29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kurtarıcı: İyi tarım Yusuf ÖZKAN Çevre dostları “Ekoloji İstanbul 2006”da buluşuyor NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin en geniş kapsamlı organik tarım fuarı olan ‘Ekoloji İstanbul 2006’ çevreyi önemseyen, temiz üretimi ilke edinen, düşüncelerini somut adımlarla destekleyen, çevre bilincinin yaygınlaşabilmesi için düşüncelerini paylaşan kişi ve kurumları beşinci kez bir ortak platformda buluşturmaya hazırlanıyor. ASDF Fuarcılık’ın düzenlediği ‘Ekoloji İstanbul 2006’ organizasyonu 69 Nisan tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilecek. Hedeflerini, toplumsal yaşamın diğer tüm canlıların yaşamı ile birlikte sürdürülebilir olmasını sağlamak, insan sağlığını korumak ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak olarak belirleyen fuar, bunun yolunu ekolojik yaşam felsefesini uygulamak ve yayınlaştırmak olarak gösteriyor. Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi, Ahmet Fethi Paşa Salonları’nda 100’ü aşkın firma ve kurumun katılımıyla 2300 metrekarelik bir alanda gerçekleştirilecek fuarda, zeytinyağından makarnaya, taze sebzelerden ekmeğe pek çok organik gıda, natürel kozmetik ürünleri, ekolojik temizlik malzemeleri, ekolojik sağlık gereçleri, kağıt ve orman ürünleri, ekolojik ambalajlar ve ekolojik tekstil ürünleri sergilenecek. Geçen yıl 4 gün boyunca toplam 5 bin 550 kişinin ziyaret ettiği fuar, yalnızca üreticitüketici ilişkisinin sağlandığı ticari bir etkinlik olmanın ötesinde, bu yıl da herkese açık söyleşiler, paneller, konserler ve sergilerle çevre bilincinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaşmasını hedefliyor. Fuar alanında yer alan Organik Cafe’de ekolojik ve sağlıklı yiyecekiçeceklerle etkinlik araları değerlendirilirken, organik ürünlerin sergileneceği EkoVitrin uygulamasının bu yıl da devam etmesi planlanıyor. Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO), Ekolojik Yaşam Derneği (EKODER), Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği (BUĞDAY), Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) ve GDO’ya Hayır Platformu’nun yer alacağı fuarın medya sponsorluklarını Cumhuriyet gazetesi ve Kanaltürk üstleniyor. A ZMİR Hızlı nüfus artışı ve teknolik gelişmeler, tarımda da değişimlere neden oldu. Giderek çoğalan dünya nüfusunu "besleme" derdine düşen yetkililer, 1950’li yıllardan itibaren tarımda "yeşil devrim" projesini dillendirmeye başladılar. Ünlü "Marshall yardımı"yla desteklenen bu çalışmaya göre, tarımsal üretimde gelişen olanaklardan yararlanılarak, birim alandan daha fazla verim alınacak, dünyanın gıda gereksinimi bu yolla sağlanacaktı. Sentetik kimyasal tarım ilaçları ve mineral gübrelerin yoğun kullanımıyla başlayan "yeşil devrim", aradan yaklaşık 2025 yıl geçtikten sonra yerini insan ve çevre sağlığını tehdit eden olumsuzluklara bıraktı. Üstelik uygulamanın başlangıç gerekçesi olarak gösterilen "açlık" ise, tehdit olmayı sürdürüyor. Giderek yok olan çevre ve tarımsal ilaçlara bağlı olarak artan hastalıklar, insanlığın zaten bildiği ancak standartlarını ortaya koymadığı organik (ekolojik) tarımı gündeme getirdi. Organik tarım ürünleri, gelişmiş ülkelerde her geçen yıl daha fazla ilgi çekiyor. Türkiye’nin ise, iç tüketimi artırma yönünde bilinçlendirme kampanyaları yürütmesi gerektiği belirtiliyor. Organik tarımın en önemli özelliğini, hiçbir kimyasal girdi kullanmadan, kontrollü ve sertifikalı üretim yapılması oluşturuyor. Üretim süreci, her aşamada denetleniyor. İş gücü gereksiniminin yüksek olması nedeniyle, istihdam sorununa önemli oranda katkı koyan bu üretim biçiminin, girdi maliyetlerinin önemli bir unsurunu oluşturan akaryakıt fiyatlarına bağlı olmaması nedeniyle gelecekte, konvansiyonel üretime göre daha avantajlı konuma yükseleceği belirtiliyor. Türkiye, bugün organik tarımda oldukça ilerlemiş bir çok ülkeden daha önce konuya eğilmesine karşın, gerek bürokratik engeller, gerekse toplumsal bilinç eksikliği nedeniyle istediği hedefe ulaşamadı. ETO Başkanı Doç. Dr. Ahmet Altındişli, ülkemizde ilk çabaların 1984 yılında, tamamen yurtdışı alıcıların istemleri doğrultusunda kuru üzüm, kuru incir, fındık, kayısı, pamuk gibi temel ürünlerle başladığını anımsatarak, 1990’lı yıllara dek sadece 8 ürünün satışının yapıldığını anımsatıyor. 1992 yılında ETO’yu kurduklarını, 1994 yılında da organik tarımla ilgili ilk yönetmeliğin yayınlandığını belirten Altındişli, "Ülkenin gelişimi açısından, IFOAM’ın ulusal boyutta işlevini görecek bir çatı örgüt oluşturma gereksinimi doğdu. ETO, bu arayış doğrultusunda sertifika kurumları ve şirket temsilcilerince kuruldu. Dünyada ilgili yönetmeliği yayınlayan ilk birkaç ülkeden biriyiz" diyor. Altındişli’nin verdiği bilgiye göre, 2004 verileriyle ülkemizde sertifikalı ürün sayısı sadece 185. Üretici sayısı ise 9 bin 314. 162 bin 193 hektarlık alanda, 279 bin 663 ton organik ürün üretiliyor. Ege Bölgesi, 6 bin 123 üreticiyle en fazla üretimin yapıldığı yer (2003 rakamları). Ege İhracatçı Birlikleri’nden edinilen bilgiye göre de geçen yıl 26 milyon 230 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş durumda. İhracatta yıllara göre düşüş gözlemleniyor. ETO’ya organik üretim yapmak için çok sayıda başvuru olduğunu, girişimcilerin en büyük endişesinin İ "Ürünü nasıl satarız?" sorusuyla karşılaştıklarını belirten Altındişli, şu noktalara dikkat çekiyor: "Ülkemizde organik ürün tüketiminde ciddi oranda artış var. Ancak bu yeterli değil! Ekolojik tarımın topraktaki canlılığı yok etmediğini, sürdürülebilir bir tarım olduğunu, çok uzun yıllar bu toprakları, doğal enerji kaynaklarını koruyacağını, yörenin kültürüne, sosyal yapısına uygun olduğunu, kırsal kalkınmayı sağlayacağını, özlediğimiz tatları ön plana çıkaracağını tüketicilere çok iyi anlatmak zorundayız. En çarpıcı yönü, izlenebilir ve güvenilir olması. Ürünü istediğiniz noktada denetleyebilirsiniz. Bugün ülkemizde organik tarım üreticilerinin kendi çarklarını çevirebilmeleri için, hükümetin desteğini artırması gerekiyor. AB, destek, tüketici bilinçlenmesi, planlı hareket ve sağlıklı bilgi akışıyla bunu başardı." Altındişli, organik ürünlerin özel dükkanlar, marketlerin özel bölümleri, üreticinin doğrudan satışı ve kontrollü pazar yerlerinde değerlendirilebileceğini belirtiyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy da, Ege Bölgesi’nin üretimde öncülüğünü koruduğunu söyleyerek, Türkiye’nin organik pamuk üretiminde dünyada ilk sırada yer aldığını anımsatıyor. Ülkemizde tarım bakanları ve bürokratların sık sık değişmesi sektörün gelişmesi açısından önemli bir risk oluşturuyor. Sektörle ilgili 1.12.2004 tarihinde Organik Tarım Yasası çıkarıldı ve konunun uzmanlarının yer aldığı Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi ve Organik Tarım Komitesi oluşturuldu. Bu arada, üretici ve sanayicileri tek çatı altında toplamak amacıyla Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER), 2004 yılında Ankara’da kuruldu. Derneğin bugün 31’e yakın üyesi bulunuyor. ORGÜDER’den edinilen bilgiye göre, organik hayvansal üretimde de aşama kaydediliyor. 2003 rakamlarıyla ülkemizde 12 bin 653 kovan, 6 bin inek (süt), 6 bin dana (et), 4 bin buzağı, 98 bin koyun (et), 76 bin keçi (et), 345 bin tavuk (et) ve 345 bin yumurtalık tavukla, organik hayvansal üretim yapılıyor. Organik tarımın önemli bir ayağını oluşturan sertifikasyon kuruluşları, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yetkilendiriliyor. Ülkemizde bugün, Almanya kökenli BCS ve CERES, Fransa kökenli ECOCERT, İtalya merkezli ICEA, İsviçre merkezli IMO, Hollanda kökenli SKAL ile ETKO, EKOTAR ve ORSER adlı yer firmalar olmak üzere toplam 9 sertifikasyon kuruluşu çalışıyor. Ekolojik tarım çalışmalarının ülkemizde ilk Ege Bölgesi’nde başlaması ve ürün işleme tesislerinin büyük bölümünün İzmir’de olması nedeniyle, ORSER dışındaki kontrol ve sertifikasyon firmalarının merkezleri İzmir’de bulunuyor. Organik tarımla uğraşmak isteyenler, bu sertifikasyon kuruluşlarına başvurarak, "master", "ürün", "taşıma" ve "ihraç" olmak üzere dört ayrı sertifika almak zorunda. Ayrı sertifika zorunluluğu, denetimin sağlıklı işlemesi açısından önemseniyor. Girişimci bu kuruluşların hazırlayacağı rapor ve yılda en az 2 kez yapacakları denetim için ücret ödüyor. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği’nin (ETO) 0 232 388 40 00 (dahili 2622) numaralı telefonunu arayabilecekleri belirtiliyor. 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear