Taze ekmek kokusu: Ne derece olağan sa o derecede de olağanüstü! Belki de böylesi avrıntdarı ayırt edebildiğimizde bir hayadarımız şeye benziyor? Ayrıntı, hayatımızı deririleştirirken ona büyü katar. Gençler ayrmtıya kulak asmaz. Ama bu romanı okuyan, demek böylesi de varmış diyebilir. Yaşadığını sorgulamaya kalkabilir. Altan, sonunda “attı kapağı vıırtdışına” ama kültürel bocalama da başladı. Gerçi büyük bir bocalama yaşamadı. Hepsinden önce, gittiği Sidnev’de buldu. Bir anlamda köklerine yurttaşlarmı az (la olsa bağlandı. Belki kültürel bocalamadan yurt ve ev, aile hasretinden çok söz edebiliriz. Bu süreçte kendisine olağanüstü havranhğı da biraz biraz törpülendi. bunlara bakarak böyle mi Bütün düşünmehyiz: Kabuğunu kırmak, hatta ötelere, uzaklara açılmak, yalmzhğı, kendi ayakları üzerinde durmayı denemek... hayat olgunluğuna varmak Bir için, hepsi de gerekli bunların. Ne dersiniz? Hangi gençte kendine hayranlık yok? Yamlgı, hep genç kalacağını sanmaktan gelir. Yurtdışına kapağı atınca, bocalamakla birlikte, yukarda söylediğim gibi karşılığını ödemek de var, İşin en acı yanı, aşkınla da bunu ödemek. Bizde şöyle bir söylem var: Askere gidersedam olur. On dokuz yaşında a . Nihat ZiyaAttım Kapağı Jani Günışığı Kitaplığıi 204 s. KİTAP SAYI 1089 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle