19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
30 ARALIK 2010 PERŞEMBE 12 Eylül’ün ilk ayları... DİSK yöneticileri, konfederasyon, sendikaların yönetim organlarının tümünden işyeri temsilcilerine uzanan bir halkada, binin üstünde, toptan, Davutpaşa’da Otağı Hümayun’da işkence altında sorgudalar... Şimdi AKP’nin YÖK’ünün, Cumhurbaşkanlığı’nın onurla onayladığı itibarlı rektörlerinin başını çekenlerden, öğrencilerine protesto gösterisinde “diretirseniz, hepinizi fişler okuldan atarım..” diyebileni, 12 Eylül’ün baş ekonomi danışmanı Özal’ın sağ kolu olarak ilk ekonomik öngörüleri, 12 Eylül’ün proğramını açıklıyor, “ücretlerde piramit bozulmuş, piramidi düzelteceğiz” diyordu. Kulaklarımla dinlediğim açıklamalarında; 1961’den 1980’e sendikal örgütlülüğün dinamiğinde işçi ücretlerinde, çalışma haklarında yaşanan gelişmeyi, iyileşmeleri, insanca paylaşımı, piramidin çarpılması olarak rakamlarla, tablolarla değerlendiriyordu. Vahşi kapitalizmin çok sevdiği ücretlerin piramide uyarlanması, yani çok az kişinin en tepede olduğu, ücretlerin en düşüğüne doğru çalışan sayısının katlanacağı ödemelere hızlı dönüşümü sağlayacaklarını müjdeliyordu. Malum Demirel hükümetine aldırılan 24 Ocak kararları, başta işçiler, halkın ağır yoksullaştırılması anlamındaki, küresel ideolojik dayatma, örgütlü sendikal hareket, demokratik düzen içinde uygulamaya bile sokulamamıştı. 12 Eylül’ün “anarşiterör” bahane, gerçek İŞÇİNİN EVRENİNDEN Evetçiler 12 Eylül’le Böyle Hesaplaşıyor(!) nedeni olarak gündeme girmişti. Askeri darbe yönetiminin ilk kararlarının grevlerin yasaklanması, sendikaların, Türkİş’i dahil toplu pazarlık haklarının askıya alınması, DİSK’in kayyıma teslim edilerek fiilen kapatılması, yöneticilerinin ağır işkencelerden geçirilerek önce gözaltı sonra tutuklu kalmaları bundandı. Bir cümle ile 12 Eylül solu, sendikal örgütlülüğü, meslek örgütlerini silindir gibi ezerek; Özalizmde daha acımasız olarak karşımıza çıkacak gelir paylaşımındaki çarpıtmanın, sosyal devlet, sendikal haklarla sağlanan eşitliklerden dönülerek, piyasalar düzenine geçişin, önünü açtı. İnsanların haklarını kaybetmelerinden doğabilecek sosyal patlamalara karşı örgütleri umut olmaktan çıkarılırken dayatılacak afyon elbet ırkçılık, dincilik olacaktı. Aslında 12 Eylül darbecilerinin çok da uzun erimli, planlı projeleri olmaktan çok, boşluğun doldurulmasında refleks, küresel ideolojinin de sarıldığı araçlar bunlardı. Net olarak bildiğimiz, tanıklık ettiğimiz 12 Eylül yönetimi ile kurulan iyi ilişkiler içinde sermaye örgütleri, medya önde olmak üzere, İslamcı cemaatlerin destekçi, yandaş konumuna geçmeleri, yönetimce de önlerinin açılmasıydı.. Gerçek bu kadar açık, çıplakken son referandum oylamasında “Demokratikleşme, 12 Eylül başta, askeri darbelerle hesaplaşma adına evet” oyu istenmesi, eşyanın tabiatına aykırı bir durumdu. Büyük medya gücü, etkin kampanya yöntemleri araç, Başbakan Erdoğan’dan “yetmez ama evet”çilere uzanan bir halkada, bu söylem, çok etkin kullanılarak, kitleler gerçekte inandırılmış, kandırılmış olsalar da çok fark etmez; en çok kendi yalanına kendinin inanması, ayıbını kapatması gereksiniminin aracı oldu.. Göğüslerini gere gere, referandumla Türkiye’nin demokratik adım attığını söyleme yarışında olanlar, 12 Eylül’ün en ağır mağdurları, en ağır işkencelerden geçmiş DİSK yöneticilerinin önleri polis copu ile kesildiğinde ağızlarını açamıyor. O gün, hepsi de gördükleri ağır işkencelerin izleri yaşlarından daha yıpranmış bedenlerinde, zulümhanenin kültür merkezi olmasına karşı protesto için toplanmışlardı.. Bedenleri işkence yorgunu DİSK yöneticilerine gencecik polisler copla saldırırken ekranlarda yansıyan görüntüler ortada.. İktidar yalakalarından, yandaş, ŞÜKRAN SONER yönetimden bazıları, zevahiri kurtarma, haktan yana görünme uğruna olsun, ortaya çıkan durumu eleştiren sözcükler, açıklamalar yapamazlar mıydı? Genç polislerin coparına hedef olan, elleriyle durdurmaya çalışan, zulümhanede işkence görmüş DİSK yöneticilerinin, hâlâ genç polislere kendilerini anlatma çabalarını içim burkularak izlerken kimi anılar beynimde uçuşuyordu. Aylar sonra dava ile ilişkilendirilememiş ama çok ağır işkence görmüş bir Genelİş üyesi soluğu yanımda almış, dertli dertli anlatıyordu.. “Bana yaptıkları hafif kalır, asıl işkenceyi Başkan’a (Abdullah Baştürk’ü kastediyor) yaptılar, ömrüm boyunca unutamayacağım, utanacağım..” diyordu. Sordukça bildiğim teknik en ağır işkencelerin tümünü günlerle yaşadığını öğreniyordum. Baştürk’e başka neler yapılabilmiş olabileceğini, ne halde olabileceğini anlamaya çalışıyordum.. Baştürk’ün yaşı gereği kaldıramayacağı elektrik, falaka teknikleri uygulanmamıştı. Ama gözleri bağlı başının aynı merkezine suyla, sopayla periyodik vuruşlar, Çin işkencesi yöntemleri aralıksız sürdürülmüştü. İşçinin daha çok ağrına gideni ise kendisi dahil arkadaşlarına yapılan işkencelere Baştürk’ün tanıklık ettirilmesi, ona işkence altında küfrettirilmeleriydi.. Baştürk yeniden DİSK Başkanı iken, beyninin aynı bölgesindeki bir baloncuk patlaması ile ölmedi mi?.. [email protected] Çin’den enflasyona karşı bir önlem daha Ekonomi Servisi Para politikasını sıkılaştırmaya başlayan Çin, bankalara uygulanan bazı faizleri yükseltti. Son 28 ayın en yüksek seviyesine ulaşan enflasyonu azaltmak için düğmeye basan Çin Merkez Bankası, hafta sonunda gösterge faizi arttırmasının ardından, ticari bankalara verdiği kredilere uyguladığı faizleri de yükseltti. Reeskont faizini yüzde 1.8’den yüzde 2.25’e yükselten merkez bankası, ticari bankalara verilen kredilerde bir yıllık faizi de 52 baz puan arttırarak yüzde 3.85’e çekti. Bu yıl gösterge faizi iki defa arttıran merkez bankası, zorunlu karşılıkları da altı defa arttırdı. Çin Merkez Bankası’ndan üst düzey bir yetkili, ülkesinin para politikasını belirlerken ABD ile faiz oranı farklılıklarını dikkate alması gerektiğini söyledi. Çin’in enflasyona karşı güven vermesi ve yıl sonu etkisiyle Asya borsalarında olumlu trend korundu. Öte yandan Çin, dünya üretiminin yüzde 97’sini gerçekleştirdiği nadir metallerde ihracat kotasını yüzde 35 azalttı. Karar, ABD ve Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) tepkisini çekti. Altın 1412 doları aştı Ekonomi Servisi ABD’den gelen son verilerin ekonomik iyileşmeyle ilgili olumlu bir tablo çizmemesi ve Avrupa’daki borç krizine yönelik devam eden kaygılar, yatırımcının güvenli liman olarak gördüğü altını ons başına 1412 doların üzerine taşıdı. Uzmanlar, kaygıların devam etmesinin, değerli metale olan ilgiyi arttırıp, fiyatları daha da yukarı çekebileceğini belirtiyor. Hemen teslim altının onsu 1412.25 dolara kadar yükselirken New York Emtia Borsası’nda, ocak teslimli altının onsu 1407 doları gördü. Altın, Avrupa’daki borç krizine yönelik kaygılar ve ABD’deki düşük faizlerin yatırımcıları değerli metale yöneltmesiyle bu yıl yüzde 28’in üzerinde değerlendi. Bu son doksan yılın en uzun yükseliş süreci olarak kabul ediliyor. Yükseliş yalnızca altın değil, diğer emtia ürünlerinde de gerçekleşti. Hemen teslim gümüşün onsu yüzde 0.4’lük yükselişle 30.40 dolara yükseldi. Turkcell Uzakdoğu’da telefon üretecek Ekonomi Servisi Turkcell Genel konuşma süresinin yüzde 33 ve kulMüdür Yardımcısı Koray Öztürkler, lanıcı başına aylık ortalama mobil Çinli bir üretici ile Turkcell’e özel 3G internet kullanımının yüzde 343 arttıuyumlu T10 modeli cep telefonu üret ğını belirtti. Öztürkler, seste 2010’un tiklerini ve bu cihazın büyük ilgi gör üç çeyreğinde yaklaşık 43.1 milyar dadüğünü belirterek “2011’de Çin’de kika görüşüldüğünü, son 12 ayda 48.4 ofis açacağız. Böylece Turkcell müş milyon görüntülü konuşma yapıldığını, 71.5 milyar adet terileri, çok daha SMS ve 63.8 miliyi cihazlara çok Turkcell Genel Müdür yon adet MMS atıldaha uygun fiyatYardımcısı Koray dığını söyledi. larla sahip olacak” Öztürkler, Çin’de iletişim Turkcell’in 17 bin dedi. Öztürkler, ofisi açacaklarını ve 300 adet 2G ve 6 Turkcell’in 2010 yıbin 500 adet 3G baz lının değerlendirilTürkiye’ye özel cihazlar istasyonuna ulaştığıdiği ve 2011 hedefüretilmesi için nı belirten Öztürklerinin aktarıldığı çalışacaklarını söyledi. ler şu bilgileri verdi: toplantıda, Turk Turkcell Mocell’in 20042010 yatırım toplamının 6.3 milyar lira ol bil TV’den 42 milyon dakika TV izduğunu, 2010’da yapılan yatırımın lendi. Yaklaşık 49 milyon gol görünise 796 milyon TL’yi bulduğunu söyledi. Kullanılan dakika başına fiyatların tüsü izlendi. Mobil ödeme yüzde 280 arttı. geçen yıla oranla yüzde 30, birim 4 milyondan fazla kullanıcı hadata başına da yüzde 77 düştüğünü ifade eden Öztürkler, abone başına aylık va durumu sorguladı. Koray Öztürkler LULA: 2016’DA İLK BEŞTEYİZ Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Brezilya ekonomisinin 2016’ya kadar dünyanın beşinciliğine yükseleceğini söyledi. Lula, İtalyan otomobil üreticisi Fiat’ın Brezilya’da kuracağı fabrikanın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, “Brezilya, 2016 Ocak ayında Rio de Janerio’da yapılacak Olimpiyat Oyunları’ndan önce dünyanın en büyük beşinci ekonomisi olacak” dedi. Bunu daha önce de gerçekleştirebileceklerini belirten Lula, “Ancak bu sizin çalışma istekliliğinize bağlı olacak” diye konuştu. RUSYA YABANCI YATIRIMCI AVINDA Rusya Başbakanı Vladimir Putin, 2011’de stratejik olarak görülen sektörlere yabancı yatırım çekmek amacıyla bu alanı düzenleyen temel yasada değişiklik yapacaklarını açıkladı. Ülkede krizden önce 2008’de yürürlüğe giren bir yasa, stratejik sektörlerde yabancı yatırımlara sınır getiriyor ve büyük çaplı anlaşmalar için bir resmi komisyondan ön onay alınmasını zorunlu kılıyor. Putin “Doğrudan yabancı yatırımın gerekliliğini anlıyoruz. Sadece sermayeye değil, teknoloji transferi getirecek ve istihdam yaratacak ‘akıllı’ yatırımlara ihtiyacımız var” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle